28 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

I Nloola Katedrall 1571 'd* Osmanlı Ada'yı f •thettlktan aonra Lala Mustaf a Paşa Camll olmuf. iktidar partisi UBP doğrultusunda kullanmalan sizcc sürpnz mi olur? Türkiyeli göçmenlerin dc keyiflerinin pek yerinde olduğunu söylemek mümkün dcğil. Lcfkoşa'da 19 yıldır şoförlük yapan "vatandaş" bir Erzurumlu, "Ne onlar bizi sevcr, ne dc biz onları abi" di yor. "Onlar", Kıbnslılar. Askerliği sırasında savaş piyangosu yaşayıp kendini bu adada bulan ve bir kız sevip çoluk çocuğa kanşan Erzurumlu, cpey buruk. "En kiiçük bir tartışmada, 'Scn Türkiyelisin, biz Kıbrıslı' ayrınjını koyuverirler ortaya. Rum'u bizdcn çok scver bun385 lar, bakmayın siz. Aha örnek, hakın şunun dinlediği müzŞğc!" Başıyla, az ilerideki dolmuşu gösteriyor. Sırasını bekleyen bir başka şoför, arabanın radyosundan yükselen Fedon'un söylediği şarkıya tempo tutmakta. Demek bizim Erzurumlu şoför lstanbul'a gelse, Fedon'un popülerliğini görüp herkese "Rum dostu" diye küsecek. Bir süre gözleri dalıyor, sonra yine başlıyor konuşmaya: "Ama pck de haksı/. dcğillcr aslına bakarsan," diyor. "Ben buraya yerleştiğimde insanlar evlerinin kapıları açık uyurlardı geceleri. Malum, klima falan da yok o zamanlar. Ancak öyle serinlerlerdi. Oysa şimdi sıkıysa açık bırak kapını, donuna kadar soyarlar. Hırsızlığı, cinayeti, kadına kı/a sarkıntılığı, bizim göçmenlerlc tanıdı bunlar. Burada (l.cfkoşa'yı kastcdiyor) gccc bclli bir saartcn sonra kannı, bacını sokağa bıraknıak bilc (ehlikcli artık." Kentten kente değişse de, "KıbnslıTürkıyeli" ikiliğini hemen her yerde şu ya da bu ölçüde hissediyorsunuz. Kimi yerlerde Türkiye'den gelenler (çoğu Güneydoğu ve Orta Anadolu'dan) çoğunlukta. Eğer kadınsanız ya da yanınızda kannız, sevgiliniz, kız arkadaşınız varsa, kimin Türkiyeli olduğunu üzerinize sabitleşen rahatsız edici bakışlardan ve burulan bıyıklardan anlayabilirsiniz (Güzelyurt otobüs terminalinde ve çevresinde, üzerinde şortla şöyle bir gezinmek, sizi bir anda "Türkiye gerçeğiyle" burun buruna getirebilir). Bu durum, Kıbnslı'mn cinsel konulardaki olgunluğu, hoşgörusü ve modernlığiyle keskin bir kontrast oluşturuyor. Tıpkı bizim güney kasabalannda olduğu gibi, Kıbrıs'ta da "hırist kadınlara tecavüz" habcrleri, aktüelleşmcye başlıyor artık. Failler, Türkiyeli göçmenler. Sarkıntılık, sözle ve "ellc" taciz, sıradanlaşmaya başlıyor gündelik yaşamda. Denktaş ya da LJBP'ye (Ulusal Birlik Partisi) hele hele Türkiye hükümetine yöneltilecek eleştirilere karşı "vatan haini" suçlamasına dek varan hamasi nutuk boğuntulanna gelmck işten bile değil. Bu hamaset, en çok satan gazete konumundaki Asil Nadir'in "Kıbns"ından, UBP yayın organı "Birlik"e dek üslup belirleyen bir yoğunlukta. "Vatan haini" meselesi fa/la sık kullanılmış olmalı ki, CTP'yi (Cumhuriyetçi Türk Partisi) destekleyen Yenidüzen gazetesinin yazarlanndan Serhat IncirU, dayanamayıp Nâzım'ın şiirine gönderme yapan bir isyan dile getirmiş: "Eğer bu vatan esrar kaçakçılarının cenneti olacaksa, Eğer bu vatan vergi kaçakçılarının fink Akdeniz'in belkide en güzel adası Kıbrıs. Ama güzel olduğu ölçüde de kadersiz. atacağı vatansa, Eğer bu vatan, elini kolunu sallayıp, kadınlara ve koyunlara tecavüz edcnlerin vatanıysa, Ben vatan hainiyim, kabul ediyorum." Türkiyeli Kı bnslı aynmının bunca somutlaşmasına karşın, KKTC'nin turizm bcklentileri ve hesaplan, Her şeye karşın Türkiyeli turist üzerine kurulu. Ada'ya pasaportsuz girişin uygulamaya konması ve tur fıyatlarının uçak biletini dc içcrmcsine karşın olabildiğince düşük seyretmesinin sağlanması, bu beklentinin göstergeleri. KKTC'yi henüz kimsenin tanımaması, yabancı turist girişlerini önemli ölçüde etkiliyor. Tur operatörleri, ancak üç otuz paraya otel sahiplerini razı ettikleri anda, o da "kerhen", ülkelcrinden grup getiriyorlar. Büyük otellerde Alman, tngiliz, Avusturyalı turistlere vc onları getiren şirketlerin (Trans Orient, Incentive, Touropa vb.) rehberlerine raslıyorsunuz, ama toplam turist girişi içinde yabancılann oranı, hayli düşük. Türkiye'den giden turistlersc, turizmin "3 S"sini (Sea, Sand, Sun: Deniz, Kum, Güneş) ucuza almanın keyfıyle, biraz da alışveriş güdüsünün etkisındc uçağa atlayıp Girne çevresindeki tesislere yerleşen "tatilci"ler. Magosa, her yönüyle insanı büyüleyen bir kent. Hemen her sokağı, her kıyısı, her tepeciği, eski ve tozlu koca bir tarih kitabının sayfaları gibi. Elde edilen buluntulara göre yazının ilk .vez kullanıldığı kentlerden biri olan Magosa, zaman içinde "yazıyı iyi kullanaıTlara acı çektirilen bir "sürgiin yeri" de olmuş. Yaşamının üç yıldan fazla bir dilimini bugün müze halini almış izbe bir zindanda geçiren Namık Kcmal, "Merkezi hâke atsalar da bizi/ Kürei ar/ı patlatıp çıkarız" diyor, Magosa sürgününc inat. Kentin merkezinde Saint Nicola Katedrali, (Osmanlı Ada'yı I571'de fethettıkten sonra Lala Mustafa Paşa Camii olmuş), tüm görkemiyle yükseliyor. Az ileride, Ada'ya üç yüz yıl hükmetmiş Lusignan hanedanından kaima Othello Kalesi, Venedik Cumhuriyeti'nin amblemi Kanatlı Aslan'ın yer aldığı kapısıyla ziyaretçileri beklemekte. Salamis harabelerini gezerken tüylerinız ürperiyor hafıfçe. Üç bin yıllık bugün bir kısmı ayakta duran tiyatrosu, bir zamanlar on beş bin kişiyi alıyormuş tribünlerine. (Ne garip, bugün KKTC'de bir tek tiyatro yok.) Magosa'daki "tarih kitabı"nın son sayfaları pek sevimli değil ama. Her yanı tel örgüler ve dikenli tellerle cevrili, "Girilmez" yazan tabelaların ellı metrede bir tüm iticiliğiylc sırıttığı hayalet kent Maraş, insanın içine hüzünle tedir C U M H U R İ Y E T DEROİ 8 A Û U S T O S 1993 SAYI 13
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle