24 Aralık 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

"KreuzbergSound"dan söz ediliyor. Bunun öncülüğUnU, Kobra adlı grup yaptyor. Almanya'nın hemen her kentinde elektrosaz/bas/davul/keyboards bileşıminden oluşan genç Türklerin müzik gruplanna rastlamak mümkün. Ancak gerek Alman insanının bilinen katılığı, gerekse söz konusu gruplarda kendisini bellı edcn niteliksel eksıklikler, gençlerin Türk düğünlerinin dışında başka yerlerde çalabilmelerini engelliyor. Türk gençleri, Fransa'daki Cezayirli, Faslı gençlerin başansına henüz yaklaşmış değiller. Fransa'da şu anda yeni bir müzik furyası var: "Rai" müziği. Paris, Lyon ve Marsilya'daki Arap gettolarından gelen oryantal org ve akordeonun yanında, Santana gitarlarının eşliğinde, uzaktan, Arap gazellerini andıran "yeni" ses, ilk başta ne Fransızların kulağına hoş geldi ne de Cezayir resmi çevrelerinin "Devrimcilslamcı" kitabına uydu. Bazen yarı Fransızca, yarı Arapça, "Common ça va? Vallahi ça va, Billahi ça va" türünde; bazen doğrudan Arapça söyleyen gençlerin şarkılarında fahişelerin öyküsü ve doyumsuz aşkların yanı sıra, Fransa gcttolarındaki yaşam, ırkçılık gibi sorunlar da dile getirilir. Bundan iki yıl önce, ırkçılığa karşı yapılan uzun yürüyüş, Rai müziğini etkilediği gibi, bu yürüyüşten sonra, Rai müziğine yaklaşım da değişti. Fransa'daki ilgisizliğe, Cezayir'deki yetkililerin ilkin bu müziği yasaklamasına rağmen, Carte de Sejour, Cheb Mami, Cheb Khaled gibi grup ve şarkıcıların korsan kasetleri her iki ülkede de yayıldı. Sonunda, 1985 yazında, Cezayir'de yapılan bir gençlik festivalinde, bu grupların müziğine izin verilmesiyle, pop çevrelerinin deyişiyle "Kuran ile pop arasındaki devrim" gerçekleşti. 2325 Ocak 1986'da Paris'teki Bobigny Salonu'nda yapılan ve binlerce dinleyicinin salon dışına taşarak izlemek zorunda kaldığı Rai festivalinden sonra, Fransa radyolannda sık sık çalınan bir müzik türü haline geldi Rai. Şarkıcılannm tümü erkek ve 2026 yaşlarında olan Rai müziği topluluklarının öyküsü de ilginç: Erkeklerin katılmadığı, Arap kadınlarının ancak çocuklarını birlikte götürdükleri dini toplantılarda, keman darbukatef eşliğinde ilahiler söylenirmiş. lşte çocukluklarında bu toplantılara götürülen, sokakta ise Ray Charles, Stevie Wonder, Lionel Richie (Rai müziğiniıı prensi diye adlandırılan Cheb Maminin sevdiği şarkıcılar) dinleyen gençler, arabeskpopu yaratıvor. Kendisinden Fransız rock müziğinin kraliçesi olarak söz ettiren Fas kökenli punkçu Sapho hakkında, turne için gittiği ABD'de basın şunları yazdı: "Ashnda çok berbat bir rock müziği zevki olan Fransızlar, bu kez gerçekten çok müthiş bir ses keşfetmişler" Fransızca, lngılizce ve Arapça sözlerle ağıılıklı rock'nroll müziği yapan Sapho'nun parçalarında yıne de bir Arap havası hissedilebiliyor. Fransa'da başdrısının doruğuna ulaşmış olan Sapho'nun, Japonya konserleri de başanlı sayılıyor. Berlin'in ünlü Zitty dergisinin, "1986'nın en iyi 40 uzunçalan" listesinde Paul Simon,' Housemartins, The Smiths, Joe Jackson gibi adların yanı sıra Ofra Haza, Dissidenten, 3 Moustopho 3, Sapho gibi isimlerin de yer alması, Alman şairi Goethe'nin, "Kim kendini ve ba^kalarını tanırsa // Şunu da goreccktir Id, / Dogu ile Bab / Artık aynlmaz bir parça" dizelerini yıllar sonra doğrular nitelikte... lebilecek olan 'Blâck Fööss" ve "Alex and Oriental Experience" gibi gruplann yanında, birtakım caz mu/isyenleri dc Türk ezgilerini daha onceleri keşfetmişti. Ancak TürkAlman işbiriiginin iki uzunçalar yüzunii böylesine doyurucu bir biçimde doldurabUecegini, ilk kez bu topluluk kanıtlıyor. "Max und Gülistan " parçası, 45lik bir "hit" olabilir." "Alcsam Ülkesinin Yorgun tnsanına" adlı parçalanyla da Südvvestfunk'un listelerinde bir ay boyunca 4. sırada yer almayı başaran Morgenland topluluğunun çalışmaları, Federal Alman müzik basınında, "Farklı kültiirlerin birikiminden yeni bir şeyler yaratma çabası" olarak nitelendiriliyor. Şarkılarını bazen rock, bazen caz, bazen de tamamiyle geleneksel Türk müziği ile seslendiren Morgenland topluluğu, Almanca, lngilizce ve Türkçe söylüyor. Topluluk, eylül 1986'da WDR'nin düzenlediği ve EurovisionIntervision kanalıyla 15'i aşkın ülkede 40 milyon televizyon izleyicisinin takip ettiği Uluslararası Folk Festivali canlı yaymında Federal Almanya'yı temsil etti. Enver Gökçe'nin "Kirtim Kirt"ini ve Nâzım Hikmet'in "Bugiin Pazar"ını bestelemiş olan topluluk, 19 duraklı bir Almanya turnesinden sonra, yeni plak çalışmalarına ve Avrupa turnesi hazırlıklarına girişmiş durumda. Topluluğun önderi Nedim Hazar'ın son çalışması, "Dancing Aksak" (Çernobil'in Karsısına Geç, Aksak Oyna") Karadeniz havalarını Avrupa diskolannda dans müziği ol rak çaldırma çabasında. D "Morgenland" toplulugu, 1986'dald F Almanya Folk Fesdvalı'nde (solüstte) Solda, Geo Schaller, saflda Nedim Hazar Ingıltere'de şu günlerde plaklan en çok satan "Communards" topluluflunun önden, bir eşcınsel olan Jımmy Somervılle Topluluflun en önemlı "hıt'ı bir Arap melodısınden kaynaklanıyor 1985 yazına kadar, Cezayirli Cheb Mamının (solda) şarkıları, Cezayir'de "yasaklı" ıdı Fas kökenli kadın şarkıcı Sapho (saflda), kendisinden, "Fransız rock'tnın kraliçesi" olarak söz etönyor. "Sizin şu 'makanflarınız var ya Federal Almanya, İngiltere ve Fransa'nm pop müzik listelerinde, "Morgenland" , "Cheb Mami", "Carte de SĞjour" (Oturma İzni) ve "3 Moustapha 3" gibi gruplann adlarma da rastlanıyor artık. Arkadaşımız Mehmet N.Bora, "3 Moustapha 3"ün üyeleriyle görüştü. caz", "Uşak" vb. Neyse... İlkin bir kahvede başladık çalmaya. Amerikalıların "truckstop" diye adlandırdıklan türden bir kahvede. Her türlu Balkan "country and vvestern" müziği çalıyorduk burada... " C o untry and vvestern" derken, Amerikalılardan etkilendik demek istemiyorum. Hayır, hayır!.. Asla! tki gündur uykusuz kalmış koca koca heriflere kahvede müzik yapmak, ashnda insanı oldukça kozmopolit kılıyor... "3 Moustapha 3" ile kuliste ayaküstü bir görüşme • Federal Almanya'daki Türkler, hakkında ne duşünuyorsunuz? Karadeniz havaları Avrupa diskolannda Federal Almanya'da, son günlerde kendinden söz ettiren gruplardan birisi de Morgenland ... Avustralya'da büyüyüp daha sonra Federal Almanya'ya yerleşen ve bu anlamda, "Ikinci Kuşak"a darîil edilebilecek olan Nedim Hazar'ın çevresinde toplanan bu grup, sahneye akordeon, saksafon, flüt, saz, zurna, davul, batcri, gitar, bas ve keyboards ile çıkıyor. Alman ve Türk elemanlardan oluşan grubun 1986'da çıkardığı ilk uzunçalar "Vleîleicht" (Belki), Alman Plak Eleştirmenleri ödülü'nü (Deutsche Schallttenkritikerpreis) kazandı. Stereoplay adlı müzik eleştirileri dergisinde VVinfıied Dulisch'in topluluk hakkındaki yorumu şöyle: "Yeni Alman müzigi modasına dahil edi "3 Moustapha 3" topluluğu üyelerı, kendılerine takma ad olarak, "Nihavent", "Hicaz" gibi makam türlerini seçmişler. iraz sonra çalmaya başlayacakları konser salonunun, içki ve sigaranın dışında başka şeylerin de kokusıınu alabildiğimiz kulisinde, 9 müzisyen çalgı ayarlarını tamamlamış, feslerini püsküllerini düzeltiyorlardı. Konserin organizatörlerinden, 3 Mooatopho 3 grubunun anlaşmalannın bir maddesinde, sahneye dekor olarak bir buzdolabının yerleştirilmesinin şart koşulduğunu sonradan öğrendik. Konuşmamız fes k o n u s u n d a yoğunlaşüğında, 3 Moustopho 3 topluluğu üyelerinin Atatürk devrimlerini de bildiklerine tanık olduk.. • Amcam, yazdığı bir makalesinde, örneğin Türklerin, "mısafir işçi" (gastarbeiter) olduklarım söyler. • A rtık ' 'misafir işçi'' (gastarbeiter) değiller... D Değiller mi? Neler ya?.. • Göçmen. U Aha! En sonunda tuşa geldiler desene. Neyse, amcam diyordu ki Almanların son derece yetkin insanları var; hani Beethoven, Mozart gibi, Peter Maffay gibi. Ama Türklerin daha da yetkin bir sisteme sahip olduklarını bilmiyorlar. Şu " m a k a m " sistemi var ya... Avrupalılarda 12 ses varken, Turklerde 18 ses var. Buna rağmen yalnızca hela temizlem"lerine olanak veriliyor. B • Grubunuz ne zaman ve nasıl kuruldu? nı anadan değişik babalardan... 8 ağustosta, Szgerely denilen yerde. Bu küçük kasabayı sizler bilmezsiniz... Gizli bir yerdir üstelik... Bir aile grubu olarak başladık ve bir amcamfe vardı ki o da tarihçemizin bir parçası sayılır. Amcamız ithalatihracat işleriyle hani pek de yasal olamayan işlerle buzdolaplarıyla falan çok para kazanıyordu. Batı'daki rüsvet mekanizmasını çok iyi biliyordu. Bu amcamız, büyüdüğUmüzde, müzisyen olalım diye bu isimleri verdi bize: "Nihavent", "Hi O Ashnda aynı günde doğduk hepimiz. Ay • tngiltere'de verdiğiniz bir konseri, New Melody Express pop müziği dergisi şöyle eleştirmiş: "Sözümona Balkan müziği için, insan neden o kadar para saysın ki, hele aynı müziği aşağı sokaktaki kebapçıda, hemen hemen aynı parayı ödeyerek guzel bir yemek ile birlikte dinleme olanağı varken..." Buna ne dersiniz? D Bak görüyor musun, yabancı dUşmanlığı yine. Bu makaleyi yazan insan, demek bu tür müziği ancak bir lokanta cerçevesi içinde dinliyor. "Hadi gel, bir Türk lokantasına gidelim, yiyip içellm, fonda da ne idiigü belirsiz bir müzik çalsın"... lşte bu kadar...D 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle