02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

4 Turgut A. KARABEKİR [email protected] ürkiye, sorunlarını kendisi yarattığını anlamadıkça, Batı’nın etkisinden kurtulmak gücünü gösteremez. Kişisel çıkarlar, partiler arası çekişmeler ve maddi kazanç fırsatçılarının eline terk edilmiş bir vatanda, hele kendisine yöneltilmiş tehditler altında, bütünlük korunamaz. Dış ve iç politikasını başkalarının arzularına göre düzenleyen hiçbir ülke kendi geleceğini belirleyemez. Bu tutuma seyirci olanlar ise, kendi çıkarlarını gözeten dış güçleri suçlayarak hiçbir yere varamazlar. Yapılan baskılara boyun eğmekte suçun kendimizde olduğunu görmek, içine sürüklendiğimiz girdaptan çıkabilmenin ilk adımı olacaktır. Büyük güçlerin hedefinde, parçalanmak isteniyor… C S TRATEJİ yapmıştır. Rusya Türkiye’nin doğalgaz musluğunu elinde tuttuğundan, Türkiye’yi istediği zaman dize getirebileceğini düşündüğü için, henüz saldırganlığa gerek duymuyor. Çin aynı bölgede barış yoluyla etkisini artırmakta olduğundan, Hazar bölgesi ülkeleriyle yaptığı anlaşmalarda kendisine rakip gördüğü Türkiye’yi dışlıyor. Her geçen gün Türkiye’nin bölgeden istifade etme olasılığı azalıyor. Türkiye doğu ile batı arasında enerji köprüsü olma fırsatını da kaçırıyor. T İKİ YÜZLÜLÜK VE AYRIMCILIK Türkiye ‘esaret senaryosunu’ bozmalı zorlaştırıyor. Türkiye elindeki olanakları kullanmak yerine hala Batı’nın akıntısına kapılmış sürükleniyor. Küresel güçlere karşı koyabilmenin onlar ile bulaşmamak olduğunu anlayamıyor. ÇİN’İN TAVRI Dört aydır çıkan yazılarımızda, sözde startejik ortağımız ABD’nin ve AB’nin geçmişlerini anımsatarak, kendi çıkarlarımızı koruyabilmemiz için önlemler alınması gerektiği dile getirildi. Sözde yardımcı görülenlerin geçmişleri incelendiğinde ne kadar ikiyüzlü oldukları, kendileriyle birlik olanları bile nasıl arkada bırakıp kaçtıkları, veya taraf değiştirdikleri belirtildi. İştahları tükenmeyen emperyalist güçlerin gayelerine erişmek için nasıl sanal düşmanlarını yaratıp, sonra savaşı meşru gösterdikleri anlatıldı. Batı karşıtı doğu, Hıristiyan karşıtı Müslüman ayrımı yaratılarak, var olmayan bir düşman ortaya çıkarıldığı gösterildi. Bütün bunlar olurken de, uygarlık ve demokrasi uğruna yapıldığı palavrası sıkıldığı kanıtlanmaya çalışıldı. Hakları için çabalayan bazı toplulukların da terörist olarak damgalandığı, ve uluslararası ilişkilere ya biz ya onlar yönü verildiği gösterildi. ABD’nin kendi düşmanını kendisi yarattığını, radikal İslam’ın güçlenmesine neden olduğunu unutanların anımsaması için birçok örnekler verildi. Türk ulusunun kendi ayakları üzerinde durma güç ve imkanına sahip olduğu, gereken doğal kaynaklarının ve jeopolitik oturumunun avantajları belirtildi. Neden başkalarına bağlanmaması gerektiği açıklanmış oldu. Maalesef Türkiye ABD ve AB ile olan gereksiz tutkularını hala sürdürüyor. Kendi irademizi kullanmayarak geçirilen her gün, milli güvelik ve bütünlüğümüzü korumayı PETROL, ORTADOĞU, HAZAR 21. Yüzyılın en önde gelen sorunu enerji kaynaklarının kontrolü olacak. Bu nedenle şimdiden büyük güçler çatışmaya başladılar. Çatışmanın odak noktası da Ortadoğu ve Hazar bölgesi ülkeleridir. Türkiye de bu bölgeler içinde etkin oturumda olması nedeniyle, büyük güçlerin gayelerinin önünde engel durumundadır. Kendi ayakları üzerinde duramazken, bu güçlerin biriyle yatağa giren Türkiye, peyk olmaya mahkum olur ve bu büyük oyundan karlı çıkamaz. Çıkamadığı gibi, egemenliğini de kaybeder. Türkiye Hazar bölgesi ülkeleri ile en çok din birliği ve yakın kültürü olan ülkedir. Aynı zamanda da; yakın tarihte hepsinden eski bir egemenliğe sahip olmuş, aynı kökenden gelen model Müslüman ülke olarak, en doğal işbirliği yapılacak, etnik ayrılım gözetmeyen, geçmişi temiz bir toplumdur. Bu durum aynı bölgede çıkarlarını pekiştirmeye çalışan AB, ABD, Rusya ve Çin için endişe oluşturuyor. Gerek bu nedenle, gerek Türkiye’nin Batı için cazip bir pazar yeri olması, gücünün zayıflatılmasını, AB ve ABD’nin ön gayesi Atatürk’ün önerilerinde yer aldığı halde, bugün önemi şüphe götürmeyecek kadar belli olduğu halde, Türkiye Hazar bölgesi komşularıyla fazlasını yapması gerekirken, hala gerekeni bile yapmıyor. Çin, sosyal, ekonomik ilişkiler başta olma üzere her konuda bu ülkelerle yüzlerce anlaşma yaparken, Türkiye seyirci kalmaktadır. Biz onlara kucak açacak, benzer kültürlerimizi ilerletecek yöntemler uygulayacak, okullarımızı onların gelmesini kolaylaştıracak iken, Çin’de halen, yalınız Kazakistan’dan getirilmiş bin beş yüz öğrenci okutuluyor. Çin Hazar bölgesinde etkisini dostluk kisvesi altında arttırıyor, ve orada kalıcı olacak. Ortadoğu ve Hazar bölgesinde Türkiye’nin etkin olması olasılığı, AB ve ABD’nin de çıkarlarına aykırıdır. Bu nedenle Türkiye’nin zayıflatılması, hatta parçalanması planlanmış ve plan uygulama sürecine girmiştir. IRAK’IN KUZEYİNDEKİ TUZAK Uzun süredir uygulanan planın ekonomik yönü, gerek borçlandırma, gerek tarım yetersizliği yaratılarak bağımlı ülke durumuna düşürülmemiz olmuştur. Planın yöntemleri içimizde etnik ayrılıkların yaratılmasını ve yurdun parçalanmasını içeriyor. 1 Mart tezkeresinin ABD’ye verdiği mesajdan sonra, zaten evvelden planlanmakta olan yeni Ortadoğu haritasına uygun olarak, Irak’ta kurulan Kürdistan devletinin Doğu Anadolu’ya uzatılması da sürece girdi. ABD’nin Irak’ta karşılaştığı sıkıntılar beklenmedik gibi görünse bile, Kuzey Irak’taki Kürt oluşumu yakında resmileşecek. Topraklarımıza uzanmasını da, şimdilik ABD’nin ön sorunu olmaktan çıkmış sanmak yanlıştır. Türkiye’nin dış kışkırtmalara kanarak, Kerkük Türkmenlerinin hakkını korumak veya Kerkük İçinde bulunduğumuz yüzyılda bütün kavgaların enerji üzerinden yapılacağı belli oldu. Türkiye, enerjinin bulunduğu Ortadoğu ve Hazar bölgesinde küresel güçlerin çıkarlarıyla çatışıyor, bu nedenle hedefe giriyor. Irak’ın kuzeyindeki çabaları ile Türkiye’yi rahatsız eden ikili...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle