Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURÎYET DERGİ Gözyaşlan, huysuzluklar ve daha nice şey... Peki, miniklerin kafalanndan ne tür düşünceler geçiyor? Çocuk psikoloğu Profesör Alison Gopnik "Bebekler Nasıl Düşünür?" adlı kitabında miniklerin iç dünyasına eğiliyor. Miniklerin iç dünyası O ğlum yeni yeni yürümeye başladığında yemeğe oturmadan önce mutlaka, "Tatlı olarak ne var" diye sorardı. Bir gün yemekte tatlı olarak vişne sosluananas vardı. Oğlum ananası ağzına alır almaz gerisin geri tükürdü ve ardından da tatlıyı ağızlannı şapırdata şapırdata yiyen büyüklere bakarak "Ananas benim için kıh, ama sizin için cici," dedi. O günden sonra haftalarca oyunun orta yerinde durup, "Ananas benim için kıh, sizin için cici," demeyi bir alışkanhğa dönüştürdü. Bu sözcükleri sanki de yaşamla ilgili en olağanüstü buluşuymuşçasına utkulu bir edayla söylüyordu. Birbakımaöyleydide: Nedeolsa, insanlann farklı duygu ve düşüncelere sahip olduklannın bilincine varması gerçekten derinbirkonudur. Insanlarla dolu bir odaya göz attığımızda gördüğümüz, yalnızca eşyalann üzerine atılmış deri ve kumaş yığınlan değildir. Başka insanlan, kimi zaman bizimkilere benzer, kimi zaman çok farklı düşünce, duygu, arzu ve inançlara sahip insanlan görürüz. Yeni yürümeye başlayan 18 ayhk çocukların da gördükleri budur. Gel gelelim, o minicik kafalannda deri yığını ile "başka kafa yapılan" arasmdaki bu aynmı nasıl becerirler? Son otuz yıl içinde, küçük çocukların neler bildikleri ve bu bilgileri nasıl edindikleri konusunda son iki bin beş yüz yıldır öğrendiklerimizden çok daha fazlasını öğrendik. Ve bu öğrendiklerimiz çocuklarla ilgili görüşlerimize yepyenibirboyutkazandırdı.Yüzyıllarboyunca ruhbilimciler ve düşün adamlan bebeklerin erişkinlerin karşıtı olduklan görüşünde birleştiler. Onlara göre bebekler duygusal ve edilgendiler; sezgileri ağır bastığından mantıklı düşünme yetisinden yoksundular. John Lock onlan "boş yazı tahtalanna" benzetirken, William James de yaşamlannı "filizlenen vızıltılı bir karmaşa" biçiminde betimler. Günümüzde bilim adamlan minicik çocuklann bile ne denli çok şey bildiklerinin, her şeyi ne denli hızlı öğrendiklerinin ayırdına henüz vanyorlar. Bu yeni görüş üç öğeden oluşuyor. 1 İki, çocukların doğduklan andan itibaren gerçekten de yığmla şey bildikleri. tkincisi, doğuştan olağanüstü bir öğrenme gücüne sahip olduklan ve bu gücün en incelikli bilgisayan bilegölgede bıraktığı. Ve son olarak da erişkinlerin, bilincinde olmadan, çocuklara yalnızca bilmeleri gereken şeyleri öğretmeye "programlanmış" gibi davrandıklan. "Bebekler Nasıl Düşünür?" adlı yapıtta ben ve kitabı benimle birlikte kaleme alan öteki yazarlar çok küçük çocuklann bilim adamlanyla aynı yöntemlerden y ararlandık lannıtartışıyoruz. Küçük çocuklarda,tıpkı bilim adamlan gibi, düşünüyor, gözlüyor, kuramlar oluşturuyor, kestirimlerde bulunuyor ve deneyler yapıyorlar. Onlar da kestirimlerine ters düşen kanıtlar elde ettiklerinde kuramlarını değiştiriyorlar. Ne var ki, bilim adamlannın ilgi odağını uzak yıldızlar ve gözle görülmeyen mıkroplar oluştururken, bebek ve çocuklar oyuncak, kedi, köpek, sözcükler ve en önemlisi anne, baba ve teyzeler gibi, gündelik şeylerle ilgilenirler. Gerçekten de, başka insanlan kavramaya çalışmak çocukluk yıllannın en önemli gündemini oluşturur ve bu çaba çocukta öğrenme sürecinin ne denli erken başladığının iyi bir göstergesidir. Çocuklar doğduklan andan itibaren insanlann özel olduklannı bilirler. Yeni doğmuş bebekler (en minik denek 42 dakikahk idi) yüz ifadelerini taklit edebilirler. Ana rahminde ayna yoktur; bebekler kendi yüzlerini hiç görmemişlerdir. Bu minik bebekler kendi içlerindeki duygufarla (söz gelimi, dil çıkarmak) dışanda gördükleri yüz (ortasından pembe bir şey in uzandığı bir yuvarlak) arasındakı benzerlikleri birbiçimde biliyor olmalılar. Yeni doğmuş bebekler yalnızca nesneler yerine yüzleri yeğlemekle kalmayıp, aynı zamanda bu yüzlerin kendi yüzlerini andırdığını da bilirler. Görünüşe bakılırsa, doğa insanlara "Başka Anlaklar" sorunuyla ilgili bir ilk atak yetisini doğuştan veriyor. Hem de ne atak! Bebekler dokuzuncu aylannı doldurduklannda yüzdeki neşe, hüzün ve öfke ifadelerini ayırabiliyorlar ve bu ifadelerin oluşmasına yol açan duy gulan az çok kavrayabiliyorlar. Bir yaşına geldiklerinde başkalanmn gösterdiği yere baktıklannda bir şey göreceklerini, başkalanmn yaptıklanm izlerlerken kendilerinin de bir şey yapmaları gerektiğini ve başkalanmn belli bir durumda yaşadığı duygular karşısında nasıl bir tavırtakınacaklannı bilirler. Söz gelimi, erişkin elindeki iki kutunun birine neşeyle, ötekine tiksintiyle baktığında bebek güle oynaya neşeyle bakılan kutuya uzanacak, ancak erişkini tiksindiren kutudan uzak duracaktır. Bebek öteki insanlarla arasmdaki ilk duygusal ilişkinin dünyaya karşı ortak birtavır oluşturacağının ayırdına varmıştır. Bir yaşındaki bebek basit bir biçimde de olsa çoktan kültürün bir parçası olmuştur. Ancak bebekler insanlann nesneler karşısında genellikle kendilerininkine özdeş birtavırtakındıklannı öğrenirlerken, başka bir şeyi, kendilerini daha huzursuz eden bir şeyi öğrenirler: tnsanlar kimi zaman aynı tavn takınmazlar. Bir bebek kendisine ellemesi yasaklanan bir şeye, söz gelimi lambanın kordonuna uzandığında neler olduğunugözlcyin.Böylesi bir davranış bir yaşındaki bebeğe bir yoldan çıkmaymış gibi gelse gerek: Çocuk nesneye ne çok dokunmak isterse, bakıcısı da onu kendisinden daha çok uzaklaştınr. Her ikisi de aynı nesneye tepki göstermelerine karşın, tepkileri arasmda büyük bir fark vardır. Bebekler yaklaşık bir buçuk yaşma geldiklerinde insanlararasındaki bu farklılıklann nereden kaynaklandığını kavramaya başlarlar ve bu gerçek karşısında büyülenirler. Bebeklere birinde kurabiye, ötekisinde çiğ brokoli olan iki çanağı uzattığııuzda tümü de kurabiye dolu çanağa uzanacaktır. Gel gelelim, araştırmacı bebeğe kurabiyeden nefret ettiğini, brokoliye bayıldığını söyleyip ondan kendisine biraz brokoli vermesini istediğinde çok ilginç bir şey olur. Herkesin aynı şeyi istediği gibi masum bir inanca sahip olan on dört ayhk bebekler araştırmacıya kurabiye verirler. Ama daha akıllı olan on sekiz aylıklar, kendileri nefret ctseler de, ona brokoli verirler. Bu minikler başka kişilerin is Başka insanlan tanımak çocukların da gündemini oluşturuyor... Çocuklar,filizlenenvızıltılı bir karmaj/a mı?