Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
KAÇKAR YAYLALARINDA YIL İKİ MEVSİM Kaçkar dağları, Artvin, Rize ve Erzurum'un damını oluşturur adeta. Buradaki buzul gölleri, sisli prmanlar ve çiçekli düzlüklerde iki mevsim yaşanır: İlkbahar ve kış. Cemal Gülaa layıp ıslattıklanna, bu güzelliği göstermez, onları bundltır da bunaltırdı. Pokut'ta, "SamistaJ Göçü'nun hazırlıkları vardı. BUyük kentlerden toplanıp gelen kızlı erkekli gruplar, yağmura çamura aldırmadan, kendilerine tahsis edilen ahırda geç vakte kadar yörenin milti oyunu "Horon"u, tulum eşliğinde sürdü.ürlerdi. O rta yerde yanan ateşi çepeçevre kuşatmışlar, ağustos ortasında, üşüyen parmaklarını ısıtmaya çahşıyorlardı. Hazindak yaylasında marangozluk yapan Davut'un önünde, daha sekiz saatlik yolu vardı. Babası da marangozdu Davut'un. En güzel peynir kadinlerini (peynir konulan kap) yapardı ve güzel tereyağı külekleri (yağ konulan kap)... yine onun ellerinden çıknıaydı. Davut babasından bir gömlek daha usta çıkmış, Karadeniz'in meşhur ahşap geçme evlerinı de yapmaya başlamıştı. "Hamuru yoğurdum oğul, hamur bana bakar ben hamura. Eskiden devirirdik pelekiyi ateşe, ısındı mı dökerdik hamuru içine, sacını da kafasına örttük mü ekmeğimiz pişerdi... Ben o dalgınlıkla pilitayı seyrederken, oğlum geldi: "Ana hamur geçiyor fınna versene" dedi. Ben de: "Ogul, eskiden bir ateşimiz sandıkta degildi. Simdi onu da sandıga koydunaz. Ben hamuru hangi fırına vereyim? demiştim. Hâlâ anlatır gülerler..." Ekmek yaparken pelekider daha kolay kullanılabiliyor pilita; ama bu sefer de ormandan gelen odunları pilitaya göre kısıltmak derdi çıkmış. Bulutlann üstünde Pokut, Çamlıhemşin'den yükselmeye başlayarak Kaçkar Dağı'na kadar uzanan sıradağlar zinciri üstündeki ilk yayladır. İki tarafında bulunan derin vadiler sisle dolduğu Ihtiyar adam ve yayla: idris dayı, haziran ve eylul ay içinde yükseltiyordu. Bölgenin en yüksek yaylası Samistal yaylasıydı. Burada, yıl iki mevsimdi: İlkbahar ve kış... Yol arkadası tdris Dayı da emekli olmuştu. Boş duranı Allah sevmez ya, Hemşin'den yaylalara uzanan yolda, katırı Kıro ile Yaylada mevsbnlen ilkbahar ve kış Pokut yaylasından Hazindağ'a giden yol bir başka güzel. Tüm sırtboyu giden yolun iki tarafı da çam ormanlarıyla kapiı. İki saatlik yaya yolculuk sonucu, nıarangoz Davut ile yol arkadaşı Idris Dayı, Hazindağ'a ulaşmışlardı. Davut'un yolu burada bitiyordu; ama ldris Dayı, daha Amlakit'e inecekti. Davut'un tüm ısrarı, tdris Dayı'yı Hazindağ'da eğlemeye yetmedi. tdris Dayı, Kırcfnun yulannı çelerek Amlakit'e doğru yürüdü. geceye kalsa, nasılsa kahveci Süleyman kendisine bir döşek sererdi. Akşam karanhğına, Amlakiı yaylasında yakalanmıştı. Malcı Hayati, Kahveci Süleyman ile sohbete bayılırdı. Onlar bu yaylaların öncüleri sayılırdı. Daha göçler çıkmadan gelirler, göçler indikten sonra da kalırlardı. Yorgun olduğu için akşam pek sohbet edemeden yattı ldris Dayı. Sabah, bir gün önceki sisli yağmurlu havanın yerini pırıl pırıl guneşli bir gün almıştı. Yolu da kısaydı artık. Dört saatlik mesa fedeki Apevanak'a gidecekti. Nasıl ki Pokut, Çamlıhemşin'in ilk yaylası ise, Apevanak da en son yaylasıydı. Apevanak'tan sonra muhteşem Kaçkar Dağları mavi göğü delmek is tercesine beyaz karlı doruklannı maviliğin Düzlükler çiçeklenince... Birkaç gün sonra, Pokut ve Hazindağ'daki yaylacılar sığırlarını bu yaylaya çıkaracaklardı. Onun için ağır kış şartlanndan yıkılan ev var mı diye bir grup toplanmış, yaylayı kolaçan etmeye gelmişlerdi. Koca yaylanın sessizliği bu neşeli insanların kahkahaları ile çınlamaya başlamış birkaç gün sonra muhteşem taş e>'lerin arasında tınlamaya başlayacak çıngırak seslerine hazırlanır olmuştu doğa... Yaylayı dolaşan grup, bu yıl da kara tipiye dayanabilmiş evlerin şerefıne, yaylanın düzün Çamlihemşinlilerin yayla göçü yolu üzerindeki Eğnedap düzlügünde, 1.950 metre yukseklikte, renklerin ve gözalıcılığı, Insanı hava ve su kadar etkiler. "kiracılık" yapıyordu. Hemşin'in Akyamaç köyünden gün ağar madan yola çıkmışlar, işte yolun yarısı olan Kılımaç'a da gelmişlerdi. Hem Kıro'nun, hem de kendilerinin dinlenmeye ihtiyacı olduğundan, burada "düşüm yapmış", demledikleri nefis elekdibi çaydan yudum yudum içiyorlardı. Yorgunlukları geçince yollarına devam edecek, önce Çamlıhemşin'in en güzel yaylalanndan, Pokut yaylasından geçeceklerdi. Pokut, 1950 metre yukseklikte, çam ormanla.ının içinde, güzel bir yaylaydı. Yılın birçok günü, tepede dolanan bulutlann arasında kaybolur.ince çjse yağmuru da sarmazaman sahilden denize uzanan mendireğe benzer. Bu yayladan, bölgedeki tüm yaylaları seyretme imkâm vardır. Bu yüzden yaylanın ikinci adı, "Seyran"dır. Yüksek yaylalarda yaşamak bazen ınsana alışmadığı bazı meslekleri de öğrenme fırsatı verebilir. Bu mesleklerden biri de fırıncılıktır. Her evde bulunan "pilitalar" (kuzine) bu iş için, özel olarak getirilip kurulmuştur. Ahşap evlerde eskiden açıkta yanan ateş, şimdi bu demir kasalara saklanmış durumda... Hatta bu olayı Hemşinli muzip bir nine şöyle dile getırmıştı: 16 Qöç aylarında, güneş batıp akşamın ayazı ortalıflı kapladıflında, ahırlarda tc