30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

14 w+ Gittiğım, gezip gördüğüm, yaşadığım kentler ıçınde kendimi rahat, güvende, dingin hissettiğim ikinci bir kent söyleyemem doğrusu. Savrulduğum, bağlandığım, küstüğüm, esndiğım, kopamadığım, anılanmda kalan, hüzünlendiğım, ıntihar düşünün kollanndaki gitgele tanık olduğum, acıya büründüğüm kentleri düşünüyorum da şimdi... Liege, Istanbul, Selanik, Üsküp, Erzurum, Köln, Baku, Viyana, Stockholm... Hiçbiri, amahiçbiri Paris'in dınginlığıni, kendi halinde yaşama tutkusunun erincini vermedı bana. lsveçlı anne, Fransız babanın kızı olan Agneta,bubuluşmanoktasındabenıkarşılarken ikimiz de küllenmış aşklardan dönüp gelmıştık. Ellerimizın sıcaklığındaherşey vardı. Paris'e bir insana bakarcasına bakıyor, yerın anlamının ınsan sıcakhğından geçtiğını sözsüz dile getirmeye çalışıyorduk. Yükseklik korkumu yendirerek (!) beni Eyfel'inucunaçıkardı. Osıcaklığıngüvenini hissettim onda, gözlerinin renginde Paris'i gördüm. O renk alaşımını sevgi sözcükleriyle anlattım. Gülmüştü kahkahalarla... "Nereden çıkardın şu hardal öyküsünü," dese de o; el ele, göz göze Normandiya kıyılannda dolaşırken, hardal tarlalannı anımsatmıştım ona. "Bu tarlalar sizin olmalı" sözlerimeanlamverememiş,"hertarlaancak sahibinin gözlerine rengini verebiliyormuş burada" dememle, tatlı bir kızgınlıkla o yeşil bayırlara doğru koşmuştuk... Çok istediğim için beni Guy de Maupassant'ın doğduğu köyü görmeye getirdiği gündü. Bu kez gündüz gözüyle görmek istiyordum doğduğu evi, adının verildiği sokaGöğün yedinci katına ulaşırken, o gülüşüne dönüp bakanlara aldırmayan bir eda ile, bana iyice sokulup fısı ldayarak söylediği: "mon amoufaux yeux de velours"(**) sözleriyle, bir an kulenin mi, yoksa benim mi sarsı ldığımızın farkına varamadım. "Bunlan söylemek için demek ki göğün yedinci katına çıkmak gerekiyormuş, Agneta" sözlerim ise onu çok güldürmüştü. Can iksiri taşıyan sözlerini surdürürken ben de Paris'in şimdi benim için daha başka göründüğünü aniatmaya çahşmıştım ona. öyle bir an gelir ki, bu tür yolculuklann beni geçmişe yolculuğa da çıkardığı olur. O andan kopmam, ama o ana anlamlar yükleyecek bir iç serüvene yönelirim kaçınılmaz biçimde. Bunu ise bile ısteye tasarlamaz insan. Eğer o yolculuk serüveniniz içte ve dışta size yeni birufuk açıyorsa ancak gerçekleşebilirbu. Bunu iseheryerdeyakalamanız pekkolaydeğildir. Bir kez Paris yolcusu olmaya görün; gittiğiniz her kıyıdâ, köşede, her bir izde o yolculuk içinizde de süredurur. O derinliğin renklerinin izleridir biraz da bu kenti sizde bitimsiz bir duyguya bürüyen. Hele onca acıdan, hüzün ve savrulmalardan geçerek gelmişsenizbukente... Işte Paris sizin için hayatla yeniden buluşmanın iksirini de veriyordur. Belki de bir yere ait olma duygusunun ağırhğından beni kurtardığı için Paris'te kendimi daha ıyı, 'özgür' hissedebiliyorum. Kuşatılmamış, saldınya uğramamış, parçalanmamış bir duruş biçimiyle beni, benliğimi, iç dengemi koruduğu için Paris yolcusu kılıyorum kendimi arada bir.^ (*) Günah ve haramdan sakınanlar için. (**)"Kadifegözlüaşkım." Görsel malzeme "Türk Edebiyartında Paris" kitabından alınmıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle