Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Rakının uzun yolculuğu Bağdaki üzüm şişeye girince Orhan Veli, "Rakı şişesinde balık olsam" demiş. Rakıseverler, hep rakının kadehlere dolduruluşuyla ilgilenmişler. Oysa sofranıza gelene kadar, bağdaki üzümden şişeye, rakının uzun bir yolculuğu var. Mehmet Yaşln ardağa girip, su ile temas ettiği zaman beyazlaşan, kana karıştığı zaman şi^edeki durgun, sakin görüntüsünü yitiren rakı, şişenin içine nasıl giriyor? Bir soru daha: Şişenin içindeki anasonlu, renksiz içkiye, kim ve neden rakı adını koymuş? Sonımcu soru da: Ralıya neden "Tiirklerin ulusal içkisidir" yakıştırması yapılmış? İkinci ve üçünciı sorulara pek net yanıt vereceğimizi sanmıyorum. Eli kalem tutan rakıseverler hep meze üzerine, rakının içirn biçimi üzerine, rakının akıl tahtasının çivilerini nasıl gevşettiği veya düşürdüğü üzerine, onu, "grup vakti" içmenin insanın yüreğini nasıl kabarttığı üzerine not düştüklerinden, rakının geçmişinin üstündeki tül perdeyi aralayıp, bilinmezleri netleştirmek, gücümüzü aştı. Elimizin altındaki ansiklopedilerde yer alan " r a k ı " maddeleri de fazla zengin değildi. Bizce rakının geçmişini deşmemekle, bu güzelim içkiye hakaret edilmişti. Şişeleme bölümü, fabrikanın göze hitap eden tek bölümüydü. Bantlarda sıraya dizilen şişeler önce sabunlu sularla yıkanıyor, daha sonra otomatik olarak doluyor, kapakları kapatılıyor, ambalajlanıyor ve sevkiyat için kamyonlara doğru yola çıkıyor. Fotoğraflar KADİR CAN Suriye, Irak gibi Arap ülkelerinden gelen anasonsuz Arak, imalatçılara ilham kaynağı olmuş. tlk rakı üreticileri, Balkanlarda anasonla alkolün çalkalanması ile yapılan Uzo'yu damıtma kazanlarında daha da lezzetli hale gelirmiş olabilir. Bir de Italya, Fransa ve Ispanya'da üretilen ve içiıidc anason bulunan Cazalla, Anis, Anisatte adlı içkilerin Osmanlı girişimcilerini rtkilediğine dair varsayımlar var. lnatçı bir iz sürücü bu masallardan hangisinin gerçek olduğunu bulursa, rakının ulusallığının da gizi çözülür. Bizim bildiğimiz, Avrupa Konseyi Ispirtolu İçkiler Konseyi'nin, ülkemizde, alkol ve anason damıtılmasıyla yapılan içkiyi, "Türk Rakısı" diye tüm dünyaya yaydığı ve bunu belgelerinde tescil ettiği. Belgelerde Türk Rakısı'nın "resmi" tarifi şöyle: "Tiik Rakısı, kısmen rektifiye edilmiş yüksek dereceli (9394 derece) kuru ve yaş üzüm ham ispirtosunun (Suma) özel imbiklerde kendine özgii metolla ve anason tohumu ile ikinTekel 1931'de Diyarbakır'da, 1933'teGazianci ker damıtılarak, kıstni bir elemeye labi (u tep'te birer rakı imalathanesi kuruyor. 1941 tulmak sııreli ile elde edilen damıtık bir içkiyılında da Aydın Bira Fabrikası, rakı üretimidir." ne başlıyor. Bugün kadehlerimize doldurduğumuz rakılar, İstanbulPaşabahçe, Izmir, Tekirdağ, GaŞimdi rakının şişenin içine nasıl girdiği so ziantep ve Diyarbakır fabrikalarında ürerusunu yanıtlamaya çalışacağız. tiliyor. Rakının adı nereden geldi? Rakıya neden bu ad verilmiş? Bir varsayıma göre eskiden rakı üretiminde kullanılan üzüm çeşidi "razaki" ile rakı kelimeleri arasındaki söyleniş benzerliği bu adın konmasına neden olmuş. Bir başka varsayım da, Arapça'da "terleten" anlamına gelen "araki" kelimesinin rakı adına kaynak olduğu yolunda. Bir başka kaynak da rakı adını, Arak rakısının Irak tan geldiğini anlatmak için kullanılan "Iraki" kelimesine bağlamış. Bu kaynağa göre, " I r a k i " kelimesindeki " I " harfi ile sondaki " i " n i n nokıası zamanla düşmüş, ortada " r a k ı " kalmış. Hepsi de akla yakın varsayımlar. Peki rakı neden ulusal içkimiz olmuş ve ilk kez kim yapmış? Bu sorunun da net bir yanıtı yok. Belki de Bizans döneminde şarap imal edenler, mayalanmış üzüm buharının soğuyarak bir kapta toplanan renksiz sıvısını tadarak rakı imalatında ilk adımı atmıştır. Veya Şişeye girişin öyküsü 10 rak şişenin içine sokan rakı fabrikalarının kısa tarihçesi şöyle: Yabancı sermayeli BoınontiNektar Şirketi, 1912 yılında İzmir, Halkapınar'da bir rakı fabrikası kuruyor. Bu fabrikayı 1922 yılında yine özel bir şirketin Tekel hesabına Paşabahçe'de kurduğu fabrika izliyor. 4 yıl süreyle bu fabrikada rakı ureten Tekel, işletme güçlükleri yüzünden uretimi 1926 yılında bir Polonya firmasına devrediyor. Üretim, 1929 yılında tekrar Tekel'e geçiyor. Türk insanı rakının tadını almıştır bir kez. Rakının önü alınamaz bu yükselişi üzerine. Üzüm alkolünü anason tohumu ile damıta Paşabahçe Tekel tspirto ve lçki Fabrikası'nda inceleyeceğiz. Üzüm kılık değiştirip normal rakı olacak ve şişeye girecek. Fabrika, bir tepenin yamacında başlayıp deniz kıyısına kadar iniyor. Çevrede ispirto, üzüm, rakı karışımı hoş bir koku. lnsan Boğaz'ın şırıl şırıl akan sularına dalıp, havayı soluyarak sarhoş olacak neredeyse. Yıllarını bu işe vermiş fabrika müdürü Osman Akçakoca önde, biz arkasında, üzüm kesme bölüınünden geziye başlıyoruz. Dış görünüşü oldukça eski olan fabrikanın iç bölürn Biz rakının macerasını en yakınımızda olaa