17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

10 Boğazı ve Umman Denizi çevresindeki askeri üsleri ile İran’ı adeta kuşatmış durumda. ABD, bu yolla bölgedeki önlemlerini de ikiye katlamasına neden oluyor. Tartışma konusu olan İran’ın Buşehir Nükleer Tesisleri de Körfez kıyısında bulunuyor. İran tesisleri, hava ve deniz saldırılarından korumak için Körfezi kontrolü altında tutmak istiyor. 2005 Ocak ayında İsrail basınındaki "Dolfin" denizaltılarının Buşehir’i vurmak için Basra’ya konuşlandığı iddiaları üzerine İran, körfezdeki askeri güçlerini kuvvetlendirdi. Körfez’deki petrol kuyularını koruyan ABD ve İngiliz birlikleri İran’ın toprak bütünlüğünü de tehdit ediyor. İran’ın Basra Körfezi’ne kıyısı bulunan Ahvaz bölgesinde güvenlik birimleri ile Arap milliyetçileri arasında yaşanan çatışmalardan İngilizler sorumlu tutuluyor. İran basınında yer alan haberlere göre Arap milliyetçilerinin kullandıkları silahlar ve bombalar körfezdeki C S TRATEJİ İngiliz askerilerince sağlanıyor. İran, altı günlük tatbikatı ile kendisine yönelik saldırının ve vereceği yanıtın hangi bölgeden yapılacağına ilişkin tahminini de açıklamış oldu. Tahran daha önce, ABD ve AB’nin çıkarlarına bu bölgeden saldırmayı hedefliyor. Kendisine yönelik ambargo kararına karşı Hürmüz’den petrol geçişinin engelleneceği daha önce açıklanmıştı. Olası saldırının İran’ın beklediği gibi değil de farklı gelişmesi, Tahran’ı zor durumda bırakabilir. ABD’nin askeri varlığı: SUUDİ ARABİSTAN KUVEYT S vaşı sonrası uudi Arabistan Körfez Sa Basra’da nin D’ 2003 yılına kadar AB bu günin D’ AB en büyük üssü oldu. rşı Suka a rın ıla dır cüyle olası Saddam sal rudu. Irak Savaudi petrol kuyularını ko nemlerde Suudi şı’nın şiddetli olduğu dö ns Sultan ÜsArabistan’da bulunan Pre in 200 uçağı busü’nde koalisyon güçlerin Suudi Arabistan lunuyordu. 2003 yılında e Birleşik Hand Prens Sultan Hava Üssü’ HOM)’da bu(B zi va Operasyonu Merke tar’a aktarıldı. lunan ABD askerleri Ka Suudi Arabistan Halen 400 ABD askeri askerlerini eğitiyor. B eri bulunuu ülkede 90 bin ABD ask Üssü: 386. yor. Ali el Salem Hava ubu buluABD Hava Seferberlik Gr lerinin D birlik nuyor. Aritian Kampı: AB ana kampı konumunda. Aralık 2005’de Doha Askeri Kampı: 5 boşaltıldı. BİRLEŞİK ARAP EMİRLİKLERİ BD Hava Kuvvetleri’nden 1.800 asker bulunuyor. Al Dhatr a Hava Üssü: 380. ABD Hava Sefer berlik Gurubu konuşlu. KC–10, KC –135 yakıt ikmal ve gözetim uçakları bulunuyor. Cebel Ali Limanı: ABD gemilerinin destek limanı. A BAHREYN BD’nin Ortadoğu’da askeri üs kurduğu ilk körfez ülkesi. Çoğunluğu Deniz Kuvvetleri olmak üzere toplam 4700 askeri bulunuyor. Manama Üssü: ABD 15. Filove Navstn ve Marine deniz birliklerinin barınma yeri . Bu birlikler ElKaide’ye karşı savaşta ve Irak petrol kuyularının korunmasında önemli görevler yapıyor. Mine elSulman Limanı: Taşıma amaçlı küçük ABD savaş gemilerinin girdiği lima n. Muharrak Üssü: Airtield ABD keşif uçak ları için gemilerin bulunduğu liman. Şaik İsa Hava Üssü A KATAR UMMAN 25 Hava birliği bulunuyor, Seeb, Zumrait, Masirah ve Kasab Ha va Üsleri kullanılıyor. 60 bulunu00 civarında ABD askeri F16, sü: Üs yor.Al Udeit Hava aklauç al ikm 5 KC10, ve KC13 sel lge bö n ’ni OM rı konuşlu. Katar, BH do n lyo mi 0 40 n içi ek merkezine dönüşm lar harcadı. üsleri de ABD Es Saliyah ve Millenium r. personeli için kullanılıyo Kaynak: ABD Savunma Bakanlığı’nın 2005 yılında Kongre için hazırladığı veriler. İran’ın nükleer programında gelinen aşamaya ilişkin Deutsche Welle’nin yorumu: Bu raundu Tahran kazandı B M Güvenlik Konseyi, İran’a uranyum zenginleştirme faaliyetlerini durdurması için bir ay süre tanıdı. Bu sürenin dolmasından sonra, Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu Başkanı yeni bir rapor sunacak. DW editörlerinden Peter Philipp’in yorumu: "Berlin’de düzenlenecek dışişleri bakanları toplantısı öncesinde, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesi, İran’ın nükleer programı konusunda anlaşmaya vardı. Bu, ilk anda olumlu bir gelişme gibi görünse de, ortada bir ilerleme yok. ABD’nin BM nezdindeki büyükelçisi John Bolton, "Top şimdi İranlılar’da" dese de aslında Güvenlik Konseyi, pası Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu’na attı. Viyana merkezli Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, Tahran’ın nükleer faaliyetlerinde kısıtlamaya gidip gitmediğini 30 gün içinde rapor edecek. Güvenlik Konseyi bu kararıyla, Tahran’ın istediğini yerine getirmiş oldu: Mesele New York’ta değil, Viyana’da görüşülecek. Ve Konsey’in beş daimi üyesi, aynı zamanda bu kararla, bu sorunun üstesinden gelemeyeceklerini kabul etmiş oldu. Günlerdir, dişe dokunur bir karar çıkması için tartışmalar sürüyordu. Ama sonuçta tam tersi oldu: İnat etmeye devam ederse, İran’a yönelik olası yaptırımların sözü bile edilmiyor. Tartışılan konu tam da buydu. Rusya ve Çin, yaptırımlara karşı çıkıyor. Moskova, İran’da nükleer tesislerin inşasında faaliyet gösteriyor, Çin de İran’dan gelecek petrolü gözlüyor. Hal böyle olunca, her iki ülke de, olası yaptırımlara karşı veto haklarını kullanmaya hazır. ABD’nin BM elçisi John Bolton’ın iddia ettiği gibi de bu oyunda topun kimde olduğunu tespit etmek kolay değil. Çünkü bu raundu İran kazandı! Üç yıl önceki ilk rauntta ciddi baskı altına giren Tahran, Avrupa Birliği’nin devreye girip pazarlık masasına oturmasıyla ikinci raundu almayı başardı. KAĞITTAN KAPLAN Üçüncü rauntta kazanan veya kaybeden olmadı: Avrupa Birliği ve İran anlaşmaya varamadı, Tahran uranyum dönüştürme ve zenginleştirme faaliyetlerine yeniden başladı. Dördüncü raund Amerikalılar’ın oldu, çünkü Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu, İran’ı Güvenlik Konseyi’ne havale etti. Ve şimdi yine Uluslararası Atom Enerjisi Kurumu davaya bakıyor. Bu, İran için bir zafer değilse başka ne? Tahran şimdiye dek hiç ödün vermedi. Barışçıl amaçlarla nükleer faaliyet yürütme hakkı konusunda ısrarından vazgeçmedi. Bugüne kadar kimse de İran’ın barışçıl emeller gütmediğini kanıtlayamadı. Ve İran, ABD’nin kağıt kaplan olduğunu gördü. Meselenin Güvenlik Konseyi’ne havale edilmesinin hiçbir getirisi olmadı. Askeri yaptırımlar bir tarafa, artık diplomatik ve ekonomik yaptırım uygulanabilmesi bile çok uzak bir ihtimal. Bu kadar güçlenen bir İran, Amerika’nın taleplerine elbette daha az kulak asacaktır. Yani Güvenlik Konseyi’nin kararı, Washington için hiç de olumlu bir gelişme değil." Peter Philipp / DW
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle