Katalog

C EP ECEV R E M U H A R R E M A Y D I N fsaneye göre, günlerden bir gün, Şile'ye yakışıklı bir balıkçı gelir. Kasabada çok güzel bir kız görür ve ona âşık olur. Sonra kız da balıkçıyı sever. Fakat kız Şile'nin eşrafından çok zengin bir ailenin kızıdır. Bu durum ikisinin de mutlu olmasını cngcller. Iki gcnç Şile sahilindeki bir kayanın dibinde buluşurlar ve olanaksı/lıktan dolayı kavuşamayacaklarını anlayınca., oracıkta intihar etmcye karar verirler. El ele tutuşup Karadeni/'in derinliklerine doğru yürüyerek hayallarına son verirler. Efsaneleşen bu aşka ve mutsuz sona tanık olan bir kayadan, o günden beri, ağlayan bir insanın gö/ünden akan yasjar gibı'sular, damlacıklar halinde akar akar... Adını, hoş kokulu bir kır çiçeği olan Mercanköşk'ten alan Şile ilçcsi, efsane1 ye tanıklık etmii} "A£layankaya"sı kadar "güleryüzlü" insanlarıyla da ünlü. Istanbul metropolünün "oksijen Klrii Çevrede çadın" niteliğinMutlumuyuz ?deki ilçelerinden bıri, hatla sonuncusu. Geçmiv M.ö, 7. yü/yıla dayanan Şile, günümüzde gelişmiş bir turizm yöresi. ilçenin İstanbul'un merkczine olan u/uklığı ise 71 km. Ancak yapımı süren yeni yol tamamlandığında bu 56 km.'ye inecek. Ancak yeni yol ilçeye yarann yanı sıra zarar da getirecek! Örneğin iki saatlik yol, bir saate inccek. Böylelıkle kıs.ın on bin olan ancak yaz mevsiminde 250 binlere kadar yükselen nüfus patlayacak! 1951 'de belediye olan Şile'nin 1989'dan bu yana belediye başkanlığını yürütcn Ihsan Çayıroğlu, bu yeni karayoluna biraz "soğuk" bakıyor. Önccleri SHP'li olan, ancak "Halka daha fazla hizmet ctmenin yolu iktidardaki partiye üye olmaktan geçer" felsefesinden harekct edcn Çayıroğlu, ardından ANAP'a ve son olarak ise DYP'ye gecmiş. Başkana» göre bu yatay geçişler zorunlu. öyle ki halk hizmet bekliyor, hizmet ise olanaklarla mümkün. flçede 'Doğal SfT Alanf kavramını iyiden iyiye yerleştirdiklerini söyleyen Çayıroğlu, koruma amaçlı imar planlanyla Şile'nin geleceğini teminat altına almak için çabalıyor. Ancak bu çabalan söylediğine göre "dost" kadar, "düşman^lannm da artmasına nedcn oluyor: SİLE, YESİLİ HANCERLENEN CENNET... E "Bunlar, ö/.elliklc arazi mafyası, talanlarını gerçcklcştirmck için hcr türlii /.ulmc ve yola başvuruyorlar. Çıkarlarını zcdelcdiğim için bcni gensoruyla düşürmcye bile kalkıyyorlar. Bcn de kendi aleyhimde oy kullanıyorum! Çünkü haklı olduğumu biliyorum. Pes etmeye de pek niyetli değilim. Bence ilçenin en öncmli sonınu çevre..." Gerçekten de bezi, kumu, denizi ve yeşiliyle ünlü cennet Şile'de dışandan akın akın gelen insanlann doğada yarattığı tahribat aynı hızla sürerse ilçenin kaderi, coğrafı olarak yağmalanan Boğaziçi'ne, insan kalabalığı açısından ise "öldü" denilen Bodrum'a benzeyecek. Zaten Şile'yi bir zamanlar gözde yer yapan da şimdilerin "Bodrum Paşası" Zeki Müren olmu^. Anlattıklarına göre Zeki Müren'ı "uzaktan da oba" görebilmek için insanlar bu sessiz ve ıssız yöreye akın etmişler. Müren Bodrum'u ter cih etmiş ama hayranları Şile'nin cömert doğasının cazibesine dayanamamış, burada karar kılmışlar. Şimdilerde ılçeyi çevreleyen sık dokulu ormanların ıçleri öbek öbek açılıyor, yapılaifmanın. kurbanı oluyor. Metropol kentin "cehennem" gibi ortamından kaçarak, oksijen çadırında nefes almak ısteyen insanlann giderek "cehenneme" döniiştürdükleri cennet Şile'nin sırtı yeşili hançerleniyor. Ama Şile her şeye karşın sessiz. Denizini, güneşini, bezini, kumunu kullananlann günboyu sahile vuran dalgalannın hüzünlü sesiyle "Bari yeşilimi bana bırakın" diyor. Orada bir kaya ağlar, bir kum sanki sahradan geliyormuşçasına denize savrulur; bir fener sevdalı ışığıyla koylan, evleri ve lacivert sulan yalar... Benim aklım hâlâ orada; sanki dudaklanmda yanm kalmış bir şarkı gibi, Şile'de... < CUMHURİYETDERGİ8AÛUSTOS1993SAYI385 8 a R ; v A e e a e r ZOJ «İDDIO