02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

bakım ünitelerinin konuşlandırıldığı ileri üsler şeklinde muhtelif lobilerde çalıştı ve bunların NATO’ya üye oluşturulacak. Aslında, başlangıçta küçük ünitelerle olmalarını kolaylaştırma çabası gösterdi. Adriyatik oluşturulan üslerin gelecek yıllarda dünya Denizi’nden, Hazar Denizi’ne kadar Amerikan yanlısı konjonktürüne uygun bir şekilde geliştirilmesi ve kalıcı bir yapı oluşturmaya çalışıyor. bir şekilde büyütülmesi gözlerden uzak tutulmaması Bilindiği gibi ABD, Almanya’da bulunan birliklerini gereken gerçekçi bir olasılıktır. Nitekim, Pentagon, yeniden konuşlandırma arayışı içinde. 2003 Kasım ve Almanya ve Güney Kore’deki 60.00070.000 ABD Aralık aylarında hem Bulgaristan, hem de Romanya askerinin gelecek 10 yıl içinde Doğu Avrupa’daki, soğuk savaş sonrası ABD kuvvetlerinin yeniden özellikle Romanya ve Bulgaristan’daki üslere konuşlandırılması kapsamında ABD askeri kaydırmayı planladığını belirtiyor. Bu üsler aynı otoritelerinin merceği altına alındı. 29 Kasım 2003’te zamanda Avrupa’nın ortasındaki potansiyel kriz ABD’nin Bulgaristan’da ki Deniz Ataşesi, merkezleri olan Kosova ve Bosna Hersek bölgelerine Washington’un "Avrupa’daki ABD kuvvetlerinin zamanında müdahale için oldukça yakın durumda. muhtemel konuşlandırılması için küçük ve esnek üsler aradığını" açıkladı. Daha sonra Bükreş ve Sofya’ya heyetler Romanya’daki Kogalniceanu gönderildi. 19 Aralık’ta Bulgar üssünde görevli ABD askerleri... Parlamentosu AB ve NATO’ya ülkesinde askeri güçlerini konuşlandırma izninin verilmesi için karar aldı. Sofya hükümeti açıkça Washington’a gelecekteki stratejik işbirliği için Bulgaristan’a güvenilebileceğine dair açık bir mesaj verdi. Bu karar Bulgaristan’ın NATO’ya hızlı bir şekilde girişine yardımcı oldu. Ancak, aynı zamanda Almanya’daki kuvvetlerini Ortadoğu harekat alanına yakın konuşlandırmak isteyen ABD’ye stratejik konuşlandırma için planlamalara başlaması imkanı sağlandı. Bulgaristan’daki üsler; doğuda Sliven yakınındaki Novo Selo eğitim üssü, güneydoğudaki Yanbol yakınlarındaki Bezmer ve güneyde Plovdiv yakınındaki Graf Ignotievo hava üsleri ve doğudaki Aitos yakınındaki askeri lojistik depodur. ABD 2007 ve 2008’de ilk birlikleri göndermeye başlayacak ve asker sayısı 5000’e ulaşacak. Anlaşma ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice’ın 25 Nisan 2006’da Türkiye’yi ziyaretinden sonra Bulgaristan’ı ziyareti sırasında imzalandı. Bulgar Savunma Bakanı Veselin Bliznakov’un ifadesine göre, bu üsler ABD tarafından üçüncü ülkelere harekat için kullanılması durumunda her seferinde Bulgar Parlamentosu’nun onayı alınacak. RAN’A FÜZE KALKANI Eski Varşova Paktı ülkeleri arasında NATO’ya üye Buna ek olarak, İran’ın muhtemel bir balistik füze olmak için ilk başvuruyu Romanya yapmıştı. 1994 saldırısı ile ABD’yi vurma tehdidine karşı oluşturmayı Ocak ayında, Bükreş entegrasyonun ilk adımı olarak, düşündüğü füze savunma sisteminin konuşlandırılması Barış için Ortaklık anlaşmasını imzaladı. Romanya’nın için en uygun bölge Azerbaycan, Gürcistan ve bu hareketindeki amaç, mümkün olduğu kadar hızlı bir Ukrayna’dır. Çünkü atılan füzenin ABD’ndeki stratejik şekilde Rusya baskısından kurtulmaktı. Diğer önemli noktaları vurmak için kat edeceği balistik uçuş yolu bu girişim ise Bükreş Büyükelçisi tarafından yapılmıştı. ülkelerin üzerinden geçmektedir. Ancak her üç ülkedeki Savunma Bakanı Donald Rumsfeld’in danışmanı olan belirsizlik nedeni bu ülkelerin güvenilirliğini olumsuz bu kişi, bölgede ABD etkisinin geliştirilmesinde kilit yönde etkiliyor. Bu durumda füze savunma sistemlerini ülke olarak değerlendirilen Romanya’da faaliyet konuşlandırmaya yönelik, en uygun ülke Romanya gösteriyordu. Sonunda da Romanya’yı üsleri sağlaması olarak karşımıza çıkıyor. Muhtemelen Bulgaristan’da da için ikna etmişti. Romanya Tuna deltasına yakın konuşlandırma düşünülebilir veya bir tehdit halinde Babadağ, Karadeniz kıyısındaki Costanta ve Bükreş’in Karadeniz’e çıkartılacak yüzer platformlara 200 kilometre doğusundaki Fetesti üslerini tahsis konuşlandırılabilecek füze sistemleri bu üslerde etmeyi taahhüt etti. ABD, 2003 Irak harekatı sırasında depolanabilir. Romanya’nın güneydoğusundaki Kogalniceanu hava Savunma Bakanı Rumsfeld’e göre "ABD’nin üssünü ABD kullanımına açtı. ABD, bu üsten lojistik lojistik desteğe ve hafif tesislere" ihtiyacı var. Bunlar malzeme ve 7000 ABD askerini Irak’a sevk etti. Halen, yeni askeri teknoloji ve taktiğe göre dizayn edilmiş, 3500 ABD askeri bu üste konuşlu durumdadır. hafif tesisler olmalı. En önemlisi de "Bu üsler dost ve ABD yetkililerine göre, her iki ülkedeki üsler güvenilir elit politikacıların yönettiği coğrafi olarak ABD’nin İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Almanya’da stratejik mahalde konuşlanmalıdır." Rumsfeld’in bu oluşturulan ve büyük kuvvetleri içeren daimi üsler ifadesinin ülkemiz açısından son derece önemli şeklinde olmayacak. Bulgar ve Romen Silahlı sonuçlar doğuracağı ve ABD’nin Türkiye’ye olan Kuvvetleri ile ortaklaşa kullandıkları, küçük lojistik ve C S TRATEJİ 15 yaklaşımında radikal değişikliklere yol açacağını değerlendirmek yanlış bir yaklaşım olmayacaktır. Türkiye’nin 2003 yılında Irak krizi sırasındaki kendine özgü tutumu ve ABD’ye takındığı olumsuz tutumun karşılığında ABD’nin aldığı pozisyonun açık bir şekilde kelimelere dökülmüş halidir. Türkiye, Ortadoğu’ya olan bağlantısı ile birinci derecede stratejik bir ülke olmasına rağmen "güvenilmezdir." Şu anda ikinci öneme haiz alternatif ülkeler araştırılıyor. Karadeniz Bölgesi’nde ABD yanlısı ve yeni komünist rejimden çıkmış olan Bulgaristan ve Romanya bu konuda birinci önceliği alıyor. Bütün bu değerlendirmelerden sonra, açık bir şekilde görüldüğü gibi, ABD, Ortadoğu’da Irak’a müdahale ile merkezin kontrolünü müteakip, dikkatini kuzeye doğru kaydırarak, İran’ın nükleer güç olarak ortaya çıkma çabaları ve Hazar petrol havzasının önemine yoğunlaştırmaya başladığını görmekteyiz. ABD, 2003’te Irak’a müdahale için İncirlik üssünü kullanma ihtiyacı içindeydi. Kara harekatını icra edecek bir kısım kuvvetlerini ise, Akdeniz yoluyla intikal ettirerek, Türkiye üzerinden planlaması askeri açıdan makul bir uygulama olacaktı. Bu nedenle, Türkiye stratejik bakımdan son derece önem taşıyordu. Bütün bu hesaplar Türkiye’nin iradesi ile uygulamaya konulamadı ve ABD bilindiği gibi değişik bir harekat planını yürürlüğe koyarak sonuca ulaştı. Şimdi, İran ve Hazar petrollerine olan ilgisi ABD’nin dikkatini Akdeniz’in kuzeyine çevirmiştir. Anılan bölgelere Türkiye üzerinden ulaşmak son derece makul bir çözümdür. Türkiye Karadeniz’in güneyinde yer alan konumu ile bölgedeki hareketleri rahatlıkla kontrol eden bir durumdadır. Ayrıca Akdeniz ve Ege Denizi’ne Boğazlar kanalıyla bağlantısının olması önemini daha da artırıyor. Ancak Türkiye’nin bu talebe de evvelce olduğu gibi olumlu cevap vermeme ihtimaline karşı, ikinci seçenek olarak, Karadeniz üzerinden bölgeyi kontrol ve müdahale imkanı ele alınmış ve uygulamaya konulmuş durumda. Bu hal tarzını destekleyecek unsurlar ise; halen Batı Avrupa’da konuşlandırılmış olan kuvvetlerin kaydırılması gereksinimi ve bunlara gerekli üsleri vermek için gerekli yeşil ışığı yakmış olan Karadeniz’e kıyısı olan iki ülkedir. Almanya’daki kuvvetlerini bu ülkelerdeki askeri üslere kaydırdıktan sonra, hava yoluyla veya Ege Denizi üzerinden, gerek Yunanistan’daki limanları kullanarak, gerekse Türk Boğazları’nı kullanarak, ihtiyaç duyulan desteği sağlamaya çalışacaktır. Herhangi bir tırmanma halinde ise muhtemel bir harekatı icra için mutlaka Karadeniz’i ABD veya NATO üyesi ülkelerin gemileri ile takviye etmek zorunda kalacaktır. Montrö Anlaşması açısından taşıyan bu konunun uluslararası hukuk açısından çözüme kavuşturulması gerekecektir. Sonuç olarak, açık bir şekilde görüldüğü gibi ABD’nin dikkatini yoğunlaştırdığı yeni bir mihver ortaya çıkmış durumda. Batı Avrupa’daki kuvvetlerini bu mihvere doğru konuşlandırmasında gerekli kolaylıkları sağlayan Karadeniz’e kıyısı olan iki ülke her türlü kolaylığı sunuyorlar. Bunun doğal sonucu olarak ABD’nin stratejik önceliğini bu ülkelerin alması kaçınılmaz bir şekilde önümüze geliyor. Bu durumda Türkiye nerede olduğunu iyice belirleyerek, nasıl bir yol izlemesi konusunda ciddi çalışmalar yapmak zorundadır. Çevresindeki gelişmeleri pek yakından izlemeyen Türkiye’nin gelişmelerin dışında kalabileceği değerlendiriliyor. ABD’nin Karadeniz’deki yeni konuşlanması karşısında Ankara’nın ciddi çalışmalar yapması gerekiyor. İ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle