23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 EYLÜL 2000. SAYI756 Nobel ödüllü Yunanlı şair Seferis, Urla'da anılacak. 0, suyun öte yakasından hep bu kıyılan gözlemiş ve Dzlemişti. En çok da tskele ile deniz kıyısındaki "Ev diye neyim varsa çekip aldılar elimden..." Urla'daki evi hiç unutmadı DMIT OTAN linden çekilip alınan evler"in hüznüyle yaşadı hep. Terk etmek zorunda kaldığı kentleri I yanındagötürdü.Urla'nın tskele'sindeki o küçük evi hiç unutamadı. Çocukluğunun 14 yılını süsleyen o "deniz kıyısındaki ev", şiirlerinin, öykülerinin, günlüklerinin "mayasını" oluşturdu: "Körfezin öbür yakasındaki birinin durmadan ve amansızca sardığı bir ipliklc bağlıy ım bu kıyıya..." O, suyun her iki yakasının da çocuğuy du. tzmir'de, 1900 yılının 29 Şubat'ında, varsıl bir Rum ailesinin çocuğu olarak doğdu. Onu en çok Urla'nın Iskele'si etkiledi. Ninesiyle kendi evleri arasında koşturmacalar, saklambaç oynadığında sığındığı Batis'in kahvesi, deniz fenerinden karşı adalara taş atma yanşı... Yorgo Seferis (Gheorghios Seferiadhis) suyun öte yanına taşındı. Ve göç yıllan başladı. Birinci Dünya Savaşı'nın ardından ailesiyle birlikte geldiği Atina'da, 4yılkalabildi. Yunanlıların işgal ettiklen Izmir'denbozguna ugrayıp kaçmalannı Paris'te hukuk öğrenimi sırasında izledi. 1922 'deki TürkYunan çatışması ondabüyükyaralaraçtı. Obir göççocuğuydu;hepbiryerleregidecek ve hep bir yerleri özleyecekti. En çok da lskele'yi,illede"denizkıyısındakiev"i: "Ev diye neyim varsa çekip aldılar elimden. Zaman/Çığnndançıkrnışbirzamandı: savaşlar, yıkımlar, sürgün:/Gün olurgöçebe kuşlan vurur avcı,/Gün olur eli boş döner. Benim zamanımda/Av boldu, birçok kişi vuruldu saçmayla;Kalanlar ya dönerler, ya da çıldınrlar sığınaklannda." Izmir'den Çeşme yönüne giderken otobanı değil de eski kıyı yolunu izleyerek Narlıdere, Güzelbahçe, Zeytinalanı'nı geçip Urla'ya birkaç kilometre kala sizi Iskele'ye götürecek dar yola sapın. Sağımzda Güladası'nı gördüğünüzde Seferis'inçocuklukyıllanna yaklaşırsınız. tskele çarşısı, yıllann balıkçısı, deniz feneri. Ve Batis'in kahvesi... tskele sakınleri yıllann alışkanlığını sürdürüyor. Büyük çoğunluk öğle sıcaklannı uykuda, dinlenerekgeçiriyor. Kıyıdaki tekneler boş, yalnızca iki balıkçı ağlannı temizliyor. Eski taş kahvenin önünde yaşlılarkahvelerini yudumluyor. Kahvenin ıçi serin. Küçük Seferis saklambaç oynarken nereye saklanıyordu acaba? Duvarda bıyıklı, iriyan birinin resmi. Çayocağında kahve yapmakta olan îbrahim Daldal, "Benim babam o diyor". Gint'te doğmuş, birkaç ay sonra da suyun bu yakasına göç etmişler. "Babam Yusuf Daldal bu kahveyi işletmeye başladı. O za U E manlarhem kahve hem dükkândı. tskeleye yanaşan denizciler alışverişlerini yapar, bu arada çay kahve içerlerdi. Babamdan sonra ben devraldım işi. Bu yaşa geldım hâlâ sürdürüyorum. Burada birçok şey eskısı gibi duruyor." Ankara'dakl elçlllkte bir şalr Seferis, okulu bitirdikten sonra diplomatlığa başladı. Yolu Londra, Arnavutluk, GüneyAfrüca,Mısır,ttalya'dangeçer; 1949 yıhnda çocukluğunun ülkesine gelip dayandı. Ankara'dakl Yunan Büyükelçıliği'nde göreve başladığında çocukluğunun mahallesine gitme özlemi doruktaydı. 1950 yılının sıcak bir temmuz günüydü. tçi içine sığmadı. Heyecanını "öteki Dünya" yazısıyla anlattı: "Anlamadığım bir büyücülük törenine katılmış gibiyim. Bunun bende ruhsal birbunalım yaratacağını biliyorum, ama sonuçlannın ne olacağını kestiremiyorum; sanki hiç düşünmeden atmışım kendimi bu yaşantıya; sankı ölülere meydan okumak içın yapmışım bunu... Ama dönmek için çok geç artık. Çark dönmeye başlamış bir kere. Körfezin öbür yakasından birinin durmadan ve amansızca sardığı bir iplikle bağhyım bu kıyıya." Seferis 36 yıl sonra çocukluğuylabuluştu. Ninesinin evinin önünden geçıp evlerine gelmeden Batis'in kahvesindc durdu: "Batis'in kahvesinin kemerlerine ve üsründeki yapıya bir şey olmamış. Sonra hatırlayamadığım birkaç yapı ve işte evimiz. Alt kattaki pencerelerin camlan kınlmış, öndeki demir kapı iyice paslanmış. Biz orada oturduğumuzdan beri hiç boyanmamış belli ki. Üst kattaki kanatlı pcncereler çürümüş. Bir daha kapanamazmış gibı görünümleri var. Duvarların sıvası dökülmüş. Evin içine bakmaya çalıştım. Ancak yemek odasını ayıran cam bölmeyi görebildim. Daha içerileri görülemeyecek kadarkaranlıktı. Fotoğrafçekerken çocuklar seğirtti eski kapının önüne..." 1950'den 2000'e çok şeyler değişmişti. Seferis' in çocukluk evi özenle restore edilmişti. Tahta kepenklerin birkısmı açık ama arükkapanabıliyor. Fotoğrafçekerken bızim de yanımıza çocuklar geliyor. Neden fotoğ raf çektiğimizi soruyorlar. Dünyaca ünlü, duyarlı, insan sevgisiyle yoğrulmuş şiirleriyle ve yazılanyla tanınmış, 1963 yılında Nobel Edebiyat ödülü almış Yorgo Seferis adl ı bir şairin yıllar önce bu sokaklarda onlar gibi koşuşturduğunu anlatıyorum. Büyük çocuk arkadaşlanna, "Yorgo Seferis Sokağı" yazılı tabelayı gösteriyor... Seferis' ın göç yolu şiirlerle döşeniyor. tlk şiir kitabı "Kıtalar" 1931 'de yayımlanıyor. 1932'de Sarnıç, 1934'te Destansı öykü, 1940'ta Alıştırma Defteri. Sonralan denemeler, günlükler, şiir üzerine diyaloglar ve anılar, anılar, anılar: "Fenere kadar yürüdüm. Badana edılen fener beyaz kirecin altında tuzla kaplı gibi görünüyordu...Ürkütücübirdiriliği vardı denizin. Rüzgârölübirkızınyüzünü düzeltircesine esiyordu sulann üzerine. Kokas Amcamuı evinin yemek odası hâlâ yerli yerindeydi. Duvarlardan birine on yaşındayken malayla kazıdığım adımın ilk harflerini bulamadım..." Şubatsonunda lOO.doğumgünükutlandı. 2000 yılı Şubatı'nın 29 çekmesı güzel bir rastlantı olarak yorumlandı. Şiirleri okundu, hayatı anlatıldı. 2000, Seferis yılı ilan edildi; o, lOOyaşındaydı. 1962 'de "göçmenlikten" emekli olduktan sonra Atina'ya dönmüş, 1971'in 20 Eylül'ünde songöçünügerçekleştirmişti.Urla Belediyesi'yle İzmir Ticaret Odası'nın ortaklaşa etkinliği, "Seferis'i Anma Haftası" 26 Eylül2 Ekım tarihleri arasında Urla ve tzmir'de gerçekleştirilecek. tzmir Anakent Belediyesi de bir anma programı hazırladı. O, bu topraklann çocuğuydu. 1950'nin temmuz sıcağında tskele'de gezmedik yer bırakmamış, doğduğu kent tzmir'de baba ocağını aramış, bulamamış, dönüş yolculuğunda büyük hüzün yaşamıştı: " Yeniden, daha doğrusu her zaman bu toprağa olan bağlılığımı duyuyorum.. .Bu meltem, burenkler,bu sıcakhk, bu ışık onları geride bırakmayı güçleştiriyor. Aynlış saatini durmadan geriye atmaya zorluyor insanı. Bir güz dirilişi duygusu bu. Gözlerim onlarla dolu:Başkabirşeyeyeryokgözlerimde..."^ Seferis'in unutamadığı kahve... (Fotoğraflar: ÜMİT OTAN) Yine evinin önünde çocuklar oynuyor.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle