Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Üstte Özbekler Tekkesi Şeyhi Ata Efendi. Sağda İstanbul’dan Anadolu’ya kaçan vatanseverler için güvenli geçiş alanlarından biri olan Üsküdar. Solda Üsküdar Sultantepe’deki Özbekler Tekkesi. nin dervişlerinden biri tarafından karşılandıktan sonra içeri girdiklerinde dört mebusla karşılaştılar. Özbekler Tekkesi’ne yerleştikten sonra Anadolu’ya geçecek diğer isimlerle buluşup yol hazırlıklarını tamamlamak üzere şehre inen Halide Edip Hanım, sadece Aydın mebusu Cami (Baykurt) Bey’le irtibat kurabildi. Onun Üsküdar’a geçişini planladıktan sonra geceyi ablasında geçirdi. Ertesi günü yola çıkmak üzere tekkeye giden Halide Edip, bir gece evvel bir baskın yapıldığını, şeyhin arka pencereden kaçtığını, Dr. Adnan ile Cami Bey’in, kendisini Yalnızselvi Köyü’nde beklediklerini öğrendi; bir jandarma eşliğinde yola koyuldu ve aynı gün Adnan Bey’le buluştu. Anadolu’ya diğer yollardan ulaşan isimlerden Celalettin Bey, daha işgal sabahı bir sandalla Üsküdar’a geçmiş, oradan Düzce’ye geçerek Bolu üzerinden Ankara’ya ulaşmıştı. İsmet (İnönü) Bey’in Ankara’ya gidiş hikâyesi ise işgalden iki üç gün sonra ansızın kendisini ziyarete gelen Saffet Bey’in, “Seni Ankara’dan Mustafa Kemal çağırıyor. Hazır mıyız?” demesiy le başlamıştı. Saffet Bey geldiği sırada İsmet Bey, Süleymaniye’de kayınvalidesinin evinde eşi Mevhibe Hanım’la beraber Ahmet İzzet Paşa’ya gitmek için hazırlanıyordu. Ancak haberi alır almaz, “Hazırım, hemen hareket edelim” dedi. Önce birlikte Haydarpaşa’dan trene binerek Maltepe’ye gittiler. Maltepe’deki Piyade Okulu Yenibahçeli Şükrü idaresinde İstanbul’dan Ankara’ya geçeceklerin işlerini kolaylaştırıp onlara yardım eden bir merkez konumundaydı. Gece, atış okulunun subaylarından birinin evinde geçirildi. Sabaha karşı, okuldan getirilen er elbiseleri giyinildi, vesikalar alınıp yola çıkıldı. Hüsrev (Gerede) Bey ise, işgal gecesini yola çıkma planıyla eniştesi Halil Nasır Bey’in Beşiktaş Serencebey’deki evinde geçirdi. Ancak şehirden çıkmadan önce, kendi kendine kaçamayacak durumda olan ağabeyi Binbaşı Besalet Bey’i durumdan haberdar etmeyi planlıyordu. Besalet Bey, Çanakkale’de bacağından, Dobruca’da omzundan ağır yaralanıp bir kolunu kaybetmiş, şimdi de KocamustafapaşaSamatya bölgesinde milliyetçilerin ajanı olarak çalışan vatansever bir askerdi. Hüsrev Bey sabah evden çıkıp Kocamustafapaşa’da ağa beyini buldu, birlikte amcalarının evine gittiler. Onları karşı yakaya geçirmek için bir kayık hazırlanmıştı. Ancak düşman donanmalarının arasından denizden yolculuk etmenin pek güvenli olmayacağını düşünen Hüsrev Bey, bir gece Özbekler Tekkesi’nde kalıp oradan Anadolu’ya geçmelerinin daha doğru olacağına karar verdi. Hüsrev ve Besalet Beyler ertesi gün evden çıktılar. Üsküdar’a geldiklerinde iskeleye yakın bir bakkala tekkenin yerini sordular. Onları tesadüfen tanıyan emekli bir subay olan bakkal, daha önce Halide Edip Hanım’ın da duymuş olduğu haberi onlara aktardı. Tekke boşalmış, Şeyh Efendi Anadolu yolunu tutumuştu. İki kardeş o geceyi Sultantepe’de tanıdık bir evde geçirdikten sonra Dr. Adnan Bey, Halide Edip Hanım, Cami Bey ve Kazım (Orbay) Bey’le buluşmak üzere Samana Köyü’ne doğru yola çıktılar. Arslan çetesinin koruması ve çete üyelerinin söylediği yanık Rumeli türküleri eşliğinde hüzünlü bir serüvene başlayan yolcuların bundan sonraki güzergâhı, Adapazarı ve Eskişehir üzerinden Ankara olacaktı. 127