Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
20 HAZİRAN 1999. SAYl 691 ye hiçbir zaman ilgi duymadı. Melankoliye eğilimlikişiliklerdesıklıklagörüldüğügibi, çalışkan, temiz, dosyalan ve mektuplan çok düzenli, ciddi, diğcr insanlarla olan ilişkilerine ürkek bir dikkatl i 1 ik gösteren, kendi düşüncelerinionaylamakkoşuluyladostluğuna güvenilir, ayrıntıları ve çelişkileri çok önemseyen, sorumluluk duygusu yüksek, özvcri çabası içinde, ateist olmasına karşın kimi küçük batıl inançları olan, büyük aile ilişkileri gibi bazı geleneklere ve kadın erkek ilişkilerindeataerkililkelercnağlıbiryaşam sürdüren, çocuklanna karşı hoşgörülü, sorularaaçıkyanıtlarvermeyeçalışan,eğitimlerine özen gösteren fakat arada belirli bir mesafe de bırakan, sevecen "modern baba gibi" davrandı; onları aradabiryanaklanndan öptü, pek seyrek kucakladı... Yahudi geleneklerinc karşı çıkmak için üç oğlunu da sünnet etSigmund Freud1891. tirmedi. Freud, meslek çalışmalannın ilcrlcyen bölümlerinde modern ruhbilimlerinin Kabc'si sayılan, Paris Salpctri Kliniği'ndeçağınen ünlünöropsikiyatrverenklikişiliklerinden Charcot'un yanında çalıştı. Charcot için "Tüm bağımsızlıkduygularıma karşın, bağımlıolmakzorundakaldığundan değil, severek bağımlı olmak istcdiğimden, dolayı mutluyum" diye yazdı. Charcot Freud'un nörolojiden psikolojiye geçişinde de etkili oldu. Freud, felsefeyi, üniversitenin felsefe seminerlerinde,dinbilimci, Aristotelesuzmanı ve Darvvin hayranı filozof Franz Brentano'dan öğrendi. Kişiliğinin evriminde kendisinden onbeş yaş kadar büyük olan Josef Breuer (18421925) ile oluşturduklan yakın arkadaşlıkdaönemli biryertuttu. Breuerile birlikte 1895 tarihinde yazdıklan Histeri Üzerine Araştırma modern ruhbilimlerinin ilk önemli yapıtı oldu. Ancak kitap olumlu yankı getirmeyince yollan aynldı. Freud, 3 5 i le 45 yaşları arasında çok sıkıntılı bir zaman dilimiyaşadı. Babasınınölümü ve Breuer'den ayrılmasından sonra, yalnızlık korkusu ve arkadaş gereksinimi içindeydi. Berlin'li KulakBurunBoğazhastalıklan uzmanı Wilhelm Fliess'le tanıştı. Fliess'i "yedek baba" yerine koydu; içtenlikle bağlandı. 12 yıl süren bu yoğun dostluk, kendi karşıtıhoşnutsuzluğudabirlikte üretti, ilişkileri 1900 yıiında kırılma noktasına geldi, 1902'dedetümüylekoptu... BukezJung'a bağlanmıştı. Belki deJung'latanışması Flicss'dentümüylekopuşunukolaylastırmıştı... Freud'un 18901900 yılları arasında yaşadığı sıkıntılıdönem zaman zaman ortaya çıkan krizlerle daha da ağırlaşarak sürdü. Her türlü kurguya açık, başı sonu bilinemeyen ruhbilim diinyası, bunun da bilinçdışı gibi daha da çok bilinmezlerle dolu bir alanda serbest çağrışım gibi yeni bir yöntemle, kendisinin en yetcrsiz, hatlabilgisi/.olduğucinsel yaşam üzerinde çalışmayabaşlaması, I'reud'daolağanüstübirgüvensizlikyarattı. Korku, yalnızlık ve tcrk edilmişlik duygusu verdi... Yıllar sonra, bilc, yeniden "anatomiye dönmck istiyorum" diye adeta haykırdı. Yaşadığı bu bunalımlı koşullarda, önce kendi ruhunun derinliklcrine bakmak, kendisini tanımak, anlamak, arındırmak, sorunlarını çözümlemekistedi. 1890 yıllarında kendi tatıımıyla muhteşem melankol ik yalıtlanma (Splendid isolasition) içinde insanlardan, özcllikle de meslek BASKENT GUNLERI Başkent yaşamının gizemi MÜŞERREF HEKİMOĞLt elenek oldu artık, Doğramacı evındeki yemekler bir konserle başlıyor. Bu kez de flüt dörtlüsünün konseriyle. Dört genç kızın soluğuyla değişik yapıtlar sesleniyor, onur konukları da ilgiyle izliyor. özellikle güzel Prenses Rahma Çünkü o da flüt çalıyor. Flüt konseri de bu nedenle, zarif bir selam evsahiplerinden. O akşam yemeği Ürdün Prensi Hassan bin Talal onuruna. Ertesi gün de Çankaya'da Cumhurbaşkanı ile buluştu bir öğle yemeğinde, Ankara'ya gelişi Bilkent Üniversitesi'nden doktorluk alması nedeniyle, basına yansımadı ama ilginç konuşmalar yaptı Ürdün Prensi. özellikle uluslararası sorunlarda ve globalleşme konusunda çarpıcı görüşler öne sürdü. Ürdün Kralının kardeşiyle Amman'da karşılaştım yıllarca önce, evine gittim Pakistan'lı eşini de tanıdım. Yaser Arafat da Amman'da o günlerde. Hatırlatınca güldü, neler anımsadı kimbilir. Beklentiler gerçekleşmedi, tahta oturmadı ama saygın bir yeri var ülkesinde. Yılların deney ve birikimiyle devlet yönetimindeki düzeyini, kişiliğini güzel yansıttı konuşmalannda. Yemekte de, kürsüde de. Sofrada Büyükelçi Suha Umar oturuyor yanımda, öteki yanımda da Prof. Metin Heper. İlginç konuşmalar yapıyoruz, TürkÜrdün ilişkilehndeki olumlu gelişmeleri anlatıyor Suha Urhar. Çok ilginç izlenimleri var. Yemeğin bir başka konuğu Büyükelçi Resat Anm da bir Ürdün kitabı yazabilir bence. Genç bir diplomat olarak ilk dış görevi Amman'da. İlk elçiliği de hayli uzun sürdü. Kral Hüseyin'in ülkesinde, ikili ilişkiler geliştı giderek, güzel dostluklar oluştu. Ankara'daki karşılaşmada da çok sıcak kucaklaştılar. Yıllar boyunca ben de büyük ilgi duydum Ürdün'e. önce Kura'lar nedeniyle. ArapIsrail savaşında beyaz gömlekli bir Türk sefiresi Lale Kura. Yaralılara bakıyor, dergilere kapak oluyor. Haluk Kura'nın da çok ilginç anıları var. İlk dış görevini Amman'da yapan Reşat Arım da yeğenım Filiz Kök ile evlendı merkeze dönüşte. 1970'li yıllarda da elçi olarak gitti Amman'a. Beşbuçuk yıl kaldı görevinde, üst düzeyde yoğun trafik oluştu iki ülke arasında. Devlet başkanları, genelkurmay başkanları ağırlandı başkentlerde. Ben de gazeteciliğımin ilginç olaylannı yaşadım Amman'da. Çünkü bir de ünlü ressamımız Fahrülnisa Zeid var. O da Amman'da oturuyor, oğlu Raad bin Zeid Ammun 'da görev yapan diplomatlarunızdan Büyükelçi OktayAksoy'un ressam Fahrülnisa de saray bakanı. Amman'da en güzel saatlerimi Fahrülnisa Zeid ile geçirdim. Zeid ile yakın dostluklan var. Vakit bulursam kitabını yazacağım ama zaman daralıyor giderek! izlenimleri de çok ilginç. Bilkent tepesine dönüyorum yeniden. Katar Başkent yaşamının gizemi bu bence. Eski Büyükelçisi Kembriç de okumuş, güzel dostlarımız, yeni tanıdıklarımız olaylar içinde Ingılizcesı var. Ama anadılinı yeğledi, ünlü derınleşen ya da sılinen çızgilerle geçiyor Arap ozanlarının dizeleriyle seslendı. Prens günler geceler. Kimi zaman sevınç, kimi Hassan'a. Katarlı diplomat Hindistan'da zaman hüzün ve gözyaşı. Perihan Fenmen'i elçiymiş daha önce, sonra uzun süre de büyük hüzünle uğurladık dünyamızdan. Blrleşmış Milletler Delegeliği var. Ama önce güzel bir kız başkentimizde, sonra Türkiye'ye gelmek için ayrıhyor o görevden. güzel bir kadın, zarif, akıllı, Şefik Fenmen ile Nedeni şıır. Türk şiirini çok sevıyor. Önce evleniyor, kocasını ıçten destekleyen bir Divan şıırınin ustalarını, Fuzuli'yı, Nedim'i, diplomat eşi olarak yerleşiyor belleklere. sonra Nâzım Hlkmet'i. 1968 yıiında Nâzım Kocatepe Camiı'nin avlusunda neler ile bir karşılaşması da var gallba. İlginç bir canlandı gözümde. Başkentin yaşamında rastlantı. Ünlü ozanımız için anma törenleri yeri ve izi olan bir kişi sözün kısası. İlginç bir düzenlendiği gün yaşadım bu olayı. rastlantı beş yıl önce yıtirdığımız Orhan Isvıçre elçievınde de güzel bir şan konseri Eralp ile aynı günde toprağa verdik Peri'yi. dinledik geçen akşam. Soprano Leyla Belki de buluştular. Bir dost mozayiğinde Çolakoğlu, basbariton Deva Çolakoğlu ve eksilen taşlar, ölümün ötesinde yeniden tenor Hakan Aysev, piyanoda Aylin bütünleşiyor belki de. Sevim Göle de o Özuğur'un eşliğiyle sarkılar söyledi. AB ile taşlardan biri. Bir başkası da Erdem Emer ilişkilerimızde yeni buzullar oluşuyor ama, değil mi? Kocatepe Camii'nin avlusunda Avoıpa'nın göbeğinde bir ülkenin, Isviçre'nin hepsını andık hüzünle. Ankara elçiliğinde sıcak bir akşam yaşanıyor. Yaşam sonbahar yapraklarına dönüşüyor Bern, Lozan, Montrö, Neuchatel, Lugano, giderek, dostlar birer ikişer gidiyor Bale, Luzern adlı yuvarlak masalarda dünyamızdan. Her gidenle biz de gidiyoruz oturuyor konuklar. Büyükelçi Faivet ve eşinin ama yeniden dönüyoruz dünyamıza. konukları değişik çevrelorden oluşuyor. Kimi Kaçınılmaz bir olay bu. Yarım kalan şarkılara Türk, kimi yabancı, kimi diplomat, kimi bilim birkaç sözcük katabilmeyi umut ediyoruz. adamı, kimi eski politikacı. Ömeğin Ali Geride kalanların görevi de umudu Bozer, Mümtaz Soysal, Ayşe ve Sencer soldurmamak değil mi? ^ Ayata, Ihsan Doğramacı, Polonya Büyükelçisi Placz, Dışişleri'nden Selim Kuneralp, Kenan Tepedelen, Turizm Bakanlığı'ndan Fikret Üçcan, eski bakanlardan Ihsan Topaloğlu ve eşleri, seramik sanatçımız Hamiye Çolakoğlu, basın dalından da Murat Sirmen ve ben. İlk kez gördüğüm kişiler de var. Onları uzaktan selamladım ancak. Bem masasında oturuyorum ben. Isviçre'nin başkentinde. Çoktan görmediğim başkentil bir dostumla buluşmanın sevincini kutluyorum. Ihsan Topaloğlu İle birlikte izliyoruz güzel konseri. Soprano Leyla Çolakoğlu onun kızı. Gaziantep Yolunda şarkısı da çok duygulandırdı babasını. Topaloğlu Gaziantep kökenli bir kişi ama tüm ülkemizde gözü ve izi var. Petrol savaşının öncülerinden biri. Vaktiyle daha ucuz petrol alabilimek için belli çevrelerden gizli giderdi yurtdışına. Yükseköğrenimi Isviçre'de, Zürih'deki ünlü Tecnische Hochschule'de. Parlak bir ögrenci, parlak öneriler de alıyor ama umursamıyor. Atatürk'ün açtığı yoldan yürümek istiyor, yokuşları da güzel aşıyor tüm görevlerinde. Masamızda Isviçre'nin Ankara Başkonsolosu Hofstetter de var Daha önce Tahran'da görevliymiş, o görev mutlu bir evlilikle sona eriyor. Eşi Iranlı, bir de oğlu var. Türkiye'ye bakışı, Sigmund Freud 1909. taşlanndan uzak durdu. Bu sıralarda pek çok bedensel veruhsalşikâyetiortayaçıktı. Bunlar arasında kronik kabızlık, idraryolları bozuklukları, kalp şikâyetleri, mide bağırsak rahatsızlıkları, migren ağrıları, suçluluk duyguları, cinsel yetmezlik sorunları, erken boşalma (coitus interraptus), korku nevrozu ensıksözüedilenlerdi. Yaşadığı yoğun ölüm korkusunun, belki birazölümdenkorkmak, ama daha çok ölümü arzulamak biçiminde ortaya çıktığı düşünülmekteydi... ölüm korkusu Freud'u hep meşgul etti. Bazı belli tarihlerde kesinlikle öleccği düşüncesi "korkusu ve istemi" sıklıkla kafasinatakıldı. Freud, yaşamının sononyıllarıııı sürekli tekrarlayan damak kanserinintchdidialtındagcçirdi, otuz üç kez ameliyat oldu. Ağrılara, ağzından yayılan kokulara, konuşma zorluğuna hep yüreklilikle karşı koydu; çalışma gücünü azaltıyor diye kanserin sorumlusupuroiçmcyibırakmaya yanaşmadı; bıına karşın,psişik sorunları, 1890 yıllarında yoğunlaşan melankolik durumu onu kanserden çok daha fazla üzdüveyordu. Yaşamınınsonyıllarında, kızı Anna ile yoğun duygusal bağları, babaların kızlarını analizetmelerinekarşı olmasına rağmen Anna'yı analiz etmekteki ısran, sonra daonu, aralarındaki ilişkinin gizi bir türlü çözülemeyen Lou Andrea Salome'yebubizim, ikimizinkıt zıdırdiyeemanetedişi, oğullan İMB MartinveErich'inbabalannakar^W şıtepkileriheptartışıldı.^