Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B S AŞKENT GÜNLERİ Müşerref Hekimoğlu Konser salonunda sessizliğin müziği alon doldu, sahne aydınlandı, orkestra üyeleri yerini aldı; ama konser başiamıyor. CSO tarihinde böyle bir gccikme ilk kez yaşanıyor sanırım. Nedeni belli, kapıda çantalar arandı, koruma görevlilcri salon u kac kez denetledi. Cumhurbaşkanı ve Bayan Özal bekleniyor. İlk kez geliyorlar konser salonuna. Müzikseverler biraz içerliyor, beklenen Cumhurbaşkanı da olsa, konserin vaktinde başlamasını istiyorlar. Dakikalar uzadı, sonunda kapıda göründüler ve bir ses: Cumhurbaşkanımız... Herkes ayağa kalktı; ama o kadar. Sonra derin bir sessizlik kapladı ortalığı. El ele yürüdü özallar. ö n sıraya gelince orkestra lstiklal Marşı'na başladı, marş sona erdi, GUrer Aykal yeniden geldi yerine. Salon alkışlarla çınladı birden. Böylesine alkış görülmemiş bir olay. Başkentli müzikseverler Gürer Aykal'ı her zaman coşkuyla selamlar; ama bu alkışların başka bir çınlayışı var. Biraz önceki sessizliği vurgulamak ister gibi, kalabalığın nabzını duyurur gibi, bir protestoyu belirtir gibi... O anda özallann yerinde olmak kolay değil doğrusu. Ancak onlar kararlı görünüyor, hiçbir şeyi yadırgamıyorlar. lstiklal Marşı'nı dinlediler, doğal bir olay yaşar gibi koltuklarına oturdular. Soğuk bir başkent gecesi, salon da sıcak değil. Ama duman 1 rengi pırıl pırıl mink mantosu içinde Semra özal üşümüyor sanırım. Saç biçimini de değiştirmiş, düz saçlar daha iyi olmuş. Bayan Ozal'ın havası değişmiyor hiç tanıdıklarına gillUmsUyor, sanatçı dostlarını kucaklıyor, konser salonundan söz edilirken hemen ilgisini belirtiyor. Geçen hafta da yazdım, başkentte türban olayı ile boy veren tepkiler, tartışmalar, Ayasofya'nın camiye dönüşmesi yolunda öneriler arasında bir de konser salonu olayı yaşanıyor. Üstelik Cumhurbaşkanı özal'ın girişimiyle çağdaş bir konser salonu yapılıyor. Arsası hazır, projenin bir an önce uygulanması için çalışmalar da başlamış bulunuyor. Doğu Almanya'da Leipzig kentindeki "Gevvandhaus", akustik bakımından çok beğenilen bir konser salonu. Projesiıli Berlin Üniversitesi'nin uzmanlan yapmışlar. O proje Ankara'da uygulanacak şimdi. Dışişleri Kültür Dairesi Genel Müdürü Büyükelçi Ismet Birsel de bu konuda gerekli girişimlere başlamış bulunuyor. Proje gerçekleşir de başkent Ankara çağdaş bir konser salonuna kavuşursa CSO sanatçılarının eski bir düşü de gerçekleşecek. Böyle bir projenin tutarı 20 milyar lira, ama trilyonluk butçelerde 20 milyarın lafı olmaz değil mi? lmam hatip liselerine, Diyanet lşleri Başkanlığı'na bütçeden ayrılan milyarlar göz önünde! lar Avrupa Konseyi'nde çalışan bir diplomatın cumhurbaşkanına danışman olmasını zamanlama açısından ilginç buluyor başkentliler. Ancak Engin Güner'in özal ile ilişkileri hayli eski, bir aralık milletvekili adaylığından da söz edildi, sağlık nedenleriyle o söylenti gerçekleşmedi. Şimdi sağlıgı daha iyi galiba; Çankaya'daki görevinden sonra adaylık yolu açılır mı, kapanır mı sorusunu yanıtlamak da kolay değil. Çankaya Köşkü'nde kaç danışman var bilmiyorum; eski kadro hayli büyüdü. Evren döneminin bir danışmanı da Cumhurbaşkanı ile ilk kez yeni yılın ilk resmi kabulünde karşılaştı sanırım. Ekonomi ve Mali lşler Danışmanı tsmail Hakkı Batuk, ABD'de bir pankreas ameliyatı geçirerek birkaç gün önce döndü Ankara'ya. Batuk çok değerli bir maliyeci, uzun yıllar NATO'da çalıştı, sonra Zaire Devlet Başkanı'nın danışmanı oldu, Dünya Bankası aracılığıyla parlak bir ön görüşme yaparak gitti bu göreve. Uzun yıllar sonra Türİriye'ye dönüsü Adnan Başer Kafaoglıı'nun Evren'in Mali lşler danışmanlığından ayrıhşına rastlıyor. Yerine Batuk geldi. Başkentin yaşamında da güzel bir yer aldı. O da eşi Sevinç Batuk da çok hoş, güzel, zarif kişiler. Evleri, sofraları açık, diplomatlar, gazeteciler ilginç söyleşiler yapar o sofralarda. ABD'ye gidince boşlukları çok hissedildi; şimdi döndüler, Ufuk Sitesi'ndeki ev çiçek bahçesine dönüştü. Sayın özal da çok sıcak karşıladı danışmamnı. Hastalık konularında çok duyarlı her zaman. tlgisini, desteğini güzel belirtiyor. Ozan Sağdtç'ın önerisi Dönelim yine konsere, CSO konserlerinin çok eski bir izleyicisi fotoğraf sanatçımız Ozan Sagdıç da vardı o gece. Elinde makinesi Ayşegül Sanca'nın ellerini, Güler Aykal'ın değneğini saptıyor durmadan. Kısa arada da özallar'ın resmini çekti. Eğilip Cumhurbaşkanı'na bir şeyler söyledi sonra. Dışarda ibret verici bir sergim var; görmenizi isterim, demiş meger. Sekizinci Cumhurbaşkanı, en büyük dinleyici tsmet lnönii Sergisi'ni gördü mü, bilmem? Galiba vakit bulamadı. Görseydi nasıl yorumlardı acaba?.. Ozan Sağdıç sergiden söz ederken bir gözlemini de belirtiyor. Konser salonlan birçok sanatçı için alkışla çınladı. Ancak Ismel İnoniı belki de biıtiin diinyada ayakta alkışlanan tek dinleyiciydi... lnönü'nün ayakta sevgiyle, coşkuyla alkışlandığına ben de tanık oldum yıllar boyunca. Her zaman yazarım, başkentli müzikse verlerin güzel bir birikimi ve bilinci var. Bir sanatçıyı, bir orkestra şefini ya da besteciyi alkışlarken hiç şaşırmıyorlar. Gürer Aykal da çok alkışlanan bir yönetici CSO salonunda. Bence siyasal orkestraların yöneticilerinc de iyi bir uyarı bu alkışlar. Konser sona ererken Semra Ozal'ın kulağına bir şeyler söyledi Cumhurbaşkanı. Belki de Gürer Aykal'ın davranışını yorumladı. Değerli sanatçımız coşkulu alkışları orkestrayı kucaklayarak yanıtlıyor, bir güzelliği hep birlikte ürettiklerini anlatmak istiyor. Bir orkestranın başarısı ortak bir ürün hiç kuşkusuz. İyi bir yönetici tUm calgıların sesini duyuruyor, değişik sesler arasında uyum sağlıyor. Yoksa sesler dağılıyor ya da hiç duyulmuyor! Siyasal orkestralarda da böyle bu, kimi yöneticiler tek sesten hoşlanıyor, başka ses duyurmuyorlar. Konserden sonra ilginç söyleşiler yaptı başkentliler. Gökte yeni yılın mehtabı, soğuk ısırıyor; ama söyleşiler çok sıcak! SaintSans'ın konçertosuyla Brahms'ın müziği hâlâ kulaklarda; ama bu konserde bir de sessizliğin müziği var! Eski Modahlar Ayşegül Sarıca çok sevdiğim bir sanatçı yıllar boyunca. Sade bir kişiliği, güzel elleri var. Onu, Hayat Dcrgisi'nde gazeleciliğe başladığım ilk yıllarda tanıdım. Moda Caddesi'nde, Sarıcalar'ın köşkünde bir söyleşimiz var. Resimler çektik. Ablası Mehveş Sarıca da dinledi bizi. O abla Dışişleri ailesinden Pertev Subaşı ile evlendi sonra. Bağdat'ta, Roma'da, Paris'te, UNESCO'da sefireliği var. Pertev Subaşı değerli bir diplomat, Paris'ten Arjantin'e atandığında hasta kalbi dayanamadı, dünyamızdan erken ayrıldı. O göreve gitmeseydi keşke diyenler var. Ama ölümün hangi Ülkede, hangi kentte, ne zaman, nasıl kapıyı çalacağı belli oluyor mu? Mehveş Subaşı yine Moda'da Sarıca Köşkü'nün biraz ötesinde yükselen bir apartmanda oturuyor şimdi. Ayşegül Sarıca ile konuşurken o eski köşk de canlandı gözümde; ama eski köşkler de eski Moda da yok artık. Eski Modahlar derseniz, onlar da kayboluyor giderek. Kaybolmayanlar arasında Emel Korulürk, Ayşegül Sanca, Hasan Esat Işık'ın ablası Tomris Alikkan, kızı Zeynep Alikkan, İdil Biret, Prof. Mina Urgan, Tanja ve Berna Moran, Büyükelçi Mahmut Dikerdent, Büyükelçi Hamit Batu ve eşleri, avukat Giilçin Çaylıgil, bir de I.eyla Pamir var. "Müzikte Yeni Soluklar" kitabını okudunuz mu bilmem. Uzun bir çahşmanın ürünü güzel bir yapıt. Yazarı, sevgili dostu Ayşegül Sarıca'ya sunuyor. Leyla Pamir de piyanist; ama son yıllarda müzik yazılannın önceliği var. Yeni soluklara bir soluk da o katıyor. "Muzikte Yeni Soluklar" müzikseverler arasında da çok tartışılıyor son günlerde. Geçen akşam Planlama MUsteşarı Ali Tigrel ile Gürer Aykal, Suna Kan ve Ayşegül Sarıca arasında çok ilginç konuşmalar oldu. Planlama Müsteşan'nın Beethoven'e tutkusu var. Sanatçılar secim yapamıyor; ama çoğunlukla Mozart'a öncelik veriyorlar. Nedeni sadeliği, az nota ile çok şey anlatma gücü...D Çankaya danışmanları özallar'ın yanında Kültür Bakanı Zeybek ve eşi oturuyor ön sırada. Arkada da Özel Kalem Müdürü Nabi Şensoy ve öteki görevliler. Genel Sekreter emekli Orgeneral; ama Çankaya'da diplomatlar çoğunlukta sanırım. Büyükelçi Kaya Toperi, Nabi Şensoy, Kaya Türkmen grubuna Avrupa Konseyi'nden Engin Güner de katıldı son günlerde. Uzun yıl Cumhurbaşkanı Turgut özal ve eşi Semra Özal, Cumhurbaşkanlığı Senfonı Orkestrası'nı alkışlıyoıiar.