Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
18 Önce koluna mikroçip taktırdı, çevresindeki elektronik aygıtlarla etkileşime girebilmek için. 1998'in Eylül ayından beri kolunda bu mikroçiple yaşıyor. Ardından eşi de ona katıldı. Şimdi ikisi birbirlerinin yaşadıkları duygulan algılıyorlar mikroçipleri aracılığı ile. Emel Soylu, tngiltere'de Reading Üniversitesi Sibernetik Bölümü Profesörü Kevin Warrick'le bilimin insan üzerine etkilerini konuştu. heyecan verici, fantastik bir evren. Ve bu evren çarcsiz, kapasitcsini tam anlamıy la kullanamayaninsanlarladoluydu. Ellerime bakıyordum, ayaklanma Müthiş şeyleryapabilirdi bu eller, ayaklar. Öyle yapılmışlardı. Amaolmuyordu.yeterincehızlıdeğildilerveçokçabukinciniyorlardı.Üstelikkendini yeniden onarma özelliğine sahip değildiler. Hepmakinelerdenbirgeridekalıyordu insan bedeni.Bilımeyönclmem böyle oldu. Beniın için bugün yaptığım iş aslında çocukluğumun bir uzantısı. Fantastik bir dünya ile katı bılım dünyasını birbiriylekaynaştırmak. lnsanı zayıf bulduğunuzu söylediniz. Yalnızca işlcyi*) hızına ve kapasitesine dayanarak mı böyle düşünüyorsunuz? Hayır.kesinlikledcğil. İnsan cinsievrendeki en yavaş gelişen türlerden biri. Içinde yaşadığımız dünyanın evrenin en genç gezegenlerinden bın olduğunu, insan türünün henüz cmekleme döneminde olduğunu düşünürsck, daha öğrenecek pek çok şey ımiz var. Michelson'un dediği gibi, bilim bana göre içindebulunduğumuzanı bilmcktir. İnsan ırkıolarakyinedeçevrcmizdeyaratılmışpek çok şeyden çok daha gerideyiz. Daha 1895 'te ünlübilim adamı Lord Kelvin: "Havadan daha ağır olup da uçmayı başarabilen makineleryapmayıaslabeceremeyeceğiz" demişti. Etrafınızdaki canlıtürlerine,onlann yapabilipbizlerinyapamadığışeylerebakın. Doğada yalnızca beş duyusu olan tek canlı türüdür insan türü. Öylesine yetersiziz, doğadaki diğer canlıtürleriyle karşılaştırıldığımızda. Evrenin diğer canlılanndan çok daha geride ve çok daha azınlıktayız. Örneğin dünyada topu topu 89 milyon insan varken, birçekirgeistilasındakiçekirgcsayısı lOtrilyon civannda. Bütün bunları göz önüne aldığımızda artık bilime başka bir gözle bakmamızın 7amanı geldı de gcçiyor bile. Diyorsunuz ki geleneksel bilim hâlâ var olanı bulmaya çalışıyor. Roma'yı yeniden TUMHIJRİYET DERGİ Obiröncü, ama once ınsan Siz bedeninizi mikroçipin emrine sunacak kadar teknolojiyle iç içe yaşayan bir bilim adamısınız. Hep böyle miydiniz? Nerede başladı bu ilgi? Taa çocukluğumda. Hep motorlu şeyler ılgimi çekerdi, özellikle insanın yapamadıklannı yapanlar. Motosikletler, robotlar. Hiç robotum olmadı ama okuduğum kitaplar da o doğrultuda idi. Diğer çocuklar Enid Blyu ton'in"MuhteşemBeşler"ininserüvenöyküleriylebüyürkcn.benH.G. Wells'ingeleceği anlatan romanlannı okurdum. M Crıchton'un "Tertninal Man" adlı kitabını okuduğumda biliyordum ki gelecekte ben bu türbirişteçalışacaktım. lnsanmakineilişkileri üzerine yani! Evet. Çocukluğumdan beri makinelere hayrandım. Daha 11 yaşımda iken insanın kendi yaptığı, yarattığı makinelerkarşısındaki yetersizliğini görüp, bu makineleri yaratan insanın makinelerlc işbirliği yaptığı takdirde çok daha ileriye gidebıleccğini düşüniirdüm. Sibernetik fikrinin doğuşu bu zamana rastlıyoröyleyse. Elbette, dünyaya bakıyordum... Müthiş keşfetmekgibi. Bir anlamda öyle. Ben diyorum ki artık köşenin ardında ne olduğuna bakmak, insanları yaşamları üzerine durup düşünmeye ve değişiklikleryapmayayöneltmek.enazından bunun için çaba göstermek zamanı gelmiştir. Benhiçbirzamankabulleniciolmadım, hiçbir zaman bana sunulanı, bu böyledirdiyegözükapalı izlemcdim. Hepdüşündüm ve sordum "Ama niyc"? diye. O yüzden çok başımderdegirdiokullarda. Geleneksel sistemin içinde çok soru soran insanlara yer yok neyazıkki! Şimdi bilebanabürokratik sorumluluklar yükleyecek, bılım alanında özgürce çalısmamı ketleyecek konumlardan uzak kalmayaçalışıyorum. Ama yine de bedeninize mikroçip taktırarakön plana çıktınız. Hiç kaygılanmadınız mı, ya bir terslik olursa, ya mikroçip bedenimde serbest dolaşmaya başlarsa, ya artık denetleyemezolursak diye? Korkularım, kaygılarım vardı elbette. Ancak ben bir bilim adamı olduğum kadar bir öncüyümde.Buişıbınsınınyapmasıgerckiyordu, gönüllü olarak da ben vardım. Tıpkı DoktorJekyl'inkendisine kendi formülünü uygulaması gıbı. Sonuçtan hiçbir zaman eminolamazsınız. Zatensonucunubildığiniz şey hiçbir zaman deney olarak adlandırılamaz. Benkobayolmayakararverdiğimde de bu deneyde pek çok bilinmeyen nokta vardı. Ancak bir bilim adamı olarak gelcceğin bize sunacaklarına, salt kendi korkularım, kaygılarım yüzünden gözümü kapatamazdım. Benim bedenime taktırdığım mikroçip, sinir sistemimi dışarıdaki birbilgisayara bağlıyor. Elektronik radyo sinyalleri aracılığı ile benim duygu ve düşüncelcnmi mekanik dönüşüme uğratarak bilgisayara aktarıyor. Araba kullanırken ki "Sağa dön, sola dön" gıbı basit kumandalann da ötesindeduygusal sinyalleri deaktarabilıyor. Sanırım bu noktada eşinizin cesareti Önce Kevin Warrick taktırdı koluna mikroçipi, ardından t'j/. Şimdi birbirlerinin duygulurını mikroçiple paylaşıyorlar. Wurrick, "Reading Yedi Cüceler " adını verdiği robotlarıyla...