Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGİ gelince nüfus kâğıdım çıkarıldı. Nüfus kâğıdımda yazılandan daha çok olduğumu düşünüyorum. 75 olabılır." Isimde de yaşta da net bır cevap yok. YusufTopçuoğlu Garipçeli birçok erkek gıbi balıkçılık yapmış bir süre. Sonraevının altında bırbakkal açmış." 15 yıl kadar balıkçılık yaptım. Hem yaşlanıyordum. Hem de beni deniz tutar. Karada olayım da sıgara satayım dedim vc bakkalı açtım. Yaşlanınca da bakkalı kapattım " MahalledeMrgezl Muhtannevini soruyoruz. Kapıyı muhtarın kızı Tuğba ve arkadaşı Sema açıyorlar. "Bizeköyüdolaştırabılırmısiniz?" Sorumuz onları keyiflendiriyor. Kentte rastlamadığımız bir gülumseme gelıyor yüzlenne "Tabıı neden olmasın." Yola koyuluyoruz. Bahçcde çalışan, ağ ören,sırtlarındayüklertaşıyankadınlar. Ağ açan, tekneyle açılan, balıkçılık yapan erkeklcr. Kayalara vuranhırçın Karadeniz. Yeşılliklerıçındebozulmamışbirköy. Günlerdencuma .Köyünkadınlanbırevde toplanmışlar. Evin sahibı birçok şcy hazırlamış gün için. Börek, kurabiyc vc tabii ki çay. Bızde nasipleniyoruzbunlardan, davctsiz mısafır olarak. Neşeli ve sıcak insanlar tarafından çok hoş ağırlanıyoruz. Karadeniz yemeklerinden söz edıyorlar. Karalahana, mısırekmeği. Genci yaşlısı herkcs biliyor. Aynca balık kültürü de çok fazla. Zaten ana geçim kaynaklan balık. Buranın ınsanlan yine de dcrtten uzak değil. Herkes sorunlannı bir bir anlatıyor. Birkaç kadın sudan yakınırkcn sonradan adının Şerife Kamburoğlu olduğunu öğrendığimiz bir kadın, "Buranuı en büyük sorunu şu: Bekâr erkeklerimiz 40 yaşına geldı, hâlâ evlendiremedık" deyince şaşırıyoruz. Daha sonra bunun gerekçesı anlatılıyor: "Burada imar izni yok. Ev yapamıyoruz, dolayısıyla daçocuklanmızı evlendiremıyoruz. Kızlarevleniyor gidiyor. Olan köyün erkeklerine oluyor. Evlenip nerede barınacaklar?" Kadınlann çogu gündüz bahçe işindeler. Ot kesip odun kınyorlar. Yollarda sırtlarında sepetle ot ya da odun taşıyan kadınlar görmek mümkün. Karadeniz'de olduğu gibi bu köyde de lakaplar çok yaygın. Kuguruk, Köfte, Kargafoli. Buradaki insanların neşeli olduklan bırbirlerine taktıkları lakaplardan da bellı oluyor. Mındık Orhan, Pavulye Burhan ve daha birçoklan. Muhtannkızı Tuğba ve arkadaşı Sema'yla köyün tarihi kalesine uzanıyoruz. Cenevızlıler zamanmda yapıldığını öğrendiğimiz kaleöyle bakımsız vemahzunki. "Garipçe'nin tarihi bır kulesi de var" diyor rehberlerimiz. Köyün başka bır tepesınde yer alan kulenin durumukaleninkinden farklı değil. Bakımsızhğı konusunda Sema üzgün mü üzgün. "Biz kendimizce iy i tutmaya çalışıyoruz. Mesela geçen gün kulenin içindeki dikenleri, çalılan kestık. Amabızncyapabılirizki?" Kulenin en üstüne, bir zamanlar nöbet tutulan mazgala ulaştığımızda karşımıza tadına doyum olmayan bir manzara çıkıyor. Yeşil ve mavının her tonu beziyor köyü. Köy ayağımızın altında. Açılmaya hazırlanan bır teknegörüyoruz. Köyün merkezine dönüyoruz. Balıkçının biri deniz kcnarına oturmuş çayını içiyor. Bize "Motorumu çekscnize" diye seslenıyor. "Ama bu fotoğraftan ben de isterim." Motorunu pek sevdığı bellı. Dümene geçerse çekcceğimizi söylüyoruz. Kabul etmiyor. Patronu yerinden kaldıramıyoruz. Çalışanlardan bir adam motora çıkıp poz venyor bıze. Bıraz sonra açılmış olduğunu görüyoruz Köyde dolaşıp gözlemlerdc bulunuyor ve muhtara soracaklarımızı bınktıriyoruz. Istanbul'daki Trabzon YAZI: NÎMET BALCI FOTOĞRAF: DİDEMILGIN TUTAL • stanbul'da ama tstanbul'dan çok uzak Sarıyer'e bağlı bir köy Garipçe. Istanbul'un Karadenız'e sahili olan birkaç yöresinden biri. Yıllar önce Trabzon'dan göçcn insanlar köyü küçük bır Trabzon'a çevirmışler. Sarıyer'den belediye otobüsleriyle yanm saatte ulaşıhyor. Seyrek yapılmış evleriyle, yollarda dolanan ineklcriyle, odun kıran, ot kesen kadınlanyla gerçek birköyburası. ÇoğuTrabzon'ahiç gitmemiş, tanımıyorlar ama kül türlerinden hiç kopmamışlar. Yine Karadenız sahılindeler, yine yeşilliklerin, bahçelenn ıçindeler, yine balıkçılık yapıyorlar. Yani Trabzon'u alıp Istanbul'a, îstanbul' un Karadeniz sahiline, getınp kurmuş I lar. Tabıı bazı farklıhklar da var, örneğin burada fındık yok, onun yerine muşmula var, kcstanevar. YusufTopçuoğlu, köyün en eskilerinden, 82 yaşında. Garipçe'de doğmuş büyümüş ve şimdı yaşlıhğında yine Garipçe'de Yusuf Topçuoğlu, göremiyor fakat her işini kendi yapıyor. 75'lik kansıylabir asırlık evlerinde yas. ıyorlar. Bu bakımsız tanhı evin bahçesindc, yeşilliklerin içinde, etrafımızda dolanan her boyda kedi ve kuş cıvıltılan arasında konuşuyoruz. "Ne diyeyim kızım Garipçe ışte burası. Yıllardır Garipçe aynı Garipçe. Pek değişmcz buralar." tlk başta durgun başlasa da sorularımızla açıyoruz Yusufamcayı. Anlattıkçaanlatıyor. "Çok önceden, Osmanlı zamarunda burada askerler varmış. Padişahın bahçıvanlan arabacılan dururmuş burada. Saray ın sebze si buradan sağlanırmış. Yerlı halktan birkaç kişı varmış. Sayıları 10'u geçmezmış. Tarımla uğraşır, hayvancıhk yaparlamış. Yanı burada vatandaş pck yokmuş o zamanlar. öy le anlatırdı eskıler." Köyün tarihı kalesınden söz ediyor. "Askerler kalenin içine koğuşlar yapmış. Sonradan askeriye burayı terkedince Trabzon'dan gelen dedelerimiz bu koğuşlara yerleşmış. 2030 koğuş, her koğuşa bir aile. 186070 arasıgelmişler Trabzon 'dan." tçi dışından daha bakımlı olan evi dolaşıyoruz. Yusuf amcanın kansıy la da konuşuyoruz. "Asıl ismim Saliha. Bana buralarda Sanıye derler. Sanıye benim annemin adı. Ben Saliha'yı daha seviyorum, ama Saniye'yedeahştım." Yaşını sorunca da; "Ben dogduğumda nüfus kâğıdımı çıkarmamışlar. Evlenip buraya îstanbul'un Karadeniz sahilinde bir k ö y ;• • • • •• • • ' tstanbul'un Trabzon'uyada Trabzonlulann Garipçe'si. Garipçe. Sakinleri ise hep Trabzonlu. Yine odun kınyor, ot kesiyor ve balıkçılık yapıyorlar. Kendi kültürlerini sürdürüyorlar. Yolu Garipçe'ye düşenler karşılannda küçük bir Trabzon buluyor.