17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Kerkük’ü yutmaktır. Yeni politikaları çerçevesinde sözüm ona Kerkük’teki radikal yöneticileri(şahinleri) görevden alıp yerlerine diyalog ve barıştan yana olan güvercinleri atadılar. Ama bu uygulama bunun böyle olmadığını artık alenen göstermektedir. Iraklı Kürtlerin Türkmenlerle barış içinde yaşamak istemediklerini aşağıdaki şu nedenler de ispatlamaktadır; ? Türkmen ve Arapların aleyhine Amerikalılara her türlü askeri, güvenlik, istihbari ve iletişim hizmetleri vermekteler. ? Bütün önemli karar mercileri(polis, ordu, iaşe, belediye, tapu, nüfus vs gibi) Kürtler tarafından yönetilmektedir. Çöpçüleri bile kontrol etmeleri ve Türkmen mahallelerinin temizlenmiyor olması ironik bir olgudur. ? Bunlarla tatmin olmayıp Türkmenleri görevlerinden alıp yerine Kürt kökenlilerin a atanması da çok sık rastlanan olaylardandır. ? Kerkük’ü iki bölgeye bölerek, Kürt ve ArapTürkmen bölgesi gibi iki ayrı bölge oluşturarak Kürtlere 24 saat koruma, 24 saat elektrik ve su temini, Türkmen ve Arap bölgelerinde ise sıkıyönetim ve sokağa çıkma yasağı uygulamak, kısıtlı elektrik ve su vermek ayrımcı ve baskıcı politikanın öteki örneklerindendir. ? Provokatif bir şekilde Türkmen bölgelerinde, hem de ister politik ister sosyal kuruluş olsun Türkmen kuruluşlarının yanı başında Kürtlere ait kuruluşların şubelerini açmak ve kamera vs donanımlarla Türkmen kuruluşlarını gözetlemek de Peşmerge politikasının unsurlarındandır. ? Kişiliksiz Türkmenleri satın alarak bilgi toplamada kullanmaları da maalesef zaman zaman karşılaşılan olaylardandır. ? Türkmen çocuklarını ve varlıklı Türkmenleri kaçırıp fidyeyi aldıktan sonra Kerkük’ü terk etme şartı koymak, böylece Kerkük’ü boşaltıp, Türkmen ailelerini zorla ya kendi kontrollerindeki kuzeye veya Suriye’ye göç etmelerini sağlamak da yıldırma ve demografik politikalarının bir parçasıdır.. ? Belediye gelirlerini, su, elektrik, telefon, kanalizasyon gelirlerini çalıp kuzeye göndermek, buna karşın ve bunla yetinmeyerek giderleri karşılamak için merkezi hükümetten talepte bulunmak da politikanın bir parçasıdır. Bu bağlamda yalnızca Türkmen ve Arap bölgelerinde söz konusu tahsilatları yapmak, Kürtlere ise her şeyi bedavaya vermek de kötü niyetin işaretidir. ? Kerkük’ün tüm girişlerinde adeta duvar gibi sıra sıra yeni yerleşim bölgeleri inşa ederek buraya Peşmerge aileleri yerleştirerek ablukaya almak ve ? Kurdukları sözde orduyu güçlendirmek için Kerkük, Musul, Selahattin ve Diyala bölgelerinde(Türkmenlerin yoğun olduğu bölgeler) gerçek mühimmat kullanarak manevralar yapmak, Türkmenlere gözdağı vermek ve psikolojik harekat uygulamak açısından önemli politiklardandır. Bütün bunlardan da anlaşılacağı üzere Kerkük’te Kürt varlığının güçlendirilmesi ve Kerkük’ü kontrol etmek için akla gelebilecek her türlü yolu denenmektedir. Irak bir Kürt’ün komutasında olan Irak 4. Ordusuna bağlı 2 Tümenin(ki, her iki tümenin mevcudu Kürtlerden oluşur) çember halinde Kerkük’ü ablukaya alması, bunların yanında yine Erbil ve Süleymaniye’den getirilen diğer güvenlik ve istihbarat birimleri aracılığıyla Kerkük’ün diğer komşu C S TRATEJİ 19 bunu değişik medya araçlarıyla (Tv, İnternet, Radyo, Broşür, Toplantı, Uzmanlarla açık oturum şeklinde) herkese duyurmak gerekir. Bu çalışmaların kısıtlı olsa da devam ettiğini bilmek olumlu bir haberdir. 2 Halk Taban Çalışması: Türkmen sokağına inmek ve onların örgütlü bir şekilde eylem ve karşı direnişlerini sağlamak için Türkmen gençliğini milli ve manevi yönden daha da bilinçlendirmek artık kaçınılmaz olmuştur.. 3 Son Etap:Birinci ve ikinci maddelerde zikredilen programları uygulamak için tüm katılımcıların can güvenliğini sağlamak bir temel politika olarak gerekmektedir. Irak’ın üçe bölünmesi gündemde… Ülkenin kuzeyinden Türkiye ciddi tehdit algılıyor. Şimdiye kadar yok sayılan Türkmenlerin durumunun bundan sonra düzelmesi pek olası değil. Türkiye’nin yanlış stratejileri gözden geçirmesi gerekiyor. vilayetleri olan Bağdat, Musul, Salahattin ve Diyala ile olan bağlantısını kesmek amacı da Irak’ın Kuzeyinde cereyan eden olaylar hakkında fikir verebilir. TÜRKİYE VE TÜRKMENLER TÜRKMENLERDE DURUM Bugünkü durumda Türkmen sahasına gelince maalesef siyasi ve idari büyük boşluk görülmektedir. Başta Türkmen Milliyetçi Hareketi olmak üzere Türkmenlerin özgürlüğü yolunda ant içmiş bütün kuruluşların bundan böyle daha bir birlik ve beraberlik içinde olup mücadeleyi yeniden ele almalarında yarar vardır. Türkmenlerin bekasına kast edenlere karşı mücadele edip, bunu sürdüren, şehit verip, vermeye devam eden, hiçbir maddi çıkarı olmayan, kişilerin bundan böyle de bir arada can siperane bir şekilde Türkmen varlığının korunması için Türk Devleti’nin de desteği ve oluşturulacak daha gerçekçi, eylemci milli bir politikasıyla yollarına devamı önemlidir. Bu bağlamda, 2007 yılında Kürtlerin tek hedefi olan Kerkük’le ilgili ve öngörülen; normalleştirme, sayım ve halk oylaması şeklindeki üç aşamalı projeyi gerçekleştirme çabalarının Türkmenlerce daha ayrıntılı bir şekilde dikkate alınması gerekir. Iraklı Kürtler’in bu 3 aşamalı planı gerçekleştirirken, hedeflerinin Anayasa veya adaleti uygulamak olmadığı bilinmektedir. Normalleştirme dedikleri husus, yani Kerkük’e yerleştirdikleri 600 bin üzerinde Kürdün Kerkük’lü oldukların kabul ettirmek, sayımla bunu tescil ettirmek ve sonunda halk oylamasıyla Kerkük ve diğer Türkmen bölgelerinin sözde Kürdistan diye kurdukları bölgelerine ilhak etmektir. Eğer bu program BM, Amerika, Irak Hükümeti veya Irak halkı tarafından ve öncelikle Türkmenler tarafından önlenemez veya ertelenmezse, o zaman bu programın uygulanmasına mani olmak için önümüzdeki süreçte çok yönlü ve ciddi bir çalışmayı ortaya koymak gerekir. Bu süreçte ilk eylem olarak normalleştirmeye mani olmak gerekir. Bunun sağlanmasının da 3 ayrı çalışma programıyla gerçekleşeceği şeklinde telaffuz edilmektedir. Bunlar; ? İdari çalışma. ? Halk taban çalışması. ? Son etap (geri dönülemez nokta) 1 İdari Çalışma: Bu çalışmayla ilk önce Türkmen kamuoyuna, daha sonra Türkmen fikrini paylaşan ve projeden zarar görecek Arap parti ve gruplarına konunun özününü ve vahametini anlatılması gerekir. Ardından Kürtlerin batıl iddialarını belgelemek ve Türkiye’nin Irak politikası toprak bütünlüğünü savunmaya odaklanmıştır ve Ortadoğu gerçekleri ele alındığında gerçekçi gibi gözükmektedir. Ancak bu tezin oturması ve Türkiye’nin çıkarları ile Türkmenlerin can güvenliğini sağlamak açısından daha güçlü ve kararlı politikalar uygulanmalıdır. Kaldı ki artık bu gün Irak, Türkmenler, PKK ve Irak’ın kuzeyi gibi hususların her birinin birbirinden ayrılmaz meseleler olarak ortaya çıktığı vakıası da vardır. Bu vakıanın arkasında başta ABD, İsrail ve İran gibi başka yabancı güçler de vardır. Yani Irak sorununun ve PKK sorununun çözülmesi bir şekilde Irak Türkmenleri ve Irak’ın Kuzeyindeki oluşumla ilgili sorunları da çözecektir. Bu nedenlerden dolayı dik duruşlu, kararlı bir politikayı özellikle ABD’ye karşı sergilemek gerekmektedir. Bu noktada dikkate alınması gereken en önemli hususların başında bir sözde Kürdistan kurulmamasını sağlamak, buna karşı direnmek gelmektedir. Ama temel politikamız olan Irak’ın toprak bütünlüğüne özen gösterilmesini sağlanırken oradaki 3 milyon civarındaki Türkmen’in can ve mal güvenliğini de garanti altına almamız gerekir. Bu noktada gerçekleştirilmesi gereken en önemli husus Türkmenler için kendi bölgelerinde, Kürtler ve Şiiler gibi bir Türkmen Özerk Bölgesi’nin tesisidir. Türkmenler bu güne kadar iddiasız ve sadece Irak’ın toprak bütünlüğünden yana bir politika izlediklerinden dolayı tarihsel olarak kendilerine ait bir coğrafyayı maalesef adım adım, başta Kürtler olmak üzere öteki unsurlara kaptırmaktadırlar. Bu bağlamda Kürtlerin, yerel bölgeleri dışında, Başta Kerkük olmak üzere Mendeli’den Telafer’e kadar uzanan Türkmen bölgelerine göz dikme çabaları önemle dikkate alınmalıdır. Esasen Irak’ın birçok bölgesinde ve başta Telafer’de yaşanan olaylar ve katliamlar bu planın bir parçasıdır. Plan ABD’nin desteğiyle yaratılacak büyük bir sözde Kürdistan’ın Orta Doğu’da Amerikan ve İsrail planlarına yardımcı olmasını sağlamaktadır. Hâlbuki Irak Devleti’nin Türkiye’nin varisi olduğu Osmanlı İmparatorluğu toprakları üzerinde kurulmasına Türkiye ancak bağımsız bir Irak Devleti’nin mevcudiyeti ve bunun, bölgesinde yaşayan Türkmenlerin haklarını garantiye alması şartıyla razı olmuştur. Irak, sahip olduğu doğal kaynaklar, jeopolitik konum ve Türkiye’nin güvenliği açısından ilgi alanının da ötesinde bir yaşam alanıdır. Türkiye Cumhuriyeti, bölgesindeki sorumluluğunu çizgisinde, çıkarlarına uygun kendi ve Irak’taki soydaşlarını güvenliği açısından gereken her türlü eylemi eksiksiz olarak uygulama mecburiyetindedir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle