Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Günler
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D Ü S Ü N C E L E R K İ T A P L A R "Uiufe" ve "Slnei Mlllet" sözlerl son günlerde basmda sıkça kultanıhr oldu. Bu sözlerin ne anlama geldiği bir yana, nasıl okunması gerektiğinln blle blllnmedlğini sanıyorum. Eski sözcükleri yanfış söyleme (okuma) salgını genellikle uzun hecelerin hacamat edilmeslyle kendini göstermektedir son zamanlarda. "Uluftf ve "Sinei Millet" MELtH CEVDET ANDAY T urgut özal, Kenan Evren ile Cumhurbajkanlıjı Konscy ttyelcrine ve 12 Eylül Rasbakanı Ulıısu'ya birer koııut bagışlanmasım ve bu kisilerin cmekli ayliklanna önemli ölçüde aritırma yapılmasını ongören bir yasa la&arısını Medise sundu ya, bununla ilgili oiarak basında bir "ulufe" sozcugunün boy göstermesi bir oldu. Ne ınlmına geldiğini şimdllik bir yana bırakalım, bu JÖZcügün nasıl okunması gercktiğinin bile bilinmediğini sanıyorum. Eski sö/cükkri yantıs söyleme (okuma) salgınt gencllikle uzun hecelerin hacamat edilmeMylc kendini göstermektedir son /amanlarda. Bunun crt güze batan ornegi "kimyasat" sflzcugünün uç kısa hcceolarak okunmasıdır. Radyotelevizyon yayınlannı dinierken, yeikililerin bu yanliii neden dtizelımediklerinejasıyorum. O sâıa'ügün ikinci hecetinin ıızun okunması gerckir. Bunun gibi. "ulufe" sözcilğü de uç kısa heceden kurulmus dcgitdır, ikinci hcceyi uzun okumak gerekir: Ulufc. Peki, bu Arapça sözcuk ne anlama gcliyor, neden birdenbire ortaya çıktı? Sözcügün başında, simdi bizim alfabemizdc bulunmayan Arap'a ozgü bir "ayn" harfi vardır, bu harf vokal degil. ktmsoııdur, gırtlak çarpması ite çikar. Istesek de becercmeyiz artık, çıkaramayız o «csi. "Cami"nin sonunda da o ses var, ama söyleyemedigimiz için yok oldu gitti. "Ulure" sözcugU "alef kokünden çıkmadır, "hayvan yemi" demektir, "ulufe" de yem için verilen para anlamına gclir. O.vmanlıda çok geçerli bir sOzcüktü. Imparaıorlukıa kapıkulu askcriyle accmi ocagtndan otanlara, kimi saray hizmetlilerinc, devlet memurlarına üç ayda bir bu ad altmda para Odenirdi. Osmanlıya Stlçuklıı'dan kalma bir gelcnekıir bu. Ulüfc'yi divnnda sadrazam (haşhakan) dağıtırdı. Para darlığı yüzilnden, XVII. ylUyıldan sonra ödemelerin dü/cnsi/ yapılması, yeniçeıilerm ııyaklannıasma neden oldu. Ulüfc dagttılacagı gün, saray mucfağında vorba, pilav, zerde pifer ve askerc sunulutdu. Askeıiıı bu yemegi yemesi. dcvlete bağlıhğını göstcrirdi. Aikcr bu ycmeği yemc^se, ne istediklcri soruiur ve Lstcklcri yerinc getirilirdi. Uiul'eli, aylıklı yeniçeri dcmeklir. Yeniçcrilijin orıadan kaldırıîmasi ile bu gelenck dc son buldu (1826). Osmanlı devleıinin sürekli Utrcıli ordusıınun piyade sınıfnıa "ycniccri" denir. Yeniveri kozanı, yeniv'crilerin yemekleriniıı piiirildigi kazanlardır; ocaktan olanlar bu kazanlan kuisal bilir ve başkaldırdıklarında kazam aı meydamna goıurürlcrdi. "Kazan kaldırmak" sözU ordan gelir. Yeniveri otagınırı crlcrı, sava> tuhaklarından ve dev<>irmelerden oluşmu^ıur. Bu yabarıcılar, ocağa kanlmadan flncc TUrk aılclerin yanına vcrilir, orada dini, dili ve geleneklert öğrenirlerdi. Bu döncm dört bc> yıl stirerdi. Ulufe'den avıp buralara kadar geldik. Evren ile dört konscy uycsinc verilmesi dü^UnUlcn konutlar ve aylıklartna yapılacak zamlar "ulure" vayılır ını? Hayır, çUnkü yeniçeri ocajı 1826'da kapaulmı». büylece "ulufc" de ıarihe kan$mı$(ır. Şimdi geleüm "sinei millet" sö/Üne... Bu so/ de ulufe gîbi, son gunlerirı moda sozlerinden oldu. BugUnkU Büyük Millet Mcclisi'nin cumhurba^kanı seçimini listlenemeyecegi kanısinda olan muhalefct partileri, ANAPın bu yolu dcnetneye kalkması olasıljgındaıı oturu "sinei millet"e döneceklcrini söylüyorlar. Nc demck(ir bu? Kısaca, muhalefct panilerinin milleıvckillcri, Büyük Millet Mecüsi üyelijinden iıtifa edeceklcr de * Sine" FtraçıblrBflartlk. *QA{(W" •ntunnt. Tevflk Fthret bir dteslnde, "Kopup gelir $amnnı ruhu slnegihmdan" dlyor "Slnssal" msavvul edabiyıuiKla TuırHdan ba$lca bir şgy duşünmeyen anlamma gellyor. mektir. Bilindiği gibi, bu sözün siyasai edebiyatımıza girmesi, Mustat'a Kemal Pa$a'nm tarihscl bir dcmcci ile ilt$ktlidir. ktanhul hUfcümetinin, onu hain ilan etmesinden sonra, Mustafa Kemal, askcri rütbelerinden vazgcçtigini, "sinei millct"e dondUğUnU söylemijıi. Basınımız bu eski sözcilkleri ve sözleri dile doladıkça, fizellikle yeni kujaklar için Osmanlıca öjreniminin gereklifigi ortaya çıkıyor. "Sine" Farsça bir sözcük. "gögüs" anlamına. "Millef'in rte demeye geldiğini &öylcmeye gerek yok. Karacaoğlan: Elif ka^lıırıaı çatar Gammül ün«mB baiar demiş; "gaınzc" de bilindiği gibi, "sitemli bakı$" demek. Tevfik fikrct'in bir dize&i: Kopup gelir sanınnı ruhu slnegahından "Sînesar", lasavvuf edcbiyatında, Tanrı'dan bâ$ka bir sey düfUnmcycn dcmeklir; lialk dilinde "içi temiz, ozü lörO dogru kimsc" anlamına gelir. Sîne, tıp termini oiarak kullanılmaz, bunun verine okiden "$adr" sözcüğu kullanılırdı tıpta: "Zıykı sadır" gibi. Şimdi "gögüs darlığı" diyoruz. Çok iyi cdiyoruz. Oörüldüja gibi, "sîne", daha çok ruhsal durumlan anlalmak için ve temizliği, doğruluğu, a$kı nitelemckic kullaııılan bir sö/cük, katıldığı sözün konusunu yüccltiyor. Millctin sînesi, en güvenilir, en temîz yerdir, demek istiyor. Madcm bugün sozcUklcrden açtık (demek lcxkologie Uzerinde duruynruz), ftylcyse biraz daha sürdürelim. Alaturka müzikıe "sine kemanı" deniien bir kcıııan vardır. onu da söyleyelim. Göğüse dayanarak çalınan, 4 ya da daha çok telli, içinde ayrıca ahenk telleri dc bulunan keman biçiminde ve kemandan biraz daha büyük bir çalgıydı bu. Çocuklugumda, Kadıkoydc, Yoğunçu'da oturan bir alaturka mü/ik ögreımoni vardı, çok kibar bir adamdı. üna "Sînckeman" ya da "bol ahenk" Nuri bcy denirdi. Nuri beyin kızlarını o vakiı tanımıjtım. Onlardan biri ile arada bir karjilajıyoruz. Bu karşılasmalarda "Sînekeman" ya da "Bol ahenk" Nuri bey gözümün önilne gelir. Eski Yoğurtçu yok olmadan once Bol ahenk Nuri bey öldu, Evinin yerinde $imdi beton yapılar var. Ne yapalım? ölüme çarc yok vc vag. gOzümttzUn yaşına bakmadan değisiyor. Yaşam sessizcc ilerliyor, bizi geçmisin sözcükleri ve deyimleri ile oyaiayarak. Q KatımiM» Ç I R Ç I V I 11