19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

C EP ECEV R E 0 K T A Y E K I N C I Eminönü artık bir "kent meydanı" değil ıı Eminönü Meydanı, İstanbul'u tutsak alan otomobil imparatorluğunun, tarihe ve kent kültürüne duyarsız "karayolu projeleri" altında eziliyor; yok oluyor... stanbul, 2600 yıllık tarihi, zengin kiiltür mozaiği, eşsi/ dogası ve çarpıcı coğrafyasıyla, sözcüğün tam anlamıyla bir "Dünya kenti." Ama, yine aynı zenginliğin yarattığı bir başka ö/ellığı daha var kı, Istanbul, aynı anda bir "imparatorluklar" kcnti. Bu özgün kimlığını ılk kez, Doğu Roma İmparatorluğu nun başkenti olarak elde etmiş. Ardından Bizans imparatorluğu bu güzel topoğrafyaya uygarlığını katmış. Derken, Osmanlı dönemini dc yinc "imparatorluk paytahtı" olarak yaşamış; kültür /enginliğinın zirvesine ulasmış... Istanbul'un bu tarihsel geleneği, 20. yüzyılda uygar dünyanın imparatorlukİarı artık terkctmesiyle birlikte, kesintiye uğradı. Çağdaslığı ve demokrasiyi hcdeileyen Cumhuriyet Türkiye'si, İstanbul'u bu kez "tarihin ve kültürün Dünya baskenti" olarak ilan etti. Ne var ki tstanbul, siyasi anlamda artık bir imparatorluğun merkezi olmasa bile, ckonomik anlamdaki "günümiiz imparatorlannın" yinc dc cle geçirmeyc çalıştiklan bir kent olma niteliğıni, tüm değerleriyle ve güzellikleriyle koruyor. "Yeni Dünya Düzeni", bir yandan İstanbul'u ycni bir "Beynıt" yapmanın planlannı dayatırken, öbür yandan tükctim ckonomisinin kent üzerindeki bcklentileri, "yıkıcı" bir imar ve ulaşım politikasıyla güvenceye alınıyor. Bu süreç içinde, denebilir ki kenti ilk ele geçiren ve hemen tüm zenginliklerini tükctim çılgınlığına tutsaic eden güç ise, "otomobil imparatorluğu" oluyor. Ne var ki bu "son" imparatorluk tam tersine istanbul'un 2600 yıllık uygarlık birikimini de yok etmek üzere, ordulannı ya SONIMPARATOR", UYGARLIGIEZIYOR I • da otomobillerini kentin üzerine salıyor; saldınyor... "işBalsipasrEmlnönü'nde Otomobil imparatorluğunun İstanbul'u ilk ışgali, Menderes döneminde başladı.I950Mi yıllarda kentc olanca gücüyle yüklcnen "karayolu politikası", bir yandan tarihsel zenginliğı ulaşım adına feda ederken, öbür yandan "metro uygarlığının" tstanbul için en az bir 50 yıl daha ertelenmesine neden oldu. Derken, 70'li yıllarda, Boğaziçi "köprükr tuzağınııT kapanına kıstınldı bu kcz. Çağdaş bilimin öngördüğü denıiryolu ulaşımı ve tüp geçiş projeleri, yine belirsiz bir geleceğe itclendi. Karayolu köprüleri, kent içi otoyollar, yeşil vadileri ezerek gecen viyadükler, otomobil imparatorluğunun "asfalt ağlarr olarak Istanbul'un dört bir yanını sarmaladı. Bu önü alınmaz işgalin son biiyiik çıkarmalan ise, 1980'Ii yıllarda planlandı. Bunlardan, Boğaziçi kıyılannı esir alan "kazıklı yollar," Pera'nın eşsiz kültürel mirasını yok eden Tarlabaşı Caddesi, su havzalanna ve ormanlara betonlaşma davetiyesi çıkartan TEM gibi projeler, kısa sürede tamamlandı. Tarihsel yanmadayı da yine karayollanna çiğnetmeyi hedefleyen "Koruma İmar Planmın" tamamlanıp, "yıkım projelcriyle" birlikte onaylanarak uygulanmaya başlanması ise, 19901ı yıllara kaldı... İşte bu yıkım projelerinden belki de en acıması/ olanı, birkaç yıldır Eminönü Mcydanı'nı savaş alanına çevirmiş durumda. Güzelim kent mekânı, tarihe karşı duyarsız, "kültürel sürckliliktcn" hiç haberi olmayan, ilkel bir karayolu mühendisliğinin sözde "modcrn" çözümleri adına, göz göre göre yok ediliyor. Aslında bu projenin, kent yönetimine değil de "Karayollan'na" ait olması, bir Dünya kentinin uygarlık odağımn bile "karayolu güzergâhı" olarak görülebildiği, "otomobil imparatorluğu yasalannın" çarpıcı gerçeğini yansıtıyor... Halen, inşaatı "hKİa" süren projeye göre, bir kere "Eminönü Mcydanrdiye bir meydan kalmayacak. UnkapanıSirkeciKaraköy yönlerinden gelip, "meydandan geçen" araçlar, belki hızlannı bile kesmeden, yollanna devam edecekler. Ötolar bu rahatlığa erişirken, insanlar ise koca meydanda kaçacak delik arayacaklar. Binlerce yıllık bu kent mekânın da söyle bir durup, o çok övündükleri tarihlerini "duyumsama" olanağını bile yaşayamayacaklar. Oysa Eminönü, tıpkı Vencdik'in San Marco'su gibi, Dünya'nın sayılı "denizle içiçe olan" tanhscl mcydanlarından birıydı. Eskı Galala Köprüsü, evet biraz "cski" ama, ycnisinden çok daha "uygar" ölçülerde bu meydanı vc çevresindekı kültürel zenginliği tamamlıyordu. Bu uygarlığın yitırılmesınde, ycni köprüniin "arabesk ablaklığının^ ardından, meydanı otoyollar kavşağına çeviren karayolu projesi de son ve öldürücü darbeyi indiriyor. Proje henüz uygulanmadan önce, kaygı ve eleştirilerini dile geçtiren duyarlı çevrelerc, "Siz zaten Boğaz Köprüsü'ne de karşı çıkmıştımz" diyerek kulaklarını tıkayan "yetkililer", şimdi verdiklcri karann sonuçlannı, acaba hangi duygularla izliyorlar! Hem İstanbul, hem de insanlık, şu sorunun yanıtını. "Dünya durdukça" aynı yetkililcrden beklcyecckler: "Yaratılan tarih ve kültür tahribatını, otomobil imparatorluğumızun tüm zenginliği acaba karşdayabilir mi?.." Dileriz, bu artık istanbul için "son imparatorluknolur... ^ CUMHURİYET OERaİBAÛUSTOS 1993 SAYISIS ı /AC t Ct ' 9 .C ' ." • f T » 0 ' '' • .T U I' Vı
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle