16 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bildirmesi zorunluluğu yoktur. Yunanistan ile işin bu yanı, bu anlaşmazlık devam ediyor. İt dalaşıyla ilgili olarak Yunanistan'ın esas iddiası şuydu: Yunanistan'ın hava sahası 10 mildir. 1931'den beri böyle bir uygulama içerisinde. Halbuki kara suları genişliği 6 mil, yani 4 millik bir hava sahasının kara sularının ötesine gitmesi söz konusu. Adalar bakımından da bunu uyguluyor. İt dalaşı esas bu 4 millik bölge üzerinde söz konusu oluyor ve Yunanistan esas gerekçe olarak bunu gösteriyor, "Benim ulusal hava sahama girdin, ülkeme girdin" iddiasında bulunuyor. Bu son olayın Rodos'un 35 mil ötesinde gerçekleştiği söyleniyor. Eğer bu veriler doğruysa son it dalaşı tamamen açık deniz üzerinde gerçekleşmiş oluyor. Yunanistan'ın "10 millik hava sahası benim ulusal hava sahamdır" dediği alanın da dışında görünüyor iş. İlk kez bu olayda "Sen FIR hattına savaş uçaklarının gireceği bildiriminde bulunmadın, onun için it dalaşı yaptım" gibi açıklamalar yaptılar. Bu, tamamen hiçbir dayanağı olmayacak bir yaklaşım. Çünkü bu son olaydaki yer tamamen açık deniz. Açık deniz alanındaki bir durum olunca da, "şimdi ben uçuş güvenliğini sağlayacağım" gibi bir amaca C S TRATEJİ 23 ortadan kaldırıyor. Bir sivil uçak bulunsa orada, onu esas riske sokan Yunanistan'ın bu anlayışı ve davranışı olacak. Uluslararası uygulama ve hukuka göre 10 millik hava sahası kabul edilecek bir tez değil. Ama kabul edilebilecek bir tez olsa dahi, burada o bile yok. İt dalaşı meselesinde Yunanistan'ın hiçbir hukuki dayanağı yoktur ve bunu sürdürmemesi lazım. Bu çerçevede Türkiye'nin tazminat istenmesi söz konusu olmalıdır. Bu olayın dışında bakıldığında iki ülke FIR hattı sorununu nasıl çözebilir? İki tarafın böyle afaki bir şekilde yeni bir FIR hattını belirlemesi biraz zor görünüyor. Koşullar iki tarafı da şüpheci kıldığı için biraz zor. Kıta sahanlığı sınırlandırması yapılsa, belli olsa, artık o sınırlardan sonra bir FIR hattı üzerinde anlaşılabilir. Ama aşağıdan bir takım sorunların çözülmesi gerektiği kanısındayım. Aksi halde iki taraf da şüpheciliği sürdürecektir. yönelik olarak Yunan uçaklarını gönderip it dalaşı yapılması oyununa girersen onun riski bellidir. Çarpıştılar, uçakların ikisi birden düştü. Burada sivil uçuş güvenliğini sağlayacağım diye Yunanistan'ın kendisi uçuş güvenliğini o bölgede S T R A T E J İ K İ T A P L I Ğ I "ittifakı"nın geçirdiği değişimi, kendi ifadesi ile nasıl "çuvalladığını" ele alıyor. Irak Savaşı’nın mimarlarını, Pentagon’un Ortadoğu’nun ve akabinde dünyanın haritasını yeniden çizme planlarını ayrıntıları ile ortaya koyan yazar ortaya koyduğu bu kompozisyonda Türkiye’ye yüklenen misyonu ise ayrıca vurgulamış. Yazarın bu bağlamda üzerinde durduğu bir diğer konu da AKP hükümetinin bu süreçte izlediği politikalar ve özellikle de 1 Mart Tezkere’si sırasında ve sonrasında yaşanılanlar. Çuvallayan İttifak, muadillerine nazaran yazarın akıcı üslubu sayesinde çok daha rahat okunan ve özellikle yazarın gazeteci/haberci kimliğinin kitapta yer alan başlıklara yansıması ile oldukça çarpıcı ifadelerin yer aldığı bir yapıt olma özelliğini de taşıyor. Yazarın yeri geldiğinde kullandığı nükteler ve özellikle de kitabın sonunda yer alan ABD’nin 1994 yılında ölen 37. başkanı Richard Nixon ile yaptığı "farzı mahal" söyleşi Türkiye’nin bugün içine düş(ürül)düğü durumu trajik bir şekilde ortaya koyuyor. Beyaz Saray’dan Türkiye’nin nasıl göründüğünü ve Türkiye’nin nasıl yönetildiğini, dış politikanın nasıl "politikasızlaştırıldığını" merak ediyorsanız "Çuvallayan İttifak"ı mutlaka okuyun. Çuvallayan İttifak Yazar: Turan Yavuz Destek Yayınları, 316 sayfa H. Miray VURMAY A BD’nin 11 Eylül 2001 saldırılarından sonra "uluslararası terörizmin kökünü kazımak" için giriştiği operasyonların, ABD’nin küresel egemenlik projesi ile örtüştüğü iddialarının gerçeğe ne kadar yakın olduğu ABD’nin Irak’ı işgali sonrasında yaşanan olaylarla açıkça görülmüştü. Yine ABD’nin aynı süreçte ortaya koyduğu Büyük Ortadoğu Projesi’nin de aynı amaca hizmet ettiği de çok geçmeden anlaşılmıştı. ABD’nin söz konusu egemenlik projesi çerçevesinde izlediği politikaların merkezinde de kuşkusuz Ortadoğu ve Avrasya coğrafyaları yer alıyor. Dünyaya egemen olabilmek için, özellikle de enerji kaynaklarına sahip olabilmek ve bu enerjinin taşınacağı nakil hatlarının geçtiği/geçeceği güzergâhları kontrol altına alabilmek için Ortadoğu ve Avrasya’daki stratejik kavşaklara hükmetmek gerekiyor. Sayılan bu niteliklere sahip ülkelerden biri de Türkiye olunca, ABD’nin söz konusu projesinde Türkiye’nin ne kadar büyük bir önem taşıdığı açıkça görülebiliyor. TürkiyeABD ilişkilerinin son 3 yıldaki seyrinin son derece devinimli bir grafik çizdiği de göz önüne alındığında ABD’nin bu bağlamda Türkiye’ye biçtiği rol de kolayca görülebiliyor. ABD’nin Irak’ı işgali ve sonrasında TürkAmerikan ilişkilerinde yaşanan dalgalanmalara ilişkin sayısız makale ve kitap yayınlandı. Bunların kimi bilimsellikten uzak, tamamen ideolojik temelli çalışmalardı; kimi yönlendirme amaçlı dezenformasyonlardan ibaretti; kimi de gerçeği olduğu gibi gösteren "cesur" çalışmalardı. TürkAmerikan ilişkilerinin aynadaki görüntüsünün ustaca kurgulanmış birer yanılsamadan ibaret olduğunu gözler önüne seren "cesur" çalışmalardan biri de deneyimli gazeteciyazar Turan Yavuz’un son derece yoğun bir ilgi ile karşılaşan "Çuvallayan İttifak" adlı yapıtı. Destek yayınları’ndan çıkan kitap, 3 ayda 10. baskıya ulaşmış durumda. Yazarın, TürkAmerikan ilişkilerinin kırılma noktası olarak nitelendirilen, 4 Temmuz 2003’te Süleymaniye’de yaşanan "çuval olayı"na atıfta bulanarak çalışmasına verdiği isimden de anlaşılacağı üzere kitap, söz konusu olay sonrasında TürkAmerikan STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI STRATEJİ KİTAPLIĞI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle