17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

20 Dr. Hicran KAZANCI TUSAM Orta Doğu Araştırmaları Masası Taliban, El Kaide tasfiye edilemedi, saldırılar artıyor… C S TRATEJİ aracılığıyla NATO üye ülkelerinden takviye güç talebinde bulundu. Ancak, tarih boyunca yabancı güçler için çıkmaz bir bataklık haline dönüşen Afganistan’a, NATO üye ülkeleri ek asker göndermekten çekindi. ABD’nin demokrasi ve refah getirme vaadi ile başlattığı operasyonun başarısız olduğu Afganistan’daki güvenlik ortamı açısından şu an ki durumun Taliban’ın devrilmesinden önceki dönemden bir farkının bulunmadığı görülüyor. Kaçırma, öldürme, tecavüz ve haraç alma gibi olayların ülkede günlük yaşamın bir parçası haline geldiği basına yansıyan bilgiler arasında. Taliban dönemindeki uyuşturucu yetiştirme tarlalarından arındırılan Afganistan, her nasılsa bugün toplam dünya uyuşturucu ticaretinin yüzde 95’ni gerçekleştiriyor. 2005 yılında BM tarafından yayınlanan raporda, insani krizin yaşadığı en kötü dünya ülkeleri sıralamasında ikinci ve uyuşturucu ticaretinde birinci ülke olarak Afganistan yer alıyordu. Ayrıca, işgal sonrası Afganistan’ın yeniden yapılandırılması projeleri bugüne kadar eyleme dönüştürülemedi. Bu durum, ülke halkının bir kısmında Taliban dönemine özlem yaratırken Talibancılara verilen destek de artmaya başladı; Şeriatçı öğrenci hareketinden oluşan Taliban’a, ılımlı mücahit grupların, eski komünist ve ABD’ye karşı olan aşiretlerin katılmasını sağladı. Böylece, ABD’nin operasyonu sonrasında Afganistan’da merkez ağırlık Afgan halkının destek ve sempatisinin kazanması sonucu tekrar Taliban’a geçti. Yani, Afganistan’ın değişik bölgelerinde yaşayan Afgan grup ve aşiretleri Taliban Hareketine katılarak Taliban’ın komuta zincirini güçlendirdi. Bu grupların bulundukları bölgelerde ABD ve yandaşlarına karşı gerçekleştirdikleri saldırlar, hem ABD’lilere hem de İngilizlere zor anlar yaşatarak ülkelerindeki kamuoyunun tepkisinin yükselmesine yol açtı. Bu arada, Pakistan’ın Afganistan sınırlarında konuşlandırdığı beş bin askerini Hindistan sınırlarına çekmek zorunda kalması, Afganistan’ın Pakistan sınırını korunaksız hale getirerek, Taliban’a lojistik destek veren Pakistanlı aşiretler için büyük kolaylık sağladı. Dolayısıyla, Afganistan konusunda bir taraftan giderek artan Taliban’ın saldırıları diğer taraftan kamuoylarının tepkisi arasında sıkışan ABD ve İngiltere, Afganistan’da kötüye giden durumdan kurtulmak için Taliban ve Taliban’a destek veren Afgan aşiretleri ile görüşmeler yapmaya başladı. Bu bağlamda, 7 Ekim 2001 tarihinde ABD’nin "sonsuz özgürlük" getireceği vaadi ile başlattığı operasyon, Afganistan’ı şimdiye dek huzur ortamına kavuşturamadı. ABD’nin, Taliban sonrasında iktidara getirdiği hükümet ABD’nin beklentisini karşılayamadı. ABD, Irak’ta olduğu gibi Afganistan’da da tam başarısız oldu. ABD, çıkarlarını korumak için bağımsız ülkeleri işgal etmekten vazgeçmeli, bölge halkının geleceklerinin belirlenmesi konusuna müdahil olmamalı. Buna paralel olarak, ülkelerinin bağımsızlığı hesabına ABD ile işbirliği yapanların da ABD ile birlikte bataklığa saplanmamak adına bundan vazgeçmeleri gerekiyor. Bu konuda, RusAfgan savaşı sırasında Pakistan Devlet Başkanı olan ZiyaÜlHak’ın "ABD ile işbirliği yapmak kömür ticaretinde çalışmaya benzer sonunda çalışanlar için el ve yüz karası kalır" sözünü hatırlatmakta fayda bulunuyor. A BD, Rusya’nın Afganistan işgalini sona erdirmek için bir yandan ElKaide’yi bir yandan da daha sonra Taliban Hareketi’ni oluşturacak şeriatçı Sünni Afgan mücahitlerini desteklemişti. Özellikle, ABD eski Başkanı Ronald Reagan dönemindeki yönetim, 1980’li yıllarda Stinger füzelerini içeren önemli askeri ve ekonomik yardımlarını Sünni mücahit Afganlıların yanı sıra ElKaide Örgütüne de yaptı. ABD’de bulunan bir sivil toplum örgütü olan Boston Global’in, 2001 yılının Kasım ayında yayınladığı makalesine göre, Nebraska Üniversitesi’ndeki Afganistan Araştırma Merkezi, 1980’li yıllarda Afgan gençlerini cihada yöneltmek için yerel dilde on binlerce kitap ve broşürü Afganistan’a göndermek üzere bastı. Bu dini metinlerin Afganistan’da dağıtılması sonucu milyonlarca Afganistanlı genç radikal İslam ideolojisi ile tanıştı. ABD, bir yandan da bölgedeki önemli petrol kaynaklarını kontrol altına alma stratejisini hayata geçirme uğruna, Taliban rejiminin Afganistan’da iktidara gelmesini destekledi. Bir başka deyişle bölgedeki enerji kaynaklarını kontrol altında tutmaya çalışan ABD, bölgedeki çıkarları için İran rejimi kadar tehdit oluşturmadığı düşüncesiyle, Şeriatçı Sünni Taliban yönetiminin Afganistan’da iktidara gelmesini destekledi. Bu dönemde ABDTaliban ilişkilerinin iyi bir şekilde devam ettiği görüldü. Hatta ABD, kendisinin planladığı Afganistan’dan geçerek Pakistan’a ulaşacak TransAfgan boru hattı projesinin Amerikan şirketlerine verilmesi konusunda Taliban’ı ikna etti. Ancak, 1998 yılının ortasında, söz konusu projenin hayata geçirilmesinde, Taliban rejimi sürpriz bir kararla tüm Amerikan şirketlerini dışladı. Bu gelişme, iki yönetim arasındaki ilişkilerin kopmasına yol açtı. Bu gelişmelerin sonucunda, ABD bölgedeki çıkarlarına karşı "artık" büyük tehdit oluşturan Taliban yönetimini devirmek için gerekçeler bulmaya çalıştı. ABD, Afganistan’da başarısız NATO askerinin yanı sıra Taliban muhalifi Afganistanlı grupların oluşturduğu ABD destekli Kuzey İttfakı’nın yardımıyla, ülkenin başkenti Kabil ile büyük şehirlere yerleşti. Operasyon ElKaide Örgütünü dağıtmak konusunda yeterince başarılı görülmese de Afganistan yönetimindeki Taliban Hareketi’nin devrilmesi sağlanabildi. ABD tankların yardım ile Afganistan yönetimi başına getirilen hükümete sonsuz destek veren ABD, ülkede oluşturduğu hükümete uluslararası platformda da meşruiyet kazandırmaya çalıştı. Ancak bu arada belirtmek gerekir ki, ABD ne ElKaide Örgütünün lideri olan Usama Bin Ladin’i ne de Taliban Hareketi’nin kurucusu olan Molla Muhammed Ömer’i yakalamayı başarabilmiş değil. Öte yandan en büyük tehdit kaynağını olan Taliban ve ElKaide saldırılarını da önleyemedi. Tam tersine, ülkede bulunan NATO birliklerine karşı Taliban Hareketi’nin saldırıları düzenli bir şekilde arttı. 11 Eylül saldırılarının ardından ABD’nin Afganistan’a yönelik harekatı gelinen aşamada bekleneni vermedi. Taliban ve El Kaide tasfiye edilemezken, ülkede düzelen bir şey yok. LADİN YAKALANAMADI ABD, 11 Eylül 2001 tarihinde, yaklaşık 2700 insanın ölümü ile sonuçlanan New York’ta yer alan ikiz kulelere yapılan saldırıdan ElKaide örgütünü sorumlu tuttu. Bush yönetimi, hem ElKaide örgütü hem de ElKaide’ye büyük destek veren ve toprakları üzerinde faaliyetlerine izin veren Afganistan Savaşın Afganistan’da yönetiminin başında olan yol açtığı yıkım... "Öğrenci Hareketi" Taliban yönetimini cezalandırmak amacıyla Amerikan ordusunu Afganistan’a yönlendirdi. Buna göre, batılı ülkelerden oluşturulan büyük bir askeri güç ABD önderliğinde "Sonsuz Özgürlük" operasyonu adı altında Afganistan’a girdi. "Özgürlük getirmek, demokrasi yaymak, insan haklarını korumak, diktarörlükten halkı kurtarmak ve eşitlik sağlamak" gibi sloganları ABD Afganistan’a girerken de kullandı. ABD, yüzlerce ton patlayıcı kullanarak ve on binlerce TALİBAN YENİDEN GÜÇLENİYOR Kabil’in merkezi hariç diğer kentler üzerindeki kontrolünü kaybeden NATO, ülke genelinde güçlenen Taliban Haraketi’ne karşı mücadele edebilmek için 7 Eylül 2006 tarihinde, Afganistan’daki komutanı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle