17 Haziran 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 Dr. İrfan KALAYCI İnönü Üniversitesi İktisat Bölümü [email protected] Ulusal ve uluslararası alanda barışın ya da savaşın nedeni olabilir… C S TRATEJİ hakkında uluslararası bir davranış yönetimi kurulmuş durumda. Böyle bir yönetimi sağlayan iki önemli belge bulunuyor: Biri, 1966’da yazılan ve daha sonraki yıllarda değişikliklere uğrayan Helsinki Kuralları; diğeri ise 1991’de tavsiye taslağını yayımlayan BM Uluslararası Hukuk Komisyonu’nun çalışmalarıdır. Her iki araçla, dört zorunluluğu içeren önemli ilkeler saptanmış durumda: 1)Suyun paylaşıldığı komşuları etkileyecek bir faaliyetten önce bu komşuları bilgilendirip danışmak, 2)Su verilerini düzenli olarak paylaşmak, 3)Diğer su kullanıcılarına önemli oranlarda zarar vermekten kaçınmak, 4)Paylaşılan su havzasının suyunu makul ve hakça dağıtmak. M ark Twain vaktiyle, "Viski, içmek için; ve su, dövüşmek içindir" diye yazmıştı. Bu sözler, suyun tarım için hayat demek olduğu ve su için bölgesel, endüstriyel ve çevresel taleplerin birbiriyle çatıştığı kurak Batı’ya çok uygun düşmüyor (Anderson ve Leal, 1996ç, 139). Bu önemli saptama, aslında kalkınmış Batı dünyasının dün olduğu gibi bugün de petrol için ölümüne nasıl savaşmaktaysa, yarın da aynı şeyi yeterli su kaynaklarına erişmek için yapacağını anlatıyor. Coğrafi açıdan bakılırsa, küremizin içi suyla dolu ve herkese yetecek kadar var. Fakat iş paylaşmaya gelince, su birdenbire kıt oluveriyor; ve kıtlığın olduğu yerde de iktisadın rasyonel kuralları ile jeopolitiğin reel kuralları birbirine karışıyor. Ve kalkınan ekonomilerle geri kalmış ekonomiler arasındaki sınır, bir de su yolları tarafından çiziliyor. Suyun kendisi kıt olabilir, fakat bol rakamların konusudur. Tablo 1’e bakılırsa, bu rakamların hiç de sudan rakamlar olmadığı daha iyi anlaşılabilir. Suyun küresel ‘kalkındırma’ kuvveti Su insan yaşamının vazgeçilmezi… Nüfus artışı talebi artırıyor, kirlenme ve diğer olumsuz etkenler kaynakları kıtlaştırıyor. ABD’nin enerji kaynaklarına egemen olma yarışında başarılı olması su kaynaklarına yönelmesini sağlayabilir. SUDA KALKINMA SU PLANLAMASININ ÖNEMİ Su, ikamesiz bir mal olup doğası gereği bir "kaldırma kuvveti"ne sahiptir ve bunu, küresel ekonomi planında "kalkındırma kuvveti" şeklinde yansıtır. Buna göre, içeceği ve kullanacağı suyu planlayabilen, yeterince sağlayabilen, gelecek kuşakları için garantileyebilen ülkeler suyun üstünde kalır. Aksi halde, suyun batırma kuvveti üstün gelir. Çevre/ci araştırmalarıyla ünlü bir sivil toplum örgütü olan Worldwatch Enstitüsü (worldwatch.org) de, bu önermemizi doğrulayacak düzeyde dolayımlı fakat çarpıcı veriler sunuyor. Bu verilerin asıl özelliği, su kaynaklarının sektörel ve ülkesel dağılımı konusunda bazı fikirler vermesidir (bkz.Tablo 2). Su dağılımı ve dağıtımının yoksulluk ve/ya yolsuzlukla, yani kalkınmanın en ciddi iki açmazı ile Tablo 1: Yeryüzündeki suyun fiziksel/coğrafi dağılımı. Tuzlu su %97, tatlı su %3. Tatlı suyun kaynakları: %79 kutuplardaki buz dağları, %20 derin yer altı suları, %1 erişilebilir su. Bütün yaşanabilir bölgeleri sulayan ve insanları ferahlatan su, toplam doğal su döngüsünün %3’ünün %1’i. Onun dağılımı: Göller %52, toprak nemi %38, atmosferdeki su buharı %8, nehir ve dereler %1, organik %1. Nehir ve derelerin küredeki toplam suya oranı sadece %0,0003. (Buna karşın, içme suyumuzun %80’lik bir bölümü de buralardan, gerisi yeraltından sağlanmaktadır.) Yeryüzündeki toplam su miktarı, yaklaşık 1.350 milyar kilometreküp (=km3). (Yağışların sadece 1/3’ü kullanılabilir. Geri kalanı atmosfere dönmekte ya da bitkiler tarafından kullanılmaktadır.) Yeryüzünde insan kullanımına uygun suyun yıllık kullanım dağılımına göre; tarımsal sulama 2680, ev 300, sanayi 1000, toplam 3980 km3, yani yaklaşık 4 trilyon m3. [1 km3= 1 milyar m3] Evlerde kullanılan birimle ifadesi, 4 trilyar litre, diğer bir deyişle 1 trilyar galon. Kaynak: (Robert, 2003ç:2225) Ulusal kalkınmanın anahtarlarından biri, su zenginliğidir. Tersinden söylemek gerekirse, kıt su kaynakları yüzünden kalkınma performansı ve süreci ciddi anlamda aksar. Gerçekten de, kalkınmayı ‘torpilleyen’ bir etmen olarak, su kıtlığı; Postel’in saptamasına göre; insanın güvende olması için gerekli üç unsuru tehdit ediyor: Gıda üretimi, su ortamının sağlığı, toplumsal ve siyasal istikrar. Şöyle ki: Gıda için su: Tarım üretimi büyük ölçüde su ağırlıklı bir faaliyettir. Tüm dünyada ırmak, göl ve diğer su kaynaklarından insan faaliyetleri için alınan suyun yüzde 65’i tarımda, yüzde 10’u sanayide, yüzde 10 da ev ve belediyelerde kullanılır. 1 ton tahıl üretmek için 1000 ton su kullanmak gerekir. 2025 yılı için öngörülen dünya nüfusunun tahıl ihtiyacını karşılamak üzere 780 milyar m3 ek su gerekiyor. Bu, Nil nehrinin yıllık akışının 9 katından fazla bir miktar. Ayrıca, para ve siyasal gücün kentlerde toplanması ve mevcut suyun tüm ihtiyacı ilgili bir boyutu da vardır. Dünya Bankası’nın verileri karşılamaya yetmemesi sonucunda, hükümetler, suyu bu noktayı odak almıştır: tarımın elinden alma baskısıyla karşılaşacaklar 1) Her yıl 80 milyon yeni nüfus yeryüzündeki –üstelik gıda talebinin de hızla artmasına karşın. suyu kaçak kullanıyor. Geçen yüzyıldan bugüne, Su ortamında gerileme: Tüm dünyada su kullanımı küresel su çekilmeleri yaklaşık 10 kat arttı. 1950’den bu yana 3 kattan fazla arttı. Bu artışı 2) Alt Sahra Afrikası’nda 300 milyon insan karşılamak için çoğunlukla, giderek daha da büyük su gelişmiş su kaynakları yönünde yetersizlik içinde. kaynağı projeleri –özellikle baraj ve ırmak Güney Asya’da ise hızlı bir gelişme var, fakat kirli su saptırmaları yoluna gidildi. Tüm dünyada, 1950’de kaynakları tehlike 5000’den biraz fazla olan oluşturmaya devam büyük (yüksekliği 15 Yerkürede baraj sayısı hızla artıyor... ediyor. metreden fazla) baraj sayısı Bu saptamaya bağlı 1996 itibarıyla yaklaşık 38 olarak, ‘kalkınmakta bine ulaşmış durumda. Şu olan bölgelerde her 3 andaki barajların yüzde 85 insandan 1’inin, sağlıklı civarı son 35 yılda inşa ve iyi bir yaşamın temel edildi koşulu olan güvenli içme Rekabet ve çatışma: Su ve temizlik suyuna sahip kaynakları kıtlaşınca, ülke olmadığını’ ve içinde ve ülkeler arasında ‘buralardaki hastalıkların rekabet ve çatışma yüzde 80’inin ve gerekçeleri artıyor. Kıtlığa ölümlerin 1/3’ünden ve kıtlığın şiddetli fazlasının kirli su çatışmalara yol açma kaynaklı’ olduğunu potansiyelini üç güç unutmamalıyız. yaratıyor: Günümüzde su 1 Kaynağın boşalması ya kaynaklarına mülkiyet da bozulması; bazında sahip olmaktan 2 Buna bağlı "kaynak çok, o kaynakları işleyip pastası"nın küçülmesi; sağlıklı halde kullanmak 3 Pastanın dilimlerinin bir kalkınma ölçütüne küçülmesine neden olan dönüşmüş durumda. nüfus artışı ve bazılarının Küreselleşme denilen diğerlerinden daha büyük olgu, bu ölçütü hem daha dilimler almalarına yol açan saydamlaştırdı hem de su eşitsiz dağıtım ya da yollarını "yol geçen ulaşım. Özellikle bu hanı" olmaktan çıkardı. sonuncunun çok tehlikeli Gerçekten de olduğunu bilmeliyiz. küreselleşen dünyada Kalkınmayı engelleyen gizli artık paylaşılan su yolları bir engel, kitlesel ve uzun
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle