Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
26MART 1995. SAYI470 TOPLUM 17 Sabiha Tansuğ (sağda) kuhvenin bugünkü halinden memnun. içinde Pierre Loti Kahvehanesi harabeyedönüşmüş. Amabutepeher şeyi ile tarih kokuyordu; taşıyla, toprağıyla,uluağaçlarıyla,morsalkımlı ahşap evleriyle, tekkesi, türbesi, çeşmesi, namazgâhıyla, yola kaymış mezartaşlarıyla. Burada hissedilen terk edilmişliğinin hüznünü biraz olsun mayısın getirdiği çımenler, renk renk çiçekler gideriyordu. Baktım mezarlığın içinde iki yabancı resim yapıyordu. Haliç'iscyredenler, fotoğraf çekenler, çevrcyi dolaşan turistler vardı. lçimden öyle geldi ki hepsi dc Türk kahvesi içmek istiyordu... Etrafımabakındım ne oturacak doğru dürüst bir yer ne de temiz bir servis; sadece san renk bireay, pişkinlik içinde sunuluyordu. Çayı içmedim, usulcayere döktüm ve o an karar verdim. Bu kahvehane restore edilmeli, Türk kahvesi yaşatılmalıydı... Hiç vakit kaybetmedcn nostaljık bir duyguyla işe başladım. Pir aşkına. Bu projemiuygulamaya yeni geçtiğim sırada öğrendim ki buranın perişan görüntüsüne son vermek için tstanbul Belcdiyesı Pierre Loti Kahvesi'ni kapatmaya karar vermiş. Ben ise buray ı kurtarma telaşıy la hıç ön araştırma yapmadığımdan durumdan haberdardeğildim. Meğerse sekiz yıl ıçin ödediğim kira parasıyla kahveyi satın alabilirmişim. Coşkuyla işebaşlamanın sonuçlan kısa sürede bir bir önüme çıkıyordu. Kahvede akar su yoktu. Kahve ocağı yoktu. Arıtma sistemi bulunmuyordu. Tuvalet yoktu. Hatta buraya çıkacak doğru dürüst yol yoktu... Sonundayoğun gayretlerimizle tüm yoklar var oldu... Hem de devletten tek kuruş. kredi almadan... Saray'dayetişmiş iki yasjı marangoz, kahve ocağını, penccre çerçevelerini, kepenklcrini, kafeslerini, renkli camlannı, lavan tamirlerini, sedirlerini, oymalı tırabzanlannı e.skiye uygun bir şekilde yaptılar. Ruhlan şad olsun. Bu çabama sanat ortamından, ailemden, basından dcstek aldım. Bu arada Turing Kulüp Başkanı merhum Reşit Saffet Atabinen, kahveyi yeniden restore etme fikrimi destekledi vc şöy le dedi: "Bcnim yapmak istcdiğim fakat PierreLoti'nin torunu Pierre ve eşi Christiane, Türkiye'yegelip dedelerinin köşesinde kahve içtiler. O yaptı. Pierre Loti'nin tüm kitaplan toplandı. Fotoğraflan satın alındı. Sonunda Pierre Loti köşesi tamamlanmış oldu. Böylece kısa sürede eski Türk kahvehanesi yaratıldı. Sönmüş ocak yeniden yandı. Sarı pirinç davlumbazın içindcki kahve ocağında odun kömüıü yakılıyordu, küllü kömür ateşine birlik, ikilik, üçlük,...bakırcezvelersürülüyor: Sade, orta şekerli, köpüklü kahveler kulpsuz porselen kallavi fincanlara dökülüyor. Güneş gibi parlayan yuvarlak sarı pirinç tcpsi üzerine sıralanıyordu... Geleneksel kıyafetleri içinde ocakçı ve garson kız ve erkekler tertemizdi. Nargileler, scmaverlerde kömür ateşiyle hazırlanıyordu. yapamadığım bu iş,, demek genç bir Nihayet Pierre Loti Kahvesi, taricumhuriyet kadınına nasipmiş..." hiyaşatanbircanlımüzehaline gelIstanbul Belediye Başkanı merhum di. BazıgünlerhalkozanlarısazçaHaşim lşcan, yardımcılan, Eyüb lıpsöylüyordu.. BirgünderahmetBelediyesi yetk i I i 1 erinin de m üspet li Ruhi Su'nun sınır tanımaz müziilgisi mücadeleme güç kattı. Bu di ğini Fransız televizyonu çekip beldinme günlerinde benimle birlikte gelemişti. Diğeretkinliklerdenbimücadeleverenarkadaşım Heykelri de şiir günleriydi. Sayın Nedret tiraş Alım Karamürsel, Pierre Lo Güvenç ile Özdemir Asafbu etkinti'nin fotoğrafına bakarak büstünü liklerc katılıyorlardı. O günlerde nat Kutlar da dostlanyla sohbet için Kafe Marmara'ya uğrardı. Beklenmedik bir anda kara düşüncenin ölüm fermanma hedef oluverdi... kahve dolup taşardı. Ayrıca pazar günleri Karagözoynatılırdı. Istanbullular, yabancılar, çocuklarıyla gelip seyrederlerdi.Artık kahvehane birçok yazar, çızer, ressam, müzisyenlerin, artistlerin uğrak yeri olmuştu... Sonuçta, Pierre Loti Kahvesi turistik belge aldı ve tüm turistik rehber kitaplanna ismimle girdi. Bu uğurda varımı yoğumu harcadım ve bir Citroen arabamı eskittim. Geçmişte olduğu gibi kahveler sohbet, dostluk ocaklarıdır. Ama gel görki Onat Kutlar, dostlanyla sohbet için Kafe Marmara'ya uğradı. Hiç beklenmedik bir anda kara düşüncenin ölüm fermanınakurban gidiverdi... Evct O artık heryılın ilk günü Pierre Loti Kahvesi'negelemeyecek.. * Di vana oturup bizimle sohbet edemeyecek. Kallavi fincandan kahve yudumlayamayacak. Binbir renkli fikirdalgalarf buğulubakışlanndaoluşmayacak. Ama biz heryılın ilk günü Pierre Loti'ye çıkıp onun oturduğu divana kırmızı karanfiller, güller bırakacağız... ^