17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

8 Güvenlik sorunları çerçevesinde Çin’in stratejisi… C S TRATEJİ Barış içinde kalkınma Dr. Nuraniye HİDAYET EKREM TUSAM Uzak Doğu Pasifik Araştrmaları Merkezi [email protected] Ç in, sahip olduğu geniş toprakları, büyük üretken nüfusu ve doğal kaynaklarıyla dünyanın önemli bir aktörüdür. BM Güvenlik Konseyi’ndeki veto gücü, nükleer silah kapasitesi ve uluslararası politikayı etkileme potansiyelindeki belirgin artış da, Çin’i uluslararası arenadaki belli başlı ülkeler arasına sokmuştur. Çin’in önemli bir küresel aktör olarak ortaya çıkmasındaki temel itici güç şüphesiz gerçekleştirmiş olduğu ekonomik atılımdır. Reform ve dışa açılma politikası ile modernizasyon yapılanmasının uygulandığı son 20 yılda Çin’in planlı ekonomiden sosyalist piyasa ekonomisine geçişi tamamlanmıştır. Sosyalist piyasa ekonomisi yapısal açıdan sağlamlaştırılmaya çalışılıyor. Ancak Çin’in küresel düzeyde artan ağırlığını devam ettirmek konusunda bazı engellerle karşı karşıya olduğu da bir gerçek. Bunların başında Çin’in ekonomik büyümesini istikrarlı bir biçimde nasıl sürdüreceği sorunu geliyor. Çin Çağdaş Uluslararası Sorunları Araştırma Enstitüsü, "2010 Yılına Kadar Çin’in Stratejik Güvenlik Sorunları" adlı bir raporu 2000 yılında yayımladı Öngörüleri hala geçerli olan raporda genel olarak, Çin’in stratejik güvenlik ortamının, 2010 yılına kadar iyi olmayacağı ileri sürülüyor. Rapor’a göre, Çin ile ABD arasındaki yapısal zıtlıklar, Çin’in güvenlik ortamının kötüye gitmesindeki başlıca etkeni. Tayvanlı ayrılıkçılar, Çin’in güvenlik sorunlarının ciddiyetini artırırken, ekonomik küreselleşme süreci Çin’i alışılmadık güvenlik sorunları ile karşı karşıya getirebilecektir. GÜVENLİK ORTAMININ YÖNÜ Stratejik güvenlik ortamının gelişeceği yönünde tahminde bulunulan rapora göre 2000’li yıllarda Çin’in stratejik güvenlik ortamı 90’lı yıllardaki kadar iyi olmayacak. Tayvan sorunu, Çin ve ABD Çin’in yerel ekonomisi... arasındaki yapısal farklılıklar ve ekonomik küreselleşmenin olumsuz etkileri, Çin’in karşı karşıya kalacağı stratejik güvenlik tehlikesini artıracak esas sebepler olacak. Bu bağlamda; 1. Tayvan’ın ayrılıkçı ideolojisinin giderek güçlenmesi, Çin’i bölgesel savaş tehlikesine doğru sürükleyecek ancak dünya savaşının çıkma olasılığı çok az olacaktır. Soğuk Savaş’ın sona ermesinden sonra, etnik ayrılıkçı faaliyetler Avrasya bölgesinde artma eğilimi göstermiş olup, gelecek on yıl içinde bu eğilim ilerleyecektir. Üstelik bütünleşmeye çalışan Batılı ülkeler, gelişmekte olan ülkelerdeki ayrılıkçı hareketleri açıkça destekleyecektir. Bu da Tayvanlı ayrılıkçıların bağımsızlık adımının hızlanmasını sağlayacaktır. Tayvan bağımsızlık hareketinin süratle gelişmesi, Çin’in barış içinde bütünleşme politikasının gerçekleşmesinde zaman bakımından stratejik zorluklar yaratacaktır. 2008 yılından önce, hem Tayvan’ın hem ABD’nin genel seçimleri yapılacaktır. Bu tesadüf, seçimlerden önce Tayvan ve Amerika’daki siyasi atmosferin Tayvan bağımsızlık güçleri lehine kaymasına sebep olacaktır. 2000’li yıllarda, Çin ile ABD arasında Tayvan’ın bağımsızlık hareketinden kaynaklanan bir askeri çatışma tehlikesi olsa da, bunun dünya çapında savaşa dönüşmesini ya da büyük çapta askeri saldırıya dönüşmesini önlemek mümkündür. Soğuk Savaş döneminde Kore, Vietnam ve Afganistan 2000 yılında 10 yıllık güvenlik sorunlarına ilişkin bir rapor yayımlayan Pekin, yüzyılın ortalarına doğru orta derecede gelişmiş bir ülke olmayı planlıyor. Pekin bu hedefine, çevresinde kriz yaratmadan, barış içinde varmayı amaçlıyor. savaşlarının hepsi nükleer güce sahip büyük ülkeleri kapsamıştır. Ancak, nükleer savaş tahribatının caydırıcı gücü, bu savaşların dünya savaşına dönüşmesini büyük ölçüde engellemiş ve askeri açıdan güçlü ülkelerin birbirine yönelik saldırısına da mani olmuştur. Gelecek on yıl içinde, eğer yeni bir askeri teknoloji nükleer bombanın bu caydırıcı gücünü kaybettirmezse, bölgesel bir savaşın dünya savaşına dönüşme olasılığı çok azdır. Aynı sebeple, Tayvan Denizi’ndeki askeri sürtüşmenin Çin’i büyük çaplı askeri saldırı ile karşı karşıya getirme tehlikesi de çok küçüktür. 2. ÇinABD arasındaki yapısal sorunun derinleşmesi, Çin’in stratejik güvenlik ortamının belirsizleşmesini artıracaktır. Çin ve ABD yine de pasif güvenlik işbirliğini ilerletme fırsatına sahiptir. Çin ve ABD’nin stratejik ilişkilerinde, ABD’nin 1946–1969 yıllarında Çin’e direnme süreci ve 1970–1988 yılları arasındaki işbirliği süreci dikkat çekmektedir. 1989 yılından başlayarak, Çin ve ABD stratejik ilişkileri tekrar direnmeyi temel alan tarihi döneme girmiş ve gelecek 10 yılda ortak bir stratejik tehlikeyle karşı karşıya bulunma olasılığı nispeten azalmıştır. Çin ve ABD’nin stratejik ilişkilerindeki direnmeyi temel alan özelliğin değişmesi çok zordur. ABD’nin stratejik hedefi, 21. yüzyılda da dünyanın hükümdarı olmak, Çin’in ki ise, 21. yüzyılın ortalarında orta derecede gelişmiş ülke olmayı başarmaktır. Bu iki stratejik hedef, Çin ve ABD arasında yapısal stratejik sorunun doğmasına neden olacaktır. Gelecek on yılda, Çin’in ekonomik büyüme hızının Japonya, Avrupa ve Rusya’dan daha fazla olma olasılığı çok büyüktür. Bu, Çin ve ABD arasındaki yapısal stratejik sorunu daha da artıracaktır. ABD’nin dünyadaki hegemonya politikasından dolayı, Çin ile olan sorunu uluslararası alanda önemli yer tutacaktır. 90’lı yıllarda, ABD ile Çin’in siyasal sistemlerindeki farklılık aralarındaki yapısal tezatlıkları belli bir ölçüde kapatmış ve ABD esas olarak Çin’e siyasi baskı yapmıştır. Çin ile ABD arasındaki yapısal tezatlıkların artması ile ABD’nin Çin’e karşı ihtiyati tedbir alma psikolojisi güç kazanacak, böylece Çin’e baskı yapma politikasının merkezi, siyasi alandan askeri alana kayacaktır. 3. Ekonomik küreselleşmeye katılma süreci, Çin’in geleneksel olmayan güvenlik sorununu artıracaktır. Soğuk Savaş’tan sonraki ekonomik küreselleşmeyle daha önceki ekonomik küreselleşmeyi karşılaştıracak olursak, esas olan, sürükleyici gücün özelliğindeki fark değil sürat farkıdır. Gelişmekte olan ülkeler, gelişen ülkelere göre teknik ve yönetim açısından geride olduğu için karşılaştığı geleneksel olmayan güvenlik sorunu da daha derin olacaktır. Çin, Dünya Ticaret Örgütü’ne üyelik bağlamında, 2006 yılına kadar Dünya Ticaret Örgütü’nün kurallarına uyum sağlama çalışmasını
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle