23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

f E M E K Güneş Schneider Çayın yumuşak cazibesi Çay ilk kez Çin'de içilmeye başlandı. Avrupa'ya ulaşması ise bir Hollanda gemisi sayeslnde 1610 yılında oldu. Önce Hollanda, sonra ıngiltere tanıdı çayı. Sonra da dünyaya yayıldı. bir dere kenarında arkadaşıyla geziniyormuş. 'Balıklar suyun içinde ne kadar mullu eidip geliyorlar' demiş. Arkadası, 'Ama sen balık degilsin, onların mutlu olııp olmadığını nasıl bilebilirsin?' diye sormuş. Rahip şöyle cevap vermiş: 'Sen de ben degilsin. Balıkların mutlu olup olmadıklannı benim bilmedigimi sen nasıl bilebilirsin?' Zen rahipleri hiçbir şeyin gerçek olmadığına, sadece düşüncelerin gerçek olduğuna ve bu duşünceleri de çayın güzelleştirip berraklaştırdığına inanırlar. Japon hanım bana Japon çay seremonilerini de anlattı: 7aoizm; küçuk ve büyük arasında fark kabul etmiyor; çünkü hayatta küçük şeylerin büyük mutluluklar verebileceğine inanıyor. Japonların çay seremonisi de bu inanca dayanıyor ve ev sahibiyle misafirinin beraberliği çay sayesinde mutlulukla zirveye ulaşıyor. Çay odası, günlük yaşamın verdiği yorgunlukların sonunda birlikte olunup kişinin kendisini bulduğu yer. Misafirler önce "Machiai"ye (bekleme odası) alınıyor. Sonra roji denen koridordan geçiyorlar. Roji medilasyonun başlangıç yeri, kendi kendini tanıma yolu. Bu yoldan çok çok yavaş, sükunetle geçilip bir kapıya varılıyor. Yüksekligi sadece 70 cm. olmalı. Çünkü Taoizm'de malum büyük ve küçük eşit. Bu kapıdan eğilerek geçiliyor. Konsantrasyona yardım eden özel meditasyon müzigi çalınıyor. Sadeliği korumak için bilhassa pastd renklerle yapılmış kimonolarıyla sessiz yere oturan misafirler, çatı penceresinden sı/an loş ışıkta çay takımlannı zor ayırt ediyorlar. Odanın orUsında ufak bir ateş yanıyor, üstünde çay. Servisi yapılan çayı önce misafirler, sonra ev sahibi içiyor. Artık konuşmaya başlanabillr. Yalnız konulann hafif, iç açıcı olmalan gerek. Çayı Avrupalı, Java'dan gelen bir Hollanda gemisi sayesinde 1610 yılında talmış ve ilk Hollanda'da tanınmış. Daha sonra Ingiltere^ de sihirli bir kelime olmuş. Neredeyse altın ve elmasla eş degerde tutulmuş. Çay kaçakçılığı baş göstermiş. Bankalarda problem başlamış. Çayın gctirdigi huzursuzlıık ve zararlar konuşulur olmuş. Jonas Hanway "Çay Üıerine Deneme"lcrindc (1765) "Çay içen erkeklerin du • ruşları bozulur, kadınların gii/.ellikleri gider, saglıga son derece zararlıdır. Knduslriyi geriletir, Ingiliz devleti için son derece sakıncalıdır" diye yazıyor. Londra ise haftanın 3 günü çay başkenti. Thames nchrine bakan binalardan birinde çay müzayedesi yapılır; poydumdaki adam "Lot, 5271, Fifty Breaks, Nilgiri Pekoe of Khan Bros., Calcutta, 2500 kg." diye bağırdığında çay hemen anında satılıyor. Firmalar özel "çay tadıcıları" (tea tasters) kiralayıp müzayededen önce epey fikir sahibi oluyorlar. Tadarak, çayın kaç metre yükseklikte yetiştiğine bile karar verenler var. (10002000 metrede yetişen Çay ve sağlık Çayda az C vitamini, sinirlere iyi gelen B1 vitamini, diş çürümelerini önleyen fluor, ayrıca klorofil bulunur. Alyuvarları güçlendirir. Çaydaki tein, kahvedeki kafein gibidir. Yalnız tein beyine ve merkezi sinir sistemine etki eder. Dikkati artırır ve adaleleri güçlendirir. Kafein ise direkt kalbe ve dolaşım sistemine anında etki eder ve fazla içilirse çarpıntı, sinirlilik doğurur. Çay tiryakilik yapar. Sinirleri de uyardığından uykuyu kaçırabilir. Mide ülseri olanlar için çok zararlıdır. Bir de idrarla üre atımını azaltır. Bu nedenle romatizma ve damla hastalığı olanlar hiç içmemelidir. Çayda okzalat fazladır, taşı ve kumu olanlar çok dikkatli olmalıdırlar. Karaciğer problemliler ve peklik çekenler de çaydan uzak dururlarsa sağlıkları açısından yararlı olur. BENİ ŞU AN HİÇBİR ŞEY İLGİLENDİRMİYOR, ÇUNKÜ ÇAY İÇİYORUM. isveç Kralı VI. GUSTAV Çaylı kek • 2 bardak şeker ve 4 yumurtayı çırpın, üzerine 1 bardar (200 gr) çayı koyun çırpmaya devam edin. 1 kaşık kabartam tozunu 3 bardak un ile karıştırıp, ekleyin. Fırına sürün. 3040 dakika pistikten sonra, bırakın soğusun. Servis yaparken üzerine pudra şekeri serpin. ngiliz çocuklarının okul kitaplarında yazan bir hikâye vardır. Bu hikâye Shen Nung'dan bahseder ve der ki: "Çin Kralı Shen Nung bir giin avdan dönerken dinlenmek için bir ağacın allına oturmuş. Ates yakıp »u kaynatınaya başlamış. Tam o sırada agaçtan suyun içine yapraklar düsmüş. Suyun rengi deglsmiş, kral renkli suyun kokusunu o kadar begenmiş ki, dudaklanna gölürüp içmiş. Yorgun kral birdenbire kendini dinç hissetmiş ve çay keşfedilmis." Bu olayın tarihi M.ö. 2737. Bir zamanlar Avrupa için tuz ne ise, Çin için de çay aynıydı. Birçok yörelcrde para olarak kullanılıyordu. Orta ağırlıkta bir at, 35 kg. çay degerindeydi. Yapraklar preste bastınlıp üzerlerine resmi damga basılıyordu. Ch'a (Çince çay demek) ilk zamanlar ilaç olarak kullanıldı. Yorgunluktan yakınanlara, halsizlik çekenlere, görme bozukluğu olanlara içirilirdi. Romatizmalı yerlere merhem yapıp sürülürdü. Budist manastırlarında uzun süreli meditasyonlardan sonra bir gelenek görenek halini aldı. Halk arasında pek sade olarak içilmiyordu. Çeşitli yağlarla, soğanla, sütle veya pirinçle karıştınlıp bir bulamaç yapıp yeniyordu. Günümüze kadar bu alışkanlık süregeldi. Moğol ve Tibet halkı çayı hâlâ çeşitli yiyeceklerle karıştırıp kek formu verirler ve bunu kesip kaynar suya atıp içerler. Lobsong Rampa'nın "Üçiincii göz" adlı kitabını okuyanlar "tsampa" çayını hatırlayacaktır. Çaya yağ veya yoğurt katılır. Çay hakkında çeşitli bilgileri M.S. 804'te Lu Yu tarafından yazılmış "Çayın Kutsal Yazısı" adlı kitaptan öğreniyoruz. Şiirsel anlatımıyla Lu Yu önce bize teknik bilgilcr veriyor. Tuz ve kaynak suyunu şart koşuyor. Bulunamadığı takdirde nehir suyu da olabileceğine işaret ediyor. Pişirilmesi için bu suyun çok hafif fokurdamasını, "su, gözlerini dışarıya çıkarmış balık gibi pirekndiğinde" tuz atılmasını, "inci taneleri gibi kaynamaya başlayınca da çay atılmasını" söylüyor. Ve muhakkak mavi renkte olması gereken fincanlarda servis yapılıyor. Sung (9601279) ve Ming Hanedanlıkları (13681644) döneminde çay artık günümüzdeki gibi tuzsuz, yağsız içiliyor ve Avrupa onu böyle sade şekliyle tadıyor. Uzakdoğu'da, bazı tarikatlarda çay dini anlam taşır. Bilhassa Zen tarikatında (bugün Avrupa ve Amerika'da da çok taraftarı var) çayı I Çın Kralı Shen Hung, avdan dönerken dinlenmek için bir ağacın altına oturmuş. Kaynatmaya başladığı suyun içine aflaçtan bir kaç yaprak düşmüş ve suyun rengi değişmiş. Bu suyu içen kral birdenbire dinçleşivermiş bir zamanlaı Bodhidharmas ilk Zen tanrısıönünde topluyorlardı ve birlikte aynı kaptan içiyorlardı. Tıpkı Hıristiyanların şarabı içtikleri gibi. Bir Zen rahibi şöyle diyor: "İlk Cas sadece dudaklarım ve midem için, ikinci tas sıkıntılarımı dağıtıyor, üçüncüsü iç âlemimi zenginleştiriyor, dördiincü tas hafifçe lerletiyor ve biitün kötiiliikler gözeneklerimden çıkıp gidiyor, besincisi ile laınaınıyla temizlenmiş oluyorum, allıncısı beni ölümsüzlüğün sınınna getiriyor, yedincisiyle, ahh! Rüzgarlann biitün hızını içimde hissediyorum ve ruhsal öliimsüzlüge ulaşıyonım". Zen rahiplerinin inançlarına göre, Tanrı Bodhidharma saatlerce meditasyon yapmış. Artık uykudan göz kapakları düşmeye başlamış. Bu insani zayıflığına o kadar hiddetlenmiş ki, sonunda göz kapaklarını kesmiş yere atmış. Kök salmışlar, yeşermişlcr, kocaman olmuşlar ve insanlara meditasyonda yardımcı olmak için çay yaprakları bitmiş üzerlerinde. Niçin çay? 1906'da yayımlanıp dünya klasiklerine girmiş "Çayname" adlı kitabında Akakuro Kaku/o şöyle diyor: "Çayda şarabın küstahlığı, kahvenin hodperestligi, kakaonun çocuksu masumiyeti yuk. Çayın tadında onu dayanılmaz yapan, yumuşak bir cazibe, naz, sihir var. Bi/.im için çay bir din, sanatın dinidir, giizel yasam felsefesinin dinidir, Tao'dur, Zcn'dir". Turkiye'de yaşayan Japon arkadaşım hiçbirseyin gerçek olmadığını sadece düşüncelerin gerçek olduğundan uzun uzun bahsetti ve bana bir hikâye anlattı: "Taoiu rahip Chang Tzu Çaylı kek: Görüntüsü kadar tadı da nefis. çayların aromaları orta derecede. 2000 metre üstünde yetişenlerin gündüz daha sıcak, gece serin olmasından dolayı tadları en yüksek seviyede oluyor ve çok uzun süre aromalarını kaybetmiyorlar). Ya suyun önemi? lngiltere1de çay satan bir dükkâna girdiğinizde şöyle bir konuşmaya şahit olabilirsiniz: "Barnets Highls'da mı oturuyorsunuz? Oranın suyuna göre şu 3 çaydan birini seçmenizi salık veririz." Almanya'da çay satan dükkânlardan birçoğu oturduğunuz mahalleyi sorar. Kireci 8 dereceden ne kadar aşağıda ise çay için o kadar iyi. Yani 8 derece sınır oluvor. • Çay kremalı dondurma • Çok az suyun içine bolca çay atın. Kaynatın. bu koyu çaydan 8 kaşık alıp, 3 kaşık bal ile karıştırın ve soğuyunca 1/4 It. krema ile karıştırın. Vanilyalı dondurma üstüne bu kremayı dökün. Üstüne tarçın serpip servis yapın. 21
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle