17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

kıtlıktan bolluğa olacak, manevi ve ahlaki yoksulluğu artık arkasında bırakacak." ‘ÖZGÜR OLMAYA HAZIRIZ’ İktidara geldiği günden itibaren yaşadıklarıyla ilgili bir gazetecinin sorduğu; "İktidarınız sürecinde hem bir askeri darbeyle ,hem de ekonomik bir darbeyle karşılaştınız. Bir yenisini bekliyor musunuz?" sorusuna verdiği yanıt Türkiye için yine tanıdık: "Burada her zaman dikkatli olmak zorundayız. Çünkü küçük ve ayrıcalıklı bir kesim, hiçbir şekilde ülkesine saygı göstermeden, Venezuelalılık gururu taşımadan, ulusallık duygusu geliştirmeden, yasalara ve anayasaya saygı duymadan hareket ediyor. Kendi yasalarını dayatmaya, baskı oluşturmaya, kendi çıkarlarını gözeten başkanların iktidarına, kendi işlerine gelen yasaların ilgili yasama organlarından çıkarılmasına tarihsel olarak alışmışlar. Bunlar samanlığı yeniden tutuşturmak istiyor. Biz bunlara hazırlıklıyız. Bolivar’ın dediği gibi,"tereddüt etmek, kaybetmektir." Biz inançlarımızı sürdüreceğiz, yasaları uygulayacağız, kendimizi kimi art niyetlerden koruyabilmek için devletin güvenlik örgütlerine başvuracağız. Özgür olmaya hazırız. Şurası kesinlikle unutulmamalı ki, bu ülkede durumun farkında olan, her şeyin farkında olan büyük bir güç var." Chavez’in mücadele etmek zorunda kaldığı bir diğer kesim ise medya. Bu konu da da Türkiye’de özellikle son 1990 yıllardan sonra yaşananlarla paralellikler çarpıcı. Chavez’in medya için söyledikleri de sorunu açıkça özetliyor;"Bu konuda Uruguay’lı yazar Eduarda Galeano’nun söylediklerine benzer bir süreç işliyor:"Bu kadar dar bir kesimin, bu kadar geniş bir kesimi aldatmasına, daha önce rastlamamıştık." Burada, Venezuela’da, mücadelenin bir parçası da medya. Kaçınılmaz olarak böyle. Ancak bu yeni bir şey de değil. On yılı aşkın bir süredir yoğun bir iletişim bombardımanına maruz kalıyoruz, en ufak bir hareketimiz zayıf gösterilmeye çalışılıyor. Üst sınıflar açısından bakıldığında, bu derece "zehirlenmiş" bir kesimin bana inanması konusunda çok umudum yok tabii ki. Birçok insan psikotik diyebileceğimiz kayıtsızlık içinde ve psikologlara göre bu, gerçeklikten uzaklaşma sorununu da beraberinde getiriyor. Bizi ilgilendiren asıl kesim ise ülkenin ciddi bir bölümünü oluşturuyor; nesnel düşünebilen kesimler bize inanıyor." bir planı olmadığını belirterek, "Burada komünist bir proje olsaydı, bunu ilk söyleyen ben olurdum" diyor. Chavez, ne söylemde ne de eylemde aslında yine Batı penceresinden yapılan "sol""sağ" etiketlenmesine, özü yansıtmayan sadece şablonlara dayalı ayrışma öğelerine fazlaca itibar etmiyor. İthal kavramları da kullanmıyor. Onun temel aldığı öz; kendi topraklarının sentezine dayanan, bağımsızlık yanlısı, halkçıulusalcı antiemperyalist çizgidir. Sömürgeciliğin yeni kimliğine karşı halkının bağımsızlığını savunan, yoksulların savunuculuğunu üstlenen bir halk önderliğidir. Devrimci bir ruhun içinde yapılanan ve mazlumların dayanışmasına dayanan bir düşüncenin yükselişidir. Bu biçimiyle son derece geniş bir cepheyi temsil ediyor, tıpkı Türkiye’de milli/ulusalcı cephenin kapsadıkları gibi... C S TRATEJİ 21 yetiştirilen her bir sığır için günde 2.20 dolarlık beslenme harcaması yapılıyor, bu harcama sübvanse ediliyor ve bu rakam, Güney ülkelerinde yaşayan ve günlük geliri 2 doların altında olduğu için hayatta kalma mücadelesi veren 2.5 milyar insandan çok daha iyi bir konuma işaret ediyor. Amerika Birleşik Devletleri hükümeti, FTAA(Amerika Kıtaları Serbest Ticaret Bölgesi) ile birlikte bizden, kendi yararlarına gümrükleri sıfırlamamızı, pazarlarımızı, petrolümüzü, su kaynaklarımızı, biyolojik çeşitliliğimizi ve tüm bunlara bağlı olarak egemenliğimizi kendilerimize açmamızı istiyor. Tüm bunlar olurken ABD’nin tarım alanında uyguladığı sübvansiyonlar yüzünden bu ülke pazarı bize kapalı kalmayı sürdürüyor. Bu önerilenler, iktisadi politikaların kutsal bir ilkesiymiş gibi sunulanlar, ABD’deki devasa ticaret açığını kapatmak için epey özgün bir yol olsa gerek. Neoliberalizm, Latin Amerika halklarına, eğer çok uluslu sermayenin taleplerini kabul ederlerse, bölgelerine akacak yatırımlardan söz edip vaatlerde bulunuyor. Gerçekten de bölgeye giriş yapan sermaye de bir artış gözleniyor. Bir bölümü kamu kuruluşlarını ilk pazarlık fiyatından satın alarak giriş yapıyor, bir diğer bölümü mali serbestleşme ortamından doğan fırsatları kapmak için ülkeye gelen spekülatif sermayeyi temsil ediyor…" 1 Mart 2004 tarihinde G15 Zirvesi’nin açılışında yaptığı konuşmadan alınan bu uzun bölüm sadece Chavez’in ne yapmak istediğini özetlemiyor, aynı zamanda Latin Amerika’da yükselen ulusalcı dip dalgasının niteliğini de yansıtıyor. ‘PİYASA İŞLEYİŞİ TERKEDİLMELİ’ ‘HALKIN ÖĞÜTLERİ DİNLENMELİ’ Chavez entelektüellere ve diğer lidere bakışında da seçkinci olmayan, özgünlüğünü ve halkçı, ulusalcı duruşunu koruyor. Bu konu da ona yöneltilen "Latin Amerika’daki entelektüel kesimde neler oluyor? Örneğin Gabrial Garcia Marquez birkaç yıl öncesinde sizi destekliyordu, şimdi bu düşüncesini değiştirmiş gibi görünüyor. Latin Amerikalı entelektüellerin sizin yaşadığınız sürece katkıları neler olabilir?" Sorusuna verdiği uzun yanıtın bir bölümü şöyle; "Bunu aslında Garcia Marquez’e sormalısınız. Benim yalnızca Hugo Chavez olarak konuşmaya yetkim var. Benim yalnız yaşama karşı sorumluluğum var. Latin Amerikalı entelektüeller derken, çok sayıda ve farklı türlerde insanlardan söz edebiliriz. Herhangi bir okuldan mezun olmamış çok iyi kitaplar yazabilen edebiyatçılar var, Peru toprağında bir Vargas Llosa fenomeninden söz edebiliriz örneğin. Yazmayı onun sayesinde, onun sanatı sayesinde öğrenip sevdim…. Dediğim gibi her çeşit entelektüel var. Kendisini solun bir parçası olarak gören, ama dünyayı anlamanın çok uzağında kalmış kimi gruplar da var. Ben bunları değil de Bolivar’ın şu sözlerini izleme yanlısıyım."Akıllı ya da bilge olduğunu düşünen bazı insanların iddialarını dinlemeden önce, halkın öğütleri nelerdir, onları dinlemeyi tercih ederim." Halk, gerçekten de daha bilgedir." Chavez, Venezüella’ya komünizmi getirmeye çalıştığı iddialarını da reddediyor ve gizli herhangi Chavez zengin kuzeyin yoksul güneyi, kendi ülkelerinin çıkarları doğrultusunda egemenliğine almak istediğini her fırsatta vurguluyor. Güney ülkelerini uyarıyor; "Güney’deki ülkeler olarak şunu binlerce defa tekrar ettik, herkesin refahını ve kalkınmasını sağlayabilecek gerçek ve doğru "bilim", istisnasız, her şeyi özelleştirerek, hiçbir kural tanımayarak çalışan, ulus ötesi sermaye yatırımları için koşulları hazırlayan ve devletin ekonomiye müdahalesini engelleyen piyasa işleyişini terk etmektir. Neredeyse felsefecilerin o ünlü, büyülü ve mucizevi taşı kadar gerçektir bu. Kuzey tarafından yaratılan neoliberal düşünce ve politikalar kendi çıkarlarına hizmet etmektedir, ÜRKİYE İLE BENZERLİK ancak o ülkelerde de hiçbir zaman tam olarak uygulanmadıklarının Peki Türkiye için ne diyebiliriz? Yukarıdaki altı çizilmelidir. Buna rağmen sözler sanki Türkiye’nin bugün yaşadıklarını yaklaşık 20 yıldır Güney anlatıyor. Her satırında sanki Türkiye var. Bu ülkelerinde yaygınlaştırılmakta kuşkusuz çok şaşırtıcı da değil. Çünkü saldırı aynı ve tek bir doğruymuş gibi, yerden ve aynı yöntemlerle geliyor. başka bir model yokmuş gibi Hasmın aynı olması, kaçınılmaz kabul ettirilmeye benzerliği yaratıyor. çalışılmaktadır. Ve bir kez daha Mustafa Kemal Alın size, hiçbir Atatürk’ün sözlerini hatırlıyor, onun zaman bitmeyen bir yolunda inançla, inatla ilerlerken, borç yükü!.. Şurası dünyada yalnız olmadığımızın çok açık; bu borçlar bilincine bir kez daha varıyoruz: normal ve makul "Türkiye’nin Bugünkü kabul mücadelesinin yalnız Türkiye’ye ye edilebilecek ait olmadığını tekrar etmek lüzumunu ödeme hissediyorum. Türkiye’nin yükümlülüklerini müdafaa ettiği dava, bütün aşmış durumda ve mazlum milletlerin, bütün ülkelerimizi şarkın davasıdır ve yine sermayesizleştirecek şimdi güneşin ufukta birer araç durumuna ağardığını nasıl dönüşüyor, ayrıca bizleri görüyorsam, bütün siyasi açıdan istikrarsız hale mazlum şark getiren toplumsal açıdan ters milletlerinin de diyebileceğimiz adımlar atmaya uyanmasını öyle zorluyor. görüyorum. Dış ticaret konusunda ultraEmperyalizm ve liberal bir konum almamız müstemlekecilik isteniyor, Kuzey ülkelerinden yeryüzünden gelecek mal ve hizmetlere yok olacak ve karşı ithalatı kısıtlayan bir yerlerine adım atmamız engelleniyor; milletlerin fakat serbest ticaret arasında hiçbir konusunda onca laf eden bu renk ve ırk kesimler, sıra kendilerine farkı geldiğinde, korumacılığın gözetmeden liderliğine soyunuyorlar. yeni bir ahenk Kuzey ülkeleri, verimliliğini ve işbirliği yitirmiş ürünlerini sübvanse çağı hakim edebilmek için günde 1 olacaktır.." milyar dolarlık harcama Dipnotlar yapıyor. 1 Venezüella’da Size tümüyle gerçek ve Neler Oluyor? doğrulanabilir bir veri Ed:Ali Mert NK aktarmak istiyorum: Avrupa Yayınları.sf:34 Birliği ülkelerinde Bolivya Devlet Başkanı Morales T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle