Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURlYET DERGİ *• 1. Sayfanın devamı suretiy le halkı paniğe sevk etmek" suçlamasıylaTCK'nin548.maddesigereğinccrnahkemeye verilişini soruyoruz. Anlattıklannı duyunca ilkin inanası gelmiyor insanın. Depremden,yıllarönceelindekibilimsel verilere dayanarak bu yazının basındaki sözleri bir gazetede yayımlanınca Adana Anakent Bclediye Başkanı Aytaç Durak, kollan sıvayarak Melih Baki hakkındaCumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur. Suç duyurusunun tarihi ise ne ilginç ki 27 Haziran 1998, yani Adana depreminin dört gün sonrasıdır. Savcılığın hazırlık soruşturması sonunda Adana 3. Sulh Ceza Yargıçlığı 'nda kamu davası açılır. Mahkeme, Baki'nin "sorgusuna başvurmadan, savunmasını almadan" bir de karar verir. Hukukçulann hukuksal açıdan olanaklı olduğunu yorumladığı bu yargilama sonunda Baki hapse mahkum edilir, sonra mahkeme cezayı 380bin liragibibirhafifparacezasınaçevirir. Bunun üzcrinc "sanık" avukatı Behçet Ünsalan, bir üst mahkeme olan Adana2. AsliyeCezaMahkemesi'nebaşvurarakkarara itirazeder. BöylecedosyaODTÜ'lüjeofizik mühendisibilimadamlanndanoluşanbirbilirkişi kurulu tarafından ıncelenir. Yapılan inceleme sonucunda Baki'nin söylediklerinin bilımsel doğruları içerdiği, dolayısıyla bir suçun söz konusu olamayacağı sonucuna vanlır. Bu arada Durak davaya Adana Anakent Belediye Başkanı sıfatıyla müdahil olarak katılmak ister. Ancak, mahkeme bu istemi uygunbulmaz. Durak'ıbu karar durduramaz ve soluğu temyizde alır. Evet, şu anda Melih Baki'nin dosyası Yargıtay'da. Ama O hâlâ halkınıuyarmayaçalışıyoryadabirilerinin mantığına göre "halkı y alan beyanlarla paniğe uğratma suçu(! )nu" işliyor. Baki'yle yargılanmasına yol açan konulankonuijtuk: Durak'ın hakkını/da suç duyurusunda bulunmasını nasıl yorumluyorsunuz? Jeofizik Mühendisleri Odası olarak Aytaç Durak'la kışisel ve kurumsal hiç bir sorunumuzyoktur. Birkentiidareedenhalkınseçtiği kişinin öncelikle kentte yaşayanlann güvenliğini, sağlıklı yaşamasını, planlı kentleşmcyi en doğru ve bilimsel verilerin ışığında nasıl yaparımvizyonunugeliştirmesigerekir. Bizimki gibi kurumlarsa aynı amacı taşıdığından zaman zaman bu tür görevlerde bulunan yetkililerin önlem almasını sağlamak için uyarmak, bilgilendirmek göreviyle yükümlüdür. Biz bilimsel veriler ışığında bu görevi yerine getirir ve daha önce Adana'nın depremriskıninyüksck olmasıyla ilgili uyarılanmız üzerine bizi çağınp dinlemesi gerektiği yerde hakkımızda haksız suç duyurusundabulunmasını hâlâ anlamış değilİ7. Deprem gerçeği karşısında Adana'daki çokkatlıyapılarındurumunu nasıl görüyorsunuz? Deprem geçirmiş kentlerimizdeki çok MELİH BAKİ Adana Jeofizik Mühendisleri Odası Başkanı Melih Baki 1955 yılında Adana'da doğdu. 1979 yılında Istanbul Teknik Ünlversitesi Jeofizik Yüksek Mühendisliği bölümünü bitirdi. Aynı yıl bir kamu kuruluşunda göreve başladı. Bugüne dek jeofizik mühendisliğini ilgilendıren deprem, petrol gibi yerbilımiyle ilgili birçok araştırmada görev aldı. Adana havzasında deprem sorunu, zemin ve kentleşme gerçeğinl deprem rıskı ve çevresel sorunları, içme suyu sorunu ve alternatif çözüm önerileri gibi birçok araştırma konularıyla ilgili düzenlenen panellere ve konferanslara konuşmacı olarak katıldı. 1992 yılından beri üstlendığı Jeofizik Mühendisleri Odası Güney llleri Bölge Başkanlığı görevini yürüten Baki, evli ve iki çocuk babası. Adana 6.3 'le sarstlmış, 145 Aı$ı ölmüştü. Imar düzenlemesinde bir adırn bile atümadu Aynamız: Deprem Eğer, ilk büyük kent depreml olma özelliğiyle anımsanacak Adana/Ceyhan depremindeki cılız çığlıklar duyulsaydı... Ah, bir duyulsaydı; "ateşin düştüğü yerdeki" yakıcılığının, depremın yıkıcılığının ayırdına bir varılsaydı... Kimbilır, belki de Marmara depremi... Depremin nemenem bir felaket olduğunu ayırt edememek, taşradan yükselen çığlıklan duymamak, uzaktakı acılara ilgısiz kalmak yapısal özelliğımiz mı oldu yoksa? Acaba yüzde yüz ellilik enflasyonun etkisınde sürekli sosyal depremlerle sarsılan bir toplum, gerçek depremi de mi kanıksadı? Böyle olmasaydı, geçen yılki 6.3'lük sarsıntının davul zurnası bu topluma az gelmeseydi, Marmara'daki 7.4'luk şamar, yetersizliğimizi, çapsızlığımızı, beceriksizliğimizi, basiretsizliğimizi, zavallılığımızı, umarsızlığımızı gösterebilır mıydı? Vurdumduymazlığımızı, umursamazlığımızı, ahlaksızlığımızı yüzümüze vurabilir mıydı? Marmara depremi, bütun bunların yanı sıra I45 kişinin öldüğü binlerce konut ve ışyerının yıkıldığı ya da hasar gördüğü depremın üzerınden on dort ay geçmesine karşın adaletın hâlâ yerine getırilmediğini, gecıktiğını, Adana ve Ceyhan'da hiçbir sanığın henüz hapse gırmediğini, Af Yasası'yla da girmeyeceğını, Marmara depremi içinse göstermelik af dışı bırakılma palavrasına karşın yargı sistemi mekanızması ıçınde sorumluların suç niteliğinin zaten hafifletildiğinl, Imar düzenlemesi ve inşaat teknolojisinde depreme karşı yeterli önlem ve altyapı çalışmasının yapılmadığını, yardımların hak sahiplerine verilmediğini, "haması nutuklarla vaziyetin ıdare edildiğini" de ortaya çıkardı. Marmara depremi üzerine yapılan araştırmalara göre Adana/Ceyhan depreminin mağdurları için planlanan yirmi bin konutun beş bıne indırıldiği ve bunların bile henüz tamamlanmadığı, ağır hasarlı binaların henüz yıkılmadığı, guçlendirme ve onarım çalışmalarının yapılmadığı, onarım yardımlarının yarıdan çoğunun ödenmedığı, yapılan ödemelerden de proje parası adı altında önemlı bir kesintıye gidildiği, geçen yıl 350 milyon lıra kıra yardımı verilirken deprem konutlarının henüz tamamlanmamasına, hasarlı binaların onarılmamasına karşın bu yıl için yeni kıra yardımı sözunun bile edilmediği, depremde zarar gören sanayicilere de ödenmesi öngörülen mıktarın ancak üçte birinin ödendiği öğrenildı. Butün bu olumsuzluklara karşın deprem mağdurlarından pek ses çıkmadı; dıkkat çekıcı bir kamuoyu oluşumu da gözlenmedı. Uyuşuk yapının uyuşturucu etkisiyle esriyen, ahlarla, vahlarla tevekküle sığınan, kederini yureğinın derınlıklerinde sonsuza dek gizleyen, bu dünyayı boşlayıp öte dünyadakı erınce endeksli yaşam anlayışının tutsağı ınsanlarımıza yine birkaç eğitimli, genç ılerıcı ve yurtseverin yönettiği meslek örgütlerı sahıp çıktı. Mimarlar Odası Adana Şube Başkanı Ozan Tüzün, Adana/Ceyhan depreminden sonra uyarılanndan sonuç alamadıklarını anlattı: "Odamızın devletin çeşıtlı kademelerinde defalarca dile getırdığı gibi müteahhitlik kurumuna hâlâ bir disiplın getirilmemiş olması, yapı sahibl, teknik uygulama sorumluları ve yerel yönetlmlerin yapının inşaat surecinde yetki ve sorumluluklarının belırleneceği yonetmeliklerin bir türlü hazırlanamayışı, inşaat alanlarında şantiye şefi bulundurma mecburiyetinin getırilmeyişi yanında meslek örgütlerinin meslekı denetleme yetkilerinin zorunluluk halıne dönüştürülmeme8İ 27 Haziran'da Adana'da olduğu gibi Marmara'da da aynı saptamaları yapmamıza sebep olmaktadır." Tüzün, Mimarlar Odası'nın depremden on dört ay sonra Adana/Ceyhan'daki saptamalannı ıse şöyle sıraladı: "Mesleğimiz kapsamında izlenılen çalışmaların tehlikeli ve bir daha düzeltılemeyecek sonuçlara doğru gitmekte olduğu gorulmektedir. Pek çok yurttaşımızın can ve mal kaybına neden olan kaçak yapılaşma, guçlendirme adı altında ve çok büyük milli servete mal olacak bir ölçüde yasallaştırılmaktadır. Depremden hasar gören kaçak yapı ve gecekondu sahiplerine merkezı yönetımce verilen kredilerin planlı ucuz konut alanları ve gecekondu önleme bölgelerinde kullanılmasını sağlamak üzere yerel yönetimlerce herhangi bir çaba ıçine gırılmemiştir. Imar planlarını veya kaçak yapılaşmayı engellemek için meslek odalarına yakınlaşmayı düşünmeyen yönetımler hıç mimarmühendis eli değmemış orta hasarlı binaların bundan sonraki depreme dayanacak hale getirilme çalışmalarına meslek oda ve mensuplannı ortak etmektedir. Ağır hasarlı konut sahiplerı için hızla yapılmakta olan konutların planlanmasında yöre koşullan ile çağdaş yaşam standartları dıkkate alınmadan sadece imalat süratı ve sağlamlığı göz önünde tutulmamıştır. TepebağSarıyakup gibi kentsel ve arkeolojik SİT bölgelerinde mevcut tescilli binalar hiçbir yardım görmemış, dun olduğu gibi bugün de yok olup gıtmeye bırakılmıştır. Çeşitli üniversitelere paylaştmlan guçlendirme proje ve inşaat çalışmaları kapsamında bulunan ruhsatsız ve betonarme yapılar yanında bir tek kültürel varlık ve tescilli bina yoktur!" Hak arama fiyaskosu Adana/Ceyhan depreminden sonra hak arama çabalarındakı gelışmelerin de imarinşaat alanındaki yapıdan hiç gerı kalır yanı olmadığı ortaya çıktı. Depremlerden yansıyan her enkaz enstantanesı yüreğı ınsan ınsan çarpanların vicdanlarını sarsarken ölü soyucusu, aç gözlü talancıların bir kez daha bu ulkenın egemenlerı olduğunu vurguladı. Rüşvet çarkında öz çıkarına teşne, kamu bılıncınden uzak, ınsan ve yurt sevgisinden yoksun, devleti ve halkı soymak için devlet ıçinde örgütlenmiş etkilı ve yetkili yaratıklarla ışbirlikçilerinin nasıl korunduğunu gosterdı. Ceyhanlı avukatlar Hüseyın Özbek'le Muharrem Tok, depremden sonra hak arama çabalannın nasıl sonuçsuz kaldığını anlattılar. Avukat özbek, depremde yıkılan bınalardan sorumlu müteahhit, teknik sorumlu, müellif, belediye imar müdürü gibi on sekız sanık hakkında asliye ceza mahkemesinde "taksiıii suç"