Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
14 AST BENIM EVIMDE KURULDU. ben onlar sayesinde tanıştım. Bildikleri, düşündükleri, dünya görüşlerine de uygun, ama sanat yönunden de güçlü oyunlar sergilemeye başladılar. Benden de oyun istediler. Ankara Sanat bir yaz turnesine çıkmıştı. Bu yolculukta ağır bir trafik kazası geçirdiler. Bu kazada Asaf'ı yitirdik. Kardeşim Güner, AST'ın hem dramaturguydu, hem sahne yönetmeniydi, hem de kadro eksik olduğu zaman oyunlara da fedakârane bir şekilde çıkardı. Asaf, yöneticilikte başka bir yetenekti. Mali işlerden, tiyatronun bütün yönetımine kadar her şeyi üstlenirdi. O ışler pek Güner'e göre değildi. Güner, Türkıye'deki bohemin en zararlı çıkan üyelerındendı. Elindeki 20 kitabı birden Beyoğlu'nda çaldırabilirdi. Kendi kitaplarına dahı sahip çıkamazdı. Asaf, benden Durand Bulvan'nın çevirisini istemişti, yapmıştım. Turne olarak Istanbul'a geldikleri zaman, 1977'deyitirmiştik sanatçı GünerSümer'L tiyatronun önünde uzun kuyruklar oluşmuştu. Durand Bulvarı o kadar büyük söylemesı gıbı. yankı uyandırmıştı ki, dönemin Başbakanı "Eskici ve Oğulları"nı oyunlaştırmak Için Bülent Ecevit oyunu izlemiş, AST oyunun yazarı Orhan Kemal'le Güner oyunculannı kutlamıştı. Demek ki bırlikte çalıştılar. Oyunun sahnelemesi izleyicinin de büyük bir özlemi varmış. sırasında, çok beğenmıştim ve Orhan Durand Bulvarı, tıpkı, Türkiye'deki gibi Kemal'e bu nedenle teşekkür etmek emekçılerin uğradığı büyük haksızlığı ve ıstedim, ne kadar yüce gönüllüymüş kl, ikiyüzlülüğü sergiliyordu. Durand Bulvan "Siz kardeşinize teşekkür edin" cevabını sanatsal yönden de çok iyi bir oyundu, verdi. Bir tiyatro oyununda yönetmenin tıpkı Eşber' Yağmurdereli'nin Akrep önemıne dikkat çekti. oyununun bize en büyük gerçekleri büyük Tiyatro el degıştırdıkten sonra, bu bir soğukkanlılıkla, en güzel bir biçimde tıyatroyu kuran Asaf Çığiltepe'nin ve Güner Sümer'in adı ne yazık ki unutuldu. Aslında bunu tiyatronun yapması gerekır. Zaman zaman Ankara'ya gıttıgımde böyle bir anma yapsak diye duşünürüm. Ama Güner benim kardeşim, Asaf da yakın bir arkadaşım, bunu benim değil onların hatırlayıp yapması lazım. AST 35.yılını kutlarken Asaf bu tiyatronun ortaya çıkmasındaki emeği nedeniyle anılmalıydı. Ben isterdim ki, Cumhuriyet'te Asaf'ın tiyatroculuğu üzerine uzun bir araştırma yapılıp yayınlansaydı. Ama ne yazık ki, geçmişe doğru böyle bir arayışcılığımız yok, tarih bilıncımız yok. Bu tarıh bilincinin yokluğu AST'ın tarihine de yansıyor. Halbukı AST o dönemin olumlu birikiminin mirasını temsıl edıyordu. Bir örnek daha vermek ıstıyorum: Oyuncumuz Erkan Yücel'le tiyatronun yönetımındekilerın görüşleri farklıydı. O farklıydı, ama Erkan bir gun bile ne Güner'in ne Asaf'ın hakkını şu kadarcık yemedi. Ne zaman görsem bundan söz ederdı. Erkan çok iyi oyuncuydu. Bu iyi oyunculuğuna AST'ın, Asaf'ın, Güner'in katkısını bir gün bıle unutmamıştı.^ Paris 1962: Güner Sümer solda, Adalet Ağaoğlu sağda. Ortada anne ve babalan... Ankara'nın ilk özel tiyatrosu Meydan Sahnesi'ydi. Kardeşım Güner Sümer tiyatroya olan tutkusundan dolayı Paris'e tiyatro öğrenimine gitmişti. Üç yıl kadar da kaldı. Dönemin oldukça önemli tiyatro adamları Jean Vılar'ın, Barrault' nun tiyatrosunda ve onların eğıtimi altında ıdi. 0 sırada da Asaf Çiğiltepe, Istanbul'da Arena'yı kurdu. 0 sahne elinden çıkar çıkmaz, Ankara'ya geldi. Aşağı yukarı Ankara Sanat Tiyatrosu benim evimde kuruldu diyebilirim. Bizim kurduğumuz Meydan Sahnesi iki yıl içinde tarumar olmuştu. Gışe oyunu istiyorlardı tiyatronun yaşaması içın. Benımse aklım fikrim başka yerlerdeydi. Şu da oynasın, bu da oynasın diyordum. Eşim Halim, Boğaz Köprüsü tartışması nedeniyle işinden kovulduğu, benim de hiç ışim kalmadığı halde böyle konuşuyordum. Asaf geldi, şurada Ihlamur sokakta bir yer bulduk, ama bize vermek istemiyorlar dedi. Birisı ev sahibine onlar komünist diye ihbar etmiş. Evin sahibi bir naiitoendısmiş. Halım'e sorduk, tanıyordu. Neyse sonuçta ev sahibine gittik. Halim bunlar büyük sanatçılardır dedi, kefil olduk. Bomba atarlar, şu olur bu olur türünden itirazlar etti. Sonuçta ev sahibini ikna ettik ve AST'a yer bulunmuş oldu. Hemen bunun ardından Asaf, Güner'e mektup yazmamı ve buraya çağırmamı istedi. Çünkü, Asaf'la Güner Paris'ten tanışıyorlardı. Asaf da Pirko'yla Paris'te evlenip gelmişti. Asaf orada tiyatro eğitimi görmüştü. Güner de üç yılın sonunda her şeyı bırakıp geldi. Asaf'ın da, Güner'in de koymak istedikleri oyunlar vardı. Onları sırayla sahneye koydular. Orhan Kemal'le CUMHURİYET DERGt " P+ atom bombasını icad etti. Ardından Hiroşimaoldu. 20. yüzyilı savaşlaryüzyılı olarak, toplu öldürmeleryüzyılı olarak görüyoruz. Çocuklar, kadınlar, kitlcler toplu halde katlediliyor. tşte sanayilcşmenin getirdiği sonuçlardan birisi de bu. Acaba bununla hesaplaşan aydınçünkü aydın ortada görünmeyeni sorgulayan, insan aklını kullanarakbir şey yapaıı, bir şey keşfeden, sorgulayan ve üreten önderse20.yüzyılın sonunda hangi noktaya geldi? Dostoyevski, ya da Lermontov ve Mayakoski zamanındaki intiharı kurcalama nedenleri başkaydı, bugun 2O.yüzyılın sonunda bambaşka olması gerekir. Bizim kaçış değil ama muhalefet, itiraz, başkaldirı olarak sorgulamak görevi önümüzde duruyor." Kendinden utananlar Adalet Ağaoğlu, Tiirkiye'de yaşanan vahşi olaylardan, demokrasi ve özgürlüklerin çiğnenmesinden büyük acı duyduğunu bclirtiyor: Birçok kişi "buradayaşamaktan utanıyorum" diyor, ya da "kendimden utanıyorum" diyor. Bir aydın kişinin "kendimden utanıyorum" demesini kabul etmiyorum. Çünkü bizkendimizden utanıyorsak, parmağı dışarı sallamadan önce kendi içimize sallayıp, orayı sorgulamalıyız. Kendimizi sorguladığımız zaman, sık sık çaresizlik duygusu içinde kaldiğımızı söyleyebilirim. Ama şunu da söyleyebilirim ki; ses çıkarmamak yahut bir şey üretmemek, bizi kendi gözümüzde daha da suçlu nitelememize neden oluyor. Benim işimyazmak. Yazmayı iyi bildiğimi sanıyorum. Biliyorumki.toplumculuğun en ileri aşaması, insanı bir kişi yapmaktır. Onun için burada, Türkiye'de olup bitenler karşısındabir çaresizlik duygusuyaşandığını biliyorum. tsyan duygusu olduğunu da biliyorum. Hissediyorum, kendim de isyan içindeyim. Ama seyretmiyorum. Bana sorarlarsa, bugün ordu mu el koysun diye, ben o Anayasa'yı zaten kabul ermedim ki. Askeri Anayasa'yı kabul etmiyorum, dedim de, bugün de derim. Laik devlet istiyor musun deyincc, yüksek sesle, "Tabii istiyorum" derim. Eğer bedenen bu şeki lde yorgun olmasaydım,şimdıyekadartoplum içinde bireylere yansımış bu durumu, bir ba$ka açıdan çoktanyazmışolabilirdim. Biz eninde sonunda edebiyatçıyız. Salt ideolojiyle bağlı kalanlardeğiliz. Dünya göriişümü?üninsaniilis.kileraçısmdandilegetirilmesindeyansıtılmasındaısrarlıyız. Şunu da biliyorum ki.yapabildtğimisandığımtek işyazmak. Eğer kendimi sorgularken, çok büyük mccburiyet altında hissedersemgerçekten politika yapmaktan hiç unlamam, hiç hoşlanmam, ama bir yararım olacağını dü^üniirsem, yapabılirim. Cumartcsi Annelerinin, direnişini yattığım yerden, takdirle, saygıyla, hayranlıkla izledım. Ancak, bizim her hareketimizde bu oluyor, tıpkı telcvizyon kanallarında olduğu gibi zaman zaman ratıng sağlamak için fazlakan revan,fazlaçığlıklar yaratılıyor gibi. Dikkat çekmeninçeşitliyolları var. Bubirçığlıkatnıakladaolabilir, tamamensusupdimdıkbakmakladaolabilir. Budirenişi büyük bir hayranlıkla izlediğim halde, dozunu... Siz olsanı? ne yapardınız derseniz, kendimi yerden yere atıp da ağlayıpbağırmazdım." Adalet Ağaoğlu, 1980 sonrası kurulan İnsan Hakları Derneği'nindekurueularıarasındaydı. Emil Galip Sandalcı önderliğinde kurulan İHD'yi nasıl kurduklarını ve neleri hedeflediklerini de anlattı: "Türkiyc'ninuygarbirülkeolmasını istiyorum. Bu toplumun, 21 .yüzyıla gircrken, hâlâ ilkel, gaddar ^iddetin uygulandıği bir toplum olmasını istemiyorum Bu nedenle bir mücadele gerekiyor, bu mücadele için. "Şu tabuyu da yıkmamız lazım. Tabii ki Cumhuriyeti armağan etmiş her bir özveriyl saygıyla sevgiyle karşılıyoruz. Ama bu bizim, sivil kurumlarımızı, doktorunu, mühendisini, öğretmenini, profesörünü eleştirirken, mahalle muhtarını eleştirirken, köy ağasını eleştirirken, orduya bakışımızı da eleştirmemize, aynı şekilde anlamaya çalışmamıza engel olmamalı. Ben buna inanıyorum, Ohio Vniversitesi ChmanUOrladoğu aruştırmacısı Prof. Findley ve kızı A. Ağaoğlu île...böyle hissediyorum."