Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 OCAK 2000. SAY1722 11 "Şahsın Hukuku", "Miras Hukuku" ve "Eşya Hukuku" ile ilgili hukuki ilişkilcrde zaten kadın ve erkek arasında eşitliğe dayalı hiçbir hüküm yoktu. Bu bölümlerde bütün maddeler "herkes", "taraflar", "sağkalaneş", "miras bırakan" ya da "nişanlılardan biri" gibi ifadelerlc başlamakta vc kadın erkek aynmı yapılmaksızınkişileresasalınmaktadır.Ancak, o yıllarda ülkemizde ve dünyadahâkim olan anlayışa göre; evli kadın cv işlerini yapar, çocuklan büyütür; evli erkek de ailesinin geçimini sağlamak için bir işte çalışır ve para kazanır. Dolayısıyla, Aile Hukuku bu anlayış çerçevesinde düzenlendiği içindir ki, kan ve kocaya ayn hak ve yükümlülükler veren, kocaya üstünhaklartanıyan hükümleri içerir. Ancak, 1950'lerden itibaren bilimde, teknolojide, ekonomide, sosyal ve kültürel alanlarda yaşanan hızh değişkne uygun olarak evli kadının konumu da farklılaşmıştır. Bu gel işmcler aile içinde kan ile koca arasındaki görev bölümünü (rollcr ayrımını) her gün biraz daha ortadan kaldırmıştır. Batı ülkelerinde bu dcğişimi izleyen kanun koyucu, günün koşullannda eşitliğe aykın olarak nıtelenen bu maddcleri kaldırarak yerine "eşlerin eşit haklara sahip olmalan ilkesi"ne uygun düzenlemeler yapmıştır. Oldukça gecikilmiş olmakla beraber 30 Arahk 1999 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na sevk edilen Medeni Kanun Tasansı son günlerde yazılı ve görsel medyadaelealındığı gibi, Aile Hukukunda EvliliğinGenel Hükümleri veMalRejimleri günümüzün eşitlik anlayışına uygun olarak düzenlenmiştir. Bu nedenle, maddeler "Eşler" ibaresiyle başlamakta ve "kankoca" sözcükleri kullanılmamaktadır. Sadece "soyadT'konusundabueşitliğinbozulduğunu ve gazetelerde yer aldığı gibi "kan" sözcüğü yerine "kadın" denildiğinigörüyoruz. Ama tasandaki "kadının soyadı" maddesinin eşlerin eşit haklara sahip olmalan ilkesine uygun olmadığını vebukonudayazdığım master tezindeki önerimi burada tekrarlamak istiyorum; Aile Adı: "Eşler evlendirme memurunayapacaklan yazılı bildirim ile aile adı olarak erkeğin ya da kadının doğumla aldığı soyadını seçebilirler. Soyadı aile adı olarak seçilmeyen eş doğumla kazandığı soyadını aile adının önünde taşır. Eşler böyle bir bildirimde bulunmamışlarsa kadın erkeğin soyadını ahr. Bu durumda kadın doğumla aldığı soyadını kaybetmez ve kocasının soyadının önünde taşır." Kısaca hangi hükümlerin değıştiğine ve kadın erkek eşitliğinin sağlandığına bakacak olursak; evlılik ya$ı erkekler için 17, kadınlar için 15 iken, tasarıda kadın erkek aynmı gözetilmeksizin 17 yaşın doldurulması koşulunabağhınmıştır. Tasannın 192. maddesinde "eşlerden biri meslek ve iş seçiminde diğerinin iznini almak zorunda değildir" hükmü gerçek anlamda eşitlikçi bir düzenlemedir. Medeni Kanun'un 152. maddesindeki "koca ailenin reisidir" hükmü ve devamı kaldınlmış yerine "Tasannın 186. maddesiyle "Eşler oturacaklan konutu birlikte seçerler. Birliği eşler beraberceyönetirler. Eşlerin eşit haklara sahip olmalan ilkesine uygun düzenlenen bu maddeyle kadının ev içindeki emeğinın ekonomik değeri olduğunun kabul edilmesi önemli bir yeniliktır. Böy lece günümüzc kadar hep göz ardı edilmiş, ekonomik bir değeri olmadığı düşünülmüş olan "kadının ev içi emeği" de evlilik birliği giderlerine katılmada dikkate alınmaktadır. Ama gîderlere katılma konusu kamuoyıına sanki bütün ev kadınlarının bir işte çalışarak para ka/anmaları gerekiyormuş gibi yansıtıhyor. Ne y azık ki tasanyı bir kez bile okumamı ş bazı kişiler "ev kadınlığına son" şeklınde başlıklarlakadınların bir işte çalışarakgiderlere maddi katkı sağlaması gcrckiyormuş gibi yansıttılar. Tasanda söz konusu edilen ise ev içi emeğin evlilik birlığinin sürdürülmesi için ekonomik bir değeri olduğunun hükme bağlanmasıdır. Evlilik birliğinin yönetiminde ol duğu gibi temsilinde de "eşlerin birlikte temsil cdccekleri" hükmü getirilmiş. Doğal olarak eşit hak eşit sorumluluğu da birlikte getirmektedir. Tasannın 189. maddesinde "Birliğin temsil yetkisininkullanıldığı hallerde, eşler üçüncü kişilere karşı müteselsilen sorumlu olurlar" denilmektedir. Yürürlükteki Medeni Kanun'da temsil yetkisi kocaya ait olduğundan, sorumluluk da ona aittir, kadının evin daimi ihtiyaçlan için borç altınagirmesi halinde buborçlardan da direkt olarak koca sorumludur. Bu eşitlikler, okuma yazma oranının dü^ük olduğu kadınlar açısından sorun yaratabilir ıııi? Önlenıleri içeriyor mu bu medyaya önemli görev düşmektedir. Tasanda eşlerc sorumluluk yüklcnirken koruyucu nitelikte bazı özel düzenlemelerin de yapılmış olduğunu görüyoruz. örneğin, tasannın 199. maddesiyle özel bir önlem olarak hâkimin eşlerden birinin mallarda tasarrufyetkisininkısıtlanmasınakararverebileceği hükmü getirilmiştir. MHP mal rejimleri konusunda neden karşı çıkıyor. Getirilen rejimi açar mısınız biraz? MHP'nin tasanya karşı çıkma gerekçelerinekatılmamızmümkündeğil. Çünkü ülkede demokratikleşmenin ön koşullanndan en önemlisinin yasalar önünde eşitlik ılkesinin, dolayısıyla evlilik birliğinin eşlerin eşit haklara sahip olmalan ilkesinin yaşama geçirilmesi olduğuna inanıyoruz. Ve yasanın günün koşullannda hakça çözüm üretemeyen maddelerinin değiştirilmesi gerektiğini, bunlann başında da mal rejimlerine ilişkin hükümlerin geldiğini yıllardır somut olaylarla ortaya koyuyoruz. Fahrı danışmanlık deni Kanun'un laik, özgürlükçü, eşitlikçi özüne dokunulmaksızın, eskiyen sözünün değiştirilmesidir. Laik hukuku sisteminin en bclirgin özelliği dc budur; hukuk kurallan yaşamın akışı içinde değişen ve gelişen gereksinimlcri karşılamaküzere değiştirilebilmelidir. Olkemizde kişılcrin özel hukuk ilişkileriaçısındanhukukunetkinliğininvarhğından söz edebilmemizde bu değişikliğin yapılmasının önemli rolü olacağına inanıyoruz. Çünkü, hukukun etkinliğinin sağlanması için yargı bağımsızl ığı ve adalet mekanizmasının hızh işlemesi yanında, yasalann günümüzkoşullanndaortayaçıkanihtiyaçları karşılayacak ve sorunlara hakça çözüm getirecek kurallan içermesi degerekmektedir. Medeni Kanun değişikliği için tasarının hazırlanmasında başkaca hangi etkenler roloynadı? Medeni Kanun'da dilde sadeleştirme, günürnüz Türkçesine uyarlama amacı önemli biretkendir. 1971 tarihli öntasan, 1984tarihliöntasanve 1999 tarihli tasandadeğişiklik yapılırken dilde sadeleştirmeye önem verilmiştir. Diğer bir etken de, uluslararası alanda 1950'li yıllardan itibaren cinsiyete dayalı aynmcılığınkaldınlrnasınınönemleüzerinde durulan bir konu haline gelmesi, başta Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın önlenmesi Sözleşmesi olmak üzere uluslararası sözleşmelere ülkemizin taraf olması ve bu konulardataahhütaltınagirmesidir.Bilindiği gibi, Türkiye bu sözleşmeye 1984 yılında Aile Hukukuna ilişkin hükümlerine (15/24, 16/1 c,d,f,g) çekince koyarak taraf olmuştur. Batı hukukunda özellikle Alman ve tsviçre medeni kanunlannda yapılan köklü dcğişikliklerden ve gelişmelerden uzak kalınmaması konusu amacıyla hazırlanan Medeni Kanun Tasansı'nın Aile Hukuku bölümünde kadınerkek eşitliğine aykın hükümlerin kaldınldığı ve yasalaşma sürecinin başlatıldığı gerekçesiyle söz konusu çekinceler 29 Haziran 1999'da kaldınlmış ve Birleşmiş MilletlerGenelSekreterliği'neçekincelerin kaldınldığı bildirilmiştir. Aynca, Türkiye'nin taraf olduğu Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi ve 7 No.'lu Ek thtiyari Protokol; AGtT Kopenhag Zirvesi'nde "kadın ve erkek herkes için temel hak ve özgürlüklerin ayrımyapılmaksızınhakeşitliğiçerçevesinde tanınmasına" dair alınan kararlar; Pekin Deklarasyonu, Avrupa Birliği 'ne tam üyelik konusunda aday ülke olarak kabul edilmemiz, işte bunlann hepsi ülkede demokratikleşme sürecinde yasalarda kadın erkek eşitlığinın sağlanmasını hızlandıracaktır. Tasannın hazırlanması ve bir an önce yasalaşmasında ctken olacaktır. Parlamentodan büyük bir hızla hatta birçoğu halkın karşı çıkmasına rağmen geçirilen ekonomik yaşama ilişkin yasalardan sonra, kanımca şimdi sıra sosyal yaşamla ilgili yasalara geldi. Ve bu aşamada büyük olasıhkla ilkin 30 Aralık 1999'da TBMM'ye sevk edilen Medeni Kanun ele ahnacak. TÜBAKKOM'un tüm üyeleri olarak, Medeni Kanun Tasansı'nın bir an önce yasalaşması konusunda, Atatürk devrimlerinin ve özellikle kadın haklan alanında yapılanlann sürdürülmesinin ülkede demokratikleşmenin ön koşulu olduğunu bilimselyazılannda 1970'lerdenberisavunan Adalet Bakanı H. S. Türk başta olmak üzere, bütün milletvekillerimizindestekvermelerini istiyoruz ve bekliyoruz. Meclis'e sunulan Medeni Kanun Tasarısı son günlerin tartışma konularından biri. Gazete rmnşetleri bunu "kadın erkek eşit oluyor" diye veriyorlar. Yıllardır tartışüan bu eşitük acaba tasarıda gerçekten sağlanıyor mu? Medeni Kanun kabul edildiği zaman değişiklik? Aynca üçüncü şahıslar için önlemler söz konusu mu? Eşit haklara sahip olmak aynı zamanda eşit sorumluluklan da üstlenmek anlamına gelmektedir. Nitekim tasanda da bu yolda düzenleme yapılmış olduğu görühnektedir. Medeni Kanun'da yer alan "kadının kocası lehıne borç altına girmesine ilişkin ışlemleri yargıcın iznine tabi" tutan hüküm kaldınhyor. Tasanda eşlerin mali sorumluluğu birlikte taşıma esası kabul ediliyor. Yeni tasan yasalaştığında tüm yurttaşların, haklannın ve sorumluluklannın bilincinde olmalan gerekmektedir. Çünkü tasanda, bir yandan sorumluluk yükleyen maddeler yer alırken bir yandan da örneğin mal rejimlerinde olduğu gibi seçimlikhaklartanınmıştır. Bütün bunlan okuma yazması olmayan hatta okuma yazması olduğu halde yurttaşlık bilinci tam anlamıyla gelişmemiş olan ve dolayısıyla haklannı bilmeyen kişilere bunlann iyi anlatılması gerekir. Burada barolara, üniversitelerın kadın araştırmaları merkezlerine ve yaptığınız lstanbul Barosu Kadın Haklan Komisyonu'na ve Hukukçu Kadınlar Derneği' ne başvuranlann büyük çoğunluğu evlilik birliği sona erdiğinde mal aynlığı rejimi nedeniyle mağdur olan kişilerdir. Tasarıda en önemli dcğişikliklerden biri evlilikbirliği süresince edinilmiş olan mallannevlilik birliği sona erdiğinde eşitpaylaşımını öngören "edinilmiş mallara katılma" rejiminin yasal mal rejimi olarak kabul edilmiş olmasıdır. Ancak, bu mal rejimi kamuoyuna ne yazıkki abartılı eleştirilerle çarpıtılarak yansıtılmıştır. Burada edinilmiş mallann neler olduğunu açıkbir şekilde anlatmak gerekir. Böylece bu mal rej imine göre eşlerin bütün mallan paylaşacaklan gibi bir yanlış anlamayayol açılması önlenmiş olacaktır. Bumal rejiminde iki türmalvarlığı vardır: Eşlerin paylaşım konusu olmayan kişiscl mallan ve evlilik birliği süresince elde edilen vepaylaşıma tabi olmayan edinilmiş mallar. Kişisel mallar, kişisel kullanıma yarayan eşya, mal rejimi kurulmadan önce kazanıı#"