Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
CUMHURİYET DERGt "Yandım Alamadım", "Hünkâr Kurması", "Yandım Ardımdan Gel"... Bunlar yazma kenanna işlenen oya isimleri. Anadolu insanı sevgisini de öfkesini de yazmayla anlatıyor. El basımı yazmalar çoktan tarihe kanşmış, şimdi şablonla ya da makine basımı yapılıyor üretim. Bir süre sonra şablon yani masa başı yazma Rakle, beyaz tülbente renk ve desen vermekte kullamhyor... si için bu kez sıcak odaya götürülüyor. "Odaçoksıcakolmalı,kih.ınsorundcğilde yazınçokbunaltıcı.buyüzdenbızdebiriki dakikadayanabilıyoruz. Bırdesıcaklığınyanında boyanın kurumasıy la ortaya çıkan koku da cabası" diyor Yusuflardan biri. Askere gidcceği için Kadir Usta'ya takılmadanduramıyor. "Ustabenim gibi elemanı neredcn bulacaksın ışin zor." Durmuş Sadi suda... Sıcak odada sabitlenen yazmalar yıkanmaya havuza veriliyor. Üstü açık havuzda tülbentleryıkanıyor. Havuzunsuyubinanın içinde bulunan kuyudan sağlanıyor. Bu işlemleri yapan kişi de Durmuş Sadi. Renkleri kurumuş ve desenleri sabitleşmiş yazmaları yıkamak için havuzun içine atıyor. Kendisi deyarıyakadarsuyunıçınegirerck tülbentleri suya daldırıyor. Atölyede siyah boya kullanıldığı için havuzun içindeki su siyaha kesmiş. Yıkanantülbcntlerieliylesıkıpçıkaran Durmuş Sadi bir taraflan bize laf yetiijtiriyor. "Benım işım yazları daha rahat, en azından suyun içindeyım. İşım ağır ama yazın suyun içinde olmak diğer arkadaşlara oranla keyifli. Aslında sıkma işlemi için otomatik makineler kullanılıyor. Eskiden sıkma makineleri yerine elde sıkılırdı ve makine gıbi ıyi sonuçalınmazdi.Kurumasıdahauzunsürcrdi, şimdi daha rahat..." Durmuş Sadi, makinede sıkılan yazmaları çıkarıyor. Masa basımda son aşama yazmalann kurutulması... Şimdi sıkılan yazmalar terasa benzer bir yerde tavandaki kalaslaraçivilenmişincetahtalaraasılacak. "Açık bir mekân burası, dinlenmek ve yemek için buraya çıkanz. Meslek yorucu dinlenmeliyiz, birçekyat bir de soğuk su müthiş iyigeliyor." Terasın bir bölümünde bugüne kadar desen basmada kullanılan tahta kalıplar göze çarpıyor. Fskidcn kullanılan kalıplann adları ilginç: "Tek Ağaç", "Havuz", "Kaynana Yumruğu","Horoz Kuyruğu", "Kestaneli",' "Kâğıt Içi Sultani"... Kadir Usta, "Babam bazen yazmayı araştırmayagelen insanlara eski kalıpları kullanarak yazmalar basardı. Ama ben yapamıyorum. Bunlar el basma yazmacılığının ilk teknikleridir" diyerek bize elle basılmış bir tülbent gösteriyor. Kadir Sadi, mesleğe başlama nedenini şöyle anlatıyor: "Ben degişik işlerde çalıştım ama ilk öğrendiğim meslek yazmacılıktı.BizTokatlıyız. Eskiden Tokat'tayazmacı olmayanakız vermezlermiş. Babam da bu mesleğe yedi yaşlannda başlamış. Mesleğini Ermcniler'den öğrenmiş. Bana da öğrctti ve yazmacı olmamı isterdi. Ama ben baskı altına girmeyi pek sevmezdim. Bu yüzden askere kadar farklı mesleklere girdim çıktım. Askerlik bitince artık bir yuva kurmalısınız ve para kazanmalısınız. Ben de en iyi yazmacılığı yapıyordum. Bir de çalışma koşullarımda patronişçi ilişkisi olmamalıydı. Kendi işimi kendim görmek için bu mcslcği seçtim. Babamdan daha şanslıydım, çünkü dükkân hazırdı, atölye de üretime başlamıştı. O gün bugünyazmacıyım. Aslında yazmayı bir kere y apmışsan bırakmak zor ol uyor." Kadir Usta, "Hayatımı yazsam roman olur, siz işinize bakın" diyerek çcvrcsindckilere sataşıyor. Çevreye göz gezdiriyor. Duvarlardabellizamanlardayapılmışdeğişik desenli yazmalar asıIı.Şahmerandescnli bir yazma hemen dikkat çekiyor. Onun yanında siyah birtülbentesançiçeklerişlenmış. Başka birinde siyah fbnda beyaz çiçekler. "Hepaynı rengi mi kullanıyorsunuz?" Kadir Usta bir poşetin içinden çıkardığı yazmaları gösteriyor: "Şuandahcp siyah rengi kullanıyoruz. En çok rağbet bu renge. Arada desenler değişi da yok olacak... Yemeninin ismi var YAZI: KADER KARAÇAY FOTOĞRAFLAR: İLHAMİ YILDIRIM • • • Y üzy ıllardır kadınlanmızın kullandığı, genç kızların çeyizlerini süsleyen bölgeden bölgeyc, hatta ildenilefarklılıkgösteren, yazma... Kimisi şal yapıp omuzuna atmış, kimisi örtü niyetine masasını süslemiş, kimisi de yazmasıyladininingereğisaçınıkapatmış. Yazma, gcçmiş. ınden bu yana yalnızca kadınlara özgü de olmamış. Savaşa giden padişahın zırhınınaltınagiydiğıbirgömlek.kavuğuna örtü olmuş. Zamana karşı yok olmamış, farklıadlarlaanılmışyöredenyöreye;yemeni,çcmber,yağlık,tülbentdenilmiş. Insanlarındıliolmus.çevreyemesajlargöndermiş. Kimisi bekârlığını kimisi de dul olduğunu yazmasıyla dile getirmiş. Kimi zaman da yazma yetmem i ş anlatmaya, bu kez oya y az manın çevresini süsleyerek anlatanın yiircği olmuş. Oyayla yazma bir araya gelince farklı bir anlam yüklenmiş; kocasıyla arası bozuk olan kadını, kaynanasıyla geçinemeyen gelini anlatmışlar. Bazen de oya adları yetmiş anlatmaya: "Yandım Alamadım", "Hünkar Kurması", "Yandım Ardımdan Gel", "Bülbül Dala Konmuş", "Aşık Kirpiği", "SevgimSeni RüzgârGibi Sarsın"... Dil, din, ırk ayrımı gözetmeden bütün dünyada var olan yazma, zaman içinde değişmis,;kullanımyerlerindenkumaşınyapımına, boyanmasmdan, deseninin işlenmesine, rengınekadar... Yazmanın üretimi derseniz o da zaman içinde farklılıklar göstermiş. El basımı (kalıp) olarak başlanan yazmacılık, daha sonralan şablonla (masa basım)vegünümüzdeise makine basımınayönelmiş. Istanbul'da yazmanın üretimıni araştınrsanız, üretımin ma sa ve makine basımıyla sürdüğüne tanıklık edersiniz. Ama son dönemlerde masa basımı da tarihe karışmak üzere. Istanbul Yenikapfda yazma üreten bir atölyedeyiz. Masa basım yazmacılık yapan son ustalardanbiri Kadir Sadi. Onababasından miras kalmış yazmacılık. Kadir Usta'nın atölyesini dolaşıyoruz. llk girdiğimiz bölümde masalaryan yana yerleştirilmiş. Rakle işlemıni iki adaş olan Yusuflar yapıyor. Rakle, beyaz tülbente renk ve desen vermekte kullanılan bir araç. Kesılmemiş beyaz tülbent masaya sabitleniyor, sonra rakley i baştaki masadan başlayarak ileri geri çekerek hareketettiriyorlar. Son masaya gel indiğinde tülbente desen veri liyor. Başka bir rakleyle ise boyanıyor. Deseni verilen veboyamasıyapılantülbentlermasadakisabitleştirilmişyerlerindençıkarılıyor.lkiuçundantutula tutula desenlerin ve rengin sabitlcştirilme