Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
28ŞUBAT1999. SAYI675 Radyo mikrofonlarına veya televizyon ekranlarına hazırlıksız davet cdilen gençleri suçlamıyorumaslında. Suç.budavetiyapan yöneticilerde. Daha titiz ve dogru karar verebilirlerdi. Bclki bundan sonra gerçekleşebilir.Dikkatediyorum.havaraporusunanların Türkçelennde düzelme var. Dcmek ki yöneticilerseçimlerinde dahadikkatli davranıyor. Mcdyada en çok hangi dil yanlışlarıyla karşılaşılıyor? Birkaç yıl önce hep birliktc "Konuşan Türkiye" istemiştik. Ama konuşmadilinin kurallannın unutulduğunu, hatta kulak tırmalayan dil yanlışlarının yazılı basına da yansıdığınıüzüntüyleizledik. Aslındahataların büyük bölümü eksikbilgiden ve üşerı^eçlikten kaynaklanıyor. Türkçe'de o kadar /ahimhatalaryapılmayabaş.landı ki... Her iilin kendine özgü kuralları var. Konuşma Jilinin de kendine özgü kuralları var. Hem /azıda hem de konuşmada tüm bu kurallar hlalediliyor. .; •. Türkçefonctikbirdil. Yanihemenhemen conuşulduğugibiyazılıyor. Incclik burada, /azıldığı gibi konuşulmuyor. Medya meniuplarının çoğu bunu bilmiyor. Mesela "a" /e w e " sesleri,konuşurkendaralır, "ı" ve "i" )lur. Bunubilmeyenspikerarkadaşlar,tane ane okumaya çalıştıklan için son derece ka>a veyanlış bir konuşma ortayaçıkıyor.Bu la kulaklara yerleşiyor. "Yapacak" yazar 'yapıcak" deriz; "edecek" yazar "edicek" leriz. Derizdemesineamauygulanmıyorbu Lurallar. Aslında "Türkçe, yazıldıgı gibi söylenncdiğine göre, söylendiği gibi yazılan bir dil »lmalı ve konuşurken değişikliğe uğrayan esler, yazıda da gösterilmelidir. Konuşma dilinin inceliklerinden biri de .onuşmada akıcı I ıgı sağlayan ve dinleyenin nlamasını kolaylaştıran "Ulama". Yanibir özcüğün sonundaki sessiz harfin, birsonrai sözcüğün başındaki sesli harfle bağlanıp, munla birlikte söylenmesi. "En eski" yazııp "eneski" söylenir, "Açıkhava' yazılır açıkava" diye söylenir, daha doğrusu öylenmelidir. Bazılan da "ğ"yi telaffuz etmeye çalışıor. "Ğ*'aslında birharfdeğildir. Yumuşak g" sıfatındaki gibi, o kadar yumuşaktır ki, cneilikle kendinden önceki harfin sesini lır." Yâğmur" yazılır "ya(a)mur" okunur. lazende"ye"ve"v"ünsüzlerınedönüşür: Leğen"yazılır"leyen"yada"soğan"yaılıp "sovan" okunur. lki heceli olupçekim eki alınca ikinci hcesindekiünlüharfidüşensözcüklerpekbinmiyorve "vakfı" yerien "vakıfı","şekli" erine "şekili" deniyor. Sonu 'k' ve 'g' ile biten özel adlarla, yaancı dillerdenalmmışbazı sözciiklerçekim kialsabile "ğ"olmaz. "lrak'a"yerine"Iraa", "hukuka" yerine "hukuğa" şeklindeki öyleyişleri duyuyoruz. "1le" ve "ila", anlam ve görev bakımınan farklı olduğu halde edat/bağlaç birbiri erine kullanılıyor. Bunun dışında bazı harflcri inceltmeye, azılannı dauzatmayayarayan "şapka" ( A ) ullanılmayınca yanlış anlaşılmalara yol çabiliyor. Üşenmeyipyazımkılavuzunabaılsa bu yanlışların hiçbiri olmayacak. Bu urallan ben koymadım sadece hatırlatmaya alışıyorum. Yazı dilinin kurallannın yanına konuşma dilinin de kendine özgü kurallavar. Temel kuralımız Türkçe'nin yazıldıgı ibi okunmadığıdır. Peki, dilin bu noktaya gelmesinde Türk >il KuruımTnun bir rolfi oldu mu? Son yıllarda Türkçe'nin hızlabozulmasıa yol açan etkenlerden biri de Türk Dil Kuımu'nun fıldişi kulesinden inipgünccl sojnlaraeğilmemesi. DTK, bilimsel çalışmaır ve yeni sözcük türetmekten başını kaldınp, güncel dile yönelseydi ne ben kitap yazmak zorunda kalırdım ne de "Türkçe Dostlan Dil tzlemeGrubu"nuoluştunırduk. Bence DTK dil i denetlemediği için gündelik yaşamın kontrolünegirdi. DTKgünüyakalayamıyor ve güncel gereksinimleri karşılayamıyor. TDK, güncel olayları izleyıp, o günlerde sözlü ve yazılı basında sıkça kullanılan yabancısözcüklerinanlamını, varsaTürkçesini, cümle içinde kullanımını ve nasıl tclaffu/ edileceğini medyaya bildirmelidir. Bu hİ7met ya faksla ya da gazctclerde açılacak dil köşeleriy le gerçekleştirilebilir. Yazılı basın aracılığı ile ihlal edilen kurallar hatırlatılmalı, yanlışların yer etmesıne izinverilmemelidir. Eski ve yeni Türk Dil Kurumlan arasındaki yazım/ imla kılavuzu yerine tek bir yazım kılavuzu hazırlanmalıdır. Güzel Konuşma ve Okuma Kılavuzu adlı bir kitap yazdınız. Bu fikir nasıl doğdu? Türkçe'nin bozulması üzerinc önce vatandaşlar dillerine sahipçıktılar. Gazetelereveköşe yazarlarına yanlışlarla ilgili mektuplargönderdiler. Ardından bazı köşe yazarları dil konusunaağırlık vermeye başladı. Hatta politik konulardaki uzmanlığıyla tanıdığımız Mümtaz Soysal'dan dil üzerine çok güzel yazılar okuduk. Bunun dışında Oktay Ekşi, Doğan Hızlan, dilin bozulduğuna, nasıl kurtanlabileceğine dairyazılar yazdılar. Ama dil konusunda gelen şikâyetler o kadar yoğundu ki bunu bir akıma çeviren Hakkı Devrim ve Şiar Yalçın oldu. Eksik olmasınlar dilin bozulmasının farkında olmayanlarbilediledi kkat etmeye başladı. Kim ne hata yapıyor? diye. Fakat onların çoğunda o kelime şöyle mi yoksa böyle mi söylenmeli tartışması yapıldı. Açık "a" ile mi kapalı "a" ile mi? Çok münferit örnekler üzerinde duruluyordu. Ormana değil, ağacabakıyorlardı. Bunun üzerine ağaçtan çiçektcn vazgeçtim.Ormaneldengidiyordiyerek işebaşladım. 34 yıl medyayı takip ederek notlar aldım. Daha sonra bu kuralların ortak noktalarınıtespitettim. Dikkati dağıtmaması ve kolay okunur olması için en fazla yapılan hatalarakitabımdayervcrdim. Hızh birkavrayışı varzannediyorum. Güldü, elimisıktı. "TeşekJtüredcrim"dedi. Bir daha aynı hatayı yapmadı. Kitabımda Demirel'eyabancı sözcükleri çok kullanmasıyla ilgili bir mektup var. Bir toplantıda kendisine kitabı takdim ctmiştim. Kürsüye çıktı ve herkesi doğru Türkçe kullanmaya davet eden bir konuşma yaptı. Bu da bir tepkiydi. Daha sonra bir de teşekkür aldım. B u arada çok saygı duy duğum kişilerden, Yekta Güngör Özden'den ve Ferruh Doğan'dan kitabımı çok olıımlu bulduklanna dairmektuplaraldım. Ferruh Doğan, kitapta birTürkçe hatasını da bulmuş. Tcşekkür ettim ve ikinci baskıda düzelttik. Herkes hata yapar. Yeterki fark edip düzeltelim. ki kitap, beş ay sonra ikinci baskısını yaptı. Bu kitabın başansından daha çok okurların, Türkçe'yeduyarlılığınınbirifadesi. Sizin döneminizdeki TRT'vlc bugünkü TRT arasında farklar var mı? TRT'de spikerlerin scçiminde geçmişle bugün arasında bir fark olduğunu düşünmüyorum.DahaaltıyedıayönceTRT'debirsınav açı I mıştı. Bu sınav sonucunda kazananlar, birkaç ay eğitim gördüler. Şu anda ekrandalarveçokbaşarılılar. Hemekranayakışıyorlarhemde Türkçe 'yı doğru kullanıyorlar. Bizim7.amanımızdatanıdıklanmıza"sız" diyehitapederdik. Herkcse "sen"denmesıne karşıyım. Ancak yaşça ve mevkıce aşağıdaki kimselere böyle h i (ap edi lebı I ır. Bu konuda önceleri talk shovv 'ları eleştiriyordum. • • «a>,*'^P ' ( Dcğişik birTürkçe kitabı olsun, insanları sıksın istemcdim. Tek bir kaynak kitap yoktu elimizde. Piyasadayeterincesıkıcı kitap var zatcn. İçinde dil Giray, kitabında siyasilere de seslenmiş. Demirel ve Yılmaz eleştirileri ciddiye alanlurdan... yanlışı yapan ünlülere gönderHergelencsenlibenli hitapediyorlardiye. Kitabın yayımından sonra ilginç bir olayla diğim mektupların da yeraldığı, biraz şaka Ama şimdi bakıyorum, TRT'de de bazı sohkarşılaştım. Mektuplardan biri, "Sevgili biraz alayla karışık bir kitap. Umanm mebetprogramlarındada "sen" dcnmeye başGençTVsunucusu" diyebaşlıyordu. Kitabı raklısınabirkolaylıkolur.Tabiibumeraklı kaleme aldığım zaman Genç T V diye bir ka ladı. Çocuklanmızakime "sen", kıme "siz" sayısının artması gerekiyor. nal kurulmamıştı. Telefon geldi. Karşımda denileceğini nasıl ögreteceğiz? Bu sorunun Kitabınıza nasıl tepkiler aldınız? ki ses," Ülkü Hanım, siz o mektubu bana mı cevabını TRT yetkililerine sormak gcrekir. Kitap fuannınaçılışındadöneminBaşbaÇünkü medya, Türkçe'nin incelikleri konukanı Mesut Yılmaz, Bilgi Yayınevi'ninstan yazdınız? diyordu. Siz kimsiniz? dedim. 1 Adını söyledi. Sizi tanımıyorum dediğimde: sunda da öğretmen. Kızım bi le son y 1 Iarda dına gelerek, "Aaa, işte tam ihtiyacım olan "Ben Genç TV'deçalışıyorum. Arkadaşla bana sen demeye başladı. Herkes birbirine Güzel Konuşma Kılavuzu" dedi. Takdim sendiyor. rımsüreklikitabınızdakimektubunbanahiedebilirmiyim? dediğimde "tmzalarsanız ŞuandaözelkanallardaçalışanTRTçıkıştabii ki" dedi. Kitapta size hitaben bir mek tabcn yazıldığını söylüyor" dedi. Durum antup da yer alıyor. Bu mektubu imzalayıp tak laşıldı. Kitabın ikinci baskıstndabu mektulı spikerler gayet başarılı. Zaten onlar TRT bu "Genç Televizyon Muhabiri" olarak dü ekolünden geliyorlar. Beni sık sık arayan dim etmek istiyorum deyince çok güldü. tçinde ne... ne bağlacımn kullanıldığı cümle zelttik ki birileri alınmasın. Aslında mektup genç arkadaşlar var. Sorunla karşılaştıklannlar kişilere yönelik değil. * Kızım sana söylü da hemen beni arayıp yardım isterler. Telefo* nin fiili olumlu olur. Ama Mesut Yılmaz'a yazdığım mektupta kendisinin bu kurala hiç yorum, gelinim sen anla" mantığı. numunbaşındadabirsözlükbulunur. Böylcuymadığı söyleniyordu. Ayak üstü okudu. cedahaçabukyardımcıolabıliyorum.^ Herhalde dile duyarlı kişilerin sayısı fazla