30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

CUMHURIYET DERG 3ENIM AKAY GĞ?£N S/AAM/Z ^ I *» siz uygulanması yöneticilik anlayışları gereği olabileceği gibi (burada yönetim hukukumuzda 'bağlı yetki' olarak adlandınlan ve uygulayıcıya hiçbir takdir hakkı bırakmayan yasa hükümlerinden birinin söz konusu olmadığını varsayıyoruz), birçoğu da sorumluluk yüklenmemek için yasalann yalın biçimiyle uygulanmasında ısrarcı olurlar. Yasaya ters düşerek ve kişinin özel durumunu dikkate alarak getirilen çözumlerin yönetıcilere çıkar sağladığı suçlamaları ile karşı karşıyabırakmasınedeniyle, budavranışlan kınamak da pek olası değil. lşte bu gibi durumlar, kötü yönetimden daha çok, hakkaniyete uygun olmayan uygulamalardan bahsedilmesine neden olmaktadır. Bu tür uygulamalarla karşılaşan insanlar için hakkaniyete uygun bir işlem sağlamalarının yolu yargıya başvurmaktır. Ancak yargının da, yasanın açık hükmü karşısında, çoğu kez yapabileceği bır şey bulunmayacağı gibi, hakkaniyete aykın işlem bir yargı karan sonucunda da ortaya çıkmış olabilir. Yöneticilerde yargı karannın uygulanmamasını hiçbir şekilde göze alamazlar. lşte bu durumda yasa ve kurallara uygun, ancak hakkaniyetli olmayan (doğruluğu kamu vicdanında onaylanmayan) yönetsel işlem olgusuyla karşı karşıya kalınacaktır. Çağdaş dünyada, hukuk devletinin ilkelerinden de sapma olmaksızın, bu dengeyisağlayan ombudsmanlıkkurumudur. Yasalara uygun, ancak kişinin özel durumu nedenıyle kaldıramayacağı bır işlemi, kamu yönetimini çok iyi bilen ombudsmanlar, kamu yönetiminin olanaklarından yararlanarakkaldınlabiliryada katlanabilir düzeye getirmektedirler. Ombudsmanlann önerileri, çoğu kere yöneticilerin kendiliğinden yapabilecekleri, ancak sorumluluktan korktuklan için gınşımdebilebulunmadıklanişlemlerdir. Böyle bir savın kabulünde en zor konu ise, yasalann adaletsiz sonuçlar doğuracak şekilde yapılabileceğinın zimmen de olsa kabulüdur. Çunkü,ombudsmana hakkaniyetli bir işlem sağlama yetkisinin verilmesi, yasa yapıcının yasalan adaletsiz yapabileceği ve uygulayıcılann da bu adaletsiz yasalan uygulayabilecekleri sonucunu doğurmaktadır." Türk ombudsmanı nasıl bir kişiliğe sabip olmalıdır? Yasal düzenlemelerle ombudsmanlara hangi olanaklar sağlanırsa sağlansın, ombudsmanlar gerçek güç ve otoritelerini kendi kişiliklerinden ahrlar. Bu nedenle Türk ombudsmanının da herkesin güvenle başvurabileceği, bağımsızlığından hiçbir şekilde taviz vermeyecek, otoritesine inanılan, herkesin tanıdığı ve kabullendiği bir kişiliğinin olması gerekir. Devleti ve kamu kurumlannın işleyişini çok iyi bilmesi ve sorunlann üzerine yılmadan gidebilecek enerjiye sahip olması ombudsmanlarda aranacak ek niteliklerdir. Om DEMİŞTİ Kİ. Olası Başombudsmanımız 'dan veciz sözler: • Devlet rutinin dışına çıkabilir. • Bana milliyetçiler suç işliyor dedirtemezsiniz. • Verdimse ben verdim ne olmuş yani. • Dün dündür bugün bugündür. • Benim devletim yanlış yapmaz. • Yeşil köşke gelmiş de n'olmuş, kimle görüşmüş, ne demiş? budsmanın kişiliğinin özellikle kurumun yeni kurulduğu dönemlerde kurumun kabu edilebilirliğini belirlemesi açısından çol önemli. Ombudsmanlann kişiliğinin özellikle kurumun kuruluşu sırasında ne kadaı önemli olduğunu iki örnekle açıklayım. Yunanistan'da 1967 Albaylar Cuntası'n izleyen dönemde kurulan ombudsmanlık kurumunun başına bir albay ın atanmasıyla kurum hiçbir zaman güvenilirlik kazanamadı. Tersi örneği de lskandinav ülkelerinder Danimarka için verebiliriz. Ombudsmanlık kurumu îsveç 'te ortaya çıkmış ve tsveç 'ter sonra da ilk olarak Finlandiya'da kabul edilmiş olmasma karşın, kurumu tüm dünyays tanıtan ve kurumu bugünkü popülaritesine kavuşturan Danimarka ombudsmanıydı Danimarka ombudsmanlık kurumunun bt kadarünlenmesininnedeni, Pof.Hunvitz'dir Prof.Hunvitz, ombudsman olarak atandıktan sonra gerek kurumun yerleşmesi ve sorunlan çözmekteki başanlan, gerekse kurumun tanıtımı ve geliştirilmesine yönelik örnek çalışmalan ile bu alandaki başannın sembolüoldu. Bu nedenle ılk Türk ombudsmanı atanırken yukanda belirtilenniteliklere ek olarak ahlaki zaafı olmayan, namuslu ve gözü pek adaylar arasından seçim yapılması kurumun geleceğinin garantisi olacaktır. Aksi halde ölü doğması olasılığı çok yüksek olacak DEVLETIN 45 YILLIK AVUKATI... Yeni krizimizin adı: Ombudsmanlık. önce kurumun başına kimin getirileceğini siyasilerin ortak muvafakatiyle saptadık, hatta saptamakla kalmayıp öğrenimi tasanda belirlenen koşullara uymuyor diye gereken değişikliği de yaptık, şimdi de ombudsmanlığın ne olup olmadığını, işlevini ve Türkiye'de uygulanabilirliğini tartışmaya koyulduk. Ilk görüş aynlığı "ombudsman"ın Türkçe karşılığını bulmakta çıktı. Kimine göre ombudsmanın dilimizdeki karşılığı "Kamu hâkimi", kimine göre "Kamu denetçisi" kimine göre ise ; f l « •'. "arabulucu"ydu. "Vekil" ya da "kamu avukatı" olduğunu savunanlar da oldu. Bu konuda henüz uzlaşma sağlanmış değil. Süleyman Demirel'in Başombudsmanlığı konusunda ortaya çıkan ittifakı, bu gibi teknik konularda sağlamak zor görünüyor. Bir diğer tartışma konusu da ombudsmanlık kurumunun Türkiye'de işleyip işleyemeyeceği. Bu konuda da ciddı görüş aynlıkları var. "Ombudsmanlığın oluşturulması için geç bile kalındı" diyenler de var, bunu fantezi olarak görenler de. • Ombudsmanlığın görevini "racon kesmek" şeklinde değerlendirenler de çıktı. Tasanya, hükümet içinden de itirazlar yükseldi. Bunlann başında Devlet Bakanlan Mehmet Keçeciler ile Faruk . Bal geliyor. Keçeciler, Türkiye'de bu işlevi Idare Mahkemeleri'nin gördüğünü belirtiyor ve Ombudsmanlık kurumunun oluşturulması halinde yetki çatışması olacağını söylüyor. Devlet Bakanı Faruk Bal'ın kaygısı ise devlet yönetiminde saydamlaşma sağlayacak olan ombudsmanlık kurumunun çalışmalan sırasında devlet sıriannın ifşa edilmesi. Prof.Dr. Bakır Çağlar da Ombudsmanlığın Türkiye için fantezi olduğu görüşünde. Çağlar'a göre 1982 Anayasası çerçevesinde, ombudsmanlığın teknik olarak kurulması mümkün değil. Bu konuda bir anayasa değişikliğinin şart olduğunda ısrarlı. Bakır Çağlar, eyalet sistemi geçerli olan ufak ülkelerden aktanlacak kurumun, 65 milyonluk ve merkezi idare ile yönetilen sistemde uygulanmasının teknik olarak mümkün olmadığını savunuyor. Bu arada toz duman arasında öğreniyoruz ki meğer Türkiye'de ombudsmanlık birçok alanda fiilen uygulanıyormuş da haberimiz yokmuş. önce Milliyet Gazetesi, "bizde ombudsmanlık kurumu birkaç yıldan beri işliyor. Ombudsmanımız Yavuz Baydar Türkiye'nin ilk ombudsmanıdır" diye yanm sayfalık bir duyuruda bulundu. Ardından Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, köşesinde ombudsmanlığın aslında bizde var olduğunu ve Basın Konseyi'nin 12 yıldan beri okurun basınla ilgili yakınmalannı inceleyip karara bağladığını yazdı. Bir ombudsman da Bursa'dan çıktı. Üstelik Bursa'daki yanşmacının Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından verilen tanıtım kartının görev bölümünde resmen "ombudsman" yazıyor. Bursa'da 2.5 yıldır "Yönetsel Ombudsmanlık Tanıtım KartT taşıyan Arif Tak, kimliğini 'yanlış anlama' endişesiyle gizli tuttuğunu ve sadece "Bazı küskünleri banştırdığını" söylüyor. Bu arada Yavuz Donat'ın köşesinde "O Zaten Ombudsman" başlıklı yazıdan öğrendik ki, Demirel, Güniz Sokak'taki evine geçtiğinden beri fiilen bu işi yapryormuş. Son haftalarda Enerji Bakanı Ersümer ile Maliye Bakanı Oral arasındaki anlaşmazlığı çözmüş... Demirel'in ombudsmanlığına "45 sene devletin avukatlığını yapmış biri nasıl ombudsman olur?" diyenlere karşı cevabı şimdiden verelim: "Dün dündür bugün bugündür."^
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle