02 Haziran 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Cumhuriyet Tarım Gıda Hayvancılık 50 / 14 Ekim 2008 DANA(Cumhuriyet Bürosu)Adanalıların çok yakından bildiği bir isim Gökçeli. Ama bu ismin nereden geldiğini, kaç yıldır neler yaparak bu ünlü ismi elde ettiklerini bilen çok az kişi var kentte. Onlara, Gökçeli kardeşlere göre bir yaşam mücadelesinin, halka dürüst hizmet vermenin ismi Gökçeli. Adana'da fastfood alışkanlığının Mc Donald's ile başlamasından sonra piyasaya girerek üreten, işlerini büyüten ve müşterilerine en iyi hizmeti vermenin gururuyla marka olmayı hak eden bir kuruluş Gökçeli. Gökçeli kardeşlerin ağabeyi Aydın'a göre gıda işletmeciliği öyle kolay iş değil. 1976'da kentin merkezi Dörtyol ağzındaki büfeyle başlayan ayaküstü büfecafe modeli bir işyeriyle işe başlayıp onu marka olmaya kadar taşımak ise büyük bir özveri işi. Gökçeli kardeşler de öyle yapmış emeklerinin yanına başka şeyler de koyarak dört elle sarıldıkları işlerinde gece gündüz demeden çalışıp üreterek bu noktaya gelmişler. Büfeyle başlayan yolculuk, kafeteryaya dönüşmüş zamanla... Her geçen yıl da sayıları arttıkça A İ artmış. Hizmet sunmanın yetmediğini gören Gökçeli kardeşler Semih, Aydın, Murat, Hüseyin, Mehmet, Rasim ve Kemal ile doktor olan kardeşleri de kıyıda köşede ne varsa ortaya döküp üretmeyi düşünmüşler bu kez. 3 bin metrekare kapalı alanı olan 90 dönümlük alanda bu kez besicilik yapmaya başlamış, böylece et, süt, yoğurt taleplerini de kendileri karşılamaya başlamış. İş bununla da bitmemiş tabi. Adana Organize Sanayi Bölgesi'nde fabrika kuran kardeşler şimdilerde sahibi oldukları 10 kafeteryanın tüketeceği, beyaz ve kırmızı et ile şalgam, limonnar sosu, ketçap, mayonez, yoğurt, ayran, turşu gibi gıda maddelerini de kendi markalarıyla üretmeye başlamışlar. Dedik ya “Gökçeli adını Adanalılar iyi bilir” diye, boşuna değil bu iddia, sen hergün kentin 10 ayrı yerinde en az 10 bin kişiye hizmet vereceksin, onların karnını hem de kendin ürettiğin gıda maddeleriyle doyuracaksın, bunu yaparken en iyi hizmeti sunacaksın. Üstüne üstlük; bunu yaparken de aile bireylerinin dışında 150 kişiyi istihdam sağlayacaksın. Gökçeli kardeşler marka oldu İşte; 'çalışmak, üretmek, işletmecilik böyle olur' dedirten uzun yılların kısa bir öyküsü. Ama öykü öyle de bitmiyor, Gökçeli kardeşlere göre de öyle bitmeyecek zaten. Amaç, 1990'lı yıllarda tanınan markayı daha da tanıtmak, büyütmek. Bunun için önemli hedefleri olduğunu söylüyor Aydın ve Mehmet bey ama; biraz düşünerek şöyle diyorlar: “Çalışmak, üretmek ne kadar zevkliyse, hizmetin karşılığını görmek güzel şey. Bunu düşünerek hedef büyütmek istiyoruz ama bizi çekincede bırakan bir gerçek var önümüzde duran. O da ülkemizin koşulları. Ekonomimizin durumu ortada. Bir şeye girişmek, yatırım yapmak için iyi hesap etmek gerekiyor. Aslında yatırım yapmak, işi büyütmekten korkmuyoruz, Adana'ya, halkımıza hizmet ayrı bir onur ve zevk veriyor. Ulusal yatırımlar hep arzuladığımız bir girişim olmuştur. Gökçeli kardeşler olarak hemşerilerimize, ülkemize gerek hizmette, gerekse ürettiğimiz ürünlerle yararlı olmayı sürdürmek tek hedef ve dileğimiz. Bunu yapacak deneyim ve Gökçeli gibi bir markaya sahip olmaktan da mutlu ve gururluyuz.” Adana'da her gün binlerce kişiye gıda hizmeti veriyorlar ZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu) Ege Canlı Hayvan ve Su Ürünleri İhracatçı Birlikleri Başkanı Sinan Kızıltan, Rusya'nın AB ülkelerinin ardından ikinci büyük pazar olabileceğini vurgulayarak, “Rus halkı özellikle levrek seviyor. Türkiye'nin son dört yılda levrek ihracatı 5 bin tondan 25 bin tona çıktı” dedi. Sektör olarak koydukları 1 milyar dolarlık ihracat hedefine 2009 yılı sonunda ulaşmayı beklediklerini vurgulayan Kızıltan, 2007'de bu rakamın 464 milyon dolar olduğunu anımsattı. Kızıltan, “Geçen yıl sadece Ege'den 186 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Her yıl rakamları büyük oranda artırıyoruz. 2009 yılı sonunda 1 milyar dolarlık hedefe ulaşacağımızı tahmin ediyoruz” dedi. Rusya'dan gelen heyetlerin İzmir, Muğla ve Aydın'daki sertifikalı tesislerde incelemeler yaptığını bildiren Kızıldan, şunları söyledi: “Rus pazarına ihracatımız, Rus firmaların Türkiye'ye gelerek alım yapmasıyla gerçekleşiyor. Balık tüketimi yüksek olan Rusya, Avrupa Birliği'nden sonra ikinci pazarımız haline gelebilir. Rus halkı özellikle levrek seviyor. Türkiye'nin de 4 yılda levrek ihracatı 5 bin tondan 25 bin tona çıktı. İspanya, Yunanistan, İtalya gibi balıkçı ülkeler daha çok çipura, biz ise levrek üretiyoruz. Özellikle Antalya'ya gelen Rus turistler levrek, çipura ve alabalık tüketiyor. Kılçıksız olması, ince Balıkta Rusya hedefi uzun görünümü, Avrupa Birliği ülkelerinde de levreğe olan talebi artırıyor. Ruslar bizim 6 YTL yani yaklaşık 3 avroya tükettiğimiz çipurayı 30 avroya, Avusturya'daki vatandaşlarımız ise 12 avroya tüketiyor. Ucuz ve sağlıklı beslenmenin anahtarı deniz ürünlerini daha çok tüketmeliyiz.” Kültür balıkçılığı sektörü temsilcileri, Tarım Bakanlığı bünyesinde genel müdürlük düzeyinde temsil edilmek istediklerini de vurguluyor. Yaşar Gıda Grubu Başkan Yardımcısı Hasan Girenes, bir tesis kurmak için bir çok bakanlık ve kurumdan izin alınması gerektiğini anımsatarak, “Bu yüzden yatırımcılar bu işlemleri yaptırmak için büyük bir zaman ve enerji harcıyor. Bu konuda onursal başkanımız Selçuk Yaşar, su ürünleri genel müdürlüğü kurulmasını önerdi. Bu konuda Tarım Bakanlığı bürokratları ve Bakanımız Mehdi Eker'le görüştük. Umutluyuz” diye konuştu. Kızıltan da, konuyla ilgili, “Tarım Bakanlığı yeni bir yapılanma içinde. Bu oluşumun kısa süre içinde gerçekleşmesi halinde sektörde yaşanan birçok sıkıntı daha kolay çözülecektir. Bugün çevre, tarım, turizm başta olmak üzere birçok bakanlık ve kurumla boğuşuyoruz. Büyük bir bürokrasi ve yetki karmaşasıyla mücadele ediyoruz. Genel müdürlük ile tek bir yere tabi olacağız. Böylelikle işlerimiz daha da kolay yürüyecek” yorumunu yaptı. Dış Ticaret Müsteşarlığı, Ege, İstanbul ve Akdeniz Canlı Hayvan Su Ürünleri ve Mamulleri İhracatçı Birlikleri'nin ortaklığında oluşturulan “Su Ürünleri Tanıtım Grubu”nun etkin çalışmalar yapacağı bildirildi. Türkiye'de kişi başı balık tüketiminin 4,5 kilogram düzeyinde olduğunu, bu rakamı Avrupa Birliği ortalaması olan 16 kiloya çıkarmayı hedeflediklerini kaydeden Kızıltan, “'Hem iç piyasada hem de dış piyasada balık tüketimini arttırmayı hedefliyoruz. Balığın, büyüme ve gelişimi destekleme, kemiklerin dayanıklı olmasını sağlama, merkezi sinir sisteminin gelişmesine yardımcı olma, zihinsel sağlığa olumlu etki etme, öğrenim başarısını, beyin gelişimini destekleme, kan ve dolaşım sağlığının korunmasında etkili olma, kalp krizi ve felç riskini azaltma, kanseri önleme etkisi, dikkat eksikliğini azaltma, kilonun sağlıklı düzeyde tutulmasına yardımcı olma başta olmak üzere birçok faydası var. Sağlıklı bir yaşam için haftada en az iki gün balık tüketilmesi öneriliyor. Bu konularda bilgilendirme ve tanıtım çalışmaları yapacağız” dedi. 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle