Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Herkesin dilindeydi. Soylenene gore bir bitki bıılınu>>; kuku /ehir, yapragı pan/ehır. Bir kopcgc Sokunu yediriyor. Mayvan olmek uzere can çekişirken, yapragını veriyor ve hayvanı tekrar ya^ama donduruyor." Sahh Kaya da "Bir güven öyküslT'nü dile getinyor"Amcama borç para gcrekiyor. lurklerden bulamadıgı için ıcngin Rumlardan birine gidip derdini anlatıyor. Konuşma Kayaköy'un kahvesinde geçiyor. Amcamın borç para istedigi Rum, cebinden bir sandık anahtarı çıkartıyor. Gıl evde Muria var. Sandığı aç, ne kadar lazımsa al. Amcam gidiyor, Maria sandıgı gosleriyor. Amcam sandığı açınca bir de ne gorsun; koca sandık agıına kadar Fransız, !ngılı/ ve Osınanlı altınıyla dolu. Gerektigi miktar kadar alıyor. Aradan zaman geçiyor, amcam parayı denkleyip gerı verecek. Yıne kahvede goruvor borç aldıgı Ruınu. Parayı verecegını sovluyor. Adam yıne anahtarı veriyor amcamın eline, aldıgın yere koy, diyor. Öyle bir gııven var ki, ne alınan borç parayı sayıyurlar, ne de odenen borç parayı..." ınarın gölgesını ve o gunleıı anım sayanları gerıde bırakıp, Kayaköy'un taş yollarına, za man /aman dıkle >en merdıvcnlerınc vuruyoru7 kendı mi7i Taş döşelı vollar kımı yerde bir metreyc ınıyor, kımı yerde üç merrcye ı,ıkıyor Evlerı kapısu, penceresız ve danı sız lılcrınc dalıp, geçnıış yaşanıları düşunu yorıız Heı an bir koseden kalın erkek kahkahdsı, duşen bıı vocıığun bağııması ya da bir kadının scssi/' luvkırıklarla ağlaması duyula cak gıbı Kayaçukuru yerıne ddg yamacına yeıleşmeyı yeğleyen Rumlar, evlerını kuçuk baln,elenn ortasına ıkı katlı yapmışlar ve harçlı ta^ duvarlarla vevınnı^ler bahvelerını Evlerın önünde yarım vuvaılak avlular ve avlu duvarlaıında da açık ve kapalı tırınlar var Turklerm "Kayaköy" demeMiıe kaışın, Rumların kendı aralarında "Levısı" adını verdıklerı geçiyor usunıu7dan 70 \ıl öm.esının cıvıl cıvıl sokaklarında kımse >ok Yollarda evlerın ıcınde ke çıler dola^ıyoı Bı/, bırazdan Yorgı'nın köşeyı dönup bızle selamlaşmasını beklerken, kendımızi koyun kılısesınde buluyoruz Çevresmdekı sutunlar sokülmuş, hayvanlar sıkça gınp cıknıış kılıseye Kapı ve pencerelerı yok Uuvarlarındakı resınıler dokulmuş ya da kazınmış kılıse bahvesınc bir mozaık gıbı do şenen taşları seyrederken burada yaşaydiı 1015 bın kışılık Rum halkının düğunlerı, doğumları, ölumlerını du^ıınuyoru/ Kayakrty'un kımscsız yaşamı bızi çekıp yıllar otesıne götürüyor A^ağıya doğnı bakiığımızda bırkaı, taş evden televızyon antenı batıyor gozunıu/e Bugünu yaşadığırnızı kafamıza vurarak anımsatıyor bıze Kılisenın arka bahçesinde betondan bir çukur var tçıne gınp kanştırıyoruz. Koca çukur ınsan ıskeletlerıyle dolu. Biraz altlara inınce kat'atasları, ınsan dışlerı çıkıyor orıaya Bir kcv daha anımsıyoruz bugünde yaşadığımı/ı önumüzdekı kuçıik tepeden aşağıya doğru baktığımızda, ınce patıka yollar gorunuyoı Akdenız kıyısına ınen Dönyücek Lınıanı öyle sessız kı, artık buradan fıçı fıçı gönderılen şaraplar, rakılar; Rodos'tan gelen top top ıpeklı kuma^lar yok Rumlar gıitıkten sonra yerıne Selanık "muhacırlen" gelmış Muhaurler tü *f tunctı, ama şaraplan anlamıyor Bir de Kavakoy'un suyu bıraz a? Yeıle^tıklerı evlerı kımı söküp, kımı «.alıp, bırakıp gıtnıış Kdvakoy'uıı bıra/ ılersındekı Oemıler Koyu ve Aya Nıkola Adası'nı seyrederken sorıılaı takılıyor kafanıı?a Yerlı ve yahanu yatvilaıın doyulma/ gu/el lıklerıne kılometıelerLC otedeıı geldıkleıı, Ak deni7 kıyısındakı bıınca ı;ıı/ellığı "neden" bı rakır ınsanlar7 Kımı dcvletlerarası anlaşma/ ,lıklaıın/orunlukığundaıı Bunu anlıvoıu/ da f ya bd^kdları neden bııakır' Kültür ve Turızm Bakanlığı, hazırladığı turızm master planında Kayaköy'U 12 bın yataklı bir tatıl köyü olarak göstermış. Proje gerçekleşırse her ulustan turıstle dolacak Kayaköy. Bir söylenceden, gerçek bir yaşama dönecek Belki de o gün burayı bırakarak Yunanısian'a göç etmek zorunda kalan Anadolu'nun Rum halkının torunları gelecek Projede yer alaıı teleferikle Dönyücek Lımanı'na inerlerken, dedelennın buradan yuvarladıkları şarap ve rakı fıçılarını anımsayacaklar Kayaköy'un bugıınkıı valnız, teık edılrnıs \c ınsansı/durumıma bakiıkv.ı, "neden" soııı u daha da buyuyor kalamı/da kımbıln, belkı de bu soruya en ıyı yanuı Melih CevdeJ Anda> vermıştır "... Kayaçukuru'ndakı bavındır Rum ko\ıınıı yalnı/ Rumlar bırakmamış, bi/ de hır.ıkmışı/, içine girip oluracak verde. C'amını çerçevesini, laşını sokmıışıı/ 'Adam sen de! Bu dunya geçicidir!' Yoksa yorııkluk rııhıı, ıçimı/den çıkmıyor muydu? Hep goç duşlerı mı goruyordıık? Vlııslumanlık bu duııyadu >erlesık durııma geçmeye engcl ını\dı? Kaya Rumları gulup eglenırken, bız oleki uçla niçın karanlıklar içindeydik? Nıçin rençber ve çoban kalmakta onca direndik?" ürizm Bakanlığı'mn kendisini eski canbhğtna kavuşturacağı gunleri bekliyor. ne bağlı Kayaçukuru y, 1922 mübadelesine isiyle canlı, cıvıl cıvıl keziymiş* : Kayaköy ranlığına göınulurkcn, Rum Kayaköy aydınlık geceler yasıyor Çunku Rumlar zengın, Rumlar tıcaret ve zenaatle uğraşıyor Tıııkler ıse toprakla "Turklerle Rııınların arası tam anlamıyla dostça ıdi. lakal hıı gu/el iliskiler içinde Turkler, geleneklerini bozmamava, so/gcli>i Kumlardan herhangi bir zenaal ogrenmemeye çok dikkat ederlerdi. !?oylc bir hikâye anlattılur, Itırk ku>lenndcn bir'kuçuk çocuk karsı\a gıdıp Rııııı koMindeki bir ustadan kundııracılık ogrenmıs, sen misin ogrenen, bunu duvan babası çocuğıı cve alıp almıımakla buyuk krcddutlcr geçirmiş, 'madem ayakkabıcılık ogrendi, gavur olmuşlur bu' diyc duşunuyormıış." Salılı Kaya, belleğını /orluyor 70 yıl öncesını anınısayabılnıek ıçırı: "Rodos'tan bol paça pantolon getirirlerdi. Bı/ o zamanlar don giyiyoruz. Onlur da Avrupalılar gibı lakıtıı elbıse giyerlerdı. Yanı bugun buim gıydıgiınız turden. Fger 1 ıırklerden birisi onlar gibi giyinecek olursa halk arasında 'u gavur olmus1 dtııirdı. Bude fırıncılık da gunahtı, kireç sondurmek de. Onun için bu işleri de onlar yapardı. Alışveris yapmak için de Rum bakkallara gıderdik. !>imdi bi/inı bakkallar insanın yu/une hakmıyor. Onlarda oyle degildi. Sozgelişi Rum bakkal kapalmiıj dııkkâııı gıdiyur degıl rnı, 'bir seyler alacaklım' dersen hemen donup açardı. Bizde ovle mi ya?" Mehmet bmın Çalışkan bugun bıle doktor bulunmayan Kayaköy'un, bundan 70 yıl ön ceki Rum doktorlarını anlatıyor: "Haslaya vare bulamazsak, Rumların dok(orlarına giderdik. Bi/den para almazlardı. Bu yuzden bu de giderken doklora lavuk, bulgur gibi >eyler gotururduk. Bir I)r. Aliko vardı. Kaynaklar * Anadolu'da ve Sosyalıst Ulkelerde / Melıh Cevdet Anday / Çağdaş Yayınları * Benden Selam Soyle Anadolu'ya I Dıdo Sotırıyu I Sander Yayınları ısanlann tahribatlanndan kendini kurtarabilmiş 1922 yılmdtm bu yana insanların ancak tahrip etmek için uğradığı Kayaköy kiltsesi. 17