02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

7 MAYIS 1995. SAYI 476 MODA 13 Turgut Uyar'sa yakın çevresinden herkesin bildiği gibi aşırı kıskanç bir erkekti. Sevdiği kadının burnunundibinde eski sevgilisiyle "flört ettiğini"görse,neyapabilirdi, şu anda kestiremiyorum... Tek kestirebildiğim, Cemal Süreya'da ya da bende bir yenidenyakınlaşma sezsc o eve zaten adım atmayacağı. Ölülere biçilen bu ayrıksı rolleri bırakıp benimkine geliyorum: Bir kadının i İle de kendi kocasıyla dansetmesi gerektığini bilmediğimden olsa gerek Cemal'le de dans etmişim. Doğrudur. Dans sırasında sofraya eğilip bir yudum rakı içerken oîa ki yanlışlıkla Zühal Hanım'ın rakısını içmişimdir, bardaklan kanştırmışımdır diyesim geliyor, onu haklı çıkarmak adına. Ne yazık ki en scvdiğim insanların bardaklarına bile ağız sürememek gibi sevimsiz bir huyum var baştan beri. Yani kadehleri kanştırmam için sofrada bir sek rakının daha olması gerekiyor ki yok. (Bu ayrıntı, polisiye yazarlannı ve okurlarını ilgilendirebilir.) Bunlardan daha önemli olan, çok saydığım iki şairi birbirine düşürmek, bu arada Yazar Tomris Uyar, dergimizde iki hafta önce Zühal Hanım'ıdaaşağılamak yayımlanan "Şiirin ölümle buluştuğuyerde"başhklı için bir"sokak yosması" kılığına büriinmem. Bu tür bir röportajda Zuhal TekkanatElifSorgun'un "çatlatma", benim kadınlık kendisini de içine alan açıklamalanna yanıt verdi: anlayışımada dostluk anlayışıma da çok uzak. Cemal Süreya ile birlikte olmak isteseydik, eşlerimizi sanki pışpışlayarak uyuttuktan sonra "bolcamlıçalışmaodasında" silüetlerimizin onlarca seçilmesini sağlayacak ahmakça biryöntem seçeceğimize başka bir üzel başlamış bir aşkı, Turgut Uyar'la, iki üç günlüğüne ilişki çığrından çıkmaAnkara'dan lstanbul'ageldiğimiz yerdedüpedüzbuluşurduk.Onların dan, hiç olmazsa aradaki deCemal Süreya'nın içten üstele ruhlan bile duymazdı. Zühal (yada Elif Sorgun) Cemal saygı ve dostluk bozulmeleri sonucu yılbaşını onlardagemadan noktalamak; nice aşağılançirmiştik. Bu arada Papirüs konu Süreya'nın ölümünden sonra gözlerinin "karanfiller getirip şiirler malar, ezilmelerpahasına"hep baş sunda neler yapılabileceğini de kookuyan kadınları" aradtğını belirtika kadınların (ya da erkeklerin) tehnuşabilirdik. yor. Hiçbirinin görünmemesine didi altında", kıskançlık acılarına Zühal Hanım'ın söylediklerinüzülüyor. (Acaba neden?) Sağolgöğüs gererek birlikteliği sürdürden, Cemal Süreya'nın zamanla sun, karanfiller getirip şiirler okumekten vazgeçmeyenlerin anlayaçok değişmiş olduğu izlenimini mayacağımı bilmesine karşın beni mayacaklan bir tavır olsa gerek. edindim. Bizim birlikteolduğumuz Kimbilir, belki bu eğilimleri garip dönemde evine belki biraz "fazla debirçokkere evine çağırmıştı. lyi ki gitmemişim, bu kere de nekrofibir haz, birözverı doyumu sağlıyor ca" bağlı, sevdiği kadını değil kösduronlara. teklemek, yazmada yüreklendiren, li hastalığıyla suçlanacakınışım! onu tokatla "ikna etmek" yerine tar Zühal Hanım'a silüetlerle değil Eşi Cemal Süreya'nın taktığı gerçek kişilerle uğraşmasını, göradıyla Elif Sorgun, yani Zühal Tek tışmamak için evden çıkıp uzun düğünü sandığı sahneleri düpedüz kanat, yine eşinin "böcek felsefesi" uzun yürümeyi seçen biriydi. Fandiye tanımladığı görüşlere yer ver tezi kurmaya düşkündü ama birza yazmasını öneriyorum, bu felsefeyi okuyacaklara, dizeceklere, yaman sevdiği birkadını baştan çıkarmiş kendisiyle yapılan röportajda. yımlayacaklara da sabırlar diliyomak uğrunaonu kocasıyla birlikte Ne de olsa sözünü ettiği yılbaşı gerum. Bcn kocamı climden almakta evine çağıracak tıynette değildi. cesininikitanığıölü.onuyanıtlayaÜstelik kadının kocası, saydığı, şi " kararlıbirkadınabukadarsevcccnmazlar (doğrusu buna şükretmesi Iik gösteremczdim. Olgunluk diye irini önemsediği birustaydı, fantegerekir); kcndisi dışında sağ olan buna denir herhalde.^ zisine oturmazdı. bir tek tanık var; o da ben. )95 ilkbaharınm tdeğişikbirrengi var: Pembe ünya çapmda modacılann en sevgili renkleri siyah. Yani siyahı seven yalnız Neslihan Yargıcı değil. Bunun neden tasarımcılann değişik renklerden nefret etmesi ile hiç ilgisi yok. Ama onlar mavi, lacivert ve siyaha yolculuğunu seviyorlar. Lame ve parlak kırmızılan tasanm aşamasında deneseler bile, bu giysiler vitrinlerde sergilendiğinde ne hikmetse yeniden siyaha bürünmüş oluyor. Ama bu yıl Arnerika'nın ve Avrupa'nın ünlü caddelerini nedense , pembeler süslüyor. ' Pembenin egemenliği 1 sonbaharda da sürer mi bilinmez, ama ilkbahar için artık seçilen renk belli. "" Kadınlar bu yılın modası yüksek ökçcleri benimsemeseler bile mutlaka üstlerinde pembe bir şeyler w taşıyacaklar. i Pembenin hâkimiyeti 1995 yılına özgü bir durum değil. .. 1950'lerdeve 1960'lardada ™ pembe seçilmiş bir renkti. Hatta 1970'lerdebile üstünlüğünü sürdürmüştü. , Bu yıl, sadece giysiler değil, İ piyasaya sürülen üç yeni * parfüm de pembeden nasibini ^ almış. Parfümün pembesi olur mu demeyin... Gül kokusu )' içeren parfîimleri de î modacı lar pembe ^P hâkimiyctinin parçası olarak «Ç, görüyorlar. jL Pembeyi ilk kullanan W modacı lardan bıri Elsa !, Schiaparclli idi. O 1930'lu yıllarda adeta bu rengin mucidi olarak ortaya çıktı. Üstelik de pembenin en inanılmaz tonlannı alışık olmayanlara sevdirdi. Başlangıçta siyah seven Coco Chanel de sonradan pembesiyle D f ünlendi. Düşünün şöyle bir... Pembe olmasa, kızıl saçlı Rita Hayworth ne yapardı?. Kadınları baştan çıkancı bir havaya büründürdüğü için feministlerin bu renge muhalefet ettikleri bile öne sürüldü (Bu bizim değil, Nevvsvveek'in iddiası). Amerikalı bir kadın yazar, Anne Hollander ise Seks ve Giysiler adlı kitabında pembenin kadınları zayıf yaratıklar olarak gösterdiğini öne sürdü. Yani pembenin anlamı üzerine yazılar bile yazıldı. Şöyle ya da böyle pembenin kadın yiizüne sağlıklı bir hava verdiği kesin. Ucuz giyim tasanmcılan bu konuda çok iddialı. "San ve yeşil, hastane renkleridir, unutun onlan ve pembe giyinin" diyorlar. Ünlü model Claudia Chiffer de 10'luk bir pembeler dizisi sergiledi ve çok beğenildi. Iddialara göre, hiç bu denli sağlıklı görünmemişti. Makyaja gelince, Estee Lauder'dan Bobby Brovvn'a pek çok modacı pembe ve kırmızı renklere dayanan makyajın artık modasının geçtiği görüşündeler. Fondöten olarak kadın teninin değişik tonlarındaki açık kahverengiler ve portakal renkleri tercih ediliyor. Ne var ki on kadından dokuzu fondöten olarak yine pembe tonlarda ısrarlı. Christian Dioryetkilileri, bu alışkanlığın hâlâ sürdüğünü kabul ediyorlar. Rujda isc pembenin kuzeni sayılan kırmızı hem modacılar hem de kadınlar tarafından hâlâ en çok sevilen renk. Pembenin yeniden canlanışı çok sürer mi? Kimine göre bu, kırmızıdan sonra en büyük moda atılımı. Ama modacılar genellikle böyle konuları başlangıçta abartırlar. Üstelik en ufak bir darboğazda yinc gidip siyahın derinliğinc sığınırlar. ^ "Böcek felsefesi" G
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle