17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

karşı kaleme aldığı eleştiri yazılarıyla başladı. 1989 yılında Birlik Hareketi’ni kuranlar arasında yer aldı, bir yıl sonra da ERK (Özgürlük) Partisi’ni kurdu. Özbekçe’nin resmi dil olması ve tarih; siyasi çizgisinde öncelenen konular arasında yer aldı, bağımsızlığın ardından 1991 yılında yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Karimov’a karşı liderlik mücadelesi verdi. Ancak elde ettiği yüzde 12.7’lik oy oranı ile iktidar olma şansını elde edemedi. Sonrasında çoğunluğu öğrencilerden oluşan taraftarlarının protesto mitingleri üzerine önce Taşkent’te ev hapsine alındı, Nisan 93’te ise partisinin kararı doğrultusunda Türkiye’ye geldi. Bu tarihten itibaren iki ülke ilişkilerinde giderek artan bir gerginlikten söz edebiliriz. Mart 99’a gelindiğinde ise tamamen koptu. Çünkü Karimov 97’den itibaren Salih ile Özbekistan İslami Hareketi’nin kurucularından olan Tahir Yoldaşev’in Türkiye’de sık sık biraraya geldiğini ve kendi yönetimini devirmeye yönelik planlar hazırlandığını, dolaylı da olsa Ankara’nın buna destek verdiğini ifade etmeye başladı. Eylemlerden ÖİH ile birlikte sorumlu tutulan Salih, yine Türkiye tarafından AB’nin tepkisine rağmen iade edilen Zayniddin Askarov’un ifadesi doğrultusunda Yüksek Mahkeme tarafından 15.5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Taşkent’in yoğun tepkisi nedeniyle de Türkiye’den sınır dışı edilen Salih Norveç’e yerleşti. Salih’in Nisan 93’te ülkesinden ayrılmasından Andican’da yaşanan olaylara kadar olan uzun dönemde etkin olamadığını, belirli periyotlarla kaleme aldığı makalelerle siyasi görüşlerini ortaya koyduğunu gözlemliyoruz. Kafkasya’da renklendirilen devrimlerle lider değişimi görüntüsü Andican olaylarında Özbek versiyonunu oluşturması bekleniyordu. Muhammed Salih’e ise iktidarı devralacak siyasi kişilik rolü biçilmişti. Çünkü Salih, Batı tarafından da kabul edilen güçlü bir muhalif vasfını taşıyordu. Olayların ardından Amerika’ya düzenlediği ziyaret ve Senato başta olmak üzere ABD yönetimi ile temasları, ardından İngiltere’de Muhafazakar Parti ve çeşitli sivil toplum kuruluşlarınca organize edilen etkinliklere katılması, hatta Avrupa Komisyonu’nda görüşmeler yapması bunu gösteriyor. Ancak başlangıcında benzer gelişimi hissettiren düşüncenin kısa sürede dağıldığına hep birlikte tanıklık ettik yaşananlar eşliğinde. Bu ülkedeki gelişmeler, Birlik Hareketi ve ERK’in çalışmalarına baktığımızda bu planın gerçekleşme olasılığının oldukça düşük olduğu hemen fark ediliyor. Çünkü bir oranda Karimov’un ülkeden uzak tutmaya çalıştığı Salih’in Özbek halkı ile bağı son derece zayıflamış durumda. Özbek basınının bugünkü işlevi, genel olarak iletişim üzerindeki denetim, internet yoluyla kitlelere ulaşmayı planlayan Salih için büyük bir açmaz. Bilgiye ulaşma ve enformasyon dolaşımının bu kadar kısıtlı olduğu bir ortamda muhalif birinin bırakın potansiyel taraftarlarına ulaşmayı, kendi parti üyeleriyle ilişkisi bile mümkün olmuyor. Salih’in liderlik ettiği hareketin olası bir iktidar değişiminde nasıl bir politika izleneceği, hangi kadrolarla giderek ağırlaşan –genelde patlama noktasında olduğu savlanan sorunlara çözüm bulunacağı, toplumu ikna edecek projelerin neler olduğu diğer önemli nokta. Kommersant gazetesinin Salih ile mülakatı sırasında bu yöndeki bir soruya karşılık; yoğun çalışma yürütüldüğü, ülkede güçlü taraftar kitlesinin bulunduğu, ancak güvenlik gerekçesiyle bunların ifşa edilemeyeceği karşılığını veriyor. Salih ayrıca sonuçları itibariyle ağır –kanlıolabilecek bir çatışmadan da özellikle kaçındığını ve olası bir yönetim değişiminin kansız gerçekleşeceğinin sıklıkla altını çiziyor. Ancak ilk cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bugüne kadar geçen süre göz önünde bulundurulduğunda, patlama noktasına gelen bir topluma rağmen somut politikalardan bahsedilememesi muhalif halkanın gücünü sergiliyor. Salih’in özellikle Avrupa Parlamentosu’ndaki son temaslarının ardından yaptığı açıklama ve bölgeye ilişkin değerlendirmelerde bulunan uzmanların görüşleri, olası bir iktidar değişiminin içeriden hareketle değil de Amerika ve Avrupa’nın öncülüğündeki dış etkenler sayesinde gerçekleştirilmesi beklentisinin ağırlık kazandığını hissettiriyor. Çünkü AB’nin uyguladığı ambargoya Kerimov C S TRATEJİ 7 alanında önemli görevler üstlenmiş, ticari faaliyetlerde bulunmuştu. Ticareti önceleyen yapısı Batı ile ilişkilerinde avantaj oluştururken, Moskova ile de kolay işbirliği kurabilecek özelliklere sahipti. Özbek yönetiminin Andican sonrası tutumu düşünüldüğünde Umarov’un ABD’deki temaslarına hoşgörülü davranılması düşünülemezdi. Ve beklendiği gibi ticari usulsüzlük gerekçesiyle önce gözaltına alındı, yargılama sürecinin ardından hapis ve ağır para cezasına çarptırıldı. Umarov, siyasi faaliyetlerinde Nadira Hidayatova ve Özgür Çiftçiler Partisi Lideri Nigara Hidayatova ile birlikte hareket ediyor. Ekonomik sorunların yanı sıra özellikle son yaşananların etkisiyle insan hakları ve basın özgürlüğü, oluşumun öncelik verdiği konular arasında yer alıyor. Örgütlenmesi ve gücü konusunda net bilgilerin bulunmadığı hareketin en belirgin özelliği son yıllardaki muhalif tavrın, Karimov yönetiminin baskısına karşın ülke içerisinde sürdürülmesidir. (Nigara Hidayatova’nın Türk pasaportu taşıyan eşi Arifcan Aydın geçtiğimiz Aralık ayında Kazakistan’ın Özbekistan sınırındaki Sarıağaç kentinde silahlı saldırı sonucu öldürülmesi ailenin siyasi faaliyetleriyle ilişkilendiriliyor) Oluşum çeşitli toplantıların yanı sıra Cumhurbaşkanı ve Meclis’e çözüm önerilerini de içeren mektuplarla sıklıkla gündem yaratmaya çalışıyor. Bunların dışında kuruluşu Cuma Namangani ve Tahir Yoldaşev tarafından gerçekleştirilen Özbekistan İslami Hareketi Afganistan’a yönelik operasyonlar kapsamında lider kadrosundan ve üyelerinden büyük kayıplar vererek, 11 Eylül öncesi kazandığı etkinliğini yitirdi. Bunun yanında silahlı mücadeleden çok Özbekistan’ın içinde bulunduğu ekonomik koşulların ağırlığını kullanarak propagandaya yönelen Hizbut Tahrir’in faaliyetlerini yoğunlaştırdığı gelen bilgiler arasında. Ayrıca uluslararası kuruluşların da destek verdiği bazı bağımsız gazeteciler ve insan hakları savunucuları son dönemde ağırlaşan baskıya rağmen koydukları tepkilerle ülke içerisinde meydana gelen hak ihlallerinin dışarıya yansımasında önemli rol oynuyorlar. karşın baskıda yetersiz olduğunu dile getirerek, daha güçlü bir etkinin oluşturulmasını beklediğini ifade ediyor. MADDİ ALT YAPI YOK Siyasi uzmanlar bunu daha somutlaştırarak Karzai Modeli’nin Özbekistan için gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini sorguluyorlar. Salih’in, özellikle Özbek elitler arasındaki güçlü siyasi otoritesinin, onun kurtarıcı rolüyle sunulmasını kolaylaştıracağı, ancak aynı kesimin değişimi kolay kabullenmeyen ve değişime dirençle genel yapılarının bu yöntemin gerçekleşebilirlik olasılığını düşürdüğü yorumlarıyla birlikte. Buna ilave olarak Karzai’yi iktidara taşıyan Taliban benzeri oluşumun Orta Asya versiyonunun çok daha ağır sonuçlar doğuracağı da çoğunluk tarafından paylaşılan bir düşünce. Diğer yandan Batı’nın, Salih’e belirli bir değer vermesine karşın UkraynaKırgızistan örneklerinde olduğu gibi güçlü bir toplumsal hareketin oluşturulması amacıyla finansman noktasında bazı sorunların yaşanabileceği de diğer bir varsayım. Çünkü Salih’in son zamanlardaki üst düzey temaslarında dile getirdiği konular genel kabul görse de Batı, Özbekistan içindeki mevcut durumu ve olasılıkları en az onun kadar yakından izleyebiliyorlar. Sonuç itibariyle dış desteğe karşın Muhammed Salih’in bugünkü siyasi görünümü ve etkinliği, ülkesi ve bölgesinden her bakımdan uzak yaşantısı kısa vadede siyasi bir rol üstleneceği izlenimi vermiyor. Üstelik iktidar değişimi için vazgeçilmez olan güçlü halk desteği konusunda da en azından görünürde herhangi bir gösterge bulunmuyor. AYNI TABLOYA DEVAM Özbekistan özelinde incelenen Orta Asya’daki demokratik sürecin, otoriter yaklaşımlar ve dış etkenler nedeniyle gelişimi yönünde beklentiye girmek ne yazık ki mümkün görünmüyor. Toplumsal koşulların ağırlığı ve otoriter yönetimlerin baskısından çok başta Amerika’nın "değer tanımaz" dış politik tavrı, Rusya ve Çin’in bölge yönetimlerine benzer yapılarını korumak adına "etki yaratma" üzerine kurulu tutumları özgürlüklerin önündeki engel olarak karşımıza çıkıyor. Ve görünen, kaçınılmaz sonuç, bugünkü tablonun devam etmesi durumunda demokrasi yerine radikal ve ayrılıkçı oluşumların nüfuzunu beklenilenin ötesinde hızla artıracaklarıdır. Enerjinin yeni merkezinde bu etkenin Ortadoğu’dan çok daha kanlı çatışmaları beraberinde getirmesi de bir o kadar olasılık dahilinde. SANCAR UMAROV Amerikan yönetimi Salih’in yanı sıra Güneşli Özbekistan lideri, işadamı Sancar Umarov (Taşkent, 1956) ile de Washington’da istişarelerde bulundu, Andican sonrası hızlı diplomatik değişim döneminde. Ve bu girişim büyük olasılıkla Salih için belirtilen öngörüler doğrultusunda, ülkeyi, özellikle de ekonomiyi yakından tanıyan bir alternatif bulmak amacını taşıyordu. Çünkü Salih’in nitelikleri yanında söylemlerinde "dini görüşlerdeki hassasiyeti" ön plana çıkaran unsurlara vurgu göze çarpıyor. Elektrik mühendisliği bölümünü bitiren, Cezayir’de fizik ve elektronik teknik üzerine doktora yapan, bağımsızlık sonrasında iletişim sektöründe Amerikalılarla birlikte projeler yürüten Umarov, gıda sektöründeki yatırımların ardından ülkede en önemli zenginlik kaynağı olan petrolgaz Muhalif Umarov
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle