Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
İşgali Takip Eden Günler stanbul’un işgal edildiği 16 Mart günü Ankara’dan Mustafa Kemal’in başlattığı telgraf fırtınası, izleyen günlerde de devam etti. Hükümete ve mebuslara çektiği telgraflarla tepkilerini dile getirip bundan sonra yapılacak şeylere dair önerilerde bulunan Mustafa Kemal, ardından bütün kumandanlara, vali ve mutasarrıflara, müdafaai hukuk cemiyetlerine, belediye başkanlıklarına ve Basın Cemiyeti’ne bir başka mesaj daha gönderdi. Bu mesajında Mustafa Kemal, İtilaf Devletleri’nin İstanbul’u işgalinin hiçbir biçimde İ kabul edilemeyeceğini, bu durumun halkı kendini savunmaya çağırdığını, girişilen bağımsızlık savaşında Allah’ın yardım ve koruyuculuğunun Türk milletinin yanında olduğunu söylüyordu. İşgal aynı zamanda İslam dünyasına da çeşitli araçlarla duyurulmuştu. İtilaf Devletleri’nin bu girişimi bir Haçlı seferine benzetiliyor, şehrin işgal altına alınmasının hilafet makamı dolayısıyla bütün İslam dünyasına yönelik bir hareket olduğu belirtiliyordu. Bu sırada, Anadolu ve İstanbul arasındaki haberleşme ve ulaşımı korumak için bazı askeri tedbirlere başvurmak gerekmişti. Bu doğrultuda Mustafa Kemal, “Bu telgrafı bir dakika geciktiren vatan hainidir” ibaresini eklediği bir telgrafla, alınması gereken önlemleri bildiriyordu. Öncelikle Geyve Boğazı işgal ve demiryolu köprüsü tahrip edilmeliydi. Alınacak bir diğer önlem, Geyve, Ankara, Pozantı mıntıkasındaki demiryolu hat ve malzemesine el koymak üzere hat boyundaki İtilaf kuvvetlerinin silahlarının alınması ve askerlerin tutuklanmasıydı. Konya’da Anadolu hat komiser yardımcısının derhal demiryollarına el koyarak emrine uymayan memurları cezalandırması gerekiyordu. Son olarak, İstanbul ile telgraf hatlarının çoğu Geyve’den geçtiğinden, Geyve santrali derhal ele geçirilmeliydi. Mustafa Kemal ayrıca Heyeti Temsiliye adına Kazım Karabekir’e bir telgraf çekerek, önerdiği esasları onun da kabul etmesi halinde bir genelge haline getireceğini bildiriyordu. Bu telgrafta şunlar yer alıyordu: Meclisi Mebusan dahil bütün devlet daireleri ve telgrafhaneler İngilizlerce işgal edilmş olduğundan sarayla ve başka bir makamla haberleşme olanağı kalmamıştır; dolayısıyla bu haberleşme yollarını kullanmak caiz değildir. Bütün vilayetlerin mülki ve askeri memurlarının Heyeti Temsiliye ile irtibat halinde olması vatani bir görevdir. Kanunlara uygun davranmaya her zamankinden fazla özen gösterilmelidir. Kazım Karabekir cevabi telgrafında bu esasları gayet uygun bulduğunu belirterek, alınacak tedbirler ve yayınlanacak genelgelerde dini inançlara yapılan saldırının önemle vurgulanması gerektiğini ekliyordu. İşin bir başka yönü ise, başlatılan milli hareketi destekleyecek parayı bulmaktı. Bundan sonraki günlerde giderek daha fazla ihtiyaç duyulacak mali kaynağı temin etmek için bu yönde bazı girişimlerde bulunuldu. Mustafa Kemal’in 18 Mart tarihli emriyle Osmanlı Bankası, Ziraat Bankası, Düyunı Umumiye ve Reji’nin ellerin