07 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

izmirli Müseyin Bozkurt, tutanakların aziziifline ujjrayanlardan. Fotoğraf Süleyman Sanlar çüğün "çikolata aşkı" cezaevinde noktalanmış, yargılandıkları Şişli 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nde.lkinci duruşmada serbest bırakılmışlardı. özkan, ödül diye geldiği lstanbul'da mapuslukla cezalandırılınca, cezaevinde ağlayarak, "çok özledim" dediği babasının yüzüne bakamamış, salıverildiğinde de utancından yüzünü saklamıştı. sun ili Havza ilçesi nüfusuna kayıtlı", deyince Hüseyin babasının adınm " t b r a h i m " annesinin "Güvercin" olduğunu ve 1973'te Izmir'de doğduğunu söylemişti. Oysa iddianamede, Erenköy'de bir evden üç bin beş yüz lira çalmaktan, "1970 doğumlu Samsun ili Havza nüfusuna kayıtlı Sadullah oğlu Hüseyin Bozkurt" suçlanıyordu. Yargıç iddianame ile sanığın kimliği arasında bir çelişki olduğunu anlayınca Hüşeyin'in birkaç kcv ana baba adını ve doğum yerini sorup imzasını alacaktı. Ailede başlayan yanlışlığın kurbanı Hüseyin, yanlış olarak getirildiği duruşmada bir yanhşlığa daha kurban gidecekti. Yargıç Hüşeyin'in ısrarı karşısında doğum tarihini 1973 olarak yazılmasını isteyecek, ancak mahkcmc katibi bir "parmak rıatası" yapıp tarihi 1963 yazacaktı. Aynca Savcı Miilazim Subaşıoğlu tarafından hazırlanan iddianame ile polis tutanakları da çelişkiliydi. Polisin üst arama, ifadc tutanaklanrıda sa Kışı geçirmenin yolu Özkan belki şanslıydı. ÇUnkü ona hakacak bir ailesi vardı. lki ay hapiste kalmıştı; ama şimdi Bursa'da ailesinin yanında ilkokul son sınıfa devam ediyordu. Yargılamanın sonucu ise daha sonra belli olacaktı. Ama ya ailesi olmayanlar? Anne babaları ayrılanlar, ya da ailedeki geçimsizlik nedeniyle sokaklara düşen çocuklar? Onların suç işleme olasılıkları çok daha fazlaydı ve her an hapisi boylayabilirlerdi. Hatta kalacak yeri olmayan bu çocuklar, "Karnımızı doyururlar hiç olmazsa" diyerek suç işleyip cezaevine girebiliyprlardı. Izmir'de sokaklarda yatıp kalkan 11 yaşındaki Timuçin Gündiiz ile birkaç yaş büyüğü Ali Coşkun, kendi deyimleriyle, "Kışı geçirmek için"'cezaevine girmek amacıyla suç işleyen çocuklardan ikisi. Uç jandarma arasında adliyeye getirildiklerinde Ali Coşkun bileklerine takılan kelepçeye aldırmadan, " N e yapalım yazın sıcak olduğundan her yerde barınabiliyoruz. Ama kışın hayal daha zor; bizim için ceıaevi daha iyi" diyecekti. Kuçuk olduğu için kelepçe vurulmayan Timuçin ise gülerek hapise girmek için bir iş yerinden 100 bin lirayı nasıl çaldıklarını anlatacaktı. nığın "1%2 doğumlu Samsun ili Havza nüfusuna kayıtlı Hüseyin Bozkurt" olduğu yazılıydı. İddianameye ise doğum tarihi 1970 olarak yazılmış, bu yanlışlık cezaevine gönderilen yazıya da yansıyınca, duruşmaya dosyayla ilgisiz bir sanık getirilmişti. Duruşma da ise katibin doğum tarihini 1963 ya/ması nedeniyle, cezaevine gönderilen yazıda da tutanaklar esas alınacak ve bu kez de Sağmalcılar Cezaevi'nde, "1963 doğumlu Hüseyin Bozkurt" aranacaktı. "Secere" yanhşlığının kurbanı Hüseyin bozkurt, birkaç kez daha lstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'nin yolunu aşındıracaktı. Ta ki gerçek kimliğini kanıtlayıncaya dek... Bir de yoksunlukların suça ittiği çocuklar vardı. Çok sevdikleri çikolatayı parasızlıktan alamayıp hırsızlık yapan, karınlannı doyurmak ıçın izinsiz bufeye girip yakalanarak cezaevini boylayan ve "Coğrafya Atlası" çaldı diye kelepçe vurulan çocukların fotoğrafları gazete sutunlarına yansıyordu. Ismail ve Metin Koç kardeşler de, karınlannı doyurmak için hırsı?lık yapanlardandı. Ismail ve Metin lstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi'ne getirildiklerinde, kuçük bileklerinde kelepçenin bıraktığı al al izleri oğuşturdular. Mavi cezaevi giysileri içinde, başları sıfır nıımara traşlı, ayaklarında eski ve yırtık spor ayakkabısıyla jandarmanın yanlarına dayadığı tüfeklerin arasında şaşkındılar. tsmail 13, Metin 15 yaşındaydı. Sirkeci'de bir büfeden, "Yiyecek bir şeyler" çalmakla suçlanıyorlardı. Elleri kelepçeli ve sevk zincirli getirildikleri duruşmada Metin Koç, yaptıklarını çocuk saflığıyla anlatacaktı: "Sirkeci'de bir biıfeye girdik. Karnımızı doyurmak için bir şeyler aidık. 20 adım uzaklaşmadan bekçi bizi yakaladı." Ağabeyinin konuşmasını boynu bukuk dinleyen Ismail anlatılanları doğrulayacak. Başka şeyler de ekleyecekti. Koç kardeşlerin babası, kamyon şoförüydu. Çocuklarına yeterli harçlık veremiyordu. Harçlıksız kalan iki kardeş, çikolata, sandviç, bisküvi gibi şeyler almak için, "İzinsiz ve parasız" olarak bir büfeyi seçtiklerinde yakalanıp hapsi boylayacaklardı. Mahkeme, Koç kardeşleri üçer ay 10'ar gün hapis cezasına çarptıracak, cezayı 30'ar bin lira paraya çevirdikten sonra, "Topluma kazandırılmaları ve yoksul olmalan" nedeniyle de erteleyecekti. Ama Koç kardeşler, cezaları ertelense bile, aynı nedenle yani, "Karınlannı doyurmak için", başka bir büfeye girdikleri için tutuklandıklarmdan, hapisten kurtulamayacaklardı. Çünku o davaları henüz sonuçlanmamıştı... D Çocüklarda davranış bozuklukları • çıkarılan 1979 yıhnda "Çocuk Mahkemelerı Yasasi", şu günlerde Istanbul'da uygulamaya geçerken ve ıkı büyük kentte hazırlıkları sürerken, suçlu çocukların kelepçe ve sevk zınciriyle mahkemeye sevkleri konusu, hâlâ güncelliğını koruyan bir sorundur Kaldı kı sorun, yalnızca çocuğun mahkemeye sevkı konusunda Içışlerı Bakanlığı'nca alınacak önlemlerle de çozümlenecek türde basit değlldır. Çocuğun yargı aşamasında psıkopedagojik ve sosyal açıdan değerlendirılmesı ve ıslah kurumunda sağlıklı bir yaklaşımla "iyıleştirme" çalışmaları, bu kapsam içinde düşünülmelidir. Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, çocuk suçluluğunda kalıtsal etkenlerden çok, çevresel etkenlerın önemini vurgulamaktadır Çocukların elverişsiz çevre koşulları içinde suç işleme olasılıklarının güçlendiği ortaya çıkmıştır. Bu çevresel etkenler, ekonomik yetersızlık, baskıcı disıplin, ana baba ayrılıöı ya da yoksunluğu, düşük eğıtim duzeyi, kötü konutlar, kalabalık ve yoksul aile gıbi kosullardır. Çevresel koşulların elverişsızliği ergenlik çağının fırtınalarıyla bırleşince. çocuk yaşta gençlerimizin davranış bozuklukları göstermelerı ve suça ıtilmeleri olgusu ortaya çıkmaktadır. Sonuç olarak da her yıl ortalama yüz bin çocuğumuz suç ışlemekte, bınlercesi suçlu damgası yemektedır Toplum olarak, her yıl yeniden suç işleyebilecek yüzbinleri bu damgayı yemekten kurtaracak belirll Önlemleri almak zorundayız. Bu önlemlerin başında, çocuklara yönelik hızmetlerin, gereksinim duyulan kesimlere yoğunlaştınlarak götürulmesi gelir. Korunmaya muhtaç çocuklar, çalışan çocuklar, gecekondu ve işçi çocukları öncelikle ele alınmayı gerektlren potansıyel suç ortamı içinde yaşamaktadır. Suça itilme tehlikesi içindeki çocuklarla ılgili önlemlerin etkinliğe kavuşturulması, suçun işlenmeden önlenmesi çerçevesinde ele alınmalıdır. Çocukların önlame tedbirlerınden, yetişkinlere oranla daha fazla etkılenmeleri nedeniyle, bu çabalara öncelik verilmesi, toplumsal ve insancıl bir sorumluluktur. Çocuğa psikopedagojik açıdan yaklaşacak yeterli uzman personelin, çocuk mahkemelerıyle, ıslah ve ınfaz kurumlarına ivedılikle atanması gerekir. Çocuk suçluluğuna toplumun yaklaşımı da sorunun bir başka önemlı yanıdır. Genç bir ınsanın ona vurulan suçluluk damgasının altından kalkacak yeterli güce sahıp olabileceğı düşünülemez. Toplum da bu konuda oldukça acımasızdır Suçlu, çocuk olsun yetışkın olsun onu dışlamaya hazırdır. Son yıllarda çocukların kelepçeyle mahkemeye sevkleri, son derece yanlış bir hareket olarak süregelmektedir. Bu durum çocukta derın duygusal yaraların açılmasına ve hayat boyu devam edecek suçluluk damgasının oluşumuna neden olmaktadır Suçluluk damgası, çocuğun tüm kişilığını etkilemekte ve onun bu damgayı benımseyerek ya da sılme umudunu yitirerek yeniden suça itilmesine uygun psikolojık ortamı hazırlamaktadır. Hüküm giyerek cezaevlerınde yıllannı geçiren çocuklarımıza hoşgörülü davranmamız, suçluluklarını anımsatarak onları yaralamadan iş ve meslek sahibi bireyler haline getirmek için gerekli desteğı sağlamamız, ulusça en büyük görevlerimizden biridir.D Doç. Dr. Haluk Yavuzer: Tutanakların azizliği Hüseyin Bozkurt da tztnir'liydi. Ama o Basmane'de bir kunduracıda uç bin beş yüz lira haftalıkla çalışırken, evde anne babasının kavgası canına tak etmiş ve lstanbul'a kaçmıştı. Istanbul'da kalacak yeri yoktu. Sokaklarda yatarken haftalıklarından biriktirdiği parası bitince, bir arkadaşıyla birlikte para çalnııştı. Hüseyin, tstanbul 2. Sulh Ceza Mahkemesi'ne iki jandarma arasında getirildiğinde, şaşkın şaşkın yargıcın yüzüne bakmış sonra da, "Ben Erenköy'de hırsızlık yapmadım. Bakırköy'de yargılandım vc 6 yıl hapis aldım" demişti. Hüseyin, iddianamedeki sanığın kimliğine de itiraz edecekti. Yargıç iddianameye okurken, "Sanık Hüseyin Bozkurt Sadullah oglu, 1970 dogumlu, Sam Ismail (13) ve Metin Koç (15) kardeşler, "bir büfeden yiyecek çalmaktan" suçlandılar. Fotoğraf. Süleyman Sarılar
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle