02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

6 Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Ortadoğu Araştırmaları Masası ABD destekli ‘oyun’un sonuna yaklaşılıyor… İ ranIrak savaşının sonlarına doğru askeri bakımından büyük üstünlük sağlayan Saddam rejimi, Irak’ın kuzeyinde özellikle dağlık bölgelerinde mevzilenen ve her fırsatta Irak’tan ayrılma girişiminde bulunan Irak Kürdistan Demokrat Partisi (KDP) ile Kürdistan Yurtseverler Birliği’ne (KYB) bağlı olan peşmergelere karşı acımasız ve geniş kapsamlı operasyon başlattı. Bu operasyonla peşmergelerden arındırılan topraklara, Saddam yönetimi tarafından, Iraklı Kürt partilerine karşı desteklenen PKK terör örgütü yerleştirildi. 1990 yılının Ağustos ayında Saddam rejimi Kuveyt’i işgal edince Irak, ABD önderliğindeki batılı ülkelerden oluşan koalisyon gücünün askeri yaptırımına uğradı. Bunu fırsat bilen peşmergeler, Irak’ın kuzeyinde yer alan kentleri ele geçirerek burada hâkimiyeti sağladı. Kısa süre sonra Saddam, yakaladığı ilk fırsatta karşı atağa geçerek peşmergeleri geri püskürtü. Bu olaylar, Batılı ülkelerin girişimiyle Irak Kürtlerini Saddam’dan korumak adı altında Irak’ın kuzeyinde bir sözde"kurtarılmış bölge" oluşturulmasıyla noktalandı. Ancak, o dönemde Irak’ın kuzeyinde yaşananların aynısı Irak’ın güneyinde de yaşanıyordu. Irak’ın güney kentlerinde ortaya çıkan Şii ayaklanması, Irak’ın kuzeyindekinden daha da acımasız bir şekilde Saddam tarafından bastırılmasına rağmen, Batılı ülkeler buraya hiçbir ilgi göstermediler. Türkiye, bu dönemde (1992) Irak’ın kuzeyinde oluşan güvenlik bölgesini korumak için burada üslenmek veya en azından bu girişimin liderliğini yapmak yerine işi ABD önderliğindeki Çekiç Güç’e bırakarak topraklarının kullanılmasına izin verdi. Bu sayede sadece koruma değil büyük destek de gören KDP ve KYB bölgede serbestçe teşkilatlanmaya başladılar. Bölgeden tamamen çekilen Saddam yönetiminin desteklediği PKK terör örgütüne kendisinin sağladığı ve bölgede bırakmak zorunda kaldığı silahlar sayesinde, Kuzey Irak’ta güçlü bir konuma geldiler. Ne var ki bir süre sonra KDP ile KYB arasında, Habur Sınır Kapısı’ndan elde edilen gelir, makam dağılımı ve Irak’ın kuzey bölgesinin sınır paylaşımı gibi konular nedeniyle anlaşmazlık patlak verdi. KDP ile KYB’nin arasındaki bu anlaşmazlıkların kanlı çatışmaya dönüşmesi, hâlihazırdan beri Kuzey Irak’ta güç faktörüne dönüşen PKK’nın bölgeyi Erbil merkezli olarak kontrol altına almaya başlamasını sağladı. Kuzey Irak’ta KYB ile girdiği kanlı çatışmadan büyük zarar gören KDP’yi bu durum kaygılandırdı. KDP, sıkıntılı durumundan kurtulmak için Türkiye’ye işbirliği önerdi. Türkiye, o dönem garantör olup Kuzey Irak’ı askeri ve idari olarak kontrol altında tutmak yerine, bir taraftan KDP peşmergelerine doğrudan PKK’ye karşı destek vermeyi tercih etti, diğer taraftan da KYB ile olan çatışmasını durdurmak amacıyla bölgeye Barış İzleme Gücü adını taşıyan askeri kuvvet gönderdi. Bu bağlamda Türkiye, KDP peşmergelerine uzun yıllar boyunca yiyecek, içecek ve aylık 55’er dolar maaş vermek karşılığında Erbil merkezli bölgeyi denetimi altında tutmayı başardı. Kerkük kuşatıldı ABD’nin desteğindeki Kürt gruplar, Kerkük’ü güneydoğu ve kuzeydoğusundan kuşatmış durumda. Kentin nüfus yapısının değiştirilmesinin dışında yerel halka yıldırma politikası uygulanıyor. A Erbil'e çağırarak KYB peşmergelerini birlikte püskürttü ve kentte yaşayan 35 seçkin Türkmen’in tutuklanmasına yardımcı oldu. 1996 yılının sonlarına doğru, "Saddam’ı devirme" önerisini Amerikan Kongresi’nde onaylanmasından kısa süre önce ABD yönetimi KDP ile KYB arasında bir barış anlaşmasını zorla sağladı. Böylece, ABD bir taraftan KDP ile KYB arasında yakınlaşma sağlarken, diğer taraftan da PKK terör örgütünün Kuzey Irak’taki faaliyetleri ve diğer Kürt partileriyle koordineli çalışmaları için zemin hazırladı. Bahse konu olan "Saddam’ın devrilmesi" tasarının Kongre’de onaylanması, ABD önderliğindeki Iraklı muhalif grupları tarafından Saddam’ın devrilmesi anlamına geliyordu. ABD, Saddam’ın devrilmesi kararını alırken bir yandan da Irak Türkmenlerinin yanı sıra Türkiye’yi de dışlayan bir Irak muhalefetinin oluşturulmasını planladı. Böylece, Türkiye’nin Irak’ın kuzeyinde giderek artan varlığını azaltmaya yönelik stratejinin uygulanmasındaki ilk adım atıldı. ABD, Saddam sonrası Kuzey Irak merkezli bir sözde"Kürdistan Devleti" veya benzeri bir bağımsız oluşumun kurulması planlarına daha 1991 yılının ortasında odaklanmıştı. ABD’nin bu planının zamanla daha belirgin bir hal aldığı anlaşıldı. Nitekim KYB ile KDP'nin katılımıyla 2 Mayıs 2002 tarihinde Washington'da gerçekleşen toplantıda ilk defa Kerkük sözde Kürdistan'ın başkenti olarak açıklandı. Türkiye ise, böyle bir girişimin savaş nedeni olduğunu belirti. 2002 yılının Eylül ayında ise, KDP'nin KYB ile anlaşması sonucu açıklanan sözde Kürdistan BD ETKİNLİĞİ anayasasında, Telafer ve Sincar bölgesinin bir Kürt KDPKYP çatışmalarının sona erdirilmesinde kenti dahası, sözde Kürdistan devletinin bir parçası büyük rol oynayan Türkiye’nin o dönemde Irak’ın olduğu açıkça ifade edildi. 3 Mart 2003 tarihinde de kuzeyinde istikrarın sağlanmasında da katkısı KYB ve KDP silahlı peşmergelerini birleştirme kararı büyüktür. KDP, PKK’ya karşı giriştiği çatışmalarla aldı. Aynı zamanda peşmergelerin Erbil'de her ne kadar Türkiye’yi memnun etse de, onlara karşı düzenlediği yürüyüşte, Türk bayrağı yakıldı ve imha politikası uygulamadı. Bir başka ifadeyle KDP "Irak'ın kuzeyinde Türk askerlerine hayır ABD ve PKK’nın, sözde "Büyük Kürdistan" hayalinde askerlerine evet" yazılı pankartlar açıldı. Bu birleşen görüşlerinden dolayı çatışmalarda hiç biri gelişmelere karşın Türkiye, Irak'ın kuzeyinde ortaya diğerine karşı üst düzey kadrolarını hedef alan saldırı çıkacak ulusal güvenliğini tehdit eden bir Kürt gerçekleştirmedi. Hatta KDP, KYB ile girdiği oluşumunu ortadan kaldırma fırsatını 1 Mart çatışmalardan dolayı Irak’ın kuzeyi üzerindeki tezkeresinde yakaladı. Fakat bugün dahi sonuçları kontrolünü tamamen kaybetme endişesine kapılarak, bakımından tartışılan tezkereyi ret kararı, Irak'taki Saddam rejimi ile işbirliğine dahi yanaştı. Böylece, büyük planların uygulanmasını kolaylaştırdı. Bu 1996 yılının Ağustos ayında Saddam'ın ordusunu gelişmenin sonucu olarak PKK, Irak’ın kuzeyinde serbest bir Irak’ın kuzeyindeki kürt milisler... biçimde örgütlenmeye başladı ve sadece Irak’ta değil Türkiye’nin toprakları içerisinde de terör eylemleri gerçekleştirerek Türkiye’nin varlığına tehdit unsuru oluşturdu. C S TRATEJİ KERKÜK REFERANDUMU 9 Nisan 2003 tarihinde, ABD Bağdat’ı işgal ederek peşmergelerin Kerkük’e girmesine yeşil ışık yaktı. Kerkük’teki tapu ve nüfus dairesini yakıp yağmalayan peşmergeler, kentin gerçeklerini ve nüfus yapısını gösteren belgeleri imha etmeye çalıştılar. Daha sonra, Irak’ın merkezi hükümetinin resmi kayıtlarına göre 227 bin seçmeni, "Saddam döneminde göçe zorlananlar" adı altında Kerkük’e yerleştirilerek, 2005 yılında gerçekleşen seçimlerde oy kullandırdılar. Her ailenin asgari dört kişiden oluştuğu göz önünde tutulursa 227 bin seçmen yaklaşık 900 bin nüfus demekti. Böylece, Kerkük’e illegal biçimde nüfus
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle