Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
PAZARIN PEIMCERESİIMDE valar dururlar. Evli, bekar, yaşlı, genç adamlar, sosyal sıkıntılara göğüs gerip, zaman yitimini, ekonomik sıkıntılan kabullcnip kadınları tavlamaya kalkarlar. Kundcra, onların bu maraton boyunaı karşılaştıkları evrensel sorunlan çok güzcl yansıtır. "Gülünesi Aşklar"da anlatım gücü, estetik düzeyin yüceliği yanında bu evrensel olgunun başanyla ve mi/ahlayansıtılması da bahis konusudur ve Türkiye'de bilc bu kadar çok basılıp satılmasının nedenleri arasında bu da yer alır. Kundera sadece sosyal, dinsel ve ekonomik engellere rağmen sürdürülen bu kovalamayı sergilemeklc kalmaz aynı /amanda doğru soruları da sorar: "Tanımadığım iki kadınla başarısı/.lığı önceden bclli bir aşk serüvenine girmeyi umar gibi yapmak niye?5' Bu sorunun cevabını "Gülünesi Aşklar"ın ya/ılışından sonra yapılmış olan "psikoendokrinolojik" araştırmalar ortaya çıkarmıştır: I972'de Rose ve arkadaşlan, erkek rhesus maymunlannı, cinsel açıdan kızışmış dişilerle biraraya koyduklanada, kanlanndaki erkeklik hormonu düzeyinin adamakıllı yükseldiğini ve bu yüksek düzeyin birkaç gün sürdüğünü görmüşler (Rose, M.R. ve ark: Plasma testosterone levels in male rhesus: influences of sexual and social stimuli. Science. I78: 643) Aynı araştmcı grubu, sonra bu durumun insanın erkeği için de geçerli olduğunu saptamıştı. (David de VVied, Pieter A Van Kecp: Hormones and the Brain. MTP Press. Falcon Housc. Lancaster. İngiltere, 1980. s. 177) Erkeklik hormonunun düzeyinin yükselmesi, kendine güvcn, saldırganlık, güçlülük hissi, enerji gibi psıkolojik ve biyolojık değişmelere yol açar. insanın erkeği daha bu araştırmalar yapılmadan yüzyıllarca önce kanında bir değişime, sonuçta psikolojik bir "iyilik" hissine yol açacak eylemin ne olduğunu cl yordamıyla bulmuş: Sorun sadece uyarıya yatkın bir dişi görmek değil, o dişi ile birarada olabilmek için planlar yapmak, yolunu gözlemek, "tavlama" denen eylemlere girişmek... Bütün bu olaylar bu düşünceler zinciri ve bunlan izleyen davranışlar erkekte testosteron hormonunun yükselmesine yol açıyor. Kundera'nın bir öyküsündeki başhekim, mutlu bir evliliğin bu girişimlere mani olduğundan mutsuzluk sayıyor! Aerobik yaparken vücudunda "endorfin" denen keyif verici bir maddenin oluştuğunu bilme^iği halde bundan zevk alan sporcular gibi flörtlcrle forma girdiğini bilen erkekler de işin aslını bilmedcn kızların peşınde koşup duruyorlar. Kundera bu evrensel kovalamacayı ilk anlatan değil kuşkusuz, ama "Gülünesi AşkIar"da, kendinde, çevresinde yaşamı boyunca gözlediği aslında trajik olmayan, bu olguyu çok güçlü bir şekilde, aynntılan ile sergilcyebilmiştir. Onun bu dürtüyü biyolojik ve hormonal esası henüz bilinmeden bu kadar güzel tanımlamasını, en canalıcı sorulan sormasını kromozomlan gösterecck kadar gclişmiş mikroskopların henüz kcşfedilmemiş olduğu yıllarda kalıtımın esaslarını sezinleyen Gregor Mendel'inkini andıran derin ve ince bir algılama yeteneği örneği sayabiliriz. M Gülünesi Asklar • I Milan Kundera'nın "Gülünesi Aşklar"ını çok sevmiştim. Bu MLANKUNOLRA yaz S. Rıfat Kırkoğlu tarafından çcvrilmişini yeniden okudum. Bu kez bambaşka nedenlerle ilgimi çckti, kişiscl gündemimde önemli bir yer tuttu. Çeviren, önsö/ündc, Kundera'nın yapıtlarının her tiirlü cstetik reçeteye, ideolojik baskıya direnen, boyun eğmeyen bir ya/arın ürünü olduklarını hatırlatmış... Bu^ durumıı toplumsallığa karşı bireyciliği savunduğu şeklinde yorumlamayıp, ana fikrinin "sahip çıkılabilccek herhangi bir dcğcrin yokluğu" olduğunıı bilmemiz gerek... Kundcra, Kırkoğlu'na görc, bu öykü kitabında "Kişilerin kimlik sorunlarını, oyun gibi başlayan, birden ciddiyc dönüşen cinsel yanılsamalarını, gerçekte trajik tııtsaklıktan başka bir şey olmayan erotik güç tııtkularını" işlemiştir. Gerçekten bütün öykülerde bu "erotik güç tutkusu" ağır basıyor. önce buna bakmak sonra da bu tutkunun "trajik" olup olmadığını düşünmek gerck! "Sonsuz Ar/unun Altın FJması" başlık.lı öyküsüyle başlayahm. "Martin, herhangi bir sokakta herhangi bir kadına vanaşabilir..." diye başlayan bu öyküde öyküyü anlatanla Martin kadınlann pcşinde koşar dururlar: "Martin ... engin deneyimlerinden şu sonucu çıkarmıştır ki bu alanda büyük iddialan olan herhangi bir kimse için en güç olan şey, bir genç kızı baştan çıkarmak değil, henüz baştan çıkarılmamış yeterince genç kız tanımaktır. Bu nedenle. bizim sürekli olarak, her'yerde ve her koşulda, kadınlann sistematik bir saptayımına girişmemizi ya da bir başka deyişle, hoşumuza giden ve bir gün yanaşabileceğimiz kadınlann adını bir deftefe ya da belleğimize yazmamız gcrektiğini ileri sürer... övünerek geçmişe bakmaktan hoşlananlar elde ettiklen kadınlann sayısı üzerinde dururlar; ama ileriye bakanlar her şeyden önce yeterli sayıda saptanmış ve yanaşılmış kadına sahip.olmayı düşünmelidirler." Az sonra Martin'in evli olduğunu kavranz. Yazar şöyle demiştir: "Martin 23 ~si.ii\^.^^: gülünesi 1 artık genç değil diye düşünüyordum.. Karısını sadakatle seviyor. Doğrusunu söylemek gcrckirse olabilecek en düzenli evlilik yaşantısını sürdürüyor... Ve bu gerçeğin üstünde, masum ve dokunaklı bir yanılsama düzeyinde, Martin'in gcnçliğı devam ediyor... Artık basit bir oyuna indirgenmiş kaygılı, taşkın ve savruk bir gençlik. Ve Martin.. aşk serüvcnlcnnı bilmeden, bir oyunun masumluğuna dönüştürüyor; bu serüvenlere bütün ateşli ruhunu koymaya devam ediyor... Pckala, diyordum kendi kendime, Martin yanılsamasının tutsağı ama ya ben? Ben neyim? Bu gülünç oyunda ona niçin katılıyorum? Bütün bunlann bir aldatmacadan başka bir şey olmadığını bilcn ben üstelik?.. Bir saat yitirmekten başka bir şey yapamayacağımı pekala bildiğim halde tanımadığımı/ iki kadınla başansızlığı önce bclli bir aşk scrüvenine girmeyi umar gibi yapmak niye?" Diğer öykülerde de bu "erotik güç tutkusu" vardır. "Kolokyum"da başhckim, "A/i/ mcslekdaşlarım, bıldiğiniz gibi erkeğin en büyük mutsuzluğu, mutlu bir evliliğinin olmasıdır!.." der. Dr. Havel ise "Ben nerede, Don Juan nerede?" diye sorar ve şöyle sürdürür konuşmasını: "Ben olsa olsa bir komedi kişisiyim ve bunu bile kendime değil Don Juan'a borçluyum. Çünkü bu kadın artında koşma yaşantımın komik hüznünü iyi kötü ancak onun trajik neşesinin 'arka plan'ı üstünde yakalayabilirsiniz. Bu 'arka plan' olmazsa benim yaşantım silik, külrengi bir resimden, sıkıcı bir görünümden başka bir şey olmaz!" Diğer bir öyküdeki baş karakter "Sonra boşanmıştı, tekeşlilik savunulannın yerini hoş ve cüreter bir kadın takibinc bırakmıştı..." şeklinde tanımlanır. Kundera'nın öykülerinde erkekler bu "erotik güç tutkusu"yla kadınlan ko 20 CUMHURİYETDERSİ8AÛUSTOS1993SAYI3S8