Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
D OĞADA YAŞAM Haldun Aydıngün R ASGELE Raif Ertem Bir tas sıcak çorba için ece yakılan ateşin çevresinde halka olmuş dağcılann yorgun yüzlerinde alevlerin sarı, sıcak ışıkları oyunlar oynuyor; ara sıra mırıldanılan şarkılar, küçük sohbetler ve közde kızartılan sucuğun lezzeti, insanlarıji b.elleklerine eşsiz anılar olarak yerleşiyor... Kamp ateşleri yakmadan... Önce yoktuk! Tüm koşullariyiolsa bile çokyorucubirgünün ardından kendinizde kamp ateşiyle "oynayacak"gücün kalmadığını hissettiğinizde en hızlı, en kolay çözüm, küçük dağ ve kamp ocaklarıdır. A G Pek çok kişi için gece ateşi yakılmayan bir kamp düşünülemez. Ancak bir doğa sporcusu iseniz ateş olmadan da kamp yapabilmeyi bilmeniz gerekiyor. ÇUnku pek çok durumda ateş yakmak bir de bu ateşe güvenerek yemek yapmaya kalkmak, önemli sakıncalar içeriyor. Bu sakıncaları kısaca saymak istediğimizde, öncclikle yüksek yaylalarda doğal olarak hiçbir yakacağın bulunmaması akhmıza geliyor. Yurdumuzda, bir kez orman sınınnı aştınız mı bir çöp bile bulamazsınız. Bir diğer sakınca, özellikle yazın yapılan kamplarda, orman alanındaysanız, yaktığınız ateşin kolaylıkla bir orman yangınına neden olabilmesi. Bir başka sorun da yağışta, fırtınada, yakacak odun bol bile olsa, iyi bir ateş yakmanın herkesin harcı olmaması. Bu arada, tüm koşullar iyi bile olsa, çok yorucu bir etkinliğin arkasından, insanlarda kamp ateşiyle "oynayacak" gücün kalmaması, sıcak bir çorba içecekleri kadar hızlı ve kolay bir ateş ihtiyacı da önemli bir etken olmaktadır. Tüm bu noktaların ışığında, küçük dağ ve kamp ocakları artık nereyse tüm doğa sporcularının sırt çantalarının içindeki vazgeçilmez malzemeler arasına girmiştir. Bu konuda seçenekler oldukça boldur ve kabaca bir bilgi edinmekte fayda vardır. Esbit: KUçük katı alkol tabletleri yakan bu ocak ya küçük günlük yürüyüşlerde, hemen bir çay yapabilmek için, ya da ağırlığın her şeyden önemli olduğu çok zorlu faaliyetlerde kullanılmaktadır. Çok küçük olan ocağı ve 20 tableliyle birlikte sadece 170 gr gelnıektedir. Fiyatı 15.000 TL civarındadır. (Bu yazıdaki tüm fiyatlar, aksine bir kayıt yoksa, bu yıla ait bir Fransız doğa sporlan malzeme kataloğundan alınıp Türk parasına çevrilmiştir.) Ispirto ocakları: Bu ocakların hemen hepsi küçük bir mutfak setiyle birlikte satılmaktadır. Böyle bir sette, genellikle iki tencere, bir tava, bir çaydanlık ve ocak aksamı bulunmaktadır. Ocak aksamı, genellikle ısıtılacak tencereyi tamamen çevirebilecek bir bölümden ve ispirtonun yanmasını sağlayacak fitilli bir hazneden oluşmaktadır. Son derece güvenli, kullanması çok kolay, tüm kamplar için tavsiye edilecek bir malzemedir. Diğer ocakların hiçbirinde bulunmayan en önemli özelliği de çok ağır rüzgâr koşullarında bile düzenli yanıp, kullanılabilir olmasıdır. Diğer tüm sıvı yakıt kullanan ocakların ortak sorunu, söz konusu yakıtın taşınmasının bazen problem Zerrın Altınışık, Toroslar'da bir kampta bütan gazı ocaflını yakmış, çorbasını yapmış, tadına bakıyor Bu ocaklar, tum kampçılara onerilebılecek, her tur dağ etkınlığınde kullanılabılen, çok temiz ve çok hafıf ocatdardır Yurdumuza ıthalı başlamış olan bu ocaklar, ustlerıne takılan bir tup ile iki buçuk saaüık bir kapasıteye sahıptirter. yaratabilmesidir. Fazla ağır olmayan, ağzı tam güvenli kapanan yakıt şişelerine ihtiyaç duymaktadır. Bu konuda Isviçre malı " S I G G " marka alüminyum şişeler tam anlamıyla iş görmektedir. Bu setlerin en meşhuru olan fsveç yapısı Trangia'nın setinin ağırlığı 1 kg., fiyatı da 200.000 TL civarındadır Aynı setlerin çok benzerlerinin Polonya yapısı olanları lstanbul'da 50.000 TL civarında satılmaktadır. Bu ocakların bir başka sakıncası da çok soğuk dağ koşulları için yavaş ve yetersiz kalabilmeleridir. (Burada çok soğuktan anladığımız 50°C ve altıdır.) Benzin ocaklan: Bu ocaklar bir anlamda dağ ocaklarının kralıdır. Kullanımlan zordur. Ancak çok güçludürler ve en zor dağ koşullarında bazen tek seçeneği oluştururlar. Bir litre suyu 36 dakika arasında kaynatabilirler. Fiyatları 225.000 ile 500.000 TL ardsında değişmektedir. Gaz ocakları: Kullanımlan çok zordur, iyi işlediklerinde verimli olabilmektedirler. Gaz yağının her yerde kolayca bulunabilmesi en önemli avantajlarıdır. Ancak gaz yağı sırt çantasında taşımak için son derece "pis" bir maddedir. Bu ocaklar Avrupa kataloglarında gittikçe daha az yer almaktadırlar. Bütan ocakları: Kampçıların belki de en çok kullandıkları ve her türlü normal dağ etkinliği için önerilen, çok temiz, çok hafif bir seçenektir. Ocakların yurdumuza ithali başlamıştır ve pek çok yerde satılmaktadır. Ocak kısmının fiyatı 65.000 TL. civarındadır özel tüpleri de tanesi 4.500 TLÎden bulunmaktadır. Üstüne takılan bir tüp 2.5 saat tam kapasiteyle yanmaktadır. Ocağının normal evİerde kullanılan bütan gazları gibi ayarlanabilir olması, yemek yaparken büyük kolaylık sağlanmaktadır. (Pilavı iyice demleyebilirsiniz.) Bu ocakların en büyük sakıncası, çok soğuk ortarnlarda iç basınçlarının düşerek verimsizleşmeleridir. (Gene de bazı 'Himalaya tırmanı>ları'nda kullandıklarını resimlerden gördük.) Yukarda saydığım ocaklardan benzinli olanları dışında tümünü kullandım. Esbitleri ciddi bir seçenek olarak düşünmüyorum, gaz ocakları son derece korkunç anılar bıraktı, hiçbir zaman bir gazocağına güvenerek dağa gideceğimi sanmıyorum. Ispirto ocaklarını çok kullanışlı buldum, insanı yarı yolda bırakmayacaklarına kesinlikle inanıyorum. 1981 yılından beri de bütan ocağı kullanıyor ve bütanı, son derece kullanışlı buluyorum. Sıfır derecenin altında da fazla şikâyetim olmadı. Hafif olmaları en önemli avantajları. Bir hafta süren bir 'Kaçkar yüriiyiişü'nde, en fazla 2.5 tüp kullanıyorum, bu da sadece toplam 700 gr. yakıt ağırlığı anlamına geliyor. D çılışı 15'inde yapanlar anlatıyorlar. Tüyleriyle karşılaşmışlar üveyiklerin. Açılışı, kapanışı bir türlü pazara getiremiyoruz. Takvime bakrnayı mı unutuyoruz? Günlerin mi farkında değiliz yoksa? Çarşamba günü çalışanlar, pazardan açılışı yaptılar. Sıkıyı yiyen gitti. Bir de pazartesi, salı yağmur yağmaz mı? Kalanlar da yolcu... Tüylerini gördü kurallara uyanlar. Yazılıyor, söyleniyor. Av mevsimi ağustosun ikinci pazarından açılmalı. Gelenekler böyle, ülkemizin koşulları böyle. Boşuna yerleşmemiş gelenekler... Açılıştan önceki pazardı. Denizegidiyorum. Av giysilerini giymiş, tüfeğini omuzlamış, gençten bir tutkun! "Dostum," dedim, "Daha mevsim açılmadı. Üçgün var." Kim demiş? Merkez Av Komisyonu Kararları yayımlandı. Ankara'dakiler neanlar! Ankara'daalınan kararlara karşı genel bir güvensizlik var. Yalnız av konusundadeğil! Söylemesi bizden... Geçen mevsim kurak gitti. Üveyik, bıldırcın yavrularını erken çıkardı. Bıldırcın göçü de erken başlar. Bir de yağmurlarsürerse... Eylüldemezalaylanır. Yerli bıldırcına karışır. Keyiflidir bıldırcın avcılığı. Heleserpintikuşolursa! Yayılmıştır ovaya... 1520 adımda bir kalkar. Gerine gerine tüfek atarsın. Kuşun yayılacağı ova kalmadı ya! Anızlar yakıldı. Eski yataklar kentleşti. Kalan üç beş yere de teypler kurulur. Geçen kuş oraya indirilir. Sanayi avcıiarı toplar. Gerçek avcılara taban eti... Ne oluyoruz arkadaşlar? Yaşam yalnızca fırsatçılara mı kaldı? O fırsatı biz veriyoruz! UmursamıyoruzîCiritatıyorlar.Sonradaah! Vah!.. Bu yıl tavşan, keklik yasak. Bıldırcının olduğu yerlerde yatarlar. " N e çıkarsa! Avagidenavlanır..." öylemi? 510 yıl sonra çocuklarımız resimlerde görecek kekliği, tavşanı! Sorumlusu biziz... Eskiden harman ycrlerini tam süpürmezdik! "Kurdun kuşun hakkı var" derdik. Şimdı anızları yakıyoruz. Dayanıyoruz yapaygübreye! Naçlamalar. Sanınmen son tavşanı vuran rekorlara girecek. Yakın... Yanlış yoldayız dostlar. Götürdüğü, getirdiğinden çok yaptıklarımızın! Anaşılmıyor mu? Dışardan buğday almazsak aç kalacağız... Tavşanın, kekliğin bittiği yerde, insanoğlu da bitecek!.. Çiftçinin umudu yeni yıllara kaldı. Avcıların da öyle! Her gelen yıleskisini aratıyor. Biliyoruz! Yıllardır söylüyoruz! Söylüyoruz ama yapmıyoruz. önce yoktuk Tevfik Akdağ. Bir parça su, bir parça toprak. Dönuştük bin türlü canlıya!.. Sonra insanoğlu!... Nereye?.. Rasgele!.. D 27