02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

İRAN’A İNCE MESAJLAR ABD’nin Irak Savaşı öncesi Körfez’e iki uçak gemisi getirmesi ile İran’la daha fazla karşı karşıya geleceğinin düşünüldüğü dönemde uçak gemilerinin getirilmesi dikkat çekicidir. Zira Gates de gemilerin, İran’ın bölgesel faaliyetlerine karşı getirildiğini ifade ediyor. Gates aynı konuşmasında İran’ın ABD’yi rahatsız eden faaliyetlerini şöyle açıklıyor: İranHizbullah ilişkileri, İran’ın Irak’taki isyancı grupları desteklemesi ve Filistin’deki faaliyetleri. ABD’nin patriot füzelerini ve uçak gemilerini Basra Körfezi’ne getirme nedeni ile elde etmeye çalıştığı arasında bir "sebepsonuç ilişkisizliği" vardır. Patriot füzeleri veya uçak gemileri İran’ın bölgedeki devlet dışı silahlı birliklerle ilişkilerine karşı mücadele edebilecek uygun araçlar değildir. İran’ın devlet dışı silahlı birlikler üzerinden ABD’ye karşı yürüttüğü savaş konvansiyonel değil, asimetrik ve dördüncü nesil savaştır. Fakat uçak gemileri ve patriot füzeleri konvansiyonel savaşlarda kullanılan silah türleridir. Diğer yandan bu askeri teknolojilerin Irak’ta istikrarsızlık yaratan isyancı gruplarla mücadele etmek için uygun olmadığı da bellidir. Eğer bu tür silahlarla Irak’ta hakimiyet sağlanabilmiş olsaydı, ABD bunu çoktan yapmış olurdu. Bu nedenlerle ABD’nin Basra’ya yönelik yeni girişimleri konusunda nedensonuç ilişkisi arasında bir boşluk bulunmaktadır. Aslında ABD Başkanı George W.Bush’un füzelerin Basra Körfezi’ne yerleştirilmesinin nedenini, bölgedeki Amerikan müttefiklerinin İran saldırılarına karşı korunması, olarak açıklaması da yoruma açık bir ifadedir. Çünkü Körfez ülkelerine karşı İran’dan her hangi bir konvansiyonel saldırı beklenmemektedir. Diğer yandan İngiltere’nin Basra Körfezi’ne gönderdiği mayın avcısı gemileri, İran’ın bölgedeki petrol akışını engellemesini önleme amaçlı olduğu da yoruma açıktır. Çünkü İran’ın Körfez’deki petrol akışını engellemesi durumunun sadece İran’a yönelik olası bir saldırıda ortaya çıkacağı düşünülmektedir. Daha doğrusu İran’lı yetkililer, Körfez’deki petrol akışını "en son aşamada" keseceklerini defalarca ifade etmişlerdir. Bu çerçevede akıllara bu askeri teknolojilerin, Bush’un ifadesiyle, Irak’ta ABD askerlerine saldıran teröristler ve bunların destekleyicilerine veya kaynaklarına, karşı getirilmiş olabilir mi sorusu geliyor. Aslında bu soruyu ABD Senatosu’nu düşündüren şekilde sormuş olursak bir nedensonuç ilişkisi ortaya çıkıyor. Acaba İran’a müdahale için Bush yönetiminin (Senatodan) gizli bir planı mı var? Yoksa bu gizli plan İran’a yönelik ekonomik yaptırım için BMGK’de Çin ve Rusya’nın desteğini alamayan ABD’nin, İran’a karşı İngiltere ile birlikte ortak hareket etmeyi mi içeriyor? (16 Aralık 2006’da BM Güvenlik Konseyi’nin İran’a yönelik aldığı yaptırım kararı ekonomik değildir. BMGK’nin 1737 nolu kararı İran’a, uranyum zenginleştirmesine, balistik füze gibi nükleer silah fırlatabilecek sistemlerin geliştirilmesine katkıda bulunabilecek malzemenin direk ve dolaylı satışını yasaklamaktadır) Başka bir senaryoya göre ise Gates’in ifade ettiği gibi, Bush yönetimi, ABD’nin Irak’ta yorgun düştüğüne inanan İran’a gözdağı vermek istiyor da olabilir. Yani tüm bunlar bir güç gösterisinin parçaları olabilir. Aslına bakılırsa tüm bu senaryolar ve sorular içerisinde en sonuncusu yani "güç gösterisi" üzerinde özellikle düşünülmesi gereken bir kondur. Çünkü geçtiğimiz yıl İran, Basra Körfezi’nde iki defa askeri tatbikat yapmış ve yeni silahlar denemiştir. Bu, ABD kadar Körfez’deki Arap ülkelerini de rahatsız etmektedir. Çünkü Basra Körfezi’nde egemen güç olma arayışları Şah ve Devrim sonrası İran’ın dış politika önceliklerinin sac ayaklarından biridir. Dolayısıyla ABD’nin Basra Körfezi’ndeki askeri pozisyonunu kuvvetlendirmesi, Gates’in ifadesiyle, İran’a "ABD’nin Körfez’deki varlığı uzun vadeli olacaktır" mesajını vermektedir. 11 Ocak 2007’de yeni Maliki planla ilgili basın toplantısı düzenleyen Rice’ın, İran’ın uranyum zenginleştirme işlemini durdurması halinde direk, zaman ve mekan fark etmeksizin, İran Dışişleri Bakanı ile görüşebileceğini açıklaması da konumuz itibariyle farklı sonuçlar doğurabilir niteliktedir. ABD’nin Basra’ya gönderdiği askeriteknolojiler, İran’a "uranyum zenginleştirmeyi durdur" mesajını da taşıyor olabilir. C S TRATEJİ 19 hükümetine devirmek için askeri müdahale yapılmıştı. Bu defa ise ABD askerlerine saldıran terörist örgütlerin destekleyicisinin İran olduğu iddia edilmektedir. Yani Bush’un bakış açısından, İran’ın desteklediği terörist gruplar, ABD askerlerine dolayısıyla ABD’nin ulusal güvenliğine ve çıkarlarına saldırıyor. Dolayısıyla Bush’un konuşması "İran, ABD’ye karşı silahlı saldırı gerçekleştiriyor" şeklinde yorumlanabilir. 11 Eylül olaylarından sonra ABD’nin Afganistan’a askeri müdahalesinin hukuki temelleri ilk önce meşru müdafaa hakkı daha sonra ise BMGK’nin aldığı karar olmuştur. Fakat Afganistan’dan farklı olarak ABD’nin İran’a karşı olası operasyonu için önemli olan siyasi iradedir. Diğer yandan Bush’un, Yeni Irak Planı çerçevesinde terörist gruplara destek sağlayan kaynağın İran olduğunu ileri sürmesi, ABD ordusunun, İran’ın Irak’taki her türlü faaliyetine karşı müdahalesine esneklik kazandırmaktadır. ABD, Irak’ta diplomatik, ticari, sıhhi, ya da kültürel faaliyetler gösteren İran’a bağlı ya da İran ile bağlantılı tüm kuruluşlara, isyancı birliklerle ilişkisi olsun veya olmasın, "teröristlerle işbirliği yaptığı" gerekçesi ile operasyon düzenleyebilecektir. Böylece terörizmle mücadele adı altında İran’ın Irak’taki her türlü faaliyetini kısıtlama imkanı kazanacaktır. Irak’taki istikrarsızlığın büyük bir bölümü İran ve ABD’nin ülke içindeki taktiksel savaşından kaynaklanmaktadır. Yeni Irak Planı da ABD’nin bundan sonra İran’la daha çok karşı karşıya geleceğinin ifadesidir. Bu karşı karşıya gelme Bush açısından, Irak’taki istikrarsızlığın faturasını İran’a çıkarma ve ABD iç kamuoyuna yeni bir altyapı hazırlama planı olarak da algılanabilir. ABD ordusu Irak’ta var olduğu sürece İran’ın, Irak’ta istikrar istediği de düşünülmemektedir. Irak’ta İran’ın kontrol ettiği/edebileceği istikrarsızlık devam ettiği sürece Tahran bundan faydalanacaktır. Bu faydalar şöyle sıralanabilir: ? ABD’nin Irak’ta başarısız olması sağlanacak, ? Bir sonraki hedefin İran olması engellenebilecek, ? Ülkede istikrarın sağlanması için komşu ülkelerin desteğine ihtiyaç duyulacak ve İran bundan fazlasıyla yararlanmağa çalışacak (Şu anda Irak’ta en fazla etkin olan komşu ülke olan İran, komşu ülkelerin Irak’ı istikrara kavuşturma yönündeki çalışmalardan en fazla karlı çıkan ülke olmayı planlamaktadır. İran, Irak’ın merkezi hükümeti ile olduğu kadar Şii gruplarla da iyi ilişkiler içindedir) ? ABD’nin Irak’tan çekilmesi gündeme gelebilecek, ? Irak gündemde olduğu sürece İran’ın nükleer çalışmaları geri plana itilecek. “ABD ASKERLERİ HEDEFTE” Bush’un açıklamasında dikkat çeken bir diğer nokta da, daha önce ifade edildiği gibi, İran destekli isyancı grupların Irak hedeflerine değil ABD askerline saldırmasının altını çizmesidir. Bush, söz konusu açıklamaları ile bir taraftan Irak’ta ABD askerlerinin ölümünün ve istikrarsızlığın faturasını İran’a keserken, diğer yandan bütün bunlara neden olan teröristlerin kaynağı olarak İran ve Suriye’yi göstermektedir. Biraz geriye dönüp baktığımız zaman 11 Eylül sonrası Afganistan’a yapılan askeri müdahalenin de aynı gerekçeleri taşıdığını görüyoruz. 11 Eylül’de ABD vatandaşlarını vuran, ABD’nin ulusal güvenliğine karşı tehdit oluşturan terörizmin kaynağı olarak gösterilen Afganistan’a, Taliban Ahmedinecad
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle