17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 NATO ilkelerine göre çözülmemiş, hatta çok derin bir şekilde dondurulmuş sorunları olan bir ülkenin üyeliği ve böyle bir ülkeye güvenlik garantisi verilmesi son derece güç. Bu noktada Mikhail Saakaşvili’nin kararlaştırılmış olan Putin görüşmesini de bu sorunları çözmek amacı taşıdığı ve NATO’ya girme konusunda bir adım daha öne çıkmak olduğu söylenebilir. Ancak çevresindeki siyasi etkinlik kazanım çabalarını, ordusunu güçlendirerek desteklemek isteyen Putin’in Saakaşvili’nin bu adımını hesaplayarak Gürcistan’ın NATO’ya girmesini engellemek için dondurulmuş sorunları sürdürmek istemesi de çok olası. Özellikle Abhazya sorununun Osetya’ya göre çok daha ileri düzeyde olması ve hatta bir süre önce Rusya’nın güç kullanma gibi bazı kelimeleri ifade etmeye yöneltmesi de önemli. Rusya’nın halen Abhazya’da Bağımsız Devletler Topluluğu anlaşmasına uygun olarak yaklaşık 2.000 kişilik bir askeri gücü olduğuna da bu noktada değinmekte yarar var. Geçtiğimiz Mart ayında Rusya ile askerlerini Gürcistan’dan çekme konusunda bir anlaşma imzalamış olan Gürcistan’ın Rusya ile ilişkili başka hassas bölgesel sorunları da var. Bunların başında Kuzey Kafkasya’da Rusya’yı ilgilendiren sorunların Gürcistan’ı da etkilemesi, yerli ve yabancı güçlerin sınır ötesi hareketleri ile terörist faaliyetler olarak da nitelendirilebilecek tehditler ve organize suç örgütlerinin faaliyetleri geliyor. Bütün bu sorunların çözümünde güçlü bir orduya sahip olma gereğini duyan Gürcistan bu yönde silahlı kuvvetlerini ciddi bir transformasyona tabi tutmakta. Bilhassa ordu kademelerinin gençleştirilmesi ve eğitim düzeyinin NATO standartlarına eriştirilmesi bu bölgesel ve çoğu Rusya ile ilişkili sorunların üstesinden gelinmesi için önemli. Bu bağlamda, Gürcistan’da geçmişteki dağınık ve başıbozuk silahlı kuvvetlere kıyasla bugün daha profesyonel bir ordu düzeyine ulaşılmış olunmasında özellikle denizaşırı görevlerde edinilen deneyimlerin payının büyük olduğu söylenebilir. Gürcistan’ın geçmişte Türkiye’nin NATO’ya girmek için Kore’ye asker göndermesinde olduğu gibi günümüzde dünyanın çeşitli yerlerindeki çatışma bölgelerine ABD veya NATO’yu desteklemek için güç göndermiş olması da dikkat çekicidir. Halen Irak’ta 850 kişilik, Kosova’da Türk taburunun bünyesinde 150 kişilik ve Afganistan’daki ISAF komutanlığı emrinde 50 kişilik askeri gücü bulunan Gürcistan’ın küçük ordusuna ve bulunduğu tehdit ortamına karşın böyle bir girişimde NATO kanatları altına girmek ve nimetlerinden yararlanmak amacıyla bulunduğu rahatlıkla söylenebilir. Rusya tehdidinin boyutlarından ciddi şekilde rahatsız olan ve geçtiğimiz günlerde Rusya’nın Abhazya’daki kapalı olan Guduata askeri üssüne S300 füzeleri yerleştirdiğini iddia eden Gürcistan’ın, ekonomik olanaksızlıklar nedeniyle arzuladığı büyük askeri gücü elde edememesindeki dezavantajını ABD ve Türkiye ile olan askeri ilişkileri sağlam tutarak alt etmeyi planladığı ve bu noktada Rusya’yı bir çok yönden dizginleyebilecek bir ittifak olan NATO’nun kanatları altına her halükarda girmeyi hedeflediği açıkça görülüyor. ABD’nin bölgeye duyduğu yakın ve stratejik ilginin ve Rusya ile ABD arasındaki güç mücadelesinde bir satranç taşı olarak önemli bir noktada olduğunun farkında olan Gürcistan’ın bunu çevresindeki ülkelere karşı bir koz olarak kullanma eğiliminde olduğu da hissedilmektedir. Hatta bu hususu Türkiye ile ilişkilerinde zaman zaman abarttığı da gözlemlenmektedir. Unutulmamalıdır ki Gürcistan bölgede Rusya’nın da etkisiyle hala bir ada misali izole edilebilecek konumda; özellikle güvendiği ABD’ye de oldukça uzak bir coğrafi bölgededir ve dış dünyaya açılmada Türkiye’ye ve desteğine ciddi boyutlarda muhtaçtır. İsrail ve ABD, Zahar’ın davet edilmesine tepki gösterdi C S TRATEJİ ÇiN Hamas kartına oynuyor Dr. Nuraniye HİDAYET EKREM TUSAM Uzak Doğu Pasifik Araştırmaları Masası [email protected] u yıl, Çin ve Arap ülkeleri arasında diplomatik ilişkilerin kurulmasının 50. yıldönümü. Bu vesile ile Pekin’de ÇinArap Ülkeleri İşbirliği Forumu’nun İkinci Bakanlar Toplantısı düzenlendi. İki gün süren toplantıya, Çin ve 22 Arap ülkesinin dışişleri bakanları ile Arap Birliği Genel Sekreteri Amr Musa’nın yanı sıra, Hamas liderliğindeki Filistin yönetimi Dışişleri Bakanı Mahmud Zahar da katıldı. İsrail ile ABD’nin şiddetle karşı çıkmasına rağmen Zahar’ın toplantıya katılmasıyla İsrail, Çin’e protesto mesajı gönderdi. B ÇİNARAP İŞBİRLİĞİ Önemli işbirliği alanları ile projelerin incelendiği ÇinArap Ülkeleri İşbirliği Forumu, Ocak 2004’te kuruldu. Forum’un İkinci Bakanlar Toplantısı’nda, taraflar enerji alanında işbirliğini artırmak için çaba harcayacaklarını kararlaştırdılar. Çin ve Arap ülkeleri arasında enerji işbirliğinde diyalog mekanizmasının kurulması konusunda fikir birliğine varıldı. Toplantıda, 20062008 yılları Zahar, arasında ÇinArap imza töreninde... petrol işbirliği toplantısının düzenlenmesine karar verildi. İkili, bölgesel ve çok taraflı terörizmle mücadelede işbirliği konusunda fikir birliğine varıldı. Çin hükümeti 2006 yılında, Arap ülkeleriyle enerji, haberleşme, elektrik ve altyapı tesisleri gibi alanlardaki ekonomik ve ticari işbirliğinde yeni gelişmeler sağlamayı hedefliyor. Çin ile 22 Arap ülkesi arasındaki, 2005 yılında 51,3 milyar dolar olan ticaret hacminin, 2010 yılına kadar 100 milyar dolara çıkarılması hedefleniyor. Petrole olan ihtiyacı her yıl yüzde 15 oranında artan Çin, günümüzde tükettiği petrolün yüzde 40’nı ithal ederken, bunun yaklaşık yüzde 44’ünü Ortadoğu bölgesinden karşılıyor. Çin’in petrole olan bağımlılığının 2020 yılında yüzde 50–60 arasında olacağı tahmin ediliyor. Pekin hükümeti, enerji güvenliği ve ticari çıkarını koruyabilmek için Ortadoğu’da daha etkin bir rol almak istiyor. Çin istatistiklerine göre, Çin ile 22 Arap ülkesi arasında gerçekleştirilen ticaret hacmi 2005 yılında 51,3 milyar dolara ulaştı. Bu rakam, on yıl öncesinin on katına denk geliyor. İki taraf arasında siyasi, ekonomik, güvenlik, kültür, eğitim, turizm, sağlık, bilim ve teknoloji gibi alanlardaki temaslar genişliyor. Arap ülkeleri, Çin’in sekizinci büyük ticaret ortağı, yedinci büyük ihracat pazarı ve yedinci ithalat kaynağı haline geldi. Çin’in en büyük ham petrol sağlayıcısı Arap ülkeleridir. Çin, 2005 yılının ilk 11 aylık döneminde Arap ülkelerinden 50 milyon 520 bin ton ham petrol ithal etti. Bu rakam, ülkenin ithal ettiği tüm ham petrolün yüzde 44’ünü oluşturdu. Çin ve Arap ülkeleri arasında ekonomik ve ticari alanlarda hızlı gelişmeler kaydedilmesinin yanı sıra müteahhitlik, ortak proje, personel eğitimi gibi alanlardaki işbirliği de arttı. Çin, Arap ülkelerinin çeşitli alanlardaki personelini eğitmek için 2006 yılında 11 eğitim programı başlatıyor. Çin’in Arap ülkelerine yönelik olarak 2005 yılında başlattığı personel eğitiminde 2620 kişi eğitim gördü. Çin işletmelerinin Arap ülkelerinde müteahhitliğini yaptığı proje hacmi 2005 yılının sonuna dek 30 milyar 200 milyon dolara ulaştı. Çin’in Arap ülkelerine doğrudan yaptığı yatırım 390 milyon doları buldu. Arap ülkelerinin Çin’e yatırım yaptığı projelerin sayısı 1067 oldu, Çin ile imzaladığı sözleşme hacmi ise 1 milyar 520 milyon dolara çıktı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle