Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
o Bir mektuba yanıta yanıt DERGfnin 23'üncü sayısında Bir Mektuba Yanıt başlığı altmdaki Sayın Ekrem Yalçındağ'ın düşüncelerini üzüntü ile okudum. Yalçındağ'ın anlatımından genç bir kişi olduğu anlaşılıyor. Ne varmış T.Altuğ'un mektubunda? Doğruların ağırltk taşıması mı? "Bir milletin örf ve âdetleri değişliği muddelçe o millet yok olmaya mahkumdur." Ne güzel! Bir ulusu ulus yapan dili kadar gelenek ve görenekleridir. Gelenek ve görenekler, ulusların yaşamlarında birer motif gibidirler. Gelenek ve göreneklere bağlılık hiçbir zaman tutueuluk değildir. Tersine! Sanat bile gelenek ve göreneklerden kaynaklanır. Ben tiyatrocuyum. Hep şunu savunmuşumdur: Geleneği olmayan tiyatro yaşayamaz. Sırf bu yüzden Türk Tiyatrosır henüz kurulamamışttr. Ama bir Ingiliz, bir Fransız tiyatrosu var. Yalçındağ 'tn, T.A Ituğ 'un düşüncelerinin tersini savunması yanlışlığm ta kendisidir. Ne demek? ".... Bireyi kısırlaştıran, edilgenliğe iten etkenler; gelenekler, alışkanlıklar, saplantılar, âdetlerdir." Yalçındağ şunu bilsin ki, gelenek ve görenekler bir değişim süreci içerisindedir. Hatta doğrudan doğruya değişimi içerir. Evet efendim, değişim doğanın yasasıdır. Yer yüzünde değişmeyen hiçbir şey yoktur. Bakarsımz, koskocaman bir kaya taş olmuş; kum olmuş, toz... Salt özdeksel şeylerde mi göslerir bu kendini? Tüm tinsel şeylerde de... Değişitnden kimse kaçamaz. Yalçındağ'ın düşünceleri ne bir yenilik; ne de bir ilerilik getiriyor bize. Kusura bakmasın, biraz koşullandınlmışa benziyor. Saygılarla... OSMAN DALOĞLU/Ankara İ u. I Yerli filmlerimizin çoğunlukla berbat oluşunda bu tiir öykü senaryoların payı olsa gerek. Bay Necmi Zeka'nın ödül almış olması bir şeyi değiştirmez. Aslında bu baya ödül veren seçici kurulu suçlamak gerek. Bu tür ödüllerin ayağa düşmesi utanılacak bir şey. Benim içerlediğim, küfürleri dudaklarıma kadar getiren sorun bu magazinlikten de aşağı öykünün Cumhuriyet Dergi'de nasıl olup da yayımlandtğı. Yahu ülkemizde öykücü kalmadı mı? Biraz ciddiyet, biraz titizlik yolluyorum sizlere. Saygılarımla. SÜLEYMAN OKAY/Ankara O Kahvemize sahip çıkmazsak... Cumhuriyet Gazetesi'nin 18 sayılı ve 15 Haziran 1986 tarihli pazar ekinde kahve hakkındaki yazıyı okuyunca çok üzüldüm. Diplomat olan eşimin vazifeli olduğu yabancı memleketlerde, Türk kultürünün ve bu arada Türk mutfağmın tanıtılmasında senelerce gayret sarfettim. Bu kitap Doubleday tarafından (The An of Turkish Cooking) ismiyle basıldı. Kahvenin dünyaya Türkler tarafından pişirildiği tarzda yayıldığını ve Avrupa'ya Türk kahvesi olarak göturuldüğünü tarıh dokümanları ile belirttim. Gazetenizde Güneş Scheider imzası ile çıkan Türk doğumlu olarak bildiğim yazarınız tarafından "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır" gibi ünlü bir atasözünün Türklere ait olduğu reddedilircesine "Bonbonlu Kahve" diye orijini malum olmayan yabancı kökene maledilmesini Cumhuriyet gibi Türk kültürüne hassas bir yayına layık bulamadım. Dünyaca kabul edildiği üzere Osmanlı tmparatorluğunun bir parçası olan Yemen'den ıstanbul yolu ile Avrupa'ya nakledildiği ve Türk kahvesi diye uluslararası şöhrete sahip bulunduğu bilinen bir vakadır. Dünyaca kabul edilmiş kahvemize sahip çıkamazsak yemeklerimizi olduğu gibi onu da kaybedebiliriz. NEŞET EREN/tstanbul giriyoruz. Ancak, bir an dur ve düşün. Dergi'yi ya da Cumhuriyet'i eline aldığında biraz olsun gençlik kokan yazılar, gençliğin isteklerine yer veren köşeler olsun hiç mi istemiyor, düşlemiyorsun? Gazetemiz ya da dergimizde bir kuşe açılsa da, bizlerin görüşleri, sorunları, etkinlikleri, istekleri bizler tarafından ele alınsa, bizden haberler bulunsa kötü mü olur? Uğruna gözlerimizi, zamanımızı, emeğimizi seve seve verip okuduğumuz gazetemizden böyle bir dilekte bulunmak sence çok mu aşırıya kaçmak saytlır? Sevgiti Ardalı, inan sayılmaz Biraz düşününce bana katılacağma inanıyorum. Yazımın sonunda bize Dergi'yi kazandıranlara artık eskiyen bir dileği "Gençlik Sayfası" açılması dileğimi iletiyorum. Sevgi ve saygılarımla. MUSTAFA KEMAL ARTALAN/htanbul Savurganlık had safhada Şu anda 23. sayısı elimde olan "Cumhuriyet Dergi" biz okurların beğendiği/beğenmediği yönleri ile "oturmuş" durumda artık. Gelgelelim "Okur Mektupları" köşesinde kimi oldukça üst düzeyde ve ağdalı olmaya başlamış eleştiriler dinmiyor bir türlü. Şu veya bu nedenle kültürel ortamın uzağmda olan kişiler için Cumhuriyet Gazetesi ve Dergi'sindeki satırların ne denli değerli olduğunun bilmem ayrımında mısınız? fsterseniz bu açıdan sayfaları çevirip bir de biz göz atalım: Kapak Ender Erkek 'in tablo gibi fotoğrafı ile, grafik düzenlemesi ile çok iyi. Okur Mektupları yukanda değindiğim gibi kimi bir şey söylemeden satırlarca sürse de kimi binlerce kez yazılanlan yinelese de ağdalısıyla, yahnıyla Dergi'nin ilk bakılan köşelerinden. Zaman içerisinde "akademik tartışma ortamı"na döneceğe bile benzer. Sayfa 3'teki "Dergi'den" ve "tçindekiler"den sonra fotoğraflı açıklamalara neden gerek var? Yeriniz Zor mu doluyor? Sayfa 4, "Haftamn Seçmeleri" Bir bale, iki müzik olayı, bir şergi duyurusuyla... Ya öteki etkinlikler? Video da öyle. Kaç kişinin haftalık radyo programını okuyup sonra ona göre izlediğini düşünüyorsunuz? Boşuna yer savurganlığı... Ve 5. sayfa: TV. Her gün gazete alıp hem programı, hem çok iyi açıklamaları orada bulabilen okuyucu Dergi'deki haftalık programı ne yapsın? Yer savurganlığı. Ancak fotoğraflı açıklamalar için böyle değil. Hafta içinde kaçırmaması gerekenleri Biraz ciddiyet 3 ağuslos günlü 25 sayılı Cumhuriyet Defgi önünıde. Az önce Necmi Zeka'nın "Nekahat" adlı öykü(!)sünü okudum. Bir ortaokul öğrencisinin hemen oturup yazabileceği nitelikte, nireliksiz bu sözde öykünün Cumhuriyet Dergi'de yayıtnlanması karşımnda hayretler içinde kaldım. Tepkım büyük... Konu berbat, yoğunluktan yoksun, kıırgu uyduruk. Ecnebi, devasa gibi küflenmiş sözcüklerle tumceler kurulmuş... Ve artık eskiyen bir istek Dergi'nin 23. sayısında görüşünü okuduğum Ankaralı Kemal Ardalı'ya söylemek istediklerim var. Sayın Ardalı, Gençlik Sayfası hakkında görüşünüze katılmıyorum. Evet, Dergi'miz her yönüyle, her konusuyla hepimizi ilgilendiriyor. tlgi alanının içine, biz gençler de ve izlemese de olabilecekleri önceden bilen okuyucu, arkadaş ziyareti, okumak, tiyatro gibi etkinlikleri için gecelerini önceden programlayabilir. "Haftamn Konuğu" seçilen kişi ile değişen değer kazanan bir sayfa. "Haftamn Fotoromanı" esprili bir nokta. Gülgeç güzel. "Ve ınsanlar" güzel, "tncir Çekirdeği" enfes, Pinochet tamam. Çizgi Roman üzerinde süregelen niteliksel tartışma bir yana pekalâ daha küçük boyuta indirilip basılabilir. "Ellis Adası" çok ilginç, benzer konuları bekleriz. 16 ve 17. sayfalarda haymatloslar yandaki hukuksal açıklaması ile ayrıca değer kazamyor. Yine aynısı 18 ve 19. sayfalarda Dorsay'ın eki ile Kemal Küçilk'ün Beyoğlu röportajı. "Deneme", "Gezi", "Haftadan .Haftaya" beğeni ile okuduğumuz köşeler. Ve sayfa 23: Saçma sapan "Mizah Tarihinden" ve "Şairler... Şiirler. " Bir şey diyeyim mi, şiir yazan okurlara o kadar kolay teslim oldunuz ki. Anlarız her hafta bir şair konu edilir yaşamı, yapıtlarıyla... Ama Anday'ın yanında (niteliği ayrı lartışılır) adı sanı duyulmamış bir okuyucunun şiiri... Bu şiirlerin yeri Cumhuriyet Dergi değil, küçük edebiyat dergileri, yerel yayın organları, mesleki yayınlar olabilir. Orada kişilik kazanılır sonra Dergi'de yer alınır. Bir başka biçim olarak yetkili bir eleştirmenin süzgecinden geçirir, önerileri ile yayımlarsımz herkes yararlamr. Sayfa 25 'te yer alan "Test"in hâlâ neye yaradığını (bağışlayın) anlayamadığımı, ancak resimlerden pekalâ yaramaz çocukları korkutmakta yararlantlabileceğini düşünerek bir an önce sona ermesi dileği ile sayfayı çeviriyor, Meral Tamer ile Erdal Atabek'in öykü gibi okunan, birçok şeyi hatırlatan, öğreten sayfaları için teşekkürler sunuyorum. Briç ve Satranç için eleştiriyi konuların yetkililerine bırakarak, Pazaroyun 'daki "Sarmal"ın sayılann rahat okunabilmesi için biraz daha büyük basılabilmesini dileyerek geliyoruz ' "Bilim ve Teknik"e: Tamer ve Atabek için yazdıklarımı Vehbi Belgil için yineleyeceğim. Sanıyorum konusu teknik olup da bunu şiirsel bir anlattm biçimiyle verebilen az insan vardır. Armağanlı Bulmaca da bizlere göre haftamn önemli olaylarından. Sonuç olarak sayfalarca reklamın sizin için gerekli olduğu bilincinde olduğumu, buna karşın yer savurganlığımn Dergi'de "had safhada'' olduğunu düşündüğümü belirteyim. Saygılarımla... ORAL GÖNENÇ/BodrumGümüşlük POSTA AYLIK Farklı Bir Gazete Leyla Gencer: "Bana kraliçe derler" Ali Koçman bu ayki röportajını Leyla Gencer ile yaptı. Bir fotoğraf ustasımn arşivinden... Ara Güler POSTA için seçti... • "Niye bilmlyorum, benl sevmiyorlar" Röportaj: Ahmet Altan • Basın tiraj almak için nelerden medet umuyor? • Ihmal ettlğimiz spor... Tenis • Tatil: Darka Medeniyeti ve çevresi • Açık oturum: Fotoğratçılık... • Urart... Hltit takılarından çağdaş Türk takılarına... ÇIKTI