30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

23 OCAK 2000. SAYI722 Hayır. Ancak böyle bir organizasyon kurulursa biz de göAn: "Bir günah nüllüolarakkatılabiliriz. Istanbul'daçahşan 1000'inüzerinde keçlsl anyoruz. serbest veteriner var. Köpeklcr kent cko sistemi En kolay içerisinde herhangi bir işleve yöntem taMI kl sahipler mi, üstlendikleri görevlerneler? savunmasız En büyük görevleri, halkı vesokak hayvanlan ba, tifo gibi salgın hastalıklardan korumak. lstanbul'un kaolacak. Blr nalizasyon sistemi malum. Bu dehlizlerde yaşayan diğer zaköpeğfn hayatına rarlı canhlann, farelerin insan800 bin llralık blr lann bulunduğu ortama çıkmasını, yayıhnasını engellıyorlar. aşı bedelinlbile Onlan yemiyorlar ama öldürüçok görüyoruz." yorlar. Bunun dışındaattığımız yemek arnklannı temizliyorlar. Gıda maddelerinin bakteri üretmesini, küflcrunesini, hastahk yaymasını kim önleyecek başka türlü? Sonra sosyal yönden Üç farklı sistem söz konusu koruyor sizi. Hasbelkader soburada. Kısırlaştırma, aşılama kagınızı, evinizin önünü, arabaprogramı, izole programı ve nızı sahiplenmiştir. Yabancılaondan sonra toplumun korunra karşı uyanr, bekçilik yapar masıprogramı. sizin için. Aynca depreme karşı Belediyelerin de sokak hayuyan mekanizmalan gelişkin. vanlan konusunda çözümsüz Ekolojik dengeyi bozduğunuz ya da çaresiz kaldıklanna tazaman bir yerindenpatlakverenıkoluyoruz... cek. Anadolu'da yaşanmış; tarBazı belediyeler işçilerin bila farelerine karşı mücadele le parasını ödeyemezken bu tür edilmiş, yılanlarçoğalmış. Yıprogramlan finanse etmesini lanlar yok edilmiş öbürü çoğalnasıl beklersiniz? îşin içinde mış. tstanbul için de aynı şey söz konusu. aynca oy kaygısı, eleştirilme korkusu var. Köpekleri toplayıp götürmüşleradaya. OnEvet bugün örneğin Kadıköy vc Bakırköy dan sonra da lağımlardan yılanlar çıkmaya belediyelerinin kısırlaştırma merkezleri var başlamış. Onlar bize o kadar çok şey veriyor, ama işletemiyorlar. özelleştiriyorlar. Ama biz ise onlann hayatını ahyoruz. Birköpeğin siz bu özel şirketlerin hakedişlerini de ödehayatına, 800 bin lirayı, bir aşı bedelini bile yemezseniz adam vcterinerlerin işine son verir. Şimdi yaşanan durum bu. Benim bil çok görüyoruz. ğildirbununkarşıhğıyalnızca. Aşılan ücretsiz sağlama yollarını bulsun. Asgari ücret alan bir insan 3 dozluk aşıya 60 milyon veremez. Onun ıçin devletin bu aşıyı ücretsiz sağlaması, daha iyisi hastayı ya da şüpheli kişiyi devlet kontrolünde 15 gün boyunca hastane ortamında tutması ve tedavi süresince de tüm masraflannı karşılaması gerekir. Aynca devlet halkı bu hastalıktan korumakla yükümlü ve tanm ve sağhk bakanhklannın ortaklaşa çalışma yapma zorunluluğu da ortaya çıkar. Sağhk Bakanlığı insanları, Tanm Bakanlığı da hayvanlan kuduzdan koruma yönunde programlar geliştirmeli. Hayvanlann kontrol altında tutulması hastalığın önlenmesinde çok önemli rol oynar. diğim Ataşehir'deki kısırlaştırma merkezi ekim ay ından beri kapalı. Hayyanlan götürüyorsunuz fakat oradabakıcı, veteriner hekim, hayvan teknisyeni yok. Belediye kendi kadrosundaki veterineri oraya gönderiyorsa o ayn mesele. Ancak örneğin Kadücöy Belediyesi'ndekadrolu veteriner hekimsayısı 5 ya da 6'dır. Kadıköy ilçcsinde 3 bin sokak hayvanı olduğu ve çarşı pazardaki gıda kontrolünün yine aynı veterinerlerce yapıldığıdüşünülürse... Nasıl aşılabilir bu sorunlar sizce? Daha önce dedığim gibi, tanm, sağhk ve hatta orman bakanlıklannın ortak çatısı altında kurulacak bir organizasyon ile aşılabilir ancak. Örneğin Anadolu ve Avrupa yakasında iki ana rehabilitasyon istasyonu kurulabilir. Tüm belediyeler de hayvanlan buraya getirir, kısırlaştırması, aşısı yapıldıktan sonra da geriye mahallesine bırakır. Şimdi ne yapılıyor, merkezleri olmayıp öldürmek istemeyen belediyeler ve hayvanseverler hayvanlan Kadıköy ya da Bakırköy Belediyesi sınırlanna yığıyorlar. Belediyeler bu yükü kaldıramaz. Butürmerkezlerinkurulması ciddi rakamlardır. Altyapısını oluşturmak 5060 milyan bulur. Bunun malzcmesi, teknik servisi, veterineri, maması var. Bunlan bildiğiniz için de geriye öldür emri çıkarmaktan başka bir çözüm gclmez akla. Kolay yöntem. Köpekleryokedilirse tstanbul bir başka sorunla y üzleşecek gibi görünüyor... Kesinlikle ve bu da veba olacaktır. Bu kez de farelerin itlafı gündeme gelecektir. Ancak DDT gibi, ki yasaklandı, toplu imhaya yol açacak, ancak insanlara da zarar verecek çok güçlü zehirler kullanmak zorunda kalınacak. Dolayısıyla fare itlafı köpek gibi hiç de kolay olmayacak. Dişi fareîer, önünde köpek gibi bir engel olmadığı için ortalıkta serbestçe, sahna salına dolaşacak, bol bol çiftleşme imkânı bulacak. Ve sonuç bir Ortaçağ ortamı... Ortaçağ deyince, Terrier cinsi köpeklerOrtaçağ'da farelerin avlanması için geliştirilmiş bir köpektir, bunu da hatırlatmakisterim.^ Veteriner Hasan BAŞKENT GUNLERİ Yaşadıkça MÜŞERREF HEKİMOĞLU e ivil toplum örgütlennin öncülerinden biri Prof. Nermin Abadan Unat ülkemizde. TürkAmerikan Kadınlan Kültür ve Dayanışma Derneği de onun girişimiyle kuruluyor, 1950 yılında. Fazilet Ete, Günseli Tiler, Perizat Banguoglu, Emine Barias, Nezihe Mürgün, Nermin Diker, Alageyik Lostar (Apaydın), Sevim Göle, Beraet Renda, Beria Berker de kurucular arasında. Kimi artık dünyamızda değil ama derneğin gelişmesinde hepsinin soluğu, çabası var. llk başkanı Nermin Abadan Unat, Marshall yardımıyla başlayan TürkABD ilişkileri doğrultusunda birbirinden çok ayn konumda iki ulusun kadınlannı yaklaştırmak dostluk ve dayanışmayı amaçlıyor dernek. llk toplantı Türk Ocağı'nın alt salonunda, hızh bir çalışmayla yer alıyor başkent yaşamında. Kuruluşu ABD'nin güzelliği dillere destan sefıresi bayan Mc. Ghee döneminde 50. yılını da Joan Parisse'nin döneminde kutluyor. Güzel bir kutlama. Başkan Oya Colman ve arkadaşlan 50 yılın birlikteliğiyle kurumlaşmanın önemini güzel kanıtladı, ilginç konuşmalar yapıldı, eski başkanlan zarif armağanlaıia selamladı. Derneğin logosunu taşıyan şık bir albüm. bu. Açılış günü konuklar arasında Aksoy'lar da var. Ikisi de sanatsever kişiler, sanat ve kültür olaylannı yakından izleyerek, çok okuyarak güzel birikimleri var. Courbet'i de tanıyoriar ama o sergide şaşırtıcı bir olay yaşıyorlar. Duvardaki bir tablonun adı "Uyuyanlar". Çıplak bir kadın ve erkeğin aşk uykusu denebilir. Şaşırtmaca nerde derseniz, Isveçli ev sahibi bu tablonun Paris'te görevli bir Türk diplomatının isteğiyle yapıldığını söylüyor, kokteyldekilerin gözleri açılıyor! Yıl 1868. Paris'te bir Türk diplomat çınlçıplak bir tablo ısmarlıyor! Benkü Aksoy konulan irdeler her zaman. Paris'teki diplomatın kimliğini de araştınyor, Latife Mardin'den öğreniyor New York'ta. 1868 yılında Arif Mardin'in dedesi görevli Paris'te. 2000'lere ulaşınca resimseverlik gerilemiyor, dahası ressam diplomatlanmız var, güzel sergiler açıyor. Ama, Courbet'inki kadar güzel uyuyanlar yok duvariarda. Nasıl olsunl Zuhal Olcay ve Haluk Bilgirver oyun seçmeye gitmiş Londra'ya. Seçim sonunu bekliyor tiyatroseveıier. lyi bir oyun izlemeyi umut ediyor. Londra'ya giden başka dostlanm da Gilgut Tiyatrosu'nda, Venessa Redgrave ve kardeşlerinin oyununu anlatıyor. Londra'da kaç milyon TürkAmerikan Kadınlan Kültür ve Dayanışma Derneği'nin 50. ytlı nedeniyle düzenlediği yemekte Nermin A. Unat, ABD Büyükelçisi Parisse ve Prof. tlhan Unat llk başkanın albümünde çarpıcı bir sesleniş var ABD Büyükelçisi'rtden. Bir sivil toplum öncüsünü tanımaktan mutluluk duyduğunu belirtiyor. Doğru bir sesleniş, Üniversrteli Kadınlar Derneği'nin kuruluşu da Nermin Abadan Unat'ın girişimiyle gerçekleşiyor. Sonra da Sosyal Bilimler Derneği'ni kurdu. O derneğin Istanbul şubesini açarak genişlemesini amaçlıyor şimdi. Kuşkusuz başaracak. Amacını saptar, ulaşıncaya kadar uğraşır, hiçbir zaman pes etmez. TürkAmerikan Kadınlan Kültür ve Dayanışma Derneği önceleri evlerde düzenlenen çaylarda üyelerin birbirini tanımasına yol açtı. Giderek gelişti, nerdeyse okul niteliğinde bir dernek oldu. Patlama nedeniyle sınavdan geçerek üyeliğe alındı başvuranlar. Kuşaklar değişiyor, çalışmalar sürüyor, TürkABD ilişkileri de ilginç boyutlara varıyor giderek. O ilişkiler doğrultusunda başka dernekler de gelebilir gündeme! Benim gündemimde başka konular da var bu hafta. Stockholm Büyükelçimız Oktay Aksoy ve eşi kısa bir tatil için Ankara'ya geldi, eski dostlarla özlem dindirdi. Bir süre önce Stockholm Ulusal Müzesi'nde açılan bir sergi de güzel söyleşilere yol açtı, dost toplantılarında. Fransa'nın ünlü ressam ı Gustav Courbet'in yapıtlanndan oluşan bir sergi yaşıyor, kısa bir tatile gidenler de var. Kimi Türkler de, sayılı günlerin birkaç saatini de Venessa'yı izleyerek geçiriyor. Eski Milano Başkonsolosu Betin Yigit, bankacı oğlu Kerem Yiğrt de Sevinç ve Erdal Inönü ile yan yana koltuklarda seyrediyor oyunu. CHP'nin onursal başkanı siyasal sahnedeki oyunlar arasında gerçek bir oyun izlemeyi özlemiş anlaşılan! Müzikseverier de Suna Kan'ı özlemişler. Değerii kemancımız da önce Istanbul konserieri, sonra ODTÜ, CSO konserieriyle yanıtlıyor bu özlemi. Kitabını yazdığım zaman söyledikleri çınlıyor yüreğimde: Yaşadıkça çalacağım, diye açıkladı karannı. Temmuz 1997. Sonra neler oldu, düştü kolunu kırdı, kaç ameliyat geçirdi ama sahnede, hayranları karşısında aldı soluğu. Yaşadıkça çalacağım kanıtladı. Bu yılın konserieri bahar armağanı bence. Vıvaldi'nin Mevsimler'iyle kucaklıyor müzikseverieri. Güzel bir kucaklaşma bu. Dahası müziği de aşan bir olay. Varoluşumuzun gizemini açıklar gibi, teksesliliğin hüznünü dağıtır, müzik devriminin boyutlarını kanıtlar gibi bir olay. Suna Kan da bu olayın bilinciyle sahnede bence. Yaşadıkça çalacak.^ Veteriner Hekimleri Odası'nın bu konuya katkıda bulunabilecek çalışmaları var mi? Hayvanlann itlafı kentleri ortaçağ ortamına göturür.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle