Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Doğduğu ülkede sanatın gayri meşru çocuğu : Sanat mı, eğlence mi? Bud Powell ve Laster Young'ın yaşamlarını konu alan "Round Midnight" adlı film, cazın sanat olarak tanınması yönünde bir ilerleme. Filmde de Amerikalı müzisyen Dexter Gordon çalıyor; ancak filmin yönetmeninin bir Amerikalı değil de bir Fransız olduğunu belirîmekîe fayda var... re pazarlanmasını engelliyordu. Sonuç, içinde iki siyahın (Teddy Wilsoııpiyano ve Lionel Hamplonvıbrafon) ve iki beyazın (Benny Goodmanklarnet ve Gene Knıpadavul) bulunduğu Benny Goodman Dortiüsu'nün temsil ettiği uzlaşma oldu. Bu uzlaşıyla plakları bugün de çalınan 1938 yılındaki "Carnegie Hall" konseri gerçekleştirildi. Zenci müzisyenler için bu uzlaşma tatmin edici olmadı. Yabancılaşmalarını arttırdı. Çünkü sadece küçük bir grup beyazlarla karışık orkestralarda çalma olanağını buluyordu. Bunlar da müzıklerını 'sulandırmak zorunda kalıyordu. Bu tur caz, Lionel Hampton ve Gene Krupa'nın görkemli davul ve vibrafon sololanyla sanattan çok, eğlence haline geldi. Caz yavaş yavaş müzikten çok, bir gösteri şeklini alıyor. 1950'lerdeki "Rock'n RolP'ün yolunu hazırlıyordu. Daha ileri gitmeden belki de eğlence ile sanat arasındakı farkı belirtmek gerekecek. lşin felsefesine fazla girmeksizin, sanatın yaratıcılık ve orijinalliğe öncelik tanıdığını ve aynı zamanda da eğlendirebileceğini söyleyebiliriz. tyi yapılan sanat her iki işlevi de yerine getirir. Eğlence ise, çekiciliği vebilineni vurgulayarak anlık haz vermeye yönelir. Eğlence için yapılan cazdan kurtulmak ve sanat için caz yaptıklarını göstermek için zenci müzisyenler, yeni bir akım olan "BiBop"u başlattılar. tkinci Dünya Savaşı'nın son yıllarında gelişen bu akım etrafında toplanan isimlerden en ünlüleri şunlardır: Charlie Parkcr ve Dizzy Gillespie, Bud Powell ve Thelonious Monk.Kenny Clarke ve Max Roach. Thelonious Monk, BiBop'un askere alınmaktan kurtulmayı başarmış birtakım müzisyenler, yani ruhlarını mantıksız bir disipline kurban etmemiş kişiler tarafından yaratıldığını söylüyor. Ne var ki BıBop akımının doğuşu ticarileşme dalgasına engel olamadı. Eğlence talebının giderek arttığı savaş sonrası ortamda, yeni akım, Amerikan toplumu tarafından uyuşturucu kullananların karanlık, tekin olmayan mahzenlerde uyumsuz kişilerce çalınan muziği olarak mahkum edildi. Beyaz toplumun bu tepkisi, kendi kendini gerçekleyen bir kehanet oldu. Zenci ve beyaz birçok BiBop müzisyeni kendini uyuşturuculara verdi ve toplumla olan bağlannı iyice kopardı. Bu arada eğlence aracı olarak caz, 1950'lerde gelişmeye başladı. özellikle liberal elitin çocuklarının okuduğu kolejlerin kampuslanna girdi. Klasik müziğin tüm özellikleriyle birlikte cazın yaratıcılığını bir arada toplayan, Dave Brubeck Dörtlüsu büyük beğeni sağladı. Böylelikle caz, bir beyazın önderliğinde, liberal beyaz toplum içinde yeniden saygınlık kazanmaya başladı. Geçtiğimiz gunlerde İstanbul Festivali'nde izlediğimiz Modern Caz Dörtlüsu, 1950'li yıllarda, zenci müzisyen imajını değiştirerek zenci müziğine saygınlık kazandırmak amacıyla ortaya çıktı. Dörtlünün her üyesiJohn Lewis (piyano) Milt Jackson (vibrafon), Feroz Ahmad ğer cazı 'gerçek' bir Amerikalı caz meraklısıyla tartışacak olursanız ve eğer bu kişi zenci ise, o zaman size cazın Amerika'ya özgü klasik müzik olduğunu söyleyecektir. 'Klasik müzik' diye tanınan Bach ve Beethoven'ın müziği Avrupa kökenlidir ve kesinlikle Amerika'ya özgü değildir. Oysa cazın kökleri, Amerika toprağındadır ve caz, Amerika'nın dünyaya armağanıdır. Bu müziğin ritmleri, Batı Afrika'dan köle taşıyan gemilerle geldi; ama esas olarak şeker kamışı ve pamuk tarlalarında gelışti. Ardından zenci kiliselerine, oradan barlara ve hatta genelevlere girdi. Zenci işgücüyle birlikte kuzeye kadar yayılan caz, Kansas, Detroit ve Şikago gibi kentlere yerleşti. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra gece kulüplerinde E zenci muzısyenlerin beyazları eğlendirmek için çaldığı bir müzik türü haline geldi. Bunun en iyi örneği New York kentindeki, Hollywood sayesinde ölümsüzleşen 'Cotton Club'dur. Orada Duke tJUngton'ınkı gıbı ünlü zenci orkestralar beyaz dinleyiciler için müzik yaptılar. Bu ilışki, Amenkan toplumunda olup bitenlerin bir yansımasından, ırklar arası ayrımdan öte bir şey değildi. Caz, ırk aynmı bağlamı içinde 1920'ler ve 1930'larda gelişti. Ama bu durum, cazı geniş bir dinleyici kitlesine satılabilecek bir meta olarak görmeye başlayan beyaz işadamlan tarafından değişıkliğe uğratılmaya başladı. Zenci müzisyenler tarafından yaratılan cazın, beyaz müzisyenlerin ürettiği cazdan kat kat üstün olduğuna hiç şüphe yoktu. Ama ırk ayrımı, saf zenci müziğinin, beyaz dinleyicile 10 Türkiye yakın tarihi ve özellikle İttihat ve Terakki üzerine çalışmalarıyla tanıdığımız Profesör Feroz Ahmad'ın caz müziğine olan ilgisi, tarihe ilgisinden daha gerilere gidiyor. Caz dinlemeye, doğduğu ve büyüdüğü Hindistan'da başladı. En böyük arzularından biri, ünlü caz ustası Sonny Rollins'in biyografisini yazmak. University of Massachussetts'de tarih okutan Profesör Ahmad'ın Boston'daki radyo istasyonlarınca düzenlenen tüm caz bilgisi yarışmalarını kazandığı ve ödül konan tüm plakları topladığı söyleniyor... Fransız yönetmen Bertrand Tavernier tarafından gerçekleştinlen "Round Midnight' filminde, Herbie Hanckok'un müzığmı Dexter Gordon seslendırıyor