Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
DOKSANLIYILLARDA ÇEVRE Dünya elden gidiyor mu? Uzmanlar belli önerilerle konuya yaklaşıp iyimser bir tavır takınıyorlar. Ancak genel manzara hiç de parlak değil. Ve doksanlı yılların dünyasında, seksenlerde karşılaşılan sorunlar sürüp gideceğine göre 21. yüzyıl, yalnızca bitki ve hayvanlar açısından değil, insan türü için de tehlike çanlarının yüzyılı olacak... I (3 Semra Somersan S ırt dönup saç baş mı yolmalı? Terbiyeli durup "llginç bir yaklaşım" mı demeli sadece? 1990'ların tum göstergelerine göre çevre elden gidiyor. Sadece Turkiye için değil, tum dunya için bu böyle. Ama dünya politikacıları buyük bir soğukkanlılıkla, " N e kadar para, o kadar çevre" diyorlar. Eskı bakanlardan Mukerrem Taşçıoglu da "Turkiye için çevre bir lukstür; dilenciye kravat (akmaya benzer" demişti. Yani "Biz endustriye, lurizme, termik sanlrallara yalırırız. Ama çevreyi temizlemek için halktan vergi alınz. Ne kadar para vermeye hazırlarsa o kadar temiz bir çevre sağlarız onlara." Geiişmiş ulkeler için bu... Bizde ise hükümetin çevre için oy pahasına da olsa fedakârlık yapamayacağı çoktan belli oldu. Çevre elden gidiyor 21. yüzyıla girerken. Yani aldığını/ nefes, yani içtiğiniz su, yüzdüğünüz deniz, yediğiniz domates. Yani hayatın ta kendisi. BugUn çevre; yarın sağlığınız. Işleri düzeltmek için iktisatçılarla politikacılar para ve teknolojiye güveniyor; bıyologlar, ekologlar, zoologlar, yeşiller ıse, halkııı aıtan çevre bilincine. Darmstadt Teknik Üniversilesi'nden telefonla görüştüğümüz zoolog Prof. Ragnar Kinzelbach, "Hukumetler ancak halk guçlu bir biçimde ve sık sık çevre konusunda rahatMzlığını dile getirirse harekete geçiyor. Ben 21. yüzyıl için çevre konusunda halkın bu konuda hızla artan bilincine güveniyorum" diyor. Avrupa Pariamenlosu'nda yeşillerın sözcüsü Dr. Ali Yuritagül de "21. yuzyıla girerken benim için umut yeşil duşunce. 20. yuzyıla girerken umut sosyalizm olmuştu. Önumu/deki yuzyılda ise yeşil duşunce etrafa ışık saçacak. Çevre için de bu boyle" dıyor. Evet umut. "Yeşil umut" ıstersenız. Ama umutlu olmak için tek bir gösterge yok aslında. Hızla ve radikal önlemler alınmaz, buyuk değişiklikler yapılmazsa gun gibi açık her şey. Dünya ters tepecek 21. yuzyıla girerken. Buyuk bir hızla değişti, değiştirildı dünya ve 21. yu/yıla girerken de isyanını dile getırecek. Bir yanda kuraklık, çölleşme, yok olan ormanlar öbur yanda eriyen buzullar, su altında kalan ulkeler, kayan topraklar ve kanserler. Neler olacak? Bütün ulkeler bugün karar verip kloroflorokarbonların (CFC) üretimini durdursalar bile stratosferdeki ozon deliği 100 yıl da 18