22 Aralık 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 50 / 14 Ekim 2008 Çiftçi dostu Sadullah Usumi’yi saygıyla anıyoruz Zeynep ALTAY M illetvekili, gazeteciyazar, sendikacı, örgütçü ustamız Sadullah Usumi’yi ölümün altıncı yılında saygı ve özlemle anıyoruz. Çanakkale'de 1927 yılında doğan Sadullah Usumi, mesleğe Biga'da yayınlanan Sabah gazetesinde başladı. Son Saat, Tan, Son Havadis, Tercüman ve Milliyet gazetelerinde çalışan Usumi, ölümüne kadar Cumhuriyet gazetesinde üreticinin sorunlarını yansıtan, üreticilere çözüm arayan yazılarını sürdürdu. Bu alanda 30'u aşkın ödülü bulunan Usumi, CHP Milletvekili olarak 19731980 yılları arasında TBMM'de görev yaptı. Tarımın sorunlarına olduğu gibi basının sorunlarına da duyarlı olan Sadullah Usumi Türkiye Gazeteciler Sendikası'nda (197173) Genel Başkanlık görevi üstlendi. Üyesi olduğu Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çalışmalarına aktif olarak katıldı. Evli ve 3 çocuk babası olan Sadullah Usumi, Basın Şeref Kartı Sadullah sahibiydi, milletvekili, gazeteciyazar, sendikacı, örgütçüydü. Usumi Sadullah ağabeyimizi, tümör nedeniyle ABD ve Hacettepe Üniversitesi'nde iki kez beyin ameliyatı geçirdi. Tedavi gördüğü Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde 30 Eylül 2002 Cuma günü 75 yaşında kaybettik. Sadullah Usumi en son ve belki de en anlamlı eylemini ölmeden 8 ay önce ''Babıâli Yürüyüşü''ne katılmakla gerçekleştirdi. O, 10 Ocak 1961'de gazetecilerin haklarına ve basın özgürlüğüne sahip çıkmak amacıyla yaptıkları yürüyüşün ön saflarındaydı. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) binası önünde toplanarak İstanbul Valiliği'ne kadar yürüyüş yapmışlar ve yasanın kabul edilmesini sağlamışlardı. Aradan geçen yıllarda gazetecilerin hakları tırpanlanmış da olsa yasanın yıldönümünde gazeteciler ''Babıâli Yürüyüşü''nü bir kez daha gerçekleştirdiler. Usumi de eski TGS Başkanı olarak yine hazırdı. Sağlık durumunun iyi olmaması bile onu bu anlamlı yürüyüşten vazgeçirmedi. ramsarlığın yerine iyimserlik geçiyor, teslimiyet yerine bir an önce yapılacaklara katkıda bulunmak üzere harekete geçme duygularınız kamçılanıyor.. Boşuna "çiftçinin dostu" olunmuyor. Boşuna gazetecilikte, siyasette "ağabey" olunmuyor. Sevgi yumağı, emek istiyor. Dolu dolu yaşadı, doğuştan yapıcı, hep olumlu, üretici, yüreklendirici oldu. İyi ki doğdu, iyi ki yaşadı, ışıklar içinde yatsın.. Dilek USUMİ BİL Sadullah Usumi; babam. Ama benim için dahi neredeyse O’ndan bahsederken ‘Çiftçi’nin Dostu’ demek öncelik olacak. Bazı insanların hayatları ilkeleriyle tamamen örtüşürler. Sadullah Usumi de kuşkusuz böylesi bir kişiydi; böylesi bir hayatı yaşadı. Gazeteci olarak tarıma gönülden hizmet etti. En çok saygı duyduğum, Usumi’yi farklı görüşte olanların dahi takdir ettiği güçlü tarafı, düşüncelerini araştırmalarla bütünleştirmesiydi. Gider, bulur; konusunun en kilit kişileriyle yüz yüze meseleleri yerinde tartışır, bilgi alır, doğrular, belgeler ve gündeme oturturdu… Trakya’da, Ege’de Anadolu’da toprakla yaşayanların hayatlarını, sıkıntılarını ve mutluluk kaynaklarını tamamen içselleştirmişti artık… Bazen herhalde zihninde Keşan’da Edirne’de Biga’da dolaşırken bize Trakya şivesiyle seslenirdi: ‘ Nerdesiniss bve yauu!’ Babamı hayal ettiğimde, ufukta handiyse göründü görünecekmiş gibi bir yere bakarken düşünürüm. Orayı herhalde göremedi. Çok aradı orayı. Daktilosu başında son derece muntazam tuttuğu notlarından, kesilmiş yapışmış dosyalanmış gazete kupürlerinden, bitmek bilmeyen uzun telefon konuşmalarından,sahibini tanımadığım dertlerden ayıramam. Ayıramam demek belki fazla kendini kaptırmak olacak Usumi’nin işiyle ilişkisine . Evet işi aşkıydı . Ama ailesine de düşkündü. Sevecen ve imkanlarını çocuklarının daha iyi olması için seferber eden, ama bunu ilkelerine.zerre dokundurmadan yapmaya fazlasıyla özen gösteren dikkatli bir baba figürü oldu. Güzeli, hepimiz bu duruşu, bu hayatı aile olarak severek yaşadık. Annem, ablam Şule, ağabeyim Uğur ve ben… Bu sevecen insanın bildiği doğrular için mücadelesi, karşı duruşu ise görkemli, ağır, bazen yırtıcı sayılabilecek düzeyde olabiliyordu. Heroik bir görev üstlenebiliyordu. Bir çoğunun el pençe durmayı; ister çıkar için, ister köprü geçmek için seçebildiği zamanlarda öne çıkıp yakıcı bakışı kararlı söylemiyle dimdik duruveriyordu hedefinin karşısına… Buna karşın sert üslubunun nezaketi aştığını hatırlamıyorum. Usumi, Gazeteciler Sendikası Başkanı iken aydın, gazeteci, okur yazar, ve ücretli çalışan kesim sadece fiziki baskı anlamında değil, ekonomik baskı ile de etkilenmekteydi… Benim bu konudaki şahadetim tabii ki kızı olarak var. Ama döneminin insanları, arkadaşları herhalde O’nu, haklarını sonuna kadar çekinmeden korkmadan savunan Gazeteciler Sendikası Başkanı olarak hatırlamayı sürdürüyorlar. Usumi, babam; ülkesini, toprağını seven, toprağına tutkuyla bağlı bir kişilikti. Bu toprağın insanlarının daha iyi yaşamaları, ürettiklerinden daha hakkaniyetle pay alabilmelerini hedefledi İnsanların elindekini de yitirmemesi için uğraştı durdu. Mücadele etti. Sendikacılık yaptı . Siyaset yaptı. Gazetecilik yaptı.Yazdı, okudu, konuştu, gözlemledi ve aksiyon yaptı. Hep bunun için yaptı. Ülkesine ve insanlarına hizmet etti. Babam Usumi bunu çok isteyerek yaptı…. çok severek yaşadı… Babam Usumi Şükran SONER Sadullah Ağabey adı ile özdeş her koşulda gülümseyen bir yüz, en çok da gözlerinin içi. Çok insanda olmayan, her insanda olması özlenen iyimserlik, yaşama dair her şeye olumlu bakış. Kendini toplumcu, solda, insandan, doğadan yana kavganın içinde sayanlar için aslında olmazsa olmaz olması gereken nitelik. Yine de çok az insanın yüzüne de yansıyan doğuştan yapıcı olma hali. Gazeteci, siyasetçi, çiftçi dostu yüzleri, kimlikleri ile Sadullah Ağabey kadar çok insan içinde yaşamış, insanlarla yüz yüze gelmiş çok insan tanımış insan az bulunur. Baş koyduğu üç alanda da işine o kadar sarılıp o kadar çok sevmiş, o kadar çok özdeşlemişti ki, ne kadar uyuduğunu hiç bilmiyorum, ama uyumak dışındaki tüm zamanını, özelinden özveri göstererek bu üç alanda yüz yüze insan ilişkilerine ayırarak, dolu dolu yaşadı. Adanmış yaşamda, yaşama, sorunlara teğet bakma şansı olmadığı için de, her bir insanla yüz yüze gelişinde, diline dolanan bir dizi yaşamsal sorun sözcüklere dökülüverirdi. Gülerek, çok yumuşak bir ses tonu ile dillendirdiği en içinden çıkılmaz sorunlar bile bir anlamda hafiflemiş olurdu. Şöyle bir ayaküstü görüşmelerimizde, birkaç dakika içinde ne kadar çok alandan, ne kadar çok bilgi, birikim yüklü saptamayı dinlediğimi düşünüyorum da..Erken ölümü en çok bu birikimin katlanarak insanlarla paylaşılmasına duvar çektiği için isyan ettiriyor.. Çiftçinin yaşamını karartan bir sorumsuzluk yumağından, vurgundan söz ediyor;sorunları en önemli ayrıntıları ile dile getiriyor, oynanan kirli oyunları bir bir açığa çıkarıyor; uyuyanları uyandırıyor, kapalı gözleri açıyor, kirli düzene karşı örgütlenme, başkaldırı yollarını anlatıyor. Bir yanı ile bileniyor, öfkeleniyor, ne yapmanız gerektiği, hangi boyutlu savaşımı göze almak zorunda olduğunuzu görüyorsunuz. Korkabilir, öfkelenebilir, yanlış tepkilere yönlenebilir, en kötüsü yılıp teslim olmayı seçebilirsiniz. Anlatım dili, üslubu, yol göstericiliği öylesine bilge ki, tam tersi oluyor. Ka Doğuştan Yapıcı Sadullah Yalnızca Sadullah Değildi Nail GÜRELİ Sadullah Usumî mi dediniz? Tam da şu sıralarda insanın yüreğini sızlattınız. Nasıl sızlamasın ki, Sadullah bu dünyadan göçeli 6 yıl olmuş… Onsuz geçen 6 yılın sonunda, onun yokluğu basındaki yokluğun utancını yüzümüze vuruyor. Sadullah Usumi’nin yokluğu, bireysel bir eksiklik değil. Kurumsal bir yokluk, iç burkan bir eksiklik bu. Çünkü, artık “Çiftçi Dostu Sadullah Usumi” yok. Onun yokluğu çiftçilerin, toprak emekçilerinin yetim kalmasıyla sınırlı değil. Onun gidişiyle basından sadece bir kişi eksilmedi; bir marka, bir kurum yok oldu. Basının doğasında olması gereken “Halktan yana gazetecilik” darbe üstüne darbe alıyor. Kuşatıldıkça kuşatılıyor… Emekten yana halk gazeteciliğiyle beraber örgütçülüğünü, sendikacılığını, siyasetçiliğini de at başı koşturan yorulmaz, kocaman, yaşlanmayan delikanlıydı. Ah Sadullah ah!.. Çiftçinin Dostu Sadullah Usumi!.. Ezilenlerin, sömürülenlerin sesini duymaz, giderek tanımaz olan bir toplumun hüznünü yaşatıyorsun bize. Yeni kuşaklara senin yazılarını örnek dahi gösteremiyoruz, senin yolunu işaret edemiyoruz. Ne yazık! O yol, yok artık. Tarım can çekişiyor, Çiftçinin dostu yok. Sen yoksun. Yazık! 12 Eylül sonrasında yeniden gazeteciliğe döndü. Bu kez karşımıza Çiftçi Dostu olarak çıkmıştı. Küresel baskılarla yok edilmeye çalışılan tarımı ve üretici olan çiftçilerin sorunlarını irdelemek ve kamuoyuna duyurmak görevini üstlenmişti. Yazacağı konuları uzmanlarının katkıları ve içinde yaşayan çiftçileri arayarak, konuşarak gündeme getirirdi. İnce eleyip sık dokuma konusundaki titizliğini, yanlıştan kaçınma konusundaki özenini , bir çalışma arkadaşı olarak izlerken doğrusu kıskanırdım. Yaşamını mesleğine içten bağlı, işçi ve çiftçi dostu olarak sürdürmesi onu da ölümsüz ustalarımız arasına kattı. Ölüm yıldönümünde saygı ,sevgi ve özlemle anıyorum. Işıklar içinde yatsın… Orhan ERİNÇ Çaylak bir gazeteci olarak Babıali’ye geldiğimde Sadullah Ağabey (Usumi) o dönemin en üst yöneticisi sayılan yazı işleri müdürüydü. Sonra Türkiye Gazeteciler Sendikası genel yönetiminde birlikte olduk. ( 19711972) 12 Mart döneminin gazetecilerin üstüne çöken karabulutlarını dağıtma çabası kapsamında Uluslar arası Gazeteciler Federasyonu (FİJ) Genel Kurulunun Türkiye’de yapılmasını sağlayan bir genel başkan olmuştu. Milletvekilliği sırasında , şimdi elimizden alınmış olan yıpranma payının yasalaştırılması konusundaki çabaları da onun işçi dostu yanını simgelemişti. İşçi ve Çiftçi Dostu Gazeteci 2
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle