17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

16 Türkiye, kilit konumda bulunuyor… C S TRATEJİ Avrasya enerji hatları Ali KÜLEBİ TUSAMUlusal Güvenlik Strat. Arş. Mrk. Bşk. Vekili [email protected] 90’dan sonra tek kutuplu hale gelen dünyamızda, ABD’nin kendi çıkarları uğruna dilediği gibi, dilediği ülkeye saldırmasında adeta bir kamuflaj aracı gibi kullanılan Genişletilmiş Ortadoğu Projesi'nin (GOP) ardında yatan esas yaklaşımın gün geçtikçe açığa çıkması, söz konusu bölge bizim coğrafyamız olması açısından geleceğimizi etkileyebilecek bir olgu. Fas'tan Çin sınırına kadar uzanan Genişletilmiş Ortadoğu Projesi’nin kapsadığı jeopolitik bölgenin enerji kaynakları açısından zengin olması bir rastlantı mı, yoksa amaç salt enerji kaynaklarını güvence altına alıp Amerikalılara ucuz doğal kaynak sağlamak mı? Dünyada ispatlanmış petrol ve doğalgaz rezervlerinin yüzde 70’inden fazlasını içeren Ortadoğu ile uzantısı olan Kafkaslar ve Orta Asya, ABD ve tüm Batı için olağanüstü stratejik bir öneme sahiptir. Ancak, bölgede var olan, köktendinci akımlar, terör örgütleri, kitle imha silahları, uyuşturucu, silah ve insan kaçakçılığı yapan örgütlü suç şebekelerinin, ABD ve Batı çıkarlarına yönelik tehditler üretmesi de bundan rahatsız olan Amerikan sermayesinin eline bu yerlere ucuz enerji elde edebilmek amacına dönük olarak el koyma gerekçelerini ortaya çıkarmıştır. BOP'un mucitlerine göre, bu unsurların ortaya çıkmasının ve taraftar toplamasının asıl nedeni, bölge halklarının içinde bulunduğu olumsuz ekonomik ve sosyal koşullar ile, bölgede varlığını sürdüren antidemokratik rejimlerdir. Bu rejimlerin bulunduğu ülkelere müdahale edilmeli ve halkları özgürlüğe kavuşturulmalıdır. Bunun için bir dizi önlem gerekir. Özellikle petrolün bol olduğu İslam Dünyası'na karşı, ekonomik kalkınmayı, eğitimi ve iletişim olanaklarını da içeren "topyekun" bir demokratikleşme ile bu ülkelerin bütün bu sorunları çözülebilir diyen GOP mucitleri, ABD ordusunu boyunu aşan işlere sokmuşlardır. Ruanda ve Sudan’da bir milyona yakın insan katledilirken kılı kıpırdamayan GOP mucitleri buralara sosyal düzen ve demokratikleştirme götürmeyi düşünmezlerken, Irak ve Afganistan’ı demokratik rejim kurma 19 vaatleriyle işgal etmişler ve bu ülkeleri içinden çıkılamayacak bir geleceğe ve parçalanmaya hazırlamışlardır. Ruanda ve Sudan’da önemli petrol yatakları söz konusu olsaydı bu ülkeleri de işgal edebilirlerdi. Bu ABD’nin içinde bulunduğu çelişkinin ve demokrasiye verdiği önemin göstergesidir. Kaldı ki, son bir yıldır sözde GOP’dan da pek söz edilmektedir. Çünkü Irak işgal edilmiş, petrol ele geçirilmiştir. Şimdi başka gerekçelerle çevremizdeki öteki ülkeler hedeftedir. Bizi çok ilgilendiren ve gelecekte, AB sevdası boş olduğu ortaya çıkınca dönüp bakacağımız Orta Asya Türk Cumhuriyetleri ve özellikle Kafkasya bu hedefin içindedir. Çünkü ABD petrol odaklı egemenliğini Brzezinski’nin Ortadoğu’dan başlayarak Hazar çevresine uzanan petrol politikası ile yaymak istiyor. "Petrolü kontrol eden devletleri; suyu kontrol eden halkları kontrol eder" anlayışıyla bugünün petrol, yarının su zengini Hazar çevresi de birer birer ABD kontrolü altına alınmak istenmektedir. Batı, enerji gereksinmesinin yaşamsal bir bölümünü Doğu’dan, Avrasya’dan satın alıyor. Bunun önümüzdeki dönemde de sürmesi bekleniyor. Türkiye’nin önemi, petrol ve doğalgazın kaynağından Batı’ya ulaştırılması noktasında ortaya çıkıyor. Ülkemiz özgün koşullarıyla, avantajlarını lehine daha etkin kullanabilir. çoğunluğu Batı Avrupa’da olan tüketici ülkelere nasıl götürüleceğidir. Bu amaçla, ekonomik ve siyasal kaygılar da önemli bir şekilde göz önüne alınarak çeşitli boru hatları projelendirilmektedir. Bu hatlarla ilgili geleceğin büyük oyuncuları kısmen bellidir. Küresel sermayenin başı çektiği yatırımcılar arasında oyunun kuralları ve paylaşım ölçüleri belli olmuşsa da hala çözülemeyen sorunlar söz konusudur. Şu günlerde siyasal ve coğrafi açıdan, bu bölgenin eski egemen gücü, Rusya Federasyonu, jeopolitik konumunun avantajını da kullanarak daha çok pay istemektedir. ABD’nin "Kafkaslar’daki Büyük Satranç" oyunundaki hamlelerini zayıflatmak isteyen Rusya Federasyonu’nun Hazar ve Hazar’ın özellikle batısında, Kafkaslar’da etkinliğini sürdürmek istemesinin yanı sıra, son zamanlarda dünyada tam olarak yerleşemediği nadir denizlerden olan Karadeniz’de de bayrak göstermek isteyen ABD’nin gücünü engelleme konusunda da girişimleri vardır ve bu konuda Türkiye’yi müttefik olarak yanında görmek istemektedir. ABD, Hazar Denizi üzerindeki mücadelede Azerbaycan ve Kazakistan ile Hazar Muhafız Gücü (Caspian Guard) isimli bir kuvvet oluşturmuştur. Böylce Kitle İmha Silahları (KİS) ve teröre karşı mücadele bahanesiyle bir bakıma İran’ın buradaki etkinlik çabalarını hedef alan ABD, aynı zamanda Rusya’yı da dirsek temasıyla kontrol altında tutmak istemektedir. Hazar Denizi’nde iki modern firkateyn, 12 devriye gemisi ve öteki yardımcı gemilerden oluşan deniz gücü ve bölgedeki hava üslerindeki uçak ve helikopterlerle bölgenin en önemli askeri gücü olan Rusya Federasyonu’na karşı oluşturulmaya çalışılan ABD askeri varlığı, Bakü’deki Hazar Muhafız Gücü Komutanlığı emrinde kurulacak radar sistemleriyle de İran ve Rusya’ya karşı buradaki ABD varlığını sağlayacaktır. Buna karşı Rusya da bütün Hazar ülkeleriyle Hazar Gücü (CASFOR Force) adlı bir kuvvet oluşturup etkin deniz gücünü siyasi ittifaklarla pekiştirmeyi amaçlamaktadır. Hazar ve çevresinde bu şekilde ortaya çıkan iki ülke mücadelesini ana amacı ise doğal kaynaklar üzerindeki kontrol gücünü ötekine kaptırmamaktır. Bu noktada ABD’nin amacının Rusya’nın Hazar egemenliğine son vermek olduğu ortaya çıkmaktadır. Gönül ister ki Türkiye de burada daha etkin bir konumda ve uzun vadede bizim üzerimizden bu bölgeden taşınacak petrol ve doğalgazın başlangıç noktasında söz sahibi olsa ve kendi enerji gereksinimini güvence altına alabilecek siyasal girişimler sergilese. Çünkü askeri gücü ve bölgedeki etkinliği nedeniyle bölgenin boru hatlarının korunmasında Türkiye’ye her zaman ihtiyacı olacaktır ve Türkiye’nin de bundan yararlanması kendi çıkarlarına olacaktır. HAZAR’IN ÖNEMİ Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nin gelecekte bizim için çok daha önem kazanacak bir cazibe ve hatta siyasal, ekonomik işbirliği merkezi olması, bu bölge ile aramızda köprü konumunda olan ve temelde bizim doğal siyasal aktör olduğumuz Hazar’ın batısı ve doğusunun bizim için ifade ettiği stratejik önemi de ortaya koymaktadır. Bizim son yıllarda siyasal olarak ihmal ettiğimiz bu coğrafya, ABD, AB, Çin ve Hindistan için giderek özel önem kazanmaktadır. Çünkü enerji kaynakları buradadır. Enerjisinin yüzde 80’ini ithal etmekte olan AB için bu bölgeden çıkan doğalgaz ve petrol giderek hayati bir önem kazanmaktadır. Bu bağlamda Hazar ve çevresinin önemini şu noktalarda da vurgulayabiliriz: Hazar Bölgesi dünya enerji temininde yeni bir merkezdir, SSCB dağıldıktan sonra Hazar bölgesinde şimdilik hiçbir gücün üstünlüğünün kesinleşmemiş olması. Bu nedenle yaklaşık 15 ülkeden 25 petrol şirketi bölgede aktör durumundadır. Bu şirketler, bölgeye 70 milyar doların üzerinde yatırım yapmışlardır ve bu nedenle bölge, uluslararası şirketlerin çıkarlarının kesişme noktası haline gelmiştir. Şimdi sorun, bölgede çıkan petrol ve doğalgazın Avrasya enerji kaynaklarının önemi gaz krizinde de ortaya çıkmıştı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle