Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 C S YENİ TRATEJİ eleştirilsin diye mi? Bu konu üzerinden iç politika söylemi gelişsin diye mi? Günümüzde demokrasi etiketi taşıyan batı ülkelerinin yöneticileri ve kanaat önderleri, evvelce bu ülkelerin sömürgelerinde işledikleri cinayetler, esir kampları, sürgünler ve soykırımlar ve bunlar üzerine yapılan edebiyat, sinema ve süregelen sivil toplum faaliyeti galiba gerekli dersleri almalarına yetmemiş. milletvekilinin araştırma inceleme yapmadan kendi görüşünü kahvehane muhabbetinde söylemesi gibi davranışlar olmamalıdır. Sonuçta üretilecek önlemler kalıcı nitelikli, tarihi, siyasal ve sosyal gerçeklere dayanan ve tüm toplumun ortak paydalarda birleşerek ürettiği ve benimsediği önlemler olursa ciddi bir anlam taşıyabilir. Ne yazık ki geçmişte Ermeni çetelerinin sayısız cinayetlerine ve insanlık dışı davranışlarına kurban veren kasaba ve köylerimizin ahalisi ve bu yörelerdeki yerel yönetimler tarafından söz konusu Batı ülkelerinde geliştirilen Türk düşmanlığı davranışları karşısında gereğince tepki gösterilmiyor veya varsa bu tepkiler bilinmiyor ya da böyle tepkiler basının gündeminde pek yer almıyor. Fransa’daki Ermeni protestocular... Çünkü o dönemde Ermenilerin katliam yaptıkları illerde yaşayan Türk halkı kimin neler yaptığına tanıklık yapabilirdi. Bu nesil artık aramızda değil. Katliam yapan Ermeni nesli de göçtü. Onların torunları ise belki de tanık kalmadığı için günümüzde tarihçilerin konuları incelemesi düşüncesine bir türlü yanaşmıyorlar. Safsata ve yalana dayalı parlamento kararlarını, yutturmaca ile yaygınlaştırarak temize çıkmak istiyorlar. Bu yöntem, aynı zamanda onların devleti olan Fransa ve diğer eski sömürgeci devletler tarafından da, sanki işlemiş oldukları insanlık suçundan arındırabilecek bir yöntemmiş gibi benimseniyor. Lyon’da l920’den önce kaç Ermeni yaşıyordu bilinmez ama günümüzdeki gibi parlamentoya milletvekili sokabilecek sayıda olmadığı bilinir. Lyon’da, Paris’te ve Marsilya’da yaşayan Günümüzdeki Ermeni asıllı Fransa vatandaşları Dink’in katli üzerine terörü protesto için değil Türkiye’yi protesto için bir araya geldiler.(Lyon’da, Paris’te, Marsilya’da ve diğer bölgelerdeki Ermeni nüfusun geçmişini araştırmak isteyen araştırmacıları engelleyen nedir o da pek bilinmez.) Geçenlerde Türkiye’deki gazetecilerin de dikkatinden kaçmayan bir gelişme daha oldu: Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Rum Yönetiminin Başı Ermeni, güney Kıbrıs’ta sözde soykırımı anıtı dikilmesi suretiyle Türk düşmanlığı sürdürülmesi hususunda, sanki her ikisi de eski terör örgütü arkadaşları olduklarını sergiliyorlarmış gibi, soykırımı anıtı muhabbetine dalıp dostluk pekiştirdiler. Türkiye’deki kolluk kuvvetlerinin, adli makamların işleyişini sorgulamaktan vakit ayırarak terör cinayetlerinden şu sırada kim fayda sağlıyor, terörist saldırıları kim destekliyor diye düşünenlere şu soruyu da sormalarını tavsiye edelim. Türkiye’nin düşmanları Türkiye dışında da faal değil mi? Dink’i kimler neden vurdurtmuş olabilir? Türk makamları SÖMÜRGECİLİK Kendi vatandaşlarını Türk halkı aleyhine kışkırtmakta yarar gören sözde demokrasi savunucusu olanlar peşinen cinayet suçuna iştirak etmek sorumluluğu üstlenmiyorlar mı? Bu suça iştirak eden parlamentolar, yerle meclisler ve sivil toplum kuruluşlarının derdi nedir? Bu nasıl bir ırkçılık nasıl bir düşmanlık, savaş yok gerginlik yok, Türkiye Cumhuriyeti Avrupa Birliği ile bütünleşmek istiyor, fakat Türkiye’nin karşı karşıya bırakıldığı düşmanca davranışı izah etmek mümkün değil, ya da sadece sömürgeci mantığı ile mümkün olabilir. Böyle bir paradigmada, Batılı ülkelerle söylemde kalan, "İttifak ilişkileri", "Avrupa Birliği üyeliği", Stratejik ortaklık (son zamanlarda " Stratejik vizyon") çerçevelerinden çıkıp, hükümet üyelerinin veya sözcülerinin, sözlü ya da yazılı açıklamalar yapmak yolu ile gösterebildikleri, "sert tepki"lerle avunmadan, toplumun bu durumu sorgulaması gerekir. Özellikle Ermeni veya diğer terör hareketlerini destekleyen Ermenistan ve Güney Kıbrıs ve Yunanistan dahil bazı Batı Avrupa ülkelerinden kaynaklanan, bir yandan Ermeni soykırımı ve Türk düşmanlığı propagandası, bir yandan da Türkiye’yi bölmek ve parçalamak için etnik bölücülük ve tarikatçılık hareketlerini ve nihayet terörü teşvik eden düşmanca ön yargı oluşturulmasına yarayan davranışları anlamak için artık ciddi çalışmalar başlatması ve sonuçlandırması gerekiyor. Bu sorgulama ve araştırmainceleme faaliyetinin, tek bir hükümet makamından beklenmeksizin ülkenin tüm sivil toplum kurumları ve yerel yönetimlerin tümü tarafından başlatılması gerekmektedir. Böyle çalışmalar sonucunda üretilecek önlemler, herhangi bir bakanlığın bir memurunun açıklama yapması veya bir bakanın Brüksel’deki veya bir siyasi Ermeni liderin basınla protestocular... söyleşirken duygusal açıklamalarda bulunması veya bir